Birleşmiş Milletler Kadın Birimi (UN Women), 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün 2025 yılı temasını ‘Tüm Kadınlar ve Kız Çocukları İçin: Haklar, Eşitlik, Güçlendirme’ olarak duyurdu. Bu yılın teması, kadınlar ve kız çocuklarının eşit haklara, fırsatlara ve güçlenmeye ulaşmasını hedefleyen bir çağrı niteliğinde. Aynı zamanda, genç nesillerin, özellikle de genç kadınlar ve ergen kız çocuklarının değişimin öncüsü olma rollerine vurgu yapıyor.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü, kadınlara çiçek, karanfil, ziynet vs. alma, birlikte yemeğe çıkma gibi bir kutlama günü değildir.
Dünya Kadınlar Gününü 1908'de New York'ta 15 bin tekstil işçisi kadının daha kısa çalışma saatleri, daha iyi ücret ve seçme hakkı isteyerek yürümelerine borçluyuz. Bundan 167 yıl önce Amerika'nın New York kentinde bir fabrikada çalışan dokuma işçisi kadınların kendilerine yapılan ayrımcılığı kabul etmeyip, çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve eşit işe eşit ücret verilmesi için yaptıkları grev esnasında fabrikaya kilitlenen 129 kadın işçi yanarak hayatını kaybetti. Bugün 100 yıldan uzun süredir, dünya genelinde 8 Mart Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanıyor. Çünkü cinsiyet eşitsizliği ve ayrımcılık konularında farkındalık yaratıyor.

Dünya Ekonomik Forumu'nun (WEF) 2024 Küresel Cinsiyet Uçurumu Raporuna göre, cinsiyet eşitliğine ulaşmak için 134 yıl daha gerekiyor. Raporda, ekonomik ve siyasi eşitsizliklerin kapanmasının en uzun süreceği belirtiliyor. İzlanda cinsiyet eşitliğinde en üst sırada yer alırken, Türkiye 146 ülke arasında 127. sırada bulunuyor. Raporda, kadınların iş gücüne katılım oranlarının düşüklüğü ve eşitlikteki büyük bölgesel farklılıklar da vurgulanıyor. Bu raporuna göre henüz hiçbir ülke tam anlamıyla toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayamamıştır. Cinsiyetler arası eğitim eşitsizliği de halen büyük bir sorundur ve dünyada eğitim almamış insanların büyük çoğunluğu kadınlardır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 10. maddesinin 1. fıkrası herkesin kanun önünde eşit olduğunu güvence altına almaktadır. Anayasası’nın 10. maddesinin 2’nci fıkrasına göre ise de “Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.” denilmesine karşın kadına karşı şiddet ve cinayetler yazık ki önlenememektedir.

Türkiye’de 2021'de 280 kadın cinayeti, 217 şüpheli ölüm vakası, 2022'de 334 kadın cinayeti, 245 şüpheli ölüm, 2023'te 315 kadın cinayeti, 248 şüpheli ölüm gerçekleşmiştir. 2024 yılında ise 394 kadın cinayeti ve 258 şüpheli kadın ölümü gerçekleşmiştir. Bu sayı veri tutulmaya başlandığından bu yana ulaşılan en yüksek sayıdır.

Bu cinayetlerin çoğu aile ocağında ve kadınların en güvendikleri kişiler tarafından yani eşleri, kardeşleri, babaları tarafından gerçekleştirilmektedir. Özellikle 2024 yılında anneleri ile birlikte çocuklarda bu cinayetlerin kurbanı olmaya başlamışlardır. Çocuklar bazen de annelerinin bıçaklandığına, silahla veya başka şekilde öldürülmelerine tanık olmaktadırlar.

Kadınların öldürülmelerinde kullanılan yöntemlerde canavarca ve kan dondurucudur. Öldürdükten sonra yakma, birçok kez bıçaklama, testere kullanma gibi yöntemler korkunç ve tüyler ürperticidir

Ayrıca kadınlar aleyhlerine yapılacak yasal düzenlemelerin endişesi içindedirler ve kazanılmış haklarını kaybetmek istememektedirler.

Kadın lehine bazı gelişmelerde var. Örneğin biz de henüz tanınmamışken, Fransa’da kürtaj hakkı anayasal güvence altına alınırken, Meksika ve Kuzey Makedonya tarihlerinde ilk kez bir kadın devlet başkanına kavuştu. Paris 2024 Olimpiyatları, kadın ve erkek sporcu sayısının eşit olması açısından spor alanında cinsiyet eşitliği adına bir dönüm noktası oldu. Buna rağmen, dünya genelinde her gün yaklaşık 137 kadının aile içi şiddet nedeniyle hayatını kaybettiği ve kadınların ekonomi, eğitim ve siyaset alanlarında erkeklere kıyasla %68 daha dezavantajlı olduğu yönündeki veriler, mücadelenin sürdüğünü gösteriyor.

Özetle, Dünya Kadınlar Günü nedeniyle kadınlara yönelik her türlü cinsiyete dayalı ayrımcılığın ortadan kalktığı, her bireyin insanca yaşama haklarından ve olanaklarından eşit olarak yararlandığı, savaşların son bulduğu, barış içinde bir dünya dileriz.