Ticari hayatta düzene ve şeffaflığa hizmet eden bir kurum olarak ticaret sicili; Türk Ticaret Kanunu’nun 24 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, ticaret sicili müdürlükleri tarafından Ticaret Bakanlığının denetim ve gözetimi altında tutulmaktadır. Bu yönüyle ticaret sicili bir bakıma, ticari işletmeler ve tacirlerin tüm bilgilerini kayıt altına alan resmi ve kamusal nitelikte bir kayıt sistemidir.

Bu sistemin temelleri Ortaçağ lonca sistemi içerisinde atılmıştır. Loncaların üyelerini deftere kaydetmeleriyle filizlenen ticaret sicili kavramı; zamanla gelişme göstererek yalnızca ticari ilişkilerde değil kişiler arasındaki hukuki ilişkilerde de önem arz eden bir niteliğe bürünmüştür. Bu gelişmeler ışığında ticaret sicilinin modern anlamda kurumsallaşması ise 19. Yüzyıl Avrupası’nda gerçekleşmiştir. Tacir ve şirketlerin ticari faaliyetlerinde devlet denetimi, aleniyet ve üçüncü kişilerin korunması gibi ihtiyaçlar; modern sicil sistemlerinin kurulmasına öncülük etmiştir. Her ülkede farklılık gösteren ticaret sicilinin gelişimi, ülkemizde de ilk olarak 1926 tarihli Ticaret Kanunu ile başlamıştır. Bu dönemde sicil kayıtları daha çok defter esasına dayalı olarak tutulmuştur. Ticaret sicilinin şekil ve işleyişine dair ilk kapsamlı düzenlemeler ise 1957 tarihli 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile getirilmiştir. Bu kanun ile birlikte sicil kayıtlarının ticaret mahkemesi gözetiminde ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) bünyesinde yer alan ticaret odaları aracılığıyla yürütülmesi sağlanmıştır. TCK m. 24/3, “Ticaret sicili kayıtlarının elektronik ortamda tutulmasına ilişkin usul ve esaslar Kanunun 26 ncı maddesine göre çıkarılacak yönetmelikte gösterilir. Bu kayıtlar ile tescil ve ilan edilmesi gereken içeriklerin düzenli olarak depolandığı ve elektronik ortamda sunulabilen merkezi ortak veri tabanı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği nezdinde oluşturulur.” hükmü ile ülke çapında sicil kayıtlarına elektronik ortamda ulaşılabilinmesini öngörmüştür. Bu doğrultuda MERSİS (Merkezi Sicil Kayıt Sistemi) uygulamaya konmuş, ticareti sicili işlemlerinin tümü elektronik ortama taşınarak sicil verileri kamuya açık hale getirilmiş, böylelikle şeffaflık güçlendirilmiştir. MERSİS ile birlikte şirket kuruluşlarının, değişikliklerinin ve belge düzenlemelerinin çevrimiçi platformda yapılabilir hale gelmesi de ticari faaliyetlerin hızlanmasında büyük rol oynamıştır.

Ticaret sicilinin; aleniyet sağlama, ispat unsuru olma, kurucu ve açıklayıcı etki yaratma gibi hukuki birtakım önemli işlevleri vardır. Bu sicilin herkese açık olması hukuki ilişkilerde güven ilkesini pekiştirirken, sicile yapılan kayıtlara güvenen üçüncü kişilerin de korunmasını sağlamaktadır. Zira ticaret sicilinin içeriği herkesçe incelenebilir, dairede saklanan bütün senet ve bilgilere ulaşılabilir ve dahi bunların onaylı suretleri alınabilir. Sicil dairesi tarafından tutulan gelen evrak defteri, giden evrak defteri, ihtar ve ceza defteri, ticari işletme rehni kaydına mahsus defter gibi tesciller ile tüm bilgi ve belgeler; mahkemeler nezdinde kullanılabilmektedir. Bu yönüyle de ticaret sicilleri önemli birer ispat unsurudur. Şirket kurulması örneğinde olduğu gibi ticaret siciline yapılan bazı tesciller kurucu nitelikte olup hukuki işlemin geçerliliği tescile bağlıdır. Bazı tesciller ise açıklayıcı niteliktedir ki işlemin hukuki sonuç doğurabilmesi tescile bağlı değildir. Merkezi dışında bir yerde şube açacak anonim şirketin şubesini ticaret siciline tescil ettirmesi buna örnek gösterilebilir.

Nitekim şubenin hukuki varlığı tescil ile doğmayacağından, buradaki tescil yalnızca var olan durumu açıklayıcı niteliktedir.

Kural olarak ilgili kişilerin talebi üzerine yapılan tescil işlemi, kanun veya yönetmelikte tescilin öngörüldüğü açık bir hükmün varlığı halinde resen de yapılabilir. Buna ilişkin hükümler saklıdır.

a- Talep Üzerine (İradi) Tescil: İlgili kişilerin yazılı şekilde veya elektronik ortam vasıtasıyla gerçekleştirdiği başvuru üzerine yapılan tescildir. Türk Ticaret Kanunu ve Türk Sicil Yönetmeliği uyarınca tescili gereken birçok işlem için ilgilinin başvurusu gereklidir. İlgilinin bir tüzel kişi olması durumunda talep, yetkili temsilci veya yetkili organlarca yapılır. Şayet bir gerçek kişi tacirse bizzat bu kişi tarafından veya onun temsilcisi aracılığıyla yapılır. İlgili kişinin birden fazla olması durumunda da birinin talebi tescil işlemi için yeterlidir. İradi tescilin yapılması için talep süresi kural olarak on beş gün olmakla birlikte kanunda bazı farklı süreler de öngörülmüştür. Örneğin sicil müdürlüğünün yetki alanı dışında yaşayanlar için bu süre bir ay olarak belirlenmiştir.

b- Resen (Kendiliğinden veya Zorunlu) Tescil: İlgilinin talebi olmadan, ticaret sicili müdürlüğünün kendi insiyatifi ile veya mahkeme, emniyet, denetim organlarının bildirimi üzerine yapılan tescildir. Bu tür tescilde ilgili başvurmasa bile kamu düzeni ve aleniyet ilkesi gereği kayıt yapılır. İflasın açılması, kaldırılması, kapanması halleri buna örnek verilebilir. Bu durumlarda iflas dairesinin bildirimi ile sicil müdürü tarafından resen sicile işlenir. Bu yönüyle resen tescil bir bakıma denetim, kontrol ve yaptırım aracıdır.

Ticaret sicilinin usulüne ve mevzuata uygun, düzenli, doğru şekilde tutulmasından sorumlu kişi sicil müdürüdür. Görev ve yetkileri TTK m. 32’de düzenlenen sicil müdürünün inceleme, tescile davet, tescil, değişiklik veya silinme istemleri ile ilgili karar verme gibi yükümlülükleri vardır. Sicil müdürü öncelikle, tescil için aranan kanuni koşulların mevcut olup olmadığı hususunda inceleme yapar. Bu incelemeyle; sicile yapılacak başvuruların ekinde sunulan belgelerin gerçekliğini ve yeterliliğini kontrol eder. Gerek gördüğü hallerde ilgililerden ek bilgi veya belge talep edebilir. Tescili istenen hususun kamu düzenine aykırı olmaması da bir diğer inceleme konusudur. Sicil müdürünün, tescili zorunlu olup da kanuni şekilde ve süresi içinde tescili istenmemiş olan veya TTK m.32/3’teki şartlara uymayan bir hususu haber alması durumunda ilgilileri, belirleyeceği uygun bir süre içinde kanuni zorunluluklarını yerine getirmeye veya o hususun tescilini gerektiren sebeplerin bulunmadığını ispata davet etmesi, yükümlülükleri arasındadır. Sicil müdürü yapacağı incelemeden sonra ilgilinin tescil, silme, değiştirme gibi taleplerini reddederse, bu karara karşı itiraz yolu açıktır. Talebi reddedilen ilgili, kararın kendisine tebliğinden itibaren sekiz gün içerisinde, sicilin bulunduğu yerde ticari davalara bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile itiraz edebilir. Bu itiraz dosya üzerinden incelenerek karara bağlanır. Varsa eğer, bu kararda çıkarı bulunan üçüncü kişiler çağrılarak dinlenir. Gelmediği takdirde yine dosya üzerinden verilir.

Ticaret hukuku bağlamında kamuya açıklık ilkesinin bir yansıması olarak, tescil olunan hususların ilan edilmesi zorunludur. Bu zorunluluk ticaret siciline aleniyet kazandırmak ve üçüncü kişilerin menfaatlerini korumak maksadıyladır. TTK m. 35/3 “Tescil edilen hususlar, kanun veya Kanunun 26 ncı maddesine göre çıkarılacak yönetmelikte aksine bir hüküm bulunmadıkça ilan olunur.” ile ticaret siciline tescil edilen belirli işlemlerin ve olayların kamuya duyurulması zorunluluğunu hüküm altına almıştır. Böylelikle bu bilgiler yalnızca kayıt altına alınmakla kalmayıp kamuoyuna açık hale de gelmektedir. İlan, Türkiye genelinde sicil kayıtlarının ilanına özgü Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi ile yapılır. Tescil ve ilan olunan hususlar ilan tarihinden itibaren üçüncü kişiler açısından hüküm doğurur, ancak üçüncü kişiler ilan edilmiş bir hususu bilmediklerini ileri süremezler.

İlan yükümlülüğü, şirket kuruluşları, ana sözleşme değişiklikleri, tasfiye işlemleri, birleşme ve bölünme gibi şirket yapısında meydana gelen önemli değişiklikler için geçerlidir. Ticaret unvanı değişiklikleri veya merkez adres değişiklikleri gibi şirketin dış çevreyle ilişkisini etkileyen durumlar da ilan edilmek zorundadır. Bu bağlamda ilan, bahsettiğimiz üzere hem kurucu hem de açıklayıcı bir işleve sahiptir. Kurucu işlevi, bazı işlemlerin hukuken geçerlilik kazanabilmesi için ilan edilmesi gerektiği durumlarda ortaya çıkar. Açıklayıcı işlev ise, halihazırda geçerli olan bir işlemin üçüncü kişilerce bilinmesini sağlamak suretiyle hukuki güvenliğe katkıda bulunur. Nihayetinde ticaret sicilinde ilan hususu, ticaret hayatta öngörülebilirlik, güven ve istikrarın temin edilmesi açısından önemli rol oynamakta; özel hukukun temel ilkelerinden olan iyi niyetli üçüncü kişilerin korunması ilkesine hizmet etmektedir.

Özetle; ticaret sicili üçüncü kişilerin bilgi edinmesine hizmet eden kamusal bir kayıt sistemi olup ilanı üçüncü kişiler için hukuki bir güven kaynağıdır. Zira Ticaret Bakanlığı, sicil müdürlüklerinin faaliyetlerini denetlemeye ve gerekli önlemleri almaya yetkili olduğu gibi ticaret sicili müdürlükleri ile şubeleri de Ticaret Bakanlığı tarafından alınan önlemlere ve verilen talimatlara uymakla yükümlüdür. Bu sistemde yer alan bilgilerin doğru olması, ticari hayatın şeffaflık ve güven esaslarına uygun işlemesini sağlar. Tescile sunulan belgelerdeki bilgiler gerçeği yansıtmazsa bu durum hem ticari işlemlerin sağlıklı yürütülmesini hem de üçüncü kişilerin haklarının korunmasını tehlikeye sokar. Bu bağlamda, ticaret sicili müdürünün gerçeğe aykırılıkları tespit etmesi ve tescil taleplerini bu doğrultuda reddetmesi, sistemin suistimal edilmesini önleyen bir filtre işlevi görür. Ayrıca bu denetim mekanizması ticaret siciline olan kamusal güveni artırmakta ve hukuk güvenliği ilkesine doğrudan hizmet etmektedir. Gerçeğe aykırı kayıtların önlenmesi sadece ticaret hayatının düzenli işlemesini değil, adil rekabet ortamının korunmasını da sağlar.

Av. Fırat ACAR

Ferhat ÇALIŞKAN (E) Huk. Bnb.

Stj. Av. Esma PAMUK