Modern hayatın koşturmacası içinde yorulan ve bunalan insanların dinlenmek ve içinde bulunduğu ortamı değiştirerek rahatlamak amacıyla başvurduğu yollardan biri tatile gitmektir. Son yıllarda aile olarak tatil yapma alışkanlığı tüm topluma yayılmış ve insanlar aileleri ile birlikte düzenli olarak gidebilecekleri güvenli, konforlu ve ekonomik tatil yeri arayışına girmişlerdir. Bu ihtiyacı karşılama amacıyla ortaya çıkan kavramlardan biri de devre tatil kavramıdır.

Bu ihtiyacı gören ve bundan faydalanmak isteyen şirketler bu alanda faaliyet göstermeye başlamış, bu alana ilişkin düzenlemelerin eksiklikleri ya da boşluklarını kullanarak ya da tüketicilerin bu kapsamdaki haklarını bilmemelerinden faydalanarak tüketiciler açısından pek çok mağduriyete sebep olmuşlardır. Bu konuda yaşanan tüketici sorunları hala devam etmekte ve pek çok kişi sektörde faaliyet gösteren kötü niyetli şirketlerin haksız ticari uygulamalarına muhatap olmakta ve yaşadıkları mağduriyetleri gidermek için uzun yıllar süren bir hukuki mücadele vermektedirler.

Bu alanda çalışan şirketler genel olarak;

- Ödül kazandınız diyerek kişileri davet etme ve bu hakkı kullanma amacıyla gidilen yerde satış etkinliği düzenleyip kişiyi ürünü satın almaya zorlama,

- Şüpheli bir şekilde kişiye tekrar satım teklifleri yapma, satımı yapılan ürünün yetersiz olabileceğini ima edip, daha üst bir ürün satma,

- Hukuk ofisleri, emlak ofisleri ve gayrimenkul şirketleri gibi yerlerden arama yapılarak, ücret karşılığı kişiyi temsil etme, ürünü satma veya kiralama, verilen parayı geri alma tekliflerinde bulunma,

şeklindeki uygulamalarla kişileri satın almaya teşvik etmektedir. Bu döngünün içine bir kez giren kişiler genel olarak verilen hizmetlerin kalitesinden memnun kalmamakta ve sözleşmeyi iptal etme veya sözleşmeyi ya da sözleşme kapsamındaki haklarını başkasına devretme çabasına girmektedirler. Bu makale kapsamında; devre tatil ve uzun süreli tatil sözleşmesi imzalayan veya imzalamayı düşünen tüketicilerin yürürlükteki mevzuat kapsamındaki hakları ayrıntılı bir şekilde ele alınacaktır.  

Devre mülk sistemi 1985 yılında Kat Mülkiyeti Kanununda yapılan değişiklikle Türk Hukukuna girmiştir. Ardından 2003 yılında 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda yapılan değişiklikle devre tatil sözleşmeleri yasal düzenlemeye kavuşmuştur (Av. Uğur Yetimoğlu, Devre Tatil Sistemleri ve Tüketici Hukuku, TBB Dergisi, Sayı 55, 2004). Devre tatil uygulamalarının turizm sektöründe yaygınlaşmasıyla birlikte ve Avrupa Birliğine uyum süreci kapsamında, uygulamada ortaya çıkan sorunlara çözüm bulma amacıyla bu alanı ayrıntılı bir şekilde düzenleme ihtiyacı doğmuştur.

Günümüzde, devre tatil ve uzun süreli tatil sözleşmeleri 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 50. Maddesinde kapsamlı bir şekilde ele alınmıştır. 6502 sayılı Kanunun 50, maddesi, 14/1/2009 tarihli ve 2008/122/AT sayılı Devre Tatil, Uzun Süreli Tatil Ürünü, Yeniden Satım ve Değişim Sözleşmelerinin Belirli Yönleri Açısından Tüketicinin Korunması Hakkında Avrupa Parlamentosu ve Konseyi Yönergesindeki düzenlemeler esas alınarak kaleme alınmıştır. 

Söz konusu maddede “Devre tatil sözleşmesi: Bir yıldan uzun süre için kurulan ve tüketiciye bu süre zarfında birden fazla dönem için bir veya daha fazla sayıda gecelik konaklama imkânı veren sözleşmeler” olarak tanımlanmaktadır. Devre tatil sözleşmeleri ile sağlanan hakkın şahsi veya ayni hak olması bu düzenlemenin uygulanması açısından fark oluşturmaz. Bir başka ifadeyle, devre tatil veya uzun süreli tatil hakkının tapuya bağlı olması ya da tüketiciye sadece sözleşme ile kullanım hakkı verilmiş olması, bu hakkın 6502 sayılı Kanunun 50. Maddesi kapsamında değerlendirilmesine engel olmaz.

Hem devre tatil sözleşmeleri hem de uzun dönemli tatil sözleşmeleri uzun yılları kapsayan ya da süreklilik içeren maddi yükümlülükler içerebilmektedir. Ayrıca, bu sözleşmelerde tekrar eden başka masraflar (vergiler, aidat ve sigorta vb.) da yer alabilmektedir. Bu nedenle, bu tür sözleşmeler imzalanmadan önce imzalanan sözleşme dikkatli bir şekilde incelenmeli ve sonrasında sahip olunacak haklar ve tabi olunacak yükümlülükler konusunda ayrıntılı bilgi sahibi olunmalıdır.

Yukarıda devre tatil sözleşmesi tanımında da belirttiğimiz gibi, yapılan sözleşmenin devre mülk, dönem mülk, hisseli gayrimenkul satışı ve benzeri isimler altında yapılmış olması ve bu işlemlerin tapu tesciline konu edilerek yapılmış olması, devre tatil hakkının bir yıldan uzun süre için kurulması ve tüketiciye bu süre zarfında birden fazla dönem için bir veya daha fazla sayıda gecelik konaklama imkânı tanıması halinde devre tatil sözleşmesi olarak kabul edilir. Dolayısıyla, yapılan işlemin adı ne olursa olsun, burada sayılan koşulların karşılanması halinde işlem bu Yönetmelikte vazedilen hükümlere tabidir.

Ön Bilgilendirme Yapma Yükümlülüğü

Yönetmelikte satıcı ve sağlayıcı için öngörülen en önemli yükümlülüklerden biri ön bilgilendirme yükümlülüğüdür. Yönetmelik kapsamında yer alan sözleşmelerin kurulmasından en az bir gün önce satıcı veya sağlayıcının tüketicilere ön bilgilendirme formu vermesi gerekmektedir. Tüketiciye verilecek ön bilgilendirme formu yazılı olmalı ve kalıcı veri saklayıcısı yoluyla verilmelidir.

Ön bilgilendirme yükümlülüğü Yönetmeliğin 5. Maddesinde düzenlenmekte ve formun en az on iki punto büyüklüğünde, anlaşılabilir bir dilde, açık, sade ve okunabilir şekilde düzenlenmesi zorunluluğu getirilmektedir. Ön bilgilendirme formunda yer alması gereken bilgiler ise her bir sözleşme türü için Yönetmeliğin ekinde ayrı ayrı belirtilmiştir. Ön bilgilendirme formu düzenlenirken bu hükümlere riayet edilmemesi halinde, tüketicinin cayma hakkını kullanması için tanınan süre 14 gün artı bir yıl olarak uzar.

Belirli şartların gerçekleşmesi halinde sözleşmenin kurulmasından önce ön bilgilendirme formunda değişiklik yapılması mümkündür. Ancak, bu durumda değişikliklerin yazılı olması veya kalıcı veri saklayıcısı ile tüketicinin onayını almak suretiyle yapılması ve bu değişikliklerin sözleşmede belirtilmesi gerekmektedir.

Uygulamada sıkça karşılaşılan satıcı veya sağlayıcının hediye tatil, kampanya, ücretsiz yemek ve gezi gibi isimler altında tüketicileri özendirici yöntemlerin kullanılması halinde, yapılan davetin içeriğinin ve ticari amacının bu tanıtım faaliyetinden önce yazılı olarak veya kalıcı veri saklayıcısı ile tüketiciye bildirilmesi gerekmektedir. Bu yükümlülüklerin yerine getirilmemesi, sözleşmenin iptalini mümkün kılacaktır. Sözleşmenin iptali talep edildiğinde ise, burada saydığımız yükümlülükleri yerine getirdiğini ispat etme yükü satıcı veya sağlayıcıya yüklenmiştir.

Sözleşmeye ilişkin şekil koşulu

Yönetmeliğin 6 ncı maddesi,  yapılacak sözleşmenin;

- yazılı olmasını,

- sözleşmede ön bilgilendirme formunda yer alan bilgilerin yanı sıra tüketicinin adı, soyadı, açık adresi ve diğer iletişim bilgilerinin yer almasını

-  sözleşmenin bir örneğinin kağıt olarak veya kalıcı veri saklayıcısı ile tüketiciye verilmesini,

- sözleşmenin en az on iki punto büyüklüğünde, anlaşılabilir bir dilde, açık, sade, okunabilir bir şekilde düzenlenmesini,

- mesafeli satış yöntemiyle kurulan sözleşmeler hariç olmak üzere satıcı veya sağlayıcı, tüketicinin kendi el yazısıyla sözleşme tarihini yazmasını ve sözleşmeyi imzalamasını sağlamasını,

zorunlu kılmıştır.

Bu koşullara aykırılık sözleşmenin tüketici açısından geçersiz olmasına neden olur. Sözleşmenin bir örneği tüketiciye verilmelidir. Aksi halde satıcı veya sağlayıcı sonradan sözleşmenin geçersizliğini tüketicinin aleyhine olacak şekilde ileri süremez. Sözleşmenin bir örneğinin tüketiciye verildiğine ilişkin ispat yükü satıcı veya sağlayıcıya aittir.

Cayma hakkı

Yönetmelik kapsamında yer alan sözleşmelerin kurulmasından itibaren on dört günlük süre içinde tüketici herhangi bir gerekçe göstermeksizin ve cezai şart ödemeksizin sözleşmeden cayma hakkına sahiptir. Ancak, satıcı veya sağlayıcının ön bilgilendirme formunu vermemesi ve ön bilgilendirme formunun gerekli koşulları sağlamaması, sözleşmenin şekil ve içeriğe ilişkin şartları taşımaması, cayma formunun tüketiciye verilmemesi hallerinde tüketici cayma hakkını kullanmak için on dört günlük süreyle bağlı değildir. Bu süre her halükarda cayma süresinin bittiği tarihten itibaren bir yıl sonra sona erer. Yani bu koşullar sağlandığı takdirde, cayma hakkı sözleşmenin yapıldığı tarihten itibaren cayma süresi (on dört gün) artı bir yıl sonra sona erer.

Satıcı veya sağlayıcı, cayma formunu sözleşmenin kurulduğu anda yazılı olarak veya kalıcı veri saklayıcısı yoluyla tüketiciye vermelidir. Ancak tüketici, cayma beyanında bulunurken bu formu kullanabileceği gibi, cayma kararını belirten açık bir beyanda bulunmak suretiyle de cayma hakkını kullanabilir.   

Cayma hakkını kullanmak isteyen tüketici, cayma bildirimini cayma hakkı süresi dolmadan satıcı veya sağlayıcıya iletmelidir. Cayma hakkı; şahsi hakka konu ön ödemeli devre tatil sözleşmeleri için yazılı olarak veya kalıcı veri saklayıcısı ile ayni hakka konu taşınmaza ilişkin sözleşmelerde ise noterlikler aracılığıyla yapılmalıdır.

Cayma hakkı kullanıldığında; satıcı ve sağlayıcı ile yapılmış olan devre tatil ve uzun süreli tatil sözleşmeleri ile bunlara bağlı olarak düzenlenmiş olan yeniden satış, değişim ve diğer sözleşmeler kendiliğinden sona erer ve tüketicinin herhangi bir cezai şart ödeme yükümlülüğü olmaz.

Satıcı veya sağlayıcının Yönetmelik kapsamındaki yükümlülükleri

Yönetmelik kapsamında yapılan satışın ön ödemeli olup olmadığına bakılmaksızın satıcı veya sağlayıcı, cayma süresi dolmadan tüketiciden herhangi bir ödeme yapmasını isteyemez ve tüketiciyi borç altına sokan herhangi bir belge düzenlemesini isteyemez.

Geçerli bir şekilde kurulan devre mülk hakkı veren sözleşmeler açısından bu hüküm geçerli değildir. Konulan bu yasağa rağmen, tüketiciden bir bedel alınmışsa, bu bedel tüketiciye derhal iade edilir. Eğer tüketiciden borç altına sokucu herhangi bir belge alınmışsa, bu belgeler tüketici bakımından geçersizdir.

Tüketici cayma süresinin içinde herhangi bir hizmet kullandıysa ve yine de cayma hakkını kullanmışsa, tüketiciden herhangi bir bedel talep edilemez. Bu hüküm özellikle, hizmetten faydalandığı için artık sözleşmeden cayma veya sözleşmeyi iptal etme hakkının olmadığını düşünen tüketiciler açısından önemlidir. Cayma hakkı süresi içinde olduğu sürece, hizmetten faydalanmış olma, tüketiciyi koruyan hakları ortadan kaldırmaz.

Devre mülk hakkı veren sözleşmelerden cayma hakkının kullanılması durumunda, tüketiciye iade edilmesi gereken tutar ve tüketiciyi borç altına sokan her türlü belge, cayma bildiriminin satıcı veya sağlayıcıya ulaştığı tarihten itibaren en geç on dört gün içinde tüketiciye geri verilir.

Eksik bilgilendirme

Satıcı veya sağlayıcının ön bilgilendirme formunu tüketiciye vermemesi, ön bilgilendirme formunun eksik bilgi içermesi, sözleşmenin şekil ve içeriğe ilişkin şartları taşımaması veya cayma formunun tüketiciye verilmemesi hallerinde tüketici cayma hakkını kullanmak için on dört günlük süreyle bağlı değildir. Bu süre her halükârda cayma süresinin bittiği tarihten itibaren bir yıl sonra sona erer. Eksik bırakılan bilgilendirme yükümlülüğü bir yıllık sürenin içinde yerine getirilirse, on dört günlük cayma süresi bu yükümlülüklerin gereği gibi yerine getirildiği tarihten itibaren işlemeye başlar.

Bağlı kredi

Tüketicinin sözleşme bedelini karşılamak amacıyla kısmen veya tamamen satıcı veya sağlayıcı ile kredi varan arasındaki bir anlaşmaya dayanarak kredi alması durumunda, tüketicinin sözleşmeden cayması ve cayma bildirimini satıcı ve sağlayıcı ile birlikte kredi verene de yöneltmesi halinde, sözleşmeye bağlı olarak kurulan kredi sözleşmesi de herhangi bir tazminat veya cezai şart ödeme yükümlülüğü olmaksızın sona erer.

Ayrıksı Hükümler

Uzun süreli tatil hizmeti sözleşmeleri

Uzun süreli tatil hizmeti sözleşmeleri, genel koşullar açısından Yönetmeliğin diğer hükümlerine tabi olmakla birlikte, uzun süreli tatil hizmeti sözleşmelerine ilişkin ödemelerin üyelik aidatı da dahil olmak üzere eşit olarak yıllık taksitlere bölündüğü bir ödeme planına göre yapılması zorunludur. Sözleşmede, bedelin taksitli ödeme planının dışında başka bir ödeme seçeneğiyle yapılmasına imkân veren hükümler yer alamaz. Buna aykırı davranılması halinde bu hükümler geçersiz olur.

Uzun süreli tatil hizmeti sözleşmelerinde, satıcı veya sağlayıcı tarafından her ödeme tarihinden en az on dört gün önce tüketiciye yazılı olarak veya kalıcı veri saklayıcısı ile ödeme bildiriminde bulunması zorunludur.

Uzun süreli tatil hizmeti sözleşmelerinde, fesih açısından tüketiciye özel bir hak tanınmıştır. Tüketici ilk iki taksiti ödedikten sonra, üçüncü yıldan itibaren satıcı veya sağlayıcı o yıla ait ödeme bildirimini yaptığında, tüketici bildirimi aldıktan sonraki on dört gün içinde satıcı veya sağlayıcıya yazılı olarak veya kalıcı veri saklayıcısı ile bildirimde bulunarak herhangi bir cezai şart ödemeksizin sözleşmeyi feshedebilir.

Ön Ödemeli Devre Tatil Sözleşmeleri

Ayni hakka konu bir taşınmaz veya şahsi hakka konu bir taşınmazın kullanım hakkının ön ödemeli satışını konu alan bir sözleşme yapılabilmesi için, öncelikle sözleşmeye konu taşınmazın inşa edileceği arsa üzerinde yapı ruhsatı alınmış olması gerekmektedir. Yapı ruhsatına ek olarak tüketiciye Yönetmeliğin Ek-5’inde yer alan bilgilerin yanı sıra bağımsız bölüm planı, vaziyet planı, kat planı ve mahal listesinin verilmesi zorunludur.

Ön ödemeli devre tatil sözleşmeleri açısından sözleşmeden cayma değil, sözleşmeden dönme hakkı düzenlenmiştir. Ön ödemeli devre tatil sözleşmelerinde, devir veya teslim tarihine kadar tüketicinin herhangi bir gerekçe göstermeden sözleşmeden dönme hakkı vardır. Sözleşmeden dönme bildiriminin; şahsi hakka konu ön ödemeli devre tatil sözleşmeleri için yazılı olarak veya kalıcı veri saklayıcısı ile ayni hakka konu ön ödemeli devre tatil sözleşmeleri için ise noterlikler aracılığıyla satıcıya yöneltilmiş olması yeterlidir.

Sözleşmeden dönülmesi durumunda; Tüketiciden sadece sözleşme bedelinin yüzde ikisine kadar tazminat talep edilebilir. Satıcı veya sağlayıcı, yükümlülüklerini hiç ya da gereği gibi yerine getirmezse tüketiciden herhangi bir bedel talep edemez. Ayrıca, satıcı ya da sağlayıcı tüketiciye iade edilmesi gereken tutar ve tüketiciyi borç altına sokan her türlü belge, dönme bildiriminin satıcı veya sağlayıcıya ulaştığı tarihten itibaren en geç doksan gün içinde tüketiciye geri verilir. Tüketici, alınan bedelin ve tüketiciyi borç altına sokan her türlü belgenin iade edildiği tarihten itibaren, on gün içinde edinimlerini iade eder.

Sözleşme bedelinin bir kısmının veya tamamının bağlı kredi ile karşılanması durumunda, dönme bildiriminin satıcı veya sağlayıcı tarafından kredi verene derhal bildirilmesi zorunludur. Tüketicinin ödediği satış bedeli, satıcı tarafından dönme bildiriminin kendisine ulaştığı tarihten itibaren en geç doksan gün içinde tazminat tutarı düşülerek kredi verene iade edilir. Kredi veren, söz konusu tutarı Kanunun 27 nci maddesine uygun olarak tüketiciye derhal geri öder.

Ön ödemeli devre tatil sözleşmesine konu taşınmazın yer aldığı projede sonradan değişiklik yapılması durumunda, bu değişikliğin tüketiciye yazılı olarak veya kalıcı veri saklayıcısı ile bildirilmesi zorunludur. Tüketici yapılan proje değişikliğini kabul etmeyerek bir ay içinde vergi, harç, masraf, tazminat ve benzeri adlar altında hiçbir bedel ödemeksizin sözleşmeden dönebilir. Proje değişikliğinin yasal zorunluluklardan veya mücbir sebep hallerinden kaynaklanması durumunda, satıcı tüketiciden sözleşme bedelinin yüzde ikisine kadar kesinti yapabilir.

Birinci fıkrada belirtilen yükümlülüklerin yerine getirildiğine ilişkin ispat yükü satıcı veya sağlayıcıya aittir.

Ayni hakka konu taşınmazın ön ödemeli satışı

Ayni hakka konu taşınmazın ön ödemeli satılması durumunda, satıcı veya sağlayıcı Yönetmeliğin 5 ve 6 ncı maddelerinde yer alan yükümlülükleri yerine getirdikten sonra; ya kat irtifakı devrini tüketici lehine tapu siciline tescil eder ve yazılı bir sözleşme düzenler ya da noterliklerde düzenleme şeklinde yapılan satış vaadi sözleşmesi yapar.

Devir ve teslim süresi sözleşme tarihinden itibaren otuz altı ayı geçemez. Kat mülkiyetine konu taşınmazın tüketici adına tescili veya kat irtifakına konu taşınmazın tüketici adına tapu siciline tescil edilmesiyle birlikte taşınmazın zilyetliğinin devri ile teslim veya devir gerçekleşmiş kabul edilir. Taşınmazın kullanıma hazır bir şekilde tüketiciye zilyetliğinin devredilmesi gerekir. Aksi halde, teslim gerçekleşmemiş sayılır.

Şahsi hakka konu taşınmazın ön ödemeli satışı

Şahsi hakka konu devre tatil amaçlı taşınmazın kullanım hakkının devrinin en geç otuz altı ay içinde yapılması ve bu hakka konu taşınmazın kullanıma elverişli bir şekilde sunulması zorunludur. Bu koşulun sağlanmaması halinde sözleşmenin iptali söz konusu olabilecektir.

Sözleşme metninde veya müstakil herhangi bir belgede yer alan ve tüketicinin bu Yönetmelikten kaynaklanan haklarını kullanmaktan feragat ettiğine veya satıcı veya sağlayıcının yükümlülüklerini sınırladığına ya da ortadan kaldırdığına dair kayıtlar geçersizdir. Dolayısıyla satıcı veya sağlayıcının, tüketicinin aleyhine olarak sözleşmeye koyacağı bu tür hükümlerin tüketici açısından bağlayıcılığı yoktur.

Sonuç

Görüldüğü üzere, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 50 nci ve 84 üncü maddeleri ve bu hükümlere dayanılarak çıkartılan Devre Tatil ve Uzun Süreli Tatil Hizmeti Sözleşmeleri Yönetmeliği oldukça ayrıntılı hükümler vazetmekte ve tüketicileri korumaya yönelik pek çok koruma içermektedir. Böyle bir sözleşme ilişkisine giren ve sözleşme kapsamında haklarının ihlal edildiğinden şüphe eden ya da kendisine vaat edilen hizmetleri elde edemeyen tüketiciler, kendileri ya da tercihen avukatları aracılığıyla satıcı ve sağlayıcı ile yaptıkları sözleşmenin bu Yönetmelik kapsamına girip girmediğini ve sözleşmenin türünü tespit ettikten sonra, yapılan sözleşmenin bu Yönetmelikte öngörülen koşul ve şartları taşıyıp taşımadığını, sözleşme ilişkisinde Yönetmelikte tüketicileri korumak amacıyla getirilen hükümlere riayet edilip edilmediğini incelemelidirler.

Makalenin başında dile getirdiğimiz şaibeli ve hukuka aykırı yöntemlerle sözleşme ilişkisinin içine sürüklenen tüketiciler, 6502 sayılı Kanun ve Yönetmelik hükümlerinden yararlanarak sözleşme ilişkisinin ortadan kaldırılması için hukuki yollara başvurmalıdırlar. Devre tatil veya uzun süreli tatil hizmeti sözleşmeleri açısından bilinmesi gereken en önemli hususları özetleyerek yazımızı bitirelim.

Devre Tatil veya Uzun Süreli Tatil Sözleşmeleri Hakkında Bilinmesi Gerekenler

- Satıcı veya sağlayıcının sözleşme ilişkisi kurulmadan en az bir gün önce tüketiciye yazılı olarak ön bilgilendirme formu vermesi gerekmektedir.

- Sözleşme, Yönetmelikte belirlenen şekil ve içerik koşullarına uygun olarak düzenlenmelidir. Sözleşmenin bir örneği tüketiciye verilmelidir.

- Tüketicinin sözleşmenin imzalanmasından itibaren 14 günlük cayma hakkı vardır.

- Satıcı veya sağlayıcı, sözleşmenin kurulduğu anda tüketiciye cayma formunu yazılı olarak vermelidir.

- Sözleşmenin imzalanmasından sonraki 14 günlük (eksik bilgilendirme halinde bir yıl artı 14 gün) cayma süresi içinde herhangi bir neden göstermeksizin sözleşmeden cayma hakkı olduğu bilinmelidir.

- Cayma süresi içinde satıcının bir avans ödemesi veya depozito talep edemeyeceği bilinmelidir.

- Cayma hakkının kullanılması, hukuka uygun bir şekilde kullanıldığında devre tatil, uzun süreli tatil hizmeti sözleşmeleri ve bu sözleşmelerle birlikte düzenlenen diğer sözleşmeleri kendiliğinden sona erdirir. 

- Cayma hakkının kullanılması ve cayma bildiriminin kredi verene de yöneltilmesi halinde, devre tatil ve uzun süreli tatil hizmeti sözleşmelerine bağlı olarak alınan krediler tazminat veya cezai şart ödeme yükümlülüğü olmaksızın sona erer.

- Uzun süreli tatil hizmeti sözleşmelerinde ödeme, eşit yıllık taksitler halinde yapılır. Tüketici ilk iki taksiti ödedikten sonra üçüncü yıldan itibaren herhangi bir cezai şart ödemeksizin sözleşmeyi feshedebilir.