Türk Medeni Hukuku'nda evlilik; tarafların ölümü, gaiplik, cinsiyet değişikliği ve boşanma nedenleri ile sona erebilir.

Boşanma, halihazırda var olan geçerli bir evlilik birliğinin, mahkeme kararı ile sona ermesidir. Evliliği sona erdiren sebeplerden boşanma, evliliği doğal yollarla sona erdiren bir müessese değildir. Evlilik birliğinin boşanma yoluyla sona erdirilebilmesi için, boşanma hakkının mahkeme nezdinde ileri sürülmesi gerekmektedir. Eşlerin başvurusu neticesinde yargılamasına başlanan "boşanma davası" neticesinde, hakimin boşanmaya yönelik talebi kabulüyle genel itibariyle evlilik birliği hukuken sona erecektir.

Özel  veya genel sebeplerle boşanma davası açma hakkı, yenilik doğuran bir haktır. Yenilik doğuran haklar; hak sahibince, (muhataba varması lazım gelen) tek taraflı irade beyanı ile kullanılmaktadır. Boşanma davası açma hakkı, evlilik birliğini hukuken ortadan kaldırması itibariyle "bozucu yenilik doğuran" bir haktır. Boşanma hakkı, kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hak olması niteliğiyle yalnızca evlilik birliğinin tarafları olan eşler tarafından ileri sürülebilmektedir. Eşlerden birini temsilen boşanma davası ikame edecek avukatın, bu hususta özel olarak yetkilendirilmesi gerekir. Avukat, genel vekaletname ile boşanma davası ikame edemez.

Özel boşanma sebepleri; zina, hayata kast veya pek fena muamele ya da onur kırıcı davranış, terk ve akıl hastalığıdır. Genel boşanma sebepleri ise; evlilik birliğinin temelinden sarsılması, ortak hayatın yeniden kurulamaması (eşler hakkında fiili ayrılık kararı verilmesinden sonra ortak yaşamın yeniden tesis edilememesine dayanır) ve anlaşmalı boşanma olarak sayılabilir.

Özel bir boşanma sebebinin varlığından söz edebilmek için, ileri sürülen olgunun, kanunda tahdidi olarak sayılan özel boşanma sebeplerinden birinin şartlarını sağlaması aranırken, genel boşanma sebepleri, temelinde "evlilik birliğinin devamını çekilmez kılan" hadiselerdir. Genel (Nispi) boşanma sebeplerine dayanılarak açılan davada boşanmaya karar verilirken, ilgili sebebin, "taraflar için ortak yaşamı çekilemez hale getirip getirmediği"ne bakılır. Ancak özel boşanma sebeplerinden birinin şartlarının gerçekleşmesi halinde zaten evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, ortak yaşamın eşler için çekilmez hale geldiği izahtan varestedir. Bu sebeple, özel boşanma nedenlerinden birine dayanılarak açılan boşanma davasında önem arz eden husus; ileri sürülen olgunun veya olguların, söz konusu boşanma sebebinin şartlarını taşıyıp taşımadığının tespitidir. Bu bahisle, özel boşanma nedenlerine dayanılarak açılan boşanma davasında,  ilgili olgunun evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına yol açıp açmadığı, inceleme konusu yapılmamalıdır.

Boşanma davasında davacı eş; hem özel hem de genel boşanma sebepleri ileri sürmüş ise, özel boşanma nedeninin varlığı halinde zaten genel boşanma sebeplerinde incelenecek kriter olan "ortak yaşamın çekilmez hale gelmesi" sonucu vuku bulmuş olacağından, bu şekilde, hem özel hem de genel boşanma sebebine dayanılarak açılan davalarda hakim, öncelikle özel boşanma sebebine ilişkin olgu veya olguları dikkate alacaktır.

Nitekim bu husus; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2017/2420 E., 2019/750 K. ve 20.06.2019 tarihli kararında "Türk Medeni Kanunu, boşanma sebeplerini 161-166 arasındaki altı maddede düzenlemiştir. Bu sebepler konularına, kanunda özel olarak düzenlenip düzenlenmediklerine göre “özel-genel boşanma sebepleri” ve evlilik üzerindeki etkilerine, evlilik birliğini çekilmez hale getirip getirmediklerine göre “mutlak-nispi boşanma sebepleri” olarak sınıflandırılabilirler.....Diğer yandan, bir olay evlilik ilişkisi üzerindeki etkisine bakılmaksızın boşanma hakkını verebiliyorsa, mutlak boşanma sebebinden; boşanma sebebi olarak gösterilen olgunun açılmış davada ispat edilmesi boşanma kararı verilmesi için yeterli değilse nispi boşanma sebebinden söz edilir. Nispi boşanma sebeplerinde ispat edilen olgu veya olayın diğer eş için ortak hayatı çekilmez hale getirip getirmediğinin de hakimce araştırılması gerekir. (Gençcan, s.121; Akıntürk, T./Ateş, D: Türk Medeni Hukuku Aile Hukuku, İkinci Cilt, Ocak 2019, s. 244-245). Bu genel açıklamalar sonrası uyuşmazlığın çözümü için "özel bir boşanma sebebi" olarak kanunda sayılan, "hayata kast, pek kötü muamele veya onur kırıcı davranış" başlıklı TMK`nın 162. maddesinin incelenmesi gerekmektedir....Görüldüğü üzere, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranışın gerçekleşmesi ile hakim tarafından evlilik birliğinin çekilmez hale gelip gelmediği şartını araştırmaya gerek kalmaksızın, boşanma kararı verilebilecektir."  şeklinde ifade edilmiştir.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin, 2009/8440 E., 2010/12941 K. ve 29.06.2010 tarihli kararında ise, buna paralel olarak; "Davalı, mütekabil boşanma davası açmış, mütekabil boşanma davasında; zina, olmazsa hayata kast, bu da olmazsa pek kötü davranış, bunun da kabul edilmemesi halinde haysiyetsiz hayat sürme, bu da kabul edilmediği takdirde evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanmalarına karar verilmesini istemiştir. Zina, hayata kast, pek kötü muamele ve haysiyetsiz hayat sürme özel boşanma sebebi yanında genel boşanma ( TMK m. 166/1 ) sebebi de oluşturur. Böyle bir durum karşısında kalan eş, dilerse bu özel sebeplerin yanında genel sebebe, dilerse birine veya birkaçına birlikte dayanarak boşanma talep edebilir. Hem özel hem de genel sebebe dayanılarak boşanma davası açılmış ise, doğuracakları hukuki sonuçlar farklı olacağından öncelikle özel boşanma sebeplerinin bulunup bulunmadığı belirlenmeli, özel sebep varsa, bu sebebe dayanılarak, özel boşanma sebeplerinin gerçekleşmemesi veya özel sebebe dayalı dava hakkının düşmüş olması halinde, deliller, genel boşanma sebebi çerçevesinde değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Toplanan delillerin öncelikle özel boşanma sebepleri bakımından değerlendirilip, sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, bu husus gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır." şeklinde izah edilmiştir.