Muhbir sözcüğüne, ilk olarak Terörle Mücadele Kanunu’nun 6/3., 14., ve 20/1. maddelerinde ve yürüklükten kaldırılan 4422 sayılı Kanunu’nun 7/3. maddesinde rastlanılmaktadır. Fakat bu kanunlarda herhangi bir tanımlamaya yer verilmemiş olup, kavramın hukuki sınırları da çizilmemiştir.[1]

Mülga 4422 Sayılı Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliği’nin 4. maddesine göre muhbir, ‘‘suçlar veya suçların failleri, iz, eser, emare ve delilleri hakkında yardım sağlayan, geçici olarak istihbarat işlerinde kullanılan veya yardımlarından, verdikleri bilgilerden yararlanılan kişi’’ şeklinde ifade edilmiştir.[2]

Muhbir kişi; polis, istihbarat veya kolluk kuvvetleri tarafından suçlarla ilgili bilgi toplamak amacıyla kullanılan gizli bir kaynaktır. Suç örgütlerinin açığa çıkmasına yardım eden, gizli görevli niteliği taşımayan, tanıklık derecesini aşacak şekilde olayın içinde olan ve suçla ilgili delillerin bulunmasında kolluk güçlerine yardımcı olan kişidir.[3] "X muhbir" ifadesindeki  "X" ise yerine konabilecek bir kişinin adını temsil etmektedir.

X muhbir, herhangi biri olabilir. Suçu aydınlatmak, delilleri ortaya koymak ve suç örgütünün açığa çıkmasını sağlamak için kolluk güçleriyle işbirliği içinde olan muhbirin kimliği gizli tutulur, verdiği bilgiler ve beyanlar her ne kadar dosya içerisinde yer alsa da mahkeme karşısında dinlenememektedir. Bunun sebebi suçun faillerinin olası tehditlerinden kaçınabilme ve can güvenliklerinin güvence altına alabilme isteğidir.[4]

Örgütün açığa çıkarılması amacıyla suç işlenmesi sırasında muhbir, suça iştirak etmişse bu durumda ilgili gönüllü vazgeçme hali saklı kalmak kaydıyla cezai sorumluluğu meydana gelecektir.[5]

X muhbir, sahip olduğu sıfat sebebiyle birtakım benzer kavramlarla karıştırılabilmektedir. Bu kavramlardan biri de kışkırtıcı ajandır. X muhbir ile kışkırtıcı ajanı birbirinden ayıran en temel özellik kışkırtıcı ajanının örgütün suça ilişkin fiillerini ortaya çıkarabilmek için suç işlemeye teşvik etmesidir.

Şayet suç örgütünün açığa çıkarılması maksadıyla suç işlemeye teşvik ettiği takdirde artık muhbir değil “kışkırtıcı ajan (ajan provokatör)” olduğu kabul edilmektedir. [6]

X muhbirin karıştırıldığı bir diğer kavram ise güvenilir kişidir. Güvenilir kişi ile muhbir kavramları birbirlerine benzerlik göstermekte hatta aynı kabul edilmektedir. Her ikisi de Ceza Muhakemesi Kanunu’nda düzenlenmemiştir ve ayrımları kesin olmamakla birlikte kavramlar iç içe geçmiş haldedir.

Güvenilir kişi de X muhbir gibi kolluk görevlilerinin dışında kalan kişilerden seçilmektedir. Hem X muhbir hem de güvenilir kişi kolluktan bağımsız bir şekilde iş yapamaz ve bu durumda bir nevi kolluğun bir parçası gibi hareket ederler.[7]

X muhbirin benzerlik gösterdiği bir diğer kavram da gizli tanıktır. Suçun konusunu oluşturan olay hakkında kolluğa ihbarda bulunan muhbir, her ne kadar dürüst yargılanma ve savunma hakkına aykırılık oluştursa da kendi ve yakınları için can güvenliğine tehdit oluşturabileceğinden bahisle kovuşturma safhasında mahkeme önünde dinlenmemektedir. Bu yönüyle gizli tanık kavramına yaklaşmaktadır.

CMK’nun 58. maddesinin 2. fıkrasında “Tanık olarak dinlenecek kişilerin kimliklerinin ortaya çıkması kendileri veya yakınları açısından ağır bir tehlike oluşturacaksa; kimliklerinin saklı tutulması için gerekli önlemler alınır. Kimliği saklı tutulan tanık, tanıklık ettiği olayları hangi sebep ve vesile ile öğrenmiş olduğunu açıklamakla yükümlüdür. Kimliğinin saklı tutulması için, tanığa ait kişisel bilgiler, Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından muhafaza edilir.” denilmektedir. Böylece X muhbirde olduğu gibi gizli tanıklıkta da kimlikler gizli tutularak sanığın karşısına çıkarılmasına engel olunmaktadır.

X muhbirin benzerlik gösterdiği ve kanunda düzenlenen diğer bir kavram ise gizli soruşturmacıdır. Ancak X muhbir ile gizli soruşturmacının arasında önemli bir fark bulunmaktadır.

CMK’nun 139. maddesinin birinci fıkrasında ‘‘Soruşturma konusu suçun işlendiği hususunda somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin bulunması ve başka surette delil elde edilememesi hâlinde, kamu görevlileri gizli soruşturmacı olarak görevlendirilebilir. Bu madde uyarınca yapılacak görevlendirmeye hâkim tarafından karar verilir.’’ denilmiştir. Böylece gizli soruşturmacı bir kolluk görevlisi olması gerekirken X muhbirin kolluk görevlisi olma zorunluluğu bulunmamaktadır.

CMK’nun 139. Maddesinin beşinci fıkrasında ise ‘‘Soruşturmacı, görevini yerine getirirken suç işleyemez ve görevlendirildiği örgütün işlemekte olduğu suçlardan sorumlu tutulamaz.’’ denilmiştir. Bir diğer fark da burada ortaya çıkmaktadır. Gizli soruşturmacı suça hiçbir surette katılamaz ve şerikliği söz konusu olmazken X muhbir suça iştirak etmişse cezai sorumluluğu meydana gelecektir.

(Bu köşe yazısı, Avukat Maşallah MARAL tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)

KAYNAKÇA

AKAR İbrahim, "Tahrikçi Ajan", Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, C. 24, S.1, Haziran 2018, s.138

TAŞKIN Ozan Ercan, Kışkırtıcı Ajan, Seçkin Yayınları, 1.Baskı, Ankara, 2011, s.33

------------------

[1]AKAR İbrahim, "Tahrikçi Ajan", Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, C. 24, S.1, Haziran 2018, s.138

[2]TAŞKIN Ozan Ercan, Kışkırtıcı Ajan, Seçkin Yayınları, 1.Baskı,Ankara, 2011, s.33

[3] AKAR, s.138-139

[4]AKAR, s.139

[5] AKAR, s.139

[6] AKAR s.139

[7] TAŞKIN, s.41