Türk Ceza Kanunu’nda yabancı devletlerle olan ilişkilere karşı suçlar, 340-343 maddeleri arasında yer almakta olup 341. maddede “yabancı devlet bayrağına karşı hakaret” düzenlenmiştir.

İlgili maddedeki suç hükümleri mülga 765 sayılı ETCK’ nin üçüncü faslında Ecnebi devletlerle bunların reis ve elçileri aleyhinde cürümler başlığı altında 165. maddede “Her kim resmen çekilmiş olan dost devletler sancağını veya armasını hakaret kastiyle kaldırır veya koparır veya bozar yahut sair suretlerle tezlil ederse üç aydan bir seneye kadar hapis olunur. Takibat icrası alakadar hükümetin müracaatına bağlıdır.

ETCK’da yabancı devlet kavramı yerine dost devletler ifadesi kullanılmış olup TCK ile aynı soruşturma ve kovuşturma biçimi kabul edilmiş olup kanun metni sadeleştirilmiştir. Demek ki ETCK’da karşılıklılık esası dikkate alınmaz iken TCK’nın yapısına bakmış olduğumuzda karşılılık ilkesini esas almıştır. Bir başka anlatımla dost ifadesinin terk edilmesinin gayesi ulus dışı topraklarda Türk ulusunun bayrak ve egemenlik alametlerinin korunması esas alınmıştır.

SUÇLA KORUNAN HUKUKİ DEĞER

Devletin uluslararası alanda güvenilir ve saygın bir aktör olarak kabul edilmesinin yabancı devletlerle olan ilişkilere karşı işlenen suçlarla bağlantılı olmasıdır. Devletin, uluslararası ilişkilerde itibarını korumak ve uluslararası menfaatlerine halel getirmemek esasen korunan hukuki ve egemenlik değerleri oluşturmaktadır.

MADDİ UNSURLAR

SUÇUN KONUSU

Suçun konusu, suçun ne olduğunu, hangi eylemin veya davranışın hukuka aykırı kabul edildiğini ve suçun ne tür bir zarara veya tehlikeye yol açtığını ifade eder. Kanun maddesindeyabancı devlet bayrağının veya diğer egemenlik alameti” denilerek suçun konusu belirtilmiştir. Bayrak, bir devletin vatandaşlarının kimliğini temsil etmek, bir yerin sınırlarını belirtmek, bir askeri birliği tanımlamak gibi çeşitli amaçları temsil etmektedir. Egemenlik alametleri, bir ülkenin ulusal bağımsızlığını ve kimliğini uluslararası topluma ve diğer devletlere tanıtmak için kullanılır. Egemenlik alametleri, uluslararası ilişkilerde ve diplomatik protokollerde kullanılan önemli göstergelerdir.

Bayrağın veya diğer egemenlik alametinin kanunda da anlaşıldığı üzere bir devlete ait olması gerekmektedir. Uluslar arası bir örgüte ait olan bayrak veya egemenlik alameti bu suçun konusunu tabii ki de oluşturmayacaktır.

FAİL VE MAĞDUR

Failin kim olabileceğine dair kanunda herhangi bir özellik belirtilmemiş olup, fail herhangi bir kimse olabilmektedir. Esasen faile ilişkin genel tanımlamaların hepsi geçerlidir.

Mağdur, suçun zararını veya etkilerini doğrudan deneyimleyen kişidir. Sadece gerçek kişiler suçun mağduru olabilmektedir. Tüzel kişiler ve kurumlar suçun mağduru değil, suçtan zarar gören konumumdadır[1]. Bu suç düzenlemesi kapsamında suçtan zarar gören bayrağı veya diğer egemenlik alametleri tahkir edilen yabancı devlettir.

FİİL

Kanun hükmünde “yabancı devlet bayrağını veya diğer egemenlik alametlerini alenen tahkir eden” denilerek suçu oluşturan fiillerin çerçevesi çizilmiştir. Tahkir, sözlükte “aşağılamak, onur kırmak” olarak tanımlanmıştır. Bu tanımdan yola çıkıldığında kanunda sınırlı hareket tipleri belirtilmemiş olup bu suç serbest hareketlerle işlenebilen bir suçtur. Kanunda hareketin gerçekleştirme şekli üzerinde durulmamış, hareket somutlaştırılmamış ise serbest hareketli suçtan bahsetmemiz mümkündür[2]. Bayrağın ya da diğer egemenlik alametlerinin sökülmesi, yakılması, kirletilmesi, tükürülmesi, yırtılması veya diğer şekillerle zarar verilmesi örnek olarak sayılabilmektedir.

Madde gerekçesinde resmen çekilmiş bayrak ibaresiyle ilgili olarak  “gerek yabancı devlet ve gerek Türk kamu hukuku ve kanunlarına uygun olarak bayrağın direğe asılmış olması anlaşılacaktır. Bu itibarla yabancı devlet vatandaşının astığı bayrak veya diğer egemenlik alâmetlerinin tahkiri, örneğin bayrak yakılması, bayrak resmen yani resmî görevlilerce asılmadığı için suç olmayacaktır.denilerek suçun gerçekleşmesi için bayrağın hukuka uygun biçimde direğe asılması şartı aranmıştır.

Bu anlamıyla failin icra hareketlerini gerektiren bir suçtan söz edilir. İcrai suç, gerçekleştirilen fiil veya eylem sonucunda doğrudan ortaya çıkan suçtur. Bu tür suçlarda, suçun işlenmesi için girişilen eylem veya davranışın kendisi suçu oluşturur[3]. Suçun oluşması için failin aktif olarak harekete geçip yabancı devlet bayrağına ya da diğer egemenlik alametlerine karşı tahkir eden eylemlerde bulunması gerekmektedir.

Kanunda ayrıca “alenen tahkir eden” ifadesiyle bu suç bakımından aleniyet koşulu aranmıştır. Aleniyet, ilgili madde çerçevesinde tahkirin kişilerin bu eylemi öğrenmesine imkân tanıyan bir şekilde işlenmesini ifade etmektedir. Aleniyetin oluşabilmesi için failin tahkir unsuru içeren eyleminin görünür veya duyulur hale getirilmesi yeterlidir; ayrıca diğer kişiler tarafından izlenmiş veya duyulup duyulmamasının bir önemi yoktur. Madde metninde belirtilen aleniyet, eylem unsurunun bir parçası olarak kabul edildiğinden, somut olayda failin kastının aleniyeti içermesi gerekmektedir[4]. Suç, netice açısından eyleme hemen bağlı bir suç olup, eylem (tahkir/aşağılama) gerçekleştirildiğinde netice hemen ortaya çıkar. Bu nedenle suç, neticesi ile bitişik ve soyut bir tehlike suçu olarak kabul edilir.

MANEVİ UNSUR

Yabancı devlet bayrağına karşı hakaret suçu, genel kast kapsamında işlenebilir. Failin aleni bir biçimde yabancı devlete ait olduğunu bildiği bayrağı veya diğer egemenlik alametlerini bilerek ve isteyerek tahkir edici hareketleri gerçekleştirmesi gerekmektedir. Suça ilişkin olarak kanunda ayrıca taksirle işlenebilme halinde cezalandırılmaya dair özel hüküm olmadığından taksirle işlenebilmesi mümkün değildir.

HUKUKA AYKIRILIK UNSURU

Suçun bir diğer unsuru olarak hukuka aykırılığa baktığımızda bu unsur, gerçekleştirilen fiile hukuk düzeni tarafından cevaz verilmemesi; fiilin tüm hukuk düzeni ile çelişki ve çatışma hâlinde olmasıdır. Fakat istisnai hâllerde hukuk düzenimiz, hukuka uygunluk nedenleri olarak tanımladığımız durumlarda şartların sağlanması halinde fiil artık suç teşkil etmez ve hukuka aykırılığı ortadan kaldırır[5].

Yabancı devlet bayrağına karşı hakaret suçu, yukarıda saydığımız bayrağın ya da diğer egemenlik alametlerinin sökülmesi, yakılması, kirletilmesi gibi tahkir eden fiillerin işlenmesi herhangi bir hukuka uygunluk nedeniyle bağdaştırılamayıp failin bu ve benzer eylemlerle bayrağı ya da diğer egemenlik alametlerini aşağılaması hukuka aykırılık unsurunun derhal gerçekleşmesine sebep olacaktır.

NİTELİKLİ HALLER

Bu suçun kanuni düzenlenmesinde daha hafif cezayı veya daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hali düzenlenmemiştir.

SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ BİÇİMLERİ

TEŞEBBÜS

Suçun oluşması için hukuki anlamıyla bir zarar doğmasının arandığı suçlara zarar suçu, buna karşılık sadece zarar tehlikesinin doğmasıyla yetinilen suçlara tehlike suçu denir. Tehlike zarar doğması ihtimalinin bulunması demektir. Tehlike suçları somut ve soyut tehlike suçları olarak ikiye ayrılır. Soyut tehlike suçunda, tehlike bir varsayım olarak kabul edilip hareketin korunan hukuki değer bakımından tehlike yaratmış olması araştırılmaz[6]

Buna göre olayın özellikleri göz önünde bulundurulup (örneğin failin alenen yakmak amacıyla yabancı devlet bayrağını ateşe atmak üzereyken yakalanıp durdurulması) tehlike suçuna neden olan hareketin parçalara bölünebildiği durumlarda yabancı devlet bayrağına karşı hakaret suçuna teşebbüs mümkündür.

İŞTİRAK

Birden fazla kişinin yabancı devlet bayrağını veya diğer egemenlik alametlerini alenen tahkir etmesi durumunda müşterek faillik söz konusu olacaktır. Azmettirme ve yardım etme eylemi yani suça diğer iştirak halleri de söz konusu olabilir ve bu durumda genel kurallar geçerlidir. Bu bağlamda, TCK'nun 37-39. maddeleri uygulama alanı bulacaktır.

İÇTİMA

Olayın gerçekleşme hali kapsamında gündeme gelen suçlar yönünden TCK’nun 42-44 hükümleri uygulanacaktır. Failin devlet bayrağını veya diğer egemenlik alametlerini alenen tahkir etmesi bir suçun işlenmesi kararı kapsamında farklı zamanlarda birden fazla kez işlemesi durumunda TCK’nun 43. maddesi gereğince cezasında artırıma gidilecektir.

Failin yabancı devlet bayrağını veya diğer egemenlik alametlerini alenen tahkir etmesi sonucu yalnızca yabancı devlet bayrağına karşı hakaret suçunu işlemeyip farklı suçlar da söz konusu ise TCK’nun 44. maddesi uyarınca fikri içtima hükmü gündeme gelecektir.

YAPTIRIM VE MUHAKEME USULÜ

TCK’nın 341. maddesinde “bu suçtan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılması, ilgili devletin şikâyetine bağlıdır.” denilerek maddenin ikinci fıkrası soruşturma ve kovuşturmayı ilgili devletin şikâyetine bağlı kılmıştır. Yabancı devlete tanınmış olan şikâyet süreye bağlanmamış ve yapılan şikâyetin geri alınması düzenlenmemiştir.

Yabancı devletin şikâyeti üzerine Cumhuriyet savcısı, soruşturma yapmak ve dava açmak mecburiyetinde değildir. Yabancı devletin şikâyeti bir yönüyle de muhakeme şartıdır.  Suçun cezası olarak üç aydan bir yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür ve zamanaşımı süresi 8 yıldır.

Sonuç olarak, yabancı devlet bayrağına hakaret suçuyla korunmak istenen asıl olan egemenlik kaidesidir. Yabancı devlet tarafından Türkiye cumhuriyeti devletine karşı bir baskı kurulmak suretiyle şikâyetin yapılması durumunda kendi egemenlik anlayışımıza karşı bir tehdit olacağından bu muhakeme şartının iç güvenlik kurallarımız çerçevesinde yerine getirilmesi düşünülemez. Örneklemek gerekirse, belirli ülkelerde (ABD, Kanada, İsveç ve Norveç…) bu madde düzenlenmemiş olup karşılılık şartına uyulmadığı söylenebilir.  aslında Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin her iki yasağı da ortaya koyması yurtta sulh, cihanda sulh anlayışından kaynaklanmaktadır.

Nitekim dostça yaklaşım sergileyen bu devletin talebi de pekâlâ Cumhuriyet Başsavcılıklarımız tarafından değerlendirilerek soruşturulabilir ve kovuşturulabilir aşamasına gelecektir.

Demek ki kanun koyucu 341. maddeyle aslında egemenlik haklarımızı korumuştur ve uluslar arası hukuk bakımından da ilişki içerisinde bulunduğumuz devletlere de adeta bir egemenlik güvencesi getirilmiştir. Türk milletinin egemenlik anlayışı ve egemenliğe olan saygısı buradan da anlaşılmaktadır.

KAYNAKÇA

ARTUK Mehmet Emin, GÖKCEN Ahmet, v. dğr., Gerekçeli Ceza Kanunları, Adalet Yayınları, 18. Baskı, Ankara, 2017.

ARTUK, Mehmet Emin , GÖKCEN, Ahmet v.dğr., Ceza Hukuku Genel Hükümler, Adalet Yayınları, 13.Baskı.

EVİK A. Hakan, “Yabancı Devlet Bayrağına Karşı Hakaret Suçu”, Ceza Hukuku Dergisi, 17(48).

DEMİRBAŞ Timur, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Seçkin Yayınevi, 8. Baskı.

CENTEL Nur, ZAFER Hamide, ÇAKMUT Özlem, Türk Ceza Hukukuna Giriş, Beta Yayınları, 9.Bası.

(Bu köşe yazısı, Avukat Maşallah MARAL tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)

--------------

[1] ARTUK, Mehmet Emin , GÖKCEN Ahmet v.dğr., Ceza Hukuku Genel Hükümler, Adalet Yayınları, 13.Baskı, s.374-375.

[2] Artuk, Gökcen, s.329.

[3] ARTUK Mehmet Emin , GÖKCEN Ahmet, v.dğr., Ceza Hukuku Genel Hükümler, Adalet Yayınları, 13.Baskı, s.320-321.

[4] EVİK A. Hakan, “Yabancı Devlet Bayrağına Karşı Hakaret Suçu”, Ceza Hukuku Dergisi, 17(48),s.24-25.

[5] DEMİRBAŞ Timur, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Seçkin Yayınevi, 8. Baskı, s.254.

[6] CENTEL Nur, ZAFER Hamide, ÇAKMUT Özlem, Türk Ceza Hukukuna Giriş, Beta Yayınları, 9.Bası, s.261-262.