T.C.
Yargıtay
8. Ceza Dairesi
2024/14375 E., 2024/8523 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2020/838 Esas, 2021/84 Karar
SUÇ : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
İNCELEME KONUSU KARAR: Mahkumiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : İlgili kararın kanun yararına bozulması
İstanbul 60. Asliye Ceza Mahkemesinin 26.01.2021 tarihli ve 2020/838 Esas, 2021/84 Karar sayılı kararı ile hükümlü hakkında, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (5237 sayılı Kanun) 5560 sayılı Kanun ile değişik 191 inci maddesinin birinci fıkrası ve 62 nci maddesi, 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun (5271 sayılı Kanun) 251 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca 7 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, hükmün 03.02.2021 tarihinde itiraz edilmeksizin usûlüne uygun şekilde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Adalet Bakanlığının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 309 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca, 30.03.2023 tarihli evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 17.05.2023 tarihli ve KYB-2023/40846 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:
I. İSTEM
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 17.05.2023 tarihli ve KYB-2023/40846 sayılı kanun yararına bozma isteminin;
“Dosya kapsamına göre;
1-İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 19/11/2013 tarihli ve 2013/42 Esas, 2013/201 sayılı kararı ile sanık hakkında 5237 sayılı Kanunun 191/1 ve 62/1. maddeleri gereğince neticeten 10 ay hapis cezası verilerek, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği ve bu kararın 25/12/2013 tarihinde kesinleştiği, sanık hakkında denetim süresinde işlediği suçtan İstanbul 54. Asliye Ceza Mahkemesine açılan, suç tarihi 19/07/2016 ve 22/10/2018 olan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçuna ilişkin dosyada, Mahkemesince 21/10/2020 tarihli ve 2020/75 Esas, 2020/351 sayılı karar ile kovuşturma şartının bulunmaması nedeniyle 5271 sayılı Kanunun 223/8. maddesine göre davanın düşmesine karar verildiği, düşme kararı ile birlikte sanığın denetim süresinde suç işlediğinden bahisle İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesine ihbarda bulunulduğu, ihbar sonrasında da İstanbul 60. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından, 26/01/2021 tarihli ve 2020/838 Esas, 2021/84 sayılı kararı ile denetim süresinde aynı nitelikte suçu işlediğinden bahisle hükmün açıklanmasına karar verildiği, sanık hakkında genel hükümlere göre verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının denetim süresinde işlenen ikinci suçtan dolayı dosyasının düşme kararı ile kapatılarak ilk dosyasına ihbarda bulunulduğu, bu usulün ancak 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesiyle değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/8. maddesi ve aynı Kanun'un 85. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun'a eklenen geçici 7/2. maddeleri uyarınca, zorunlu olarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi halinde mümkün olduğu, sanık hakkında genel hükümlere dayalı olarak hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildikten sonra, denetim süresi içerisinde yeniden uyuşturucu madde kullanmak suçunun işlenmesi durumunda, mahkemesince düşme kararı verilerek hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar veren mahkemeye ihbarda bulunulması usul ve kanuna uygun olmadığı gibi, düşme kararına konu suça dayanılarak hükmün açıklanmasına karar verilemeyeceği gözetilmeden, yazılı şekilde hükmün açıklanmasına karar verilmesinde,
Kabule göre de;
2-Sanığın yargılandığı İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 27/04/2010 tarihli ve 2010/755 Esas, 2010/505 sayılı kararı ile aynı mahiyette suç dolayısıyla hukuki ve fiili irtibat bulunan İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 2010/610 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verildiği, İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 27/04/2010 tarihli ve 2010/755 Esas, 2010/505 sayılı dosyasındaki suç tarihinin 01/12/2009, iddianame düzenleme tarihinin 18/01/2010 olduğu, İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 29/07/2010 tarihli ve 2010/610 Esas, 2010/1052 sayılı dosyasındaki suç tarihinin 22/12/2009, iddianame düzenleme tarihinin 19/01/2010 olduğu, her iki suçun da ilk iddianamenin düzenlenme tarihinden önce işlendiği ve hukuki kesinti bulunmadığı, anılan iki dosyada da sanığın üzerine atılı eylemlerin aynı mahiyette olduğu dikkate alınarak, bu eylemlerin bir suç işleme kararı icrası kapsamında işlendiği anlaşıldığından, birleştirilen dosyalar dolayısıyla 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 43. maddesinde öngörülen zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde,
İsabet görülmemiştir.”
Şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.
II. GEREKÇE
A. Sanık hakkında, 01.12.2009 tarihinde işlediği kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonunda, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 18.01.2010 tarihli ve 2009/66127 Soruşturma, 2010/1607 Esas, 2010/1251 sayılı iddianamesi ile kamu davası açılarak İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 2010/755 Esas sayılı dosyasında yargılama işlemlerine başlandığı, 22.12.2009 tarihinde işlediği kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonunda, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 19.01.2010 tarihli ve 2009/69885 Soruşturma, 2010/1815 Esas, 2010/1404 sayılı iddianamesi ile kamu davası açılarak İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 2010/610 Esas sayılı dosyasında yargılama işlemlerine başlandığı, İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 27.04.2010 tarihli ve 2010/755 Esas, 2010/505 Karar sayılı kararı ile her iki dava dosyasının 2010/610 Esas sayılı dosyada birleştirilmesine karar verildiği,
B. İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 29.07.2010 tarihli ve 2010/610 Esas, 2010/1052 Karar sayılı kararı ile; sanığın 5237 sayılı Kanun'un 5560 sayılı Kanun ile değişik 191 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca her iki ... için ayrı ayrı tedavi denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verilmiş, kararlar 24.01.2011 tarihinde itiraz edilmeksizin kesinleşerek, infazı için Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderilmiştir.
C. Sanığın denetimleri ihlal ettiğinin belirtilmesi nedeniyle denetim dosyalarının iade edilmesi üzerine yapılan yargılama sonucunda, İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 19.11.2013 tarihli ve 2013/42 Esas, 2013/201 Karar sayılı kararı ile; sanığın her iki ... nedeniyle, 5237 sayılı Kanun'un 5560 sayılı Kanun ile değişik 191 inci maddesinin birinci fıkrası ve 62 nci maddesi uyarınca ayrı ayrı 10 'ar ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Kanun'un 231 inci maddesinin beşinci fıkrası uyarınca yine ayrı ayrı hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına, 5 yıl denetim süresine tabi tutulmasına karar verilmiş, kararların 25.12.2013 tarihinde itiraz edilmeksizin tarihinde kesinleştiği,
D. Sanığın 19.07.2016 ve 22.10.2018 tarihlerinde tarihinde işlediği kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan yapılan yargılama sonucunda İstanbul 54. Asliye Ceza Mahkemesinin, 21.10.2020 tarihli ve 2020/75 Esas, 2020/351 Karar sayılı kararı ile ''İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 2013/42 Esas ve 2013/201 Karar sayılı 25.12.2013 kesinleşme tarihli ilamıyla sanık hakkında uyuşturucu madde kabul etmek veya bulundurma nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilerek 5 yıl süreyle denetimli serbestlik uygulanmasına karar verilmiş olduğu; sanık bu suçu, daha önce işlediği anılan suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş olduğundan dolayı 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi ile değiştirilen Türk Ceza Kanun'un 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen "erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz" hükmü uyarınca,ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle ... '' gerekçesiyle kamu davasının düşmesine karar verildiği kararın istinaf edilmeksizin 09.11.2020 tarihinde kesinleştiği ve 01.12.2009, 22.12.2009 tarihli eylemlere ilişkin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararlara ihbarda bulunulduğu,
E. İhbar üzerine, İstanbul 60. Asliye Ceza Mahkemesinin kanun yararına bozma istemine konu 26.01.2021 tarihli ve 2020/838 Esas, 2021/84 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında hakkında, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (5237 sayılı Kanun) 5560 sayılı Kanun ile değişik 191 inci maddesinin birinci fıkrası ve 62 nci maddesi, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (5271 sayılı Kanun) 251 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca 7 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, hükmün 03.02.2021 tarihinde itiraz edilmeksizin usûlüne uygun şekilde kesinleştiği anlaşılmıştır.
F. 1-Somut olayda; İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 19.11.2013 tarihli ve 2013/42 Esas, 2013/201 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında sanığın her iki ... nedeniyle, 5237 sayılı Kanun'un 5560 sayılı Kanun ile değişik 191 inci maddesinin birinci fıkrası ve 62 nci maddesi uyarınca ayrı ayrı 10 'ar ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Kanun'un 231 inci maddesinin beşinci fıkrası uyarınca yine ayrı ayrı hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına, 5 yıl denetim süresine tabi tutulmasına karar verildiği ve kararların 25.12.2013 tarihinde kesinleştiği, sanık hakkında denetim süresinde işlediği kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan İstanbul 54. Asliye Ceza Mahkemesine açılan, 19.07.2016 ve 22.10.2018 tarihli eylemlere ilişkin dosyada, Mahkemesince 21.10.2020 tarihli ve 2020/75 Esas, 2020/351 Karar sayılı karar ile kovuşturma şartının bulunmaması nedeniyle 5271 sayılı Kanunun 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrasına göre davanın düşmesine karar verildiği ve İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesine ihbarda bulunulduğu, ihbar sonrasında da İstanbul 60. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından, 26/01/2021 tarihli ve 2020/838 Esas, 2021/84 sayılı kararı ile denetim süresinde aynı nitelikte suçu işlediğinden bahisle hükmün açıklanmasına karar verildiği,
Sanık hakkında İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesince genel hükümlere göre verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararınından sonra İstanbul 54. Asliye Ceza Mahkemesince denetim süresinde işlenen ikinci suçtan dolayı dosyasının düşme kararı ile kapatılarak hükmün açıklanması amacıyla ihbarda bulunulması sonrası hüküm açıklanmış ise de; bu usulün ancak 6545 sayılı Kanun'un 68 inci maddesiyle değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191 inci maddesinin sekizinci fıkrası ve aynı Kanun'un 85 inci maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun'a eklenen geçici 7 inci maddesinin ikinci fıkrası maddeleri uyarınca yasal zorunluluk gereği verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararlarda uygulanabileceği, sanık hakkında 5271 sayılı Kanun'un 231 inci maddesinin beşinci fıkrası uyarınca genel hükümlere dayalı olarak verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kasıtlı bir suçtan dolayı kurulacak bir mahkumiyet hükmünün kesinleşmesi ve ihbarı neticesinde açıklanabileceği dolayısıyla düşme kararına dayanılarak hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının açıklanamayacağı gözetilmeden hüküm kurulması,
2- Dava dosyası kasamına göre sanığın 01.12.2009 tarihli eylemi nedeniyle 18.01.2010 tarihinde iddianame düzenlendiği, 22.12.2009 tarihli eylemi nedeniyle de 19.01.2010 tarihinde iddianame düzenlendiği, her iki suçun da ilk iddianamenin düzenlenme tarihinden önce işlendiği ve hukuki kesinti bulunmadığı, anılan iki eylemde de sanığın üzerine atılı eylemlerin aynı mahiyette olduğu dikkate alınarak bu eylemlerin bir suç işleme kararı icrası kapsamında işlendiği anlaşıldığından, birleştirilen dosyalar dolayısıyla 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 43 üncü maddesinde öngörülen zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği gözetilmeden hüküm kurulması Kanun’a aykırı olup kanun yararına bozma talebi yerinde görülmüştür.
III. KARAR
1. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin KABULÜNE,
2. İstanbul 60. Asliye Ceza Mahkemesinin 26.01.2021 tarihli ve 2020/838 Esas, 2021/84 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin üçüncü fıkrası gereği, oy birliğiyle KANUN YARARINA BOZULMASINA,
5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin dördüncü fıkrasının (b) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 11.11.2024 tarihinde karar verildi.