Türkiye Barolar Birliği olarak 21-22 Nisan 2012 tarihleri arasında bir ilki  gerçekleştirdik. Türkiye Barolar Birliği Kadın Hukuku Komisyonu’nun (TÜBAKKOM) kuruluşundan 13 yıl sonra ‘Birinci Kadın Avukatlar Kurultayı’nı düzenledik. Bu sadece TÜBAKKOM’un değil, aynı zamanda Türkiye’de Kadın Avukatlar konusunda düzenlenen ilk kurultaydı.

İki gün süren kurultayda, İstanbul Barosu avukatlarından olan, kadın hakları mücadelesinin öncülerinden olmasının yanı sıra insan olarak, avukat olarak meslek camiasının içinde çok özel bir yeri ve saygınlığı bulunan Nazan Moroğlu başkanlığındaki oturumlarda: ‘Toplumsal Cinsiyet Eşitliği, Hukuk Eğitiminde Cinsiyetçi Ögeler’: ‘Çalışma Yaşamında Cinsiyetler Arası Eşitlik ve Kadın Avukatlara Etkileri’: ‘Ülkemizde ve Dünyada Barolardaki Kadın Örgütlenme Modelleri ve Kadınların Temsili’: ‘Kadın İnsan Hakları ve Uluslararası Kadın Hakları Sözleşmelerinin Analizi’ konularının yanı sıra kadın avukatların sorunları tartışıldı.

Kurultayın açılışında yaptığım konuşmada şunları söyledim:

(…)

‘Türkiye Barolar Birliği olarak “Kadın Avukatlar Kurultayı” düzenlemekle sanıyorum Türkiye’de bir ilki gerçekleştiriyoruz. İki gün boyunca “çalışma yaşamında cinsiyetler arası eşitlik, eşitliğin ya da eşitsizliğin kadın avukatlara olan etkisi, gerek ülkemizdeki, gerekse dünya barolarında kadınların örgütlenme modelleri ve temsili, kadının insan hakları, uluslararası kadın hakları sözleşmelerinin analizi” konuları başta olmak üzere kadın avukatlarımızın sorunlarını tartışacağız.’

Bu giriş cümlelerinden sonra kadın haklarının, kadınların insan haklarının tarihi üzerine, doğal haklar üzerine bir şeyler söyledim, sonra sözü Büyük Atatürk’e bağlayarak şöyle devam ettim:

‘Hindistan Kadınlar Birliğinin, ölümü üzerine yayınladığı bildiride, “Kadın Haklarının insanlık tarihi boyunca gelmiş en büyük savunucularından” biri ilan ettiği Büyük Atatürk, 1923 yılının Ocak ayında, Cumhuriyetin ilanından dokuz ay önce İzmir’de şunları söylüyor : “… Bir toplum, cinslerinden yalnız birinin yüzyılımızın getirdiklerini elde etmesiyle yetinirse, o toplum yarı yarıya zayıflamış olur… Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların nedeni kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurun sonucudur… Bir toplumun bir uzvu faaliyette bulunurken öteki uzvu atalette olursa, o toplum felce uğramış demektir.”

Büyük Atatürk’ün bu vizyonu sayesindedir ki, İnsan Hakları Evrensel Bildirisinden, İnsan Hakları Sözleşmelerinden, yani kadın-erkek eşitliğinin daha henüz uluslararası bir hukuk kuralı haline gelmesinden çok daha önce bizim ülkemizde kadınlar, yönetime katılma hakkını elde etmişlerdir.

Eğer bugün kadınlarımız, yeni Türk Ceza Kanunu’nun yürürlüğe girmesinde olsun, daha önce yürürlüğe konulan Türk Medeni Kanunu’nun yasalaşmasında olsun, yakın zamanlarda yürürlüğe giren 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un kabulünde olsun öncülük yapmış, katkı yapmış iseler, ki yapmışlardır, herhalde bu, bugün dahi kadınları siyasi haklara sahip olmayan ülkelerin bulunduğu bir dünyada, birçok Avrupa ülkesinde bile kadınların oy kullanamadığı bir tarihte, bizim kadınlarımıza oy kullanma hakkı tanıyan büyük Ustanın, yani Mustafa Kemal Atatürk’ün dehası sayesindedir.’

Daha sonra Türkiye’nin günümüzdeki en önemli sorununun hukuk, daha doğrusu hukuksuzluk olduğunu, bu sorunu çözmeden, yargısını bağımsız ve tarafsız bir konuma getirmeden, Türkiye’nin demokraside sağlıklı bir ilerleme sağlayamayacağını, ekonomisini istikrarlı kılamayacağını söyledim ve konuşmamı şunları söyleyerek tamamladım;

Türkiye hukukla olan sorununu çözmeden biz avukatların meslek sorunlarının kalıcı bir çözüme ulaşması da kanımca mümkün değildir. Mümkün değildir, zira en önemli sermayesi bilgi ve zaman olan avukatlık mesleği, ancak ve ancak bilgi ve zamanın sermaye aracı olarak kabul gördüğü, hukuka aidiyet bilincinin toplumun her kesiminde yerleştiği, hukukun üstün ve evrensel ilkelerinin içselleştirildiği ve eksiksiz uygulandığı kent toplumunda değer ve anlam ifade eder. Takdir edeceğiniz üzere sorunun bu yönünün cinsiyetle, avukatın cinsiyetiyle bir ilgisi yoktur. Kadın veya erkek avukatlar olarak hepimizin en fazla rahatsızlık duyduğumuz husus budur. Onun için ve el birliğiyle Türkiye’nin hukukla ilgili sorununun çözümüne katkı yapmamız, bu yönde mücadele etmemiz gerekir.

Bundan bağımsız olarak salt kadın olmalarından dolayı kadın avukatlarımızın mesleklerini icra etmekte biz erkek avukatlara oranla daha fazla zorluk içerisinde oldukları hususu ülke olarak yaşadığımız bir gerçektir. Nitekim bu kurultay nedeniyle yaptırdığımız anket çalışmasındaki veriler de bu tespiti doğrulamaktadır. Türkiye Barolar Birliği olarak gerek bu anket çalışmasında belirlenen, gerekse bu kurultay sürecinde ortaya konulacak sorunların çözüme kavuşturulması konusunda her türlü çabayı göstereceğimizden ve siz değerli kadın meslektaşlarımızın her zaman ve her koşulda yanında yer alacağımızdan emin olmanızı isteriz.

Elimizdeki istatistik bilgilerden oluşan veri tabanına göre kadın avukatlarımızın çözümü büyük ölçüde bizim elimizde olan sorunlarından birisi baro organlarındaki temsil sorunudur. Hepimizin çok iyi bildiği üzere demokrasinin özü temsildir, temsilde adalettir. Nitekim Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanan Women’s Charter/Kadınların Bildirisi başlıklı dokümanının önceliğinden biri karar alma mekanizmalarında kadınların yeterli sayıda temsil edilmeleridir. Ne yazık ki ülkemiz kadınlarının gerek parlamentoda, gerekse meslek kuruluşları ile diğer karar alma mekanizmalarında temsili konusunda çok iyi bir yerde değildir. Büyük Atatürk’ün 1923 yılında söylediklerinin hala çok uzağında bir yerdedir. Örneğin ülkemizdeki avukatların %62,3’ü erkek, %37,7’si kadın iken kadın avukatlarımızın baro yönetim kurullarındaki temsil oranı %19,09, disiplin kurullarındaki temsil oranı %22,07, delegasyondaki temsil oranı ise %19,21’dir. 16 Baromuzda kadın yönetim kurulu üyesi yoktur. Baro başkanlarımızın 4’ü kadın, 74’ü erkektir. Bu tablonun mutlaka değişmesi gerekir.

Ülkemize haksızlık etmemek adına ifade etmek gerekir ki, kadınların temsil sorunu sadece ülkemizde değil dünya ölçeğinde de sorunludur. Avrupa Komisyonu tarafından 2010 yılında hazırlanan bir rapora göre, Avrupa’da halka açık büyük şirketlerin yönetim kurulu başkanlarının sadece %3’ü kadındır. Yönetim kurullarında ise 2003 yılında %9 olan kadın oranı Ocak 2012 verilerine göre %13,7’ye yükselmiştir. Yıllık 0,5 düzeylerinde olan bu artış hızıyla devam edildiği takdirde, kadınların yönetim kurullarında %40 gibi bir seviyede temsil edilmeleri için 50 sene gibi bir süre geçmesi gerekmektedir. Bu tablo Avrupa’daki Barolar bağlamında da çok farklı değildir. 

Kadının haklarını da kapsayan insan hakları bir nesne değil, bir anlayış, bir düşünce biçimi ve bir hak talepleri toplamıdır. Bu talepler, ahlak kurallarından türemiş, giderek hukuk kuralları haline gelmiş, ulusal ve uluslararası kaynaklarda ifade ve kabul görmüştür. Türkiye Barolar Birliği kendi bünyesinde oluşturduğu İnsan Hakları Merkezi aracılığıyla bu hakların ve insan hakları ihlallerinin sadık ve içten takipçisidir.

Türkiye Barolar Birliği kamu politikalarının cinsiyet eşitliği temelinde düzenlenmesi suretiyle kadın sorununa, “kadına odaklı bir anlayışla çözüm aramayı öngören yasal düzenlemelerin ve bütün bu konularda içtenlik talep eden kadının insan hakları savunucularının en önemli destekçisidir.

Dün olduğu gibi önümüzdeki süreçte de Türkiye Barolar Birliği; cinsiyet eşitliğinin insan hakları bağlamında ana-akıma yerleştirilmesi, diğer bir deyişle siyasal, ekonomik ve toplumsal alandaki en temel politika, plan ve programlara cinsiyet eşitliğinin dâhil edilmesi ve böylece kadınların ve erkeklerin sağlayacakları yararın eşitlik temelinde maksimize edilmesi yönünde yapılan çalışmalara katkı yapmaya devam edecektir.

Bu kurultayın kadın avukatlarımızın sorunlarının çözümü konusunda bizlere rehberlik edeceğine, yolumuzu aydınlatacağına olan inancımı sizlerle paylaşır, kurultayın düzenlenmesinde emeği geçen herkese, ama en başta TÜBAKKOM 11.Dönem Sözcüsü Sayın Hidayet Kahyaoğulları’na, Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi ve TÜBAKOM koordinatörü Sayın Asude Şenol’a Yönetim Kurulu Üyesi arkadaşlarım adına, kendi adıma en içten teşekkürlerimi sunar, hepiniz bir kez daha sevgi ve saygıyla selamlarım.

Son derece yararlı ve başarılı geçen kurultay, grup çalışma raporlarının ve sonuç bildirgesinin sunulmasıyla noktalandı.

Kurultay sonunda hazırlanan ‘Sonuç Bildirgesi’nde şöyle denildi:

TÜBAKKOM (Türkiye Barolar Birliği Kadın Hukuku Komisyonu) 21-22 Nisan tarihlerinde TBB Avukat Özdemir Özok Kültür ve Kongre Merkezinde 1. Kadın Avukatlar Kurultayı’nı 34 baronun katılımı ve 95 delegenin katılımı ile düzenledi.

1999 Yılında kurulmuş olan TÜBAKKOM yasaların çıkarılmasında ve uygulanmasında kadın erkek eşitliğinin sağlanması, kadına yönelik şiddetin önlenmesi konularında çalışmalarını sürdürürken ülkemizde demokrasinin, laik hukuk düzeninin, yargı bağımsızlığının ve savunma hakkının korunmasını temel amaç olarak benimsemiştir.

Yaşamın her alanında eşit ve görünür olmak ve meslek örgütlerimizdeki ataerkil anlayışa karşı farkındalığımızı arttırmak için toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifinden mesleki yapılanmadaki yerimizi sorgulamak ve söylemimizi “toplumsal cinsiyet eşitliği” temelinde oluşturmak için düzenlenen TÜBAKKOM 1. Kadın Avukatlar Kurultayı’nda aşağıdaki hususlar oybirliği ile kabul edilmiş ve TBB Yönetim Kurulu’na iletilmiştir.

Barolar bünyesinde Kadın Hukuku Komisyonu/merkezlerinin kurulmasının zorunlu hale getirilmesi, Uluslararası sözleşmelerin iç hukuka uyarlanması ve uygulanmasında öncelikle laik, kesintisiz, zorunlu eğitimin tüm kademelerinde ve özellikle hukuk eğitiminde “toplumsal cinsiyet eşitliğinin” benimsenmesi, hukuk fakültelerinde kadının insan hakları hukukunun zorunlu ders olarak okutulması, Staj eğitiminden başlamak üzere toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadına yönelik ayrımcılığın önlenmesine yönelik meslek içi eğitim çalışmalarının yapılması, Kadın avukatların TBB ve baroların tüm organlarında eşit temsil edilebilmesi için “cinsiyet kotası (yüzde 50) ” uygulanması, Toplumsal cinsiyet eşitliğinin yazılı görsel ve sosyal medyada işlenmesinin sağlanması, Kadın avukatların çalışma koşullarının iyileştirilmesi, çalışma ve aile yaşamlarının uyumlaştırılması bu bağlamda avukatların çocukları için barolar ve bakanlık işbirliği ile adliye binalarında çocuk bakım ünitelerinin kurulması, TBB ve barolar bünyesinde bu konuda gerekli izleme ve denetim mekanizmalarının oluşturulması,

Kadın avukatların çalışma yaşamında maruz kaldığı fiziksel, ekonomik, cinsel, sözel, duygusal her türlü şiddetin önlenmesine ilişkin barolar bünyesinde denetim ve izleme biriminin kurulması, bu konuya ilişkin özellikle 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nda mevzuat değişikliği yapılması, 6284 sayılı Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Yasası kapsamında yeniden yapılandırılan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Danışma Kurulu’nda TÜBAKKOM temsilcisinin yer alması, illerde oluşturulacak koordinasyon merkezlerinin kuruluş ve işleyişinde barolara yetki ve sorumluluk verilmesi, TBB ve baroların bütçelerinin cinsiyete duyarlı olarak düzenlenmesi, Tüm bu çözümlerin yaşama geçirebilmesi için Uluslararası Sözleşmeler ve Ulusal Mevzuat dikkate alınarak Avukatlık Kanunu’nda da düzenleme yapılması TÜBAKKOM 1. Kadın Avukatlar Kurultayı’nda oybirliği ile kabul edilmiştir.

Kamuoyuna duyurulur.’

Bu süreçte yaptığımız bir diğer önemli hizmet, şiddete uğrayan kadınlara destek vermek üzere, Türkiye genelindeki barolarımızda faaliyet gösteren merkezler hakkında toplumu bilgilendirmek amacıyla kamu spotu hazırlamak oldu. Bu spot Nisan-Mayıs/2012 aylarında, çeşitli televizyon kanallarında yaklaşık 200 kez yayınlandı.