T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2021/1375
K. 2022/5583
T. 7.9.2022

ANONİM ŞİRKET GENEL KURUL KARARININ İPTALİ İSTEMİ ( Genel Kurul Toplantısında İptali Talep Edilen Maddeler Görüşmeye Açıldığı Sırada Davacı Vekili Söz Alarak Gündeme İlişkin Muhalefet Beyanında Bulunduğu Her Üç Gündem Maddesi ile İlgili Karar Alındıktan Sonra da Davacı Vekili Tekrar Söz Alarak Alınan Karara Muhalif Olduklarını Talepleri Dışında Karar Alındığını ve Dava Açacaklarını Bildirmek Suretiyle Davacı Yanın Açık Muhalefet Kaydı Genel Kurul Toplantı Tutanağına Geçirildiği - Davanın HMK Md. 114/2 ve 115 Gereği Reddinin Hatalı Olduğu )

MUHALİF OLMA KOŞULU ( Mahkemece İptal Davası Açabilmek İçin Kanunun Aradığı “Alınan Kararlara Muhalif Kalma” Koşulu Yerine Getirilmediği Gerekçesi ile Davanın HMK Md. 114/2 ve 115 Gereğince Reddine Karar Verildiği - Davacı Tarafın Alınan Kararlara Muhalif Kaldığı ve Muhalefetin Kayıt Altına Alındığı/İptal Talep Edilen Kararların İptal Nedenlerinin Değerlendirilmesi Gerektiği )

DAVA ŞARTI ( Davacı Yanın Açık Muhalefet Kaydının Genel Kurul Toplantı Tutanağına Geçirildiği - Davanın HMK Md. 114/2 ve 115 Gereği Reddinin Hatalı Olduğu/İptal Talep Edilen Kararların İptal Nedenlerinin Değerlendirilmesi Gerektiği )

6102/m.381

6100/m.114,115

ÖZET : Dava, anonim şirket genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir. Mahkemece iptal davası açabilmek için kanunun aradığı “alınan kararlara muhalif kalma” koşulu yerine getirilmediği gerekçesi ile, davanın HMK m.114/2 ve 115 maddeleri hükmü gereğince reddine karar verilmiştir. Ancak, iptali talep edilen maddeler görüşmeye açıldığı sırada davacı vekili söz alarak gündeme ilişkin muhalefet beyanında bulunmuş, her üç gündem maddesi de 667 olumsuz oya karşılık 159.333 oyçokluğu ile karar alındıktan sonra da davacı vekili tekrar söz alarak, alınan karara muhalif olduklarını, talepleri dışında karar alındığını ve dava açacaklarını bildirmek suretiyle davacı yanın açık muhalefet kaydı genel kurul toplantı tutanağına geçirilmiştir. Bu durumda, mahkemece, davacı tarafın alınan kararlara muhalif kaldığı ve muhalefetin kayıt altına alındığının kabulüyle iptal talep edilen kararların iptal nedenlerinin değerlendirilmesi gerekirken, davanın reddi doğru olmamıştır.

DAVA : Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 05.12.2018 tarih ve 2018/510 E- 2018/1376 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi'nce verilen 10.12.2020 tarih ve 2019/468 E- 2020/1439 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili; müvekkilinin davalı şirketin ortağı olduğunu, şirket tarafından yapılan 28/03/2018 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 7-8-9 numaralı kararların kanuna, objektif iyiniyet kurallarına ve şirket ana sözleşmesine aykırı olması nedeniyle muhalefet şerhi konulduğunu, söz konusu kararların müvekkilinin mağduriyetine sebebiyet vereceğini ileri sürerek, alınan kararların ayrı ayrı iptallerine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili; alınan kararların şirketin mali yapısıyla uyumlu olduğunu savunarak, yasal dayanağı bulunmayan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; 7 numaralı karar yönünden; yıl kârının dağıtılmayıp yedeklere ayrılmasının şirket ortaklarının kâr dağıtılması beklentisini ortadan kaldırdığını, şirket sermayesi ile öz kaynak toplamı dikkate alındığında 2017 yılı kârının hissedarlara dağıtılmasının objektif iyiniyet kurallarına uygun olacağı, 8 numaralı karar yönünden; şirketin aktif büyüklüğü cirosu ve mevcut öz kaynağı dikkate alındığında şirketin bu denli bir sermayeye ihtiyacının olmadığı, bu nedenlerle nakdi sermaye arttırımına ise mevcut şirket yapısı kapsamında ihtiyaç olmadığı, 9 numaralı karar yönünden; şirketin 2017 yılında kâr dağıtmayıp kârı yedeklere aktardıktan sonra bir yıllık sürede üç yönetim kurulu üyesine 720.000.-TL ödeme yapılması ve söz konusu net ödemenin brüt tutarının 1.200.000.-TL civarında olması, bu denli ödemenin şirket ortakları arasında eşitsizlik anlamına geleceği ve bu nedenlerle alınan kararların kanuna, şirket ana sözleşmesine ve objektif iyiniyet kurallarına aykırı oldukları gerekçesiyle, davanın kabulüyle davalı şirkete ait 28/03/2018 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında alınan 7-8 ve 9 numaralı kararların iptaline karar verilmiştir.

Karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı ortağın genel kurulda kendisini vekili aracılığıyla temsil ettirdiği, vekilin iptali istenen ve mahkemece kabulüne karar verilen 28/03/2018 tarihinde yapılan 2017 yılı olağan genel kurul toplantı tutanağının 7-8 ve 9. maddesiyle ilgili olarak daha karar alınmadan önce karşı çıkıp itiraz ettiği (peşin muhalefette bulunduğu), bu şekildeki muhalefet öneriye karşı çıkma olup, kararın alınmasından sonra yapılmış bir karşı çıkmanın, muhalefetin bulunmadığı, karardan sonra davacının bu karara muhalif olduğuna dair bir şerh yazmadığı gibi bu karara muhalif olduğuna dair ayrı bir yazılı beyan sunmadığı, bu durumda iptal davası açabilmek için kanunun aradığı “alınan kararlara muhalif kalma” koşulunun yerine getirilmediği, bu hususun dava şartı olduğu, dava şartlarının bulunup bulunmadığının yargılamanın her aşamasında resen gözetileceği, buna göre ilgili genel kurul kararlarının iptali davasının dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken söz konusu husus dikkate alınmadan ilgili genel kurul kararlarının iptaline karar verilmesi doğru olmadığı gerekçesi ile, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK m.355 gereğince re'sen kabulüyle ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak ve yeninde hüküm kurularak, davanın HMK'nın 114/2 ve 115.maddeleri gereğince reddine karar verilmiştir.

Karara karşı, davacı vekili tarafından temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.

Dava, anonim şirket genel kurul kararının iptali istemine ilişkin olup, mahkemece iptal davası açabilmek için kanunun aradığı “alınan kararlara muhalif kalma” koşulu yerine getirilmediği gerekçesi ile, davanın HMK m.114/2 ve 115 maddeleri hükmü gereğince reddine karar verilmiştir.

Ancak, davalı şirketin 28/03/2018 tarihli olağan genel kurul toplantısında iptali talep edilen; “Şirketin kârından kanun ve esas sözleşme gereği gereken miktarlar ayrıldıktan sonra kalan kısmın tamamının olağanüstü yedek olarak ayrılması”na yönelik 7. “Yönetim kurulu tarafından önerilen esas sözleşmenin 6 numaralı “Sermaye ve Hisse Senetlerinin Nev'i” maddesinin değiştirilmesi”ne yönelik 8 ve “Yönetim Kurulu üyeleri ...,...ve ...'ya ayrı ayrı aylık 20.000.-TL net huzur hakkı ödenmesi, ayrıca şirketin faaliyetlerindeki başarılarından dolayı Yönetim Kurulu üyeleri ...,...ve ...'ya ayrı ayrı 200.000.-TL ikramiye verilmesi”ne yönelik 9.gündem maddeleri görüşmeye açıldığı sırada davacı vekili söz alarak gündeme ilişkin muhalefet beyanında bulunmuş, her üç gündem maddesi de 667 olumsuz oya karşılık 159.333 oyçokluğu ile karar alındıktan sonra da davacı vekili tekrar söz alarak, alınan karara muhalif olduklarını, talepleri dışında karar alındığını ve dava açacaklarını bildirmek suretiyle davacı yanın açık muhalefet kaydı genel kurul toplantı tutanağına geçirilmiştir. TTK'nun 381. maddesi genel kurul kararlarının iptalinin şartlarını ve usulünü düzenlemiş olup, anılan maddede toplantıda hazır bulunup da karara muhalif kalarak keyfiyeti zapta geçirten pay sahibinin iptal davası açabileceği belirtilmiştir.

Bu durumda, mahkemece, davacı tarafın alınan kararlara muhalif kaldığı ve muhalefetin kayıt altına alındığının kabulüyle iptal talep edilen kararların iptal nedenlerinin değerlendirilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddi doğru olmamış, kararın davacı yararına bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin kabulüyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, HMK'nın 373/2.maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 07.09.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı Elektronik ve Basılı Yay. A.Ş.ne ait Kazancı Hukuk Otomasyon veritabanından alınmıştır. © Tüm Hakları Saklıdır