Arama ve elkoyma; suç işlediği şüphesi altında bulunan kişinin özel hayatın gizliliği ve korunması hakkı ile konut ve iş yeri dokunulmazlığı hakkını ve mülkiyet hakkını kısıtlayan bir yargılama tedbiridir. Arama ve elkoyma, adından da anlaşılacağı üzere “ceza” olmayıp, yargılamada maddi hakikate ve adalete ulaşmak için kullanılan delil toplama yöntemi olarak düzenlenmiştir.

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun m.116 ve 117’ye göre, yakalanabileceği veya suç delilerinin elde edilebileceği hususunda somut delillere dayalı kuvvetli şüphenin varlığı durumunda; şüphelinin veya sanığın veya diğer kişilerin üstü, eşyası, konutu, işyeri veya şahsının kullanımında olan şahsına ait başka yerleri aranabilir.

Konutta, işyerinde veya diğer kapalı yerlerde, suçüstü veya gecikmesinde bulunan haller dışında gece vaktinde arama yapılamaz.

Arama kararını hakim verir. Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde cumhuriyet savcısı veya savcıya ulaşılamadığı durumlarda kolluk amirinin yazılı emri ile arama yapılabilir. Bununla birlikte kolluk amirinin yazılı emri; konutta, işyerinde ve kamuya açık olmayan kapalı alanları kapsamaz.

Karar veya yazılı emir bulunmadıkça arama yapılamaz. Bir kişinin üstü, yanında taşıdığı eşya veya aracı karar veya yazılı emir olmaksızın aranamaz. Esas itibariyle, kişinin üstünün, eşyasının veya aracının karar veya yazılı emir olmaksızın kolluk tarafından aranması gerektiği, aksi halde kolluğun görevini gereği gibi yapamayacağı, delil toplayıp failleri yakalamayacağı ileri sürülmektedir. Belirtmeliyiz ki, bu konuda Anayasa m.20’de değişikliğe gidilmediği sürece hakim kararı veya cumhuriyet savcısı veya kolluk amirinin yazılı emri olmaksızın arama yapılamaz ve yapıldığı takdirde, hem usulsüz arama ve hem de elde edilen delillerin hukuka aykırılığı gündeme gelir.

Arama kararı veya yazılı arama emrinde; aramanın neden oluşturan fiil, aranılacak kişi, aramanın yapılacağı konut veya diğer yerin adresi veya eşya, karar veya emrin geçerli olacağı süre açıkça gösterilir. Aramada düzenlenen tutanağa, aramayı yapan kolluk yetkililerinin açık kimlikleri yazılır.

Cumhuriyet savcısının hazır olmaksızın konut, işyeri veya diğer kapalı yerlerde arama yapılabilmesi için, o yer ihtiyar heyetinden veya komşularından iki kişinin aramada hazır bulunması gerekir. Aksi halde, yapılan arama ve sonuçları hukuka aykırı olur. Askeri mahallerde yapılacak arama, cumhuriyet savcısının katılımı ile askeri makamlarca yerine getirilir. Avukatın ev ve işyeri, ancak baro temsilcisinin katılımı ve cumhuriyet savcısının nezareti suretiyle kolluk tarafından aranabilir.

Aramada, aranılacak yerlerin sahibi veya eşyanın zilyedi hazır bulunabilir. Ancak bu hazır bulunma bir zorunluluk taşımaz. Arama ilgilisinin hazır bulunmadığı durumda, temsilcisi veya bir yakını ya da komşusu hazır bulundurulur. Bunun amacı, aramanın usule uygun yapılmasının sağlanmasıdır. Arama tedbirine muhatap olan kişinin avukatı da aramada hazır bulunabilir. Avukatın hazır bulunması, aramanın hukuka uygunluğu için şart değildir. Ancak avukat arama mahalline girmek ve aramayı izlemek, aramanın muhatabının haklarını korumak isterse, avukatın aramaya katılması engellenemez.

Arama sonrasında, yapılan arama ve sonuçları ile ilgili bilgi ve tespitleri içeren bir tutanak hazırlanır, elkonulan eşya listelenir, varsa arama ilgilisi veya temsilcisinin çekince, itiraz ve beyanları tutanağa kaydedilir. Aramanın usulsüz, yanlış, eksik veya amacına aykırı şekilde yapıldığı düşünülmekte ise, aramaya hukuka uygunluk vermemek adına tutanak imzalanmamalı ve hatta itiraza konu hususlar tutanağa şerh olarak kaydedilmelidir. Arama sırasında ve arama tutanağında aramanın hukuka uygunluğunun kabul edilip, arama ve sonuçlarının hukuka aykırılığının sonradan gündeme getirilmesi ciddiye alınmayacak veya itibar görmeyecektir.

Arama sırasında bulunan belge ve kağıtları inceleme yetkisi, cumhuriyet savcısı ve hakime aittir. Kolluk, arama konusu ile ilgili belge ve kağıtları cumhuriyet savcısı ve hakimin incelemesine sunmak zorundadır.

İspat vasıtası olarak tespit edilen veya müsadere konusunu oluşturan malvarlığı değerleri muhafaza altına alınır. Bu kapsama giren eşyanın tesliminden kaçınılması halinde, eşyaya elkoyma yöntemi izlenir.

Bir suç olgusunu içeren belgelerin “Devlet sırrı” olduğu ileri sürülse bile, bu belgelerin mahkemece incelenmesi mümkündür. Hapis cezasının alt sınır beş yıl veya daha fazla olan suçlarla ilgili “Devlet sırrı” niteliği taşıyan belgelere soruşturmada bu belgelerin incelemesini hakim yapar ve sonuçlarını bir tutanağa kaydeder. Bu sonuçlar, iddiaya konu suçun delili olarak kullanılabilir.

Şüpheli veya sanık ile tanıklıktan çekinebilecek kişiler (yakınları, avukatı, doktoru, mali müşaviri veya muhasebecisi ile noter) arasında gerçekleşen yazışmalara (mektuplara) ve belgelere, bunlar tanıklıktan çekinebilecek kişilerin yanında bulundukça elkoyulamaz. Kanaatimizce, bu yazı ve belgeler şüpheli veya sanığın yanında bulunduğunda da elkoyma tedbirine konu edilmemelidir.

Elkoyma kararını hakim verir. Cumhuriyet savcısının veya kolluk amirinin yazılı emri ile yapılan elkoyma, hakim tarafından usulüne uygun şekilde tasdik edilmediği takdirde kendiliğinden kalkar.

Ceza Muhakemesi Kanunu m.128 uyarınca, soruşturma veya kovuşturma konusu suçun işlendiğine ve bu suçlardan elde edildiğine dair somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebebi bulunan hallerde, şüpheli veya sanığa ait taşınmazlara, hak ve alacaklara, ağır ceza mahkemesinin oybirliği ile vereceği kararla elkoyulabilir. İtiraz üzerine bu tedbire karar verilebilmesi için de oybirliği aranır. Bu maddeye göre yapılacak elkoyma, fiili değil kaydi şekilde, yani malın kullanımının tedbirli olarak ilgilisine bırakılması suretiyle gerçekleşir. Bu kararın verilebilmesi için, ilgisine göre Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu, Sermaye Piyasası Kurulu, Mali Suçlar Araştırma Kurulu veya m.128’de gösterilen yerlerden birisinden, suçtan elde edilen değere ilişkin rapor alınır. Bu rapor alınmadığı takdirde, m.128 gereğince elkoyma kararı verilemez.

Suçun delillerini oluşturduğundan şüphe edilen ve gerçeği ortaya çıkarması için ihtiyaç duyulan her türlü postaya, hakimin veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde cumhuriyet savcısının kararı ile elkoyulabilir.

Şüpheliyi, sanığa veya üçüncü kişilere ait elkoyulan eşyanın, soruşturma ve kovuşturma bakımından muhafazasına gerek kalmaması veya müsadereye tabi tutulmayacağının anlaşılması halinde, kendiliğinden veya istem üzerine ilgilisine iadesine cumhuriyet savcısı, hakim veya mahkeme tararından karar verilir. Elkoyulan eşyanın iadesi talebinin reddi kararlarına karşı itiraz kanun yoluna başvurulabilir.

(Bu köşe yazısı, sayın Prof. Dr. Ersan Şen tarafından www. hukukihaber. net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)