I- Hakaret Suçunun İşlenme Şeklinde Göre Uzlaştırma/Ön Ödeme Ayırımı
Hakaret suçunun yüze veya gıyapta veya alenen işlenmesi; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu m.131/1 uyarınca şikayete tabi olmakla, CMK m.253 kapsamında uzlaştırmaya tabi iken, 14.11.2024 tarihli ve 32722 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 7531 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 15. maddesiyle, hakaret suçunu düzenleyen TCK m.125’in bir kısmı, TCK m.75 kapsamında ön ödemeye tabi tutulmuştu. Anayasa Mahkemesi’nin 27.03.2025 tarihli, 2024/197 E. ve 2025/86 K. sayılı iptal kararı; iptal kararının yürürlüğe gireceği 29.02.2026 tarihine kadar kanun koyucu tarafından yeniden bir düzenleme yapılmaması halinde, hakaret suçunun sadece bir kısmının değil, tümünün ön ödemeye tabi olması sonucuna yol açacaktır.
Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından önce; hakaret suçunun bir kısmı yönünden uzlaştırma, diğer kısmı yönünden ön ödeme usulünün tatbiki mümkün iken, iptal kararının yürürlüğe girmesi ile hakaret suçunun bir bütün olarak ön ödemeye tabi olması, ancak TCK m.253/3’de yer alan açık yasak sebebiyle TCK m.125/2’de düzenlenen sesli, yazılı, görüntülü ileti ile hakaret suçunun sadece ön ödemeye tabi olması, buna karşılık yüze veya gıyapta hakaretin aynı anda hem uzlaştırmaya ve hem de ön ödeme kapsamına girmesi gündeme gelebilecektir.
Kanaatimizce; Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararında, ön ödemenin, uzlaştırmaya göre lehe olduğu, hakaret suçunun daha ağır hallerinin lehe olan ön ödemeye tabi tutulmasına karşılık, daha hafif ve basit halinin uzlaştırmaya tabi tutulmasında “kanun önünde eşitlik” ilkesine aykırılık olduğu tespitlerinden hareketle, kanun koyucu tarafından bu yönde yeni düzenleme yapılması veya bu yönde bir düzenleme yapılmayacaksa, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu m.253/3 hükmünde geçen “(125 inci maddenin ikinci fıkrası)” ibaresinin çıkarılması, bu şekilde hakaret suçunun tüm hallerinin ön ödemeye tabi tutulmasının sağlanması, Anayasaya uygunluğun temini yönünden isabetli olacaktır.
Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından önce; örneğin TCK m.43 kapsamında zincirleme şekilde, failin hakaret suçunu aynı mağdura karşı, hem yüze karşı ve hem de sesli, yazılı, görsel iletiyle işlemesi halinde, ön ödeme usulünün mü yoksa uzlaştırmanın mı uygulanması gerektiği ile ilgili uygulamada tereddüt yaşanabilmekte idi. Bu durumda; yüze hakaretin uzlaştırmaya, iletiyle hakaretin ise ön ödemeye tabi olması, ayrıca iletiyle hakarette uzlaştırma yasağı bulunması sebepleriyle, hangi usulün uygulanacağı sorusu gündeme gelmekte idi. Kanaatimizce; Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararının 29.02.2026’da yürürlüğe gireceği de gözetilerek, soruşturma ve kovuşturmaların bekletilmesi düşünülebilirse de, fiilin hem yüze karşı ve hem de ileti ile işlenmesi halinde, ortada esasen iki farklı fiilin bulunacağı, TCK m.43’ün tatbiki ihtimalinin, önödeme veya uzlaştırma seçeneklerinden birisine başvurmayı zorunlu kılmayacağı, çünkü TCK m.43’ün failin bir kez “cezalandırılmasına” ilişkin olduğu, bunun dışında her fiilin bağımsızlığını koruduğu ve usulen TCK m.125/1 yönünden uzlaştırma ve TCK m.125/2 yönünden ön ödemenin tatbikinin mümkün olduğu sonucuna varılmalıdır.
Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararının yürürlüğe girmesi ve kanun koyucu tarafından yeni düzenleme yapılmaması halinde; hakaret suçu bir bütün olarak ön ödeme kapsamında kalacağı için, bu usul tartışması sonlanmış olacaktır. Ancak bunun için, CMK m.153/3’de yer alan “(125 inci maddenin ikinci fıkrası)” ibaresi de çıkarılarak; hakaret suçunun bir bütün olarak uzlaştırma kapsamından alınıp, ön ödemeye tabi hale getirilmesi gerekecektir. Aksi durum; TCK m.125/2 ile TCK m.131 atfıyla kamu görevlisine hakaret fiilleri hariç, hakaret suçunun hem ön ödemeye ve hem de uzlaştırmaya tabi olması gibi bir sonuca sebep olacaktır. Elbette kanun koyucunun, hakaret suçlarında uygulanacak usule dair farklı bir ayırım ve düzenleme yapması da mümkündür.
II- Hakaret Fiiline Dair Ceza Yargılamasında Ön Ödeme Uygulanan Hallerde, Tazminat Talebi Yönünden Esas Alınacak Zamanaşımı Süresi
Hakaret suçunun ön ödemeye tabi olması; fiilin suç teşkil ettiğini gerçeğine tesir etmemekle birlikte, ön ödeme halinde kamu davası açılmayacağı için, ortada kesinleşmiş mahkumiyet kararı veya fiilin suç teşkil ettiğini maddi olgu olarak tespit eden yargı kararı olmadığı için, hukuk mahkemesinin, ceza mahkemesinin yerine geçerek, bu tespiti yapıp yapamayacağı ve dolayısıyla tazminat davasında 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m.72 uyarınca zamanaşımı süresinin haksız fiile bağlı tazminat taleplerinde zamanaşımı süresi olan 2 yıl yerine, hakaret suçunun zamanaşımı süresi olan 8 yılın tatbikinin mümkün olup olmadığı tartışılabilir. TBK m.74’e göre hukuk mahkemesinin ortada kesinleşmiş mahkumiyet kararı olmasa bile tazminat talebinin dayandığı sebebi gözeterek ceza zamanaşımı süresini tatbik etmesi mümkün olup, Yargıtay içtihadı da bu durumda ceza zamanaşımı süresinin gözetileceği yönündedir. Çünkü hukuk hakimini bağlayan tek hususun; ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla, maddi olgunun tespit edilmesi hali olduğu, bunun dışında ceza mahkemesi tarafından verilen beraat kararı, tayin edilen kusur ve derecesi, zarar miktarı, failin temyiz kudreti, illiyet gibi hususların hukuk mahkemesini bağlamayacağı kabul edilmektedir. Özetle; hukuk mahkemesi sadece, (varsa) ceza yargılaması neticesinde kesinleşen maddi vaka ile bağlı olacaktır[1].
Hakaret sebebine dayalı tazminat davalarında; failin ceza yargılamasında ön ödemeden faydalanması halinde, tazminat zamanaşımı yönünden 2 yıllık sürenin değil, ceza dava zamanaşımı süresi olan 8 yılın esas alınması gerekmektedir. Yargıtay içtihadında; tazminat davasında hakaret iddiasına dayanıldığı durumda, 8 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanabilmesi için haksız fiilin suç niteliğinde olmasının yeterli olduğu, ayrıca ceza davası açılmasının ve mahkumiyet kararı verilmesinin zorunlu olmadığı kabul edilmektedir[2].
Prof. Dr. Ersan Şen
Av. Beyza Başer Berkün
(Bu makale, sayın Prof. Dr. Ersan ŞEN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi makalenin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan makalenin bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)
-------------
[1] YHGK, 06.02.2002, 2002/19-16 E., 2002/47 K.; Y. 11. HD, 17.03.2025, 2024/2945 E., 2025/1874 K.; Y. 11. HD, 09.09.2024, 2023/4280 E., 2024/6129 K.
[2] Y. 4. HD, 01.07.2021, 2020/3581 E., 2021/4063 K.; Y. 4. HD, 19.01.2015, 2014/15846 E., 2015/434 K.