Avukatlık, kamu hizmeti gören serbest bir meslektir. Avukatlığın amacı; hukukî münasebetlerin düzenlenmesini, her türlü hukukî mesele ve anlaşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesini ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasını her derecede yargı organları, hakemler, resmî ve özel kişi, kurul ve kurumlar nezdinde sağlamaktır. Her ne kadar Kanun'da Avukatın kamu hizmeti gördüğünden bahsedilmiş ise de uygulamada yer yer adliyeler ile kurum ve kuruluşlarda Avukatların kamu görevi görmesinin yadırganarak karşılandığı da gözlemlenmektedir. Bu doğrultuda Avukatların vekaletname sunmadan Avukatlık Kanunu'nda sayılan kuruluşlar nezdinde bilgi ve belge incelemesi yapabileceği, belgelerden örnek alınmasını ise vekaletname sunulması ile almasında sorun yaşanmaktadır. Kanun'da avukatlara incelemek istedikleri belgelerle ilgili ilgisini ispat etmesi dahi istenmediğinden bu geniş yetkinin Kurumlar tarafından garipsenmesi, Avukatlık Kanunu'nun kurumlar tarafından bilinmemesi ve söz konusu Kanun'un çoğu zaman sadece adliyelerde geçerli olacağına dair Kanun'a aykırı kanaatte olmaları, Avukatlık Kanunu'nda Avukatlara verilen geniş bilgi ve belge inceleme yetkisinin diğer kanunlardaki özel hükümlerle sınırlandırılmasına müsaade etmesi uygulamada Avukatların Kurumlardan bilgi ve belge inceleme yapmasını zorlaştırmaktadır.

Avukatlık Kanunu'nun 02.05.2001 tarih, 4667 sayılı Kanun ile 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 2. maddesi 3. fıkrasına eklenen cümle ile; "Yargı organları, emniyet makamları, diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kamu iktisadi teşebbüsleri, özel ve kamuya ait bankalar, noterler, sigorta şirketleri ve vakıflar avukatlara görevlerinin yerine getirilmesinde yardımcı olmak zorundadır. Kanunlarındaki özel hükümler saklı kalmak kaydıyla, bu kurumlar avukatın gerek duyduğu bilgi ve belgeleri incelemesine sunmakla yükümlüdür." Bu Kanun hükmü ile Avukatların yukarıda sayılan kurum, banka, sigorta şirketleri, vakıflar, noterler, KİT'lerden diğer Kanunlardaki özel hükümler saklı kalmak kaydıyla bilgi ve belgeleri inceleyebileceği, kurumların da avukatlara yardımcı olma yükümlülüğünde olduğu açıkça belirtilmiştir.

Bir görüşe göre; 1136 sayılı Kanun'un 2/3. fıkrasında Avukatlara bilgi ve belge sunma yükümlülüğü olan kurumların Kanun'da sınırlı sayıda sayılan kurumlar tarafından yerine getirilebileceği ve Kanun'un bu fıkrasında sayılamayan kurumlardan bilgi ve belge talep edilemeyeceği yönündedir. Örneğin, (kamu iktisadi teşebbüsü niteliğindeki anonim şirketler, bankalar ve sigorta şirketleri dışındaki) ticaret şirketleri, dernekler, sendikalar ve siyasi partiler, Avukatlık Kanunu m. 2 III’te sayılmadıkları için, avukatlara-bilgi ve belge sunmak yükümlülüğü altında değildirler.1 Kanun'un bu kapsamda Kanunda belirttiği kurumları hangi ölçüte göre Kanun maddesine eklendiği açık değildir. Örneğin vakıfları anarken, dernekleri; bankaları anarken özel finans kurumları ve finansal kiralama şirketlerini niçin dışarıda bıraktığı) anlaşılamamaktadır.2 Ayrıca gerçek kişilere de avukatlara bilgi ve belge verme yükümlülüğü Kanun tarafından getirilmemiştir. Nitekim 4667 sayılı Kanun'un 413 no.lu Adalet Komisyonu Raporunda; " Savunmanın yargının temel unsurlarından birisi olduğu düşüncesinden hareketle, avukatlık mesleğinin günümüz koşullarına göre en iyi şekilde yapılabilmesi için Tasarıyla, avukatlara görevlerini yerine getirmelerinde yardımcı olacak kuruluşlara açıklık getirilerek bu kuruluşlardan bilgi ve belge toplama yetkisi verilmektedir." denilmek suretiyle aslında Kanun'da sınırlı sayıda sayılan kurum ve kuruluşlardan Avukatların bilgi ve belge talep edebileceği vurgulanmıştır.

Yukarıdaki açıklamalar ışığında Avukatların bilgi ve belge incelemesi yapacakları durumlarda iki sınırlandırma söz konusudur. Birincisi, Avukatlar Av. K. m.2/3'te sayılan kurumlarla sınırlı olmak üzere bilgi ve belge incelemesi talep edebilecektir. İkinci sınırlandırma ise talep edebileceği bilgi ve belge incelemesinin özel kanunlarla sınırlanmamış olması gerekmektedir. Örneğin Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 153. maddesinin 2. fıkrasına göre; "Müdafiin dosya içeriğini inceleme veya belgelerden örnek alma yetkisi, soruşturmanın amacını tehlikeye düşürebilecek ise Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hâkim kararıyla kısıtlanabilir." Aynı Kanun maddesinin 3. fıkrasında ise; "Yakalanan kişinin veya şüphelinin ifadesini içeren tutanak ile bilirkişi raporları ve adı geçenlerin hazır bulunmaya yetkili oldukları diğer adli işlemlere ilişkin tutanaklar hakkında, ikinci fıkra hükmü uygulanmaz." denilmek suretiyle Av. Kanunu'nun 2. maddesine getirilmiş bir istisna hüküm bulunmaktadır. Yine bir avukat, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun vergi mahremiyetine ilişkin olarak mükellefin her türlü bilgisine ulaşma imkanı bulunmamaktadır. Zira 213 sayılı Kanun'un 5. maddesine göre vergi memuru ve devamında sayılan görevlilerin mükellefe ilişkin öğrendikleri sırları saklama yükümlülüğü vardır. Ancak vergi dairelerinin mükellefe ait her türlü bilgiyi vergi mahremiyeti sayarak avukatın bilgi ve belge incelemesine izin vermemesi de kanuna aykırılık oluşturacaktır. Örneğin avukatın mükellefe ilişkin tarh dosyasından rahatlıkla elde edilebilecek belgeleri vergi mahremiyeti kapsamında sayarak avukatın incelemesine sunmaması Kanun'a aykırılık oluşturacaktır. Nitekim Danıştay 4. Dairesi'nin 2009/695 E. 2011/1094 K. sayılı ilamına göre; "Davacı vekili tarafından, davacıdan tahsil olunan cezalı vergi işlemlerine ait tüm tarh, tahakkuk,tahsilat, evrak ve ödeme suretiyle diğer bilgi ve belgelerin onaylı örneklerinin tarafına verilmesi istemiyleyapılan başvurunun reddine ilişkin davalı İdarenin 28.1.2008 tarih ve 1404 sayılı işleminin iptali istemiyle dava açılmıştır... tarh dosyasından rahatlıkla temin edilebilecek uyuşmazlık konusu belgeler vergimahremiyeti kapsamında değerlendirilemeyeceğinden söz konusu başvurunun reddine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir." Bu kapsamda mükellefe ait vergi işlemlerine ilişkin tarh, tahakkuk, tahsilat evrakları ve ödeme suretiyle diğer bilgi-belgelerin, mükellefin vekili olan avukata verilmesi vergi mahremiyeti kapsamında olmadığı Danıştay kararı ile de sabittir. Ayrıca Avukatlık Kanunu, bilgi ve belge incelemesine Kanun'la bir sınırlandırma getirilebileceğini belirtmekle, Avukatların bilgi ve belge incelemesinin Yönetmelik, Genelge, bakanlık görüşü gibi işlemlerle sınırlandırılması mümkün değildir.

Avukatlık Kanunu'nun 2. maddesinde Avukatların bilgi ve belge incelemesi için inceleme yapacağı tarafın sözlü de olsa rızasının alınmasını şart koşmamıştır. Bu hususta Kanun Koyucunun bilerek bıraktığı açık söz konusu olup, Kanun Koyucu burada Avukatın inceleme yapacağı dosyada ilgisini ispat etmesini aramamıştır. Nitekim bu durum Avukatlık mesleğinin ruhuna da uygun düşmektedir. Avukatlık Kanunu m. 2/III’teki geniş yetkilerin Angla-sakson hukuku örnek alınarak düzenlenmiş olduğu düşünülmektedir. Ancak, Avukatlık Kanunu m. 2/III, avukatlara “davaya konu olmuş veya olmamış dosyaları, bilgi ve belgeleri inceleme hakkı” verirken, Anglo-sakson hukukunun avukatlara tanıdığı geniş yetkiler, ancak belirli bir dava ile ilgili olarak ve yargılamanın başındaki layihalar teatisi aşaması ile belirlenen dava konusu ile sınırlı şekilde kullanılabilmektedir.3 Görüldüğü üzere Türk Hukuku'nda Kanun koyucunun açıkça Avukatın bilgi ve belge incelemesini dosya taraflarından birinin sözlü yada rızası alınmasını bilerek şart koşmamıştır. Zira Avukatın müvekkilinden açık rıza almadığı yahut müvekkilinin tarafı olmadığı bir dosya dahi müvekkilin lehine bilgi ve belgeler içeriyor olabilir. Avukatın bu bilgilere ulaşmasının ardından elindeki işi daha sağlıklı yürüteceği, gereksiz açılacak davaların da önüne geçilebileceği açıktır. Bu kapsamda kurumların ve adli makamların yönetmelik, genelge, bakanlık görüşü gibi işlemlerle Avukat'tan vekilliğini üstleneceği kişinin yazılı veya sözlü talimatını araması Avukatlık Kanunu'na ve Avukatlık mesleğinin ruhuna aykırıdır. Nitekim, Avrupa Konseyi Avukatlık Mesleğinin İcrasındaki Özgürlükler Hakkında 9 numaralı Tavsiye Kararı'nın 1 no.lu prensibinin 7. maddesinde; avukatlar, müvekkillerinin haklarını mesleki kurallara göre savunurken ilgili her türlü dosyaya erişebilmelidirler, denilmiştir. Bu prensibin açıklama şerhinde bu ilkeye, "adli işlemler sırasında kuvvetlerin eşitliği ilkesi denilmiştir.4

Ancak Avukatın dosyadan suret alması, dosyaya vekaletname sunması ile mümkündür. Avukatlık Kanunu'nun 2. maddesine göre; "Bu belgelerden örnek alınması vekâletname ibrazına bağlıdır." denilmek suretiyle dosyadan örnek alınmasını vekaletname sunma şartına bağlamıştır. Avukatın onanmasını istemediği örnekler ise harca tabi olmayıp, Avukat bu örnekleri harçsız olarak alabilir.

SONUÇ

Avukatlık Kanunu'nun 2. maddesi uyarınca avukatların Kanun'da sayılan kurum ve kuruluşlardan, özel kanunlardaki hükümler saklı kalmak kaydıyla vekaletname ibraz etmeksizin her türlü bilgi ve belge talep edebilecektir. Özel kanunlar ile Avukatların bilgi ve belge incelemesinin sınırlandırılabileceği, ancak bu sınırlandırmanın da sınırsız olmadığı yukarıda sunmuş olduğumuz Danıştay kararı doğrultusunda açıktır. Ancak Avukatların bu bilgi ve belgelere ilişkin suret almasının ise vekaletname sunması şartına bağlı olduğu ve vekaletname olmadan dosyadan örnek alamayacağı da açıkça düzenlenmiştir.

KAYNAKÇA

1 AVUKATLIK KANUNU’NUN 2. MADDESİNE GÖRE AVUKATIN BİLGİ VE BELGE İSTEME YETKİSİ, Doç. Dr. Ali Cem Budak, s.366, Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi

2 a.g.e.Doç. Dr. Ali Cem Budak, Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi, s.366

3 a.g.e.Doç. Dr. Ali Cem Budak, Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi, s.364

4 Avukatlık Hukuku, Av. Atilla ÖZEN, s.152 , Seçkin Hukuk, 6. Baskı, Ankara 2023 TBMM 413 No.lu Komisyon Raporu