TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

A.K. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2018/26941)

 

Karar Tarihi: 22/11/2023

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

GİZLİLİK TALEBİ KABUL

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Basri BAĞCI

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Mustafa Erdem ATLIHAN

Başvurucu

:

A.K.

Başvurucunun Annesi

:

A.E.

Vekili

:

Av. Bekir KIRMACI

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, çocuğun cinsel istismarı suçuyla ilgili olarak açılan ceza soruşturmasının etkili yürütülmemesi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 25/1/2019 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Aralarında kişi yönünden irtibat bulunması nedeniyle 2021/3551 numaralı başvuru dosyasının 2018/26941 numaralı başvuru dosyasıyla birleştirilmesine, incelemenin bu dosya üzerinden yapılmasına karar verilmiştir.

5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:

7. Başvurucunun yasal temsilcisi olan anne (Başvurucunun Annesi) 2013 yılında eşi Ş.K.dan boşanmıştır. Yasal temsilci ile Ş.K.nın ortak çocukları olan 18/5/2010 doğumlu A.K.nın velayeti yasal temsilciye verilmiş, Baba Ş.K. ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulmuştur.

8. Başvurucunun annesi; müşterek çocuk A.K.nın kişisel görüşme için yanında kaldığı zamanlarda baba Ş.K.nın cinsel istismarına maruz kaldığını iddia etmiştir. Başvurucunun annesi, bireysel başvuruya konu ettiği son iki şikâyeti sonrası gerçekleştirilen soruşturma öncesinde de aynı konuya ilişkin olarak birçok kez şikâyette bulunmuş ve bu iddiası soruşturmalara konu edilmiştir.

A. Başvurucunun Annesinin Şikâyetleri Üzerine Başlatılan Soruşturmalara İlişkin Süreç

9. Başvurucunun annesi, Ş.K.nın küçüğe cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla ilk kez 3/9/2015 tarihinde şikâyetçi olmuştur. Şikâyet üzerine başlatılan ve Söke Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen 2015/4203 numaralı soruşturmada, küçüğün pedagog huzurunda ifadesinin alınması sağlanmış; pedagogun küçüğün yönlendirmeye açık olduğu, boşanan çiftlerde çocukların yanında kaldıkları ebeveynin etkisinde olmasının beklenen bir durum olduğu, çocuğun babası ile yaşadıklarını anlatırken gülümsediği, anlatırken keyif aldığının gözlemlendiği, çocuğun yaşı itibarı ile ifadelerine itibar edilemeyeceği beyanına özellikle değer atfedilerek 23/12/2015 tarihli kararla kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilmiş ve bu karar kesinleşmiştir.

10. Başvurucunun annesi, 23/11/2016 tarihli aynı konuya ilişkin şikayetini içeren ikinci dilekçesinde küçüğün devam ettiği özel okulda görevli olan psikoloğun kendisine "Çocuğunuz babası ile ilgili olarak benim dudaklarımı somuruyor, popomu ve pipimi elliyor, babam bana memeleri öptürüyor.. babam, annenin memesi ve bacaklarını elle diye söylüyor." şeklinde bilgi verdiğini ileri sürmüş; okul müdürünün ve psikolog/rehber öğretmenin imzasının olduğu, tarihi bulunmayan "Kahramanmaraş Özel İsmet Karaokur Simya İlkokulu Müdürlüğü Öğrenci Görüşme Raporu"nu sunmuştur. Belgenin/raporun başvuru konusunu ilgilendiren bölümü şöyledir: "... [A.] ile üçüncü görüşme anne [A. E.]'nin talebi üzerine gerçekleştirilmiştir... Öğrenciyle yapılan görüşmede çocuğa bu şekilde davranmasının sebepleri sorulmuştur. [A.] K. ise babası Ş. K.'ın kendine bu şekilde ifadelerde bulunduğunu eğer anneni dövmezsen senin baban olmam şeklinde tehdit ettiğini belirtmiştir. Öğrenciye gerekli rehberlik yapılmış yaşına uygun bir şekilde nasıl davranması gerektiği anlatılmıştır. Yapılan görüşmede [A.] K.'a anne ve babaların bazen yanlış şeyler söyleyip yapabileceği anlatılmıştır. [A.] ise babasının başka yanlış davranışlarının da olduğunu babası banyodan çıktıktan sonra kendisine göğsünü öptürdüğünü, kafasını vücuduna dokundurduğunu, birlikte yattıklarını, kendini dudağından öptüğünü ve bu durumdan rahatsız olduğunu ifade etmiştir. Bu söylemlerin ardından görüşme tutanak altına alınmış ve anneye başvurması gereken kurumlar hakkında bilgilendirme yapılmıştır..." Soruşturmayı yürüten Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığının şikâyet nedeniyle başlattığı soruşturmanın dosyasını yetkisizlik kararı ile gönderdiği Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığı bireysel başvuruya konu 2017/12398 soruşturma numaralı dosya ile birleştirmiştir.

11. Başvurucunun annesi 28/11/2016 tarihli dilekçe ile aynı konuda yine şikâyetçi olmuştur. Dilekçe üzerine soruşturma başlatan Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı müşteki, şüpheli ve tanık olarak gösterilen kişilerin ifadelerini aldıktan sonra dosyayı yetkisizlik kararı ile Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığına göndermiştir. Bu dosya da bireysel başvuruya konu 2017/12398 soruşturma numaralı dosya ile birleştirilmiştir.

12. Başvurucunun annesi 26/9/2017 tarihli dilekçe ile aynı konuda tekrar şikâyetçi olmuştur. Başvurucunun annesi, dilekçe ekinde İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalından alınmış, dört uzman doktorun imzasını taşıyan, 18 sayfadan oluşan,21/9/2017 tarihli tıbbi belgeleme ve bilimsel değerlendirme raporu sunmuştur. Raporda "Küçükle yapılan görüşme ve ele geçen tüm bilgi ve belgelerin bir arada ve müştereken değerlendirilmesi sonucunda babanın küçüğe yönelik uygunsuz cinsel içerikli davranışlarının bulunduğu..." sonucuna varıldığı ifade edilmiştir. Bu dosyanın da bireysel başvuruya konu 2017/12398 soruşturma numaralı dosya ile birleştirilmesine karar verilmiştir.

13. Başvurucunun annesinin yine değişik tarihlerde Hâkimler ve Savcılar Kurulu, Aile ve Sosyal Politikalar Müdürlüğü ve Başbakanlık İletişim Merkezine yazdığı dilekçeler üzerine başlatılan dört farklı soruşturma dosyası bireysel başvuruya konu 2017/12398 soruşturma numaralı dosya ile birleştirilmesine karar verilmiştir.

14. Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığı, baba Ş.K. hakkında çocuğun cinsel istismarı, kişilerin huzur ve sükununu bozma, izinsiz olarak define araştırma, nitelikli cinsel saldırı, kötü muamele suçları nedeniyle 2017/12398 numaralı dosya üzerinden yürüttüğü soruşturma neticesinde 13/2/2018 tarihli kararla çocuğun cinsel istismarı suçu bakımından ve farklı sebeplerle diğer suçlardan kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir. Karar gerekçesi şöyledir:

"... Evrak kapsamının incelenmesinde müştekinin birleşen bütün dosyalarda şikayet dilekçelerine aynı iddiaları tekrarladığı ve somut hiç bir delil sunmadığı, daha önce karara bağlanmış olaylar ile ilgili de tekrar tekrar şikayet konusu yaptığının görüldüğü,

Mağdura karşı işlendiği iddia olunan cinsel istismar suçuna ilişkin iddianın daha önce Söke Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturma konusu ile aynı olduğu ve Söke Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/4203 soruşturma ve 2015/2500 sayılı kamu davası açmaya yeterli şüphe oluşturacak delil bulunmadığı gerekçesiyle kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar verildiği, karara yapılan itirazın reddedilmesi üzerine kararın kesinleştiği, bu itibarla aynı konuda daha önce karar verilmiş ve kesinleşmiş olması nedeniyle yeni delil olmadan aynı iddialar ile ilgili olarak kamu davasının açılaması mümkün değildir.

Aynı konu ile ilgili olarak müşteki tarafından talep üzerine düzenlenen İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından düzenlenen, 21/09/2017 tarihli raporda, şüpheli kastedilerek "babanın küçüğü (mağdur çocuk) yönelik uygunsuz cinsel içerikli davranışlarının bulunduğuna ilişkin kanaate varıldığı şeklinde belirtilmiş ise de, raporun soruşturma veya kovuşturma mercilerinin talebi olmadan müştekinin talebi üzerine ve sadece müşteki ve mağdur beyanlarına dayanılarak düzenlendiği,

Açıklanan nedenlerle atılı suç bakımından söz konusu raporun yeni delil olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı, bilirkişi raporu delil olmayıp delil değerlendirme aracı olması nedeniyle daha önce kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilen ve itiraz üzerine kesinleşen cinsel istismar suçu bakımından CMK'nun 173/6.maddesi gereğince 'yeni delil' sayılmadığından aynı konuda kamu davası açılamayacağı anlaşılmıştır...

...müştekinin iddiasına konu cinsel istismar suçu bakımından daha önce aynı iddialar hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği ve kararın itiraz üzerine kesinleştiği ve aynı konuda yeni delil bulunmaması nedeniyle kovuşturma yapılamayacağı..."

15. Başvurucunun annesi 26/11/2019 tarihli dilekçeyle, bu defa öncekilerden farklı olarak küçüğün babasının yanında kalmaya gittiği dönemde babası tarafından işaret parmağını zorla tutarak küçüğün poposuna sokulduğunu iddia etmiş, ifadesinde bu olayları neden kendisine yeni anlattığı sorusuna oğlunun "Anne beni sevmezsin diye çok korktum, bir de babam bunları kimseye anlatma, dedi; o yüzden sana anlatamadım." şeklinde cevap verdiği, Adana Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği 20/7/2020 tarihli beyanında ise oğlunun utandığı için baba Ş.K.nın kendisine yaptığı şeyleri eksik anlattığını söylediğini ifade etmiş; oğlunun babasının yanında köydeyken odada kimsenin olmadığı sırada üzerindeki iç çamaşırı indirdikten sonra ağzını kapattığını, babasının arkasına geçerek bir şeyler yaptığını, makatına cinsel organını soktuğunu, biraz canının acıdığını, acının on saniye kadar sürdüğünü, üstünün yapış yapış olduğunu, eli ile çamaşırına dokunduğunda iç çamaşırında beyaz bir sıvı olduğunu, başka bir zamanda gece yatarken üzerinde kıyafet olduğunu, sabah kalktığında üzerinde kıyafetinin olmadığını, bu durumdan çok utandığını, babasının daha sonra dışarıya kaçtığını, kendisini yalnız bıraktığını, yanına geldiği zaman da babasının bıçakla kendisini köşeye sıkıştırarak "Bunları birisine anlatırsan seni öldürürüm." dediğini ve babasından çok korktuğunu anlattığını beyan etmiştir. Başvurucunun annesinin nitelikli cinsel istismar iddiaları ile yaptığı iki şikâyeti üzerine açılan soruşturma dosyaları Adana Cumhuriyet Başsavcılığının 2020/2619 numaralı dosyasında birleştirilmesine karar verilmiştir.

16. Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanlığından alınan 25/11/2020 tarihli ve 1194 sayılı raporda "... Söz konusu olguda; İstismar iddialarının boşanma - velayet davaları sürecinde ortaya çıkması, çocuğun olayın başlangıcında istismar ile ilgili olayı anlatmaması, annenin doğrudan istismarı düşündürmeyecek bir nedenle şüphelenerek 'annenin çocuğu halsiz, zayıflamış görmesi' üzerine sorgulamaları sonrası iddiaların ortaya çıkması, mahkeme süreçlerinde çocuk ve baba uzun süre görüşmemesine rağmen öykünün detaylanarak zenginleşmesi, dudak etrafında kanayacak kadar yara oluştuğunun -krem sürülerek tedavi edildiğinin belirtilmesine ve annenin titizliğine rağmen bu konuda rapor alınmaması- belgelenmemesi, babaya karşı gittikçe artan olumsuz duygu, 'istememe -tepki- sevmeme' durumu, yapılan görüşme esnasında yaşamın doğal seyri ile uyuşmayacak şekilde dudaktan öpülme -somurulma sonrası yara oluşması- yönlü sorular ile yaranın hafif hafif kanıyordu şeklinde değiştirilmesi ve kanama nedeniyle sağlık kuruluna başvurulmaması, boşluk doldurma 'kilotta ıslanma şeklinde yapışkan maddenin miktarının su bardağının çeyreği kadar olması' çocuğun görüşme esnasında oldukça rahat tavırlar içeresinde anlatması, hatırlama ve gerekçelendirme çabası, hayatın doğal akışına uygun olmayan öyküler, 'elimi tutarak parmağı poposuna soktu. Olay yirmi saniye sürdü yaklaşık. Babaanneme bu olayı anlattım, beni ilgilendirmez dedi, beni yanağımdan öpecekti, sonra dudağıma yönlendi ve ağzıma tükürdü. Gece beni kaldırdığında da arka tarafını açtı ve benim kafama oturdu, koklamamı istedi.' gibi nedenlerle çocuğun EYS'ye [Ebeveyne yabancılaştırma sendromu (EYS) özetle bir ebeveynin diğer ebeveyne karşı bilinçli veya farkına varmadan bilinçaltı telkinlerle iftira kampanyasına maruz bırakılması ve hedef alınmasıdır. EYS genelde ailede çatışmalar sonrası ve boşanma davalarında ortaya çıkmaktadır. Bir ebeveyn diğer ebeveyne karşı kötüleme ve sıklıkla doğru olmayan iddialarla hedefteki ebeveyne karşı çocuğu programlayıp beyin yıkamakta, sonrasında çocuklar da kendi hikâyeleri ile bu sürece katkıda bulunmaktadır. Özellikle küçük yaş çocukların telkinlere açık olmaları, uzayan süreç, tekrarlayan öykü alınması gibi nedenlerle algıları bozulabilmekte, bir müddet sonra "yalancı hafıza" oluşabilmekte, çocuklar olayın gerçekleşip yaşandığını düşünebilmektedir.] maruz bırakıldığı kanaatine varıldığı..." görüş olarak bildirilmiştir.

17. Adana Cumhuriyet Başsavcılığı, baba Ş.K. hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçu nedeniyle yürüttüğü soruşturma neticesinde 10/12/2020 tarihli kararıyla kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir. Karar gerekçesi şöyledir:

"...Cumhuriyet Başsavcılığımızca yapılan soruşturma, toplanan deliller, tanık beyanları, doktor raporları ve uzman görüşleri, KYOK Kararları, mahkeme kararları ve tüm evrak kapsamı incelendiğinde; şikayetçinin daha evvelden aynı veya benzer iddialarla ilgili olarak Söke Cumhuriyet Başsavcılığına ve Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunduğu, söz konusu bu soruşturmalarda kamu adına Kovuşturmaya Yer Olmadığına (KYOK) Kararları verildiği, verilen kararlara itirazların reddedildiği, yine taraflar arasında Gaziantep 6. Aile Mahkemesinde velayete ilişkin istinaf aşamasından geçerek kesinleşen davadabenzer iddiaların mahkeme tarafından çok ayrıntılı bir şekilde incelendiği ve söz konusu benzer iddialara mahkemece itibar edilmeyerek velayetin anne şikayetçi A. E.'den alınarak baba şüpheli Ş. K.'a tevdi edildiği,

Yine yukarıda ayrıntılı bir şekilde bahsedilen ve bu karara esas teşkil eden Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanlığının 25.11.2020 tarih ve 1194 sayılı bilirkişi kurulu raporundan da anlaşılacağı üzere, mağdur çocuk A. K.'ın velayeti kendisinde olan annesi şikayetçi A. E. tarafından Ebeveyne Yabancılaştırma Sendromu (EYS)'na tabi tutulduğu, istismar iddialarının boşanma - velayet sürecinde ortaya çıktığına dikkat çekildiği, çocuğun söz konusu istismar iddiaları ile ilgili olarak anlattıklarının hayatın olağan akışına uygun düşmediğinin bildirildiği, mağdur çocuğun yaşından beklenilmeyen ve hazır olmadığı cinsel bilgiler ile yüklenmiş olmasının bir anlamda zihnen istismar olduğunun belirtilmesi de göz önüne alındığında;

Şüphelinin üzerine atılı müsnet suçu işlediğine dair hakkında kamu davası açmaya yetecek şüpheli delil elde edilemediği..."

B. Baba Ş.K.nın Açtığı Davalar ve Bu Davalara İlişkin Süreçler

18. Baba Ş.K.nın açtığı velayetin değiştirilmesi, olmadığı takdirde çocukla kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi hususundaki dava Gaziantep 6. Aile Mahkemesince (Mahkeme) görülmüş ve yapılan yargılama neticesinde 11/9/2019 tarihli kararla davanın kabulüne, küçüğün velayetinin Başvurucunun annesinden alınarak babaya verilmesine karar verilmiş ve bu karar istinaf kanun yolu incelemesinden geçerek kesinleşmiştir. Karar gerekçesi şöyledir:

"... Kahramanmaraş 2. Aile Mahkemesinde Görevli Psikolog Bilirkişi [A.E.B.]; Davaya konu çocuğun yaşı gelişimi ile uyumludur, yaşının gerektirdiği gelişim özelliklerini sergilemektedir, bu yaş çocukların litaratürdeki özellikleri çevrelerinden etkilenebilmektedirler, bu nedenle beyanlarına itibar edilip edilmemesi hususu net değildir, hele ki boşanma davalarında hangi ebeveyninin yanında kalıyor ise onunla duygudaşlık yaparak ondan etkilenebilmesi muhtemeldir, uzman olarak çocuğun beyanlarında geçen 4 şeyi hatırlamak zorunda hissetmesi, mahkemeden bu konuda sıklıkla süre istemesi yönlendirildiği kanaatini oluşturmuştur, çünkü yaştaki çocuklar sıralama ile anlatırlar, ezber şeklinde aktarırlar, çocuğun yaşı gözetildiğinde kendi üstün menfaatinin ne olduğunu bilebilecek yaşta olmadığını, uzun vadeli olarak üstün menfaatini koruyabilecek şekilde değerlendirme yapamayacağını düşünüyorum ... Kahramanmaraş 2.Aile Mahkemesinde Görevli Sosyal Hizmet Uzmanı Bilirkişi [N.Y.]; Biz diğer uzmanlarımız ile birlikte istişare yaptık, duruşma sırasında notlarımızı ayrı ayrı aldık, ben de çocuğun gelişimi yaşına uygun olduğunu düşüyorum, 6 yaş grubuna göre anlattıklarının çelişkili olduğunu düşünüyorum, çocuğun sürekli birşeyleri hatırlama çabası içerisinde beyanda bulunduğunu gözlemledim, unuttuğum birşey vardı, bir şey daha söylemem gerekiyordu gibi ifadelerde bulunarak beyanda bulunduğunu gözlemledim, 6 yaş grubuna göre somurmak kelimesinin cinsel içerik yükleyerek tanımlayamaz, hatta annenin bacağını elle derken bile bunu cinsel olarak anlamlandıramaz ve yorumlayamaz, anne ve baba arasındaki çekişmelerden etkilenmiş olabileceğini düşünüyorum, ayrıca yetişkinlerin dili ile kendisini bize ifade ettiğini düşünüyorum.

...

davalı annenin müşterek çocuk ile baba arasındaki kişisel ilişkiyi düzenli olarak engellemesi, müşterek çocuğun davacı baba tarafından cinsel istismara uğradığını iddia etmesi karşısında bu konuda açılmış bir ceza davasının bulunmaması, müşterek çocuğun davalı anne tarafından davacı babaya karşı olumsuz şekilde yönlendirildiğinin uzman bilirkişi raporları ile sabit olması, uzman bilirkişi raporları, müşterek çocuğun Kahramanmaraş 2. Aile Mahkemesi'nin 2017/34 Talimat sayılı dosyası ile düzenlenen 22/06/2017 tarihli 3'lü bilirkişi raporundaki 'en son okul açıldığı zaman babası ile Gaziantep'e gittiklerini, babası ile güzel vakit geçirdiklerini, birlikte kim zaman top oynayıp kimi zaman alışveriş merkezine gittiklerini, bazı görüşmelerinde köye gittiklerini, genel olarak babasının yanında iken kendisini herhangi bir nedenden dolayı rahatsız ve mutsuz hissetmediğini, babasının yanında sürekli kalmak istemediğini ancak zaman zaman babası ile bir araya gelip onunla vakit geçirmek istediğini' yönündeki beyanı ve müşterek çocuğun üstün yararı psikolojik ve sosyal gelişimi ve çocukla kişisel ilişkinin engellenmesinin velayetin değiştirilmesi sebebi olduğu gözetilerek davanın kabulüne dair aşağıda yazılı olduğu şekilde karar vermek gerekmiştir."

19. Baba Ş.K. Başvurucunun annesinin kendisini sapıklıkla suçlaması nedeniyle Başvurucunun annesi aleyhine 100.000 TL manevi tazminat davası açmıştır. Bu dava Gaziantep 4. Asliye Hukuk Mahkemesince 2018/295 Esas numaralı dosya üzerinden görülmüş ve "... dosyaya konu olan iddiaların daha önce Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından araştırıldığı, bu iddialar için takipsizlik karar verilmiş olmasına rağmen davalı A.E.'in tekrar tek taraflı olarak rapor aldığı, davacı aleyhinde ilgili makamlara şikayet dilekçesi yazdığı, bu durumların davacının kişisel haklarına saldırı niteliğinde olduğu ,tarafların sosyal ve ekonomik durumları, dava konusu iddiaların vahim nitelikte olması ile davacıda yarattığı elem ve ızdırabın ağırlığı hususları dikkate alınarak davanın kısmen kabul kısmen reddine, 20.000,00 tl nin ...davalıdan alınıp davacıya verilmesine" gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davalı konumunda olan başvurucunun annesi, istinaf kanun yoluna başvurmuş, bölge adliye mahkemesi davalı tarafın savunma hakkını sınırlar mahiyette, sözlü yargılama için duruşmaya davet edilmeden, sözlü yargılama aşaması gerçekleştirilmeden karar verilmesi sebebiyle istinaf talebinin kabulüne karar verilmiştir.

20. Baba Ş.K.nın davalı İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü aleyhine, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı tarafından kendi çocuğuna karşı uygunsuz cinsel içerikli davranışlarda bulunduğu (cinsel istismar uyguladığı) yönünde sahte içerikli 21/9/2017 tarih ve 181/2017 sayılı rapor hazırlandığından bahisle uğradığı iftira, elem ve sıkıntı sebebiyle 100.000 TL manevi tazminatın davalıdan ödenmesi konulu davanın İstanbul 10. İdare Mahkemesince 2019/1007 Esas numaralı dosya üzerinden görülerek 31/5/2023 tarihli kararla "... Kişinin kendi çocuğuna yönelik cinsel istismarda bulunduğu yönünde tespitler içeren işbu davaya konu raporun tanzim edilmesi aşamasında, yeterli özen ve hassasiyetin gösterilmediği, bu durumun hizmetin kötü işlemesi şeklinde tezahür ettiği, isnat edilen olgununun hassasiyet içermesi ve kişinin şeref ve haysiyetine halel getirecek nitelikte olması sebebiyle belirli bir ağırlıkta hak ihlali oluşturduğu, olayın gelişimi ve uyuşmazlığın niteliği itibariyle davacı açısında davalı idareyi manevi tazminatla yükümlü tutabilecek koşulların gerçekleştiği kanaatine varılmış olup manevi tazminatın şartları oluşması sebebiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine ulaşılmaktadır." gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği ancak bu kararın henüz kesinleşmediği anlaşılmıştır.

21. Başvurucunun annesinin Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığı ve Adana Cumhuriyet Başsavcılığının verdiği kovuşturmaya yer olmadığı kararlarına karşı (bkz. §§ 9,12) yaptığı itirazlar yetkili ve görevli sulh ceza hâkimliklerince reddedilmiş, Başvurucunun annesi, ret kararlarını öğrenmesinin ardından süresi içinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

22. İlgili ulusal ve uluslararası hukuk için bkz. Z.C. [GK], B. No: 2013/3262, 11/5/2016, §§ 24-29, 32-43.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

23. Anayasa Mahkemesinin 22/11/2023 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun Annesinin İddiaları

24. Başvurucunun annesi; boşandığı eski eşiyle boşanma kararı sonrasında verilen kişisel ilişki kararı nedeniyle görüşen oğlunun babasının cinsel istismarına maruz kaldığını, eski eşinin idari yargı hâkimi olması nedeniyle soruşturma makamlarını etkilediğini, soruşturmanın bu nedenle etkisiz şekilde yürütüldüğünü, baba hakkında ceza davası açılmadığını belirterek kötü muamele yasağının ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

25. Anayasa’nın “Kişinin dokunulmazlığı, maddî ve manevî varlığı” kenar başlıklı 17. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Herkes, … maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.

...

Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz."

26. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun annesinin adil yargılanma hakkına yönelik şikâyetleri Anayasa’nın 17. maddesi kapsamında kaldığından sadece bu madde yönünden inceleme yapılmıştır. Somut başvurudaki suçla ilgili iddialar mahiyeti gereği Anayasa’nın 17. maddesinin birinci veya üçüncü fıkralarında güvence altına alınan maddi ve manevi varlığın korunması hakkı veya kötü muamele yasağı kapsamında olmasına karşın (Z.C., § 47) bir muamelenin Anayasa'nın 17. maddesinin birinci fıkrası gereği maddi ve manevi bütünlüğün korunması hakkını aşarak üçüncü fıkrası gereği kötü muamele yasağına girmesi için asgari eşiğe ulaşması gerekir.

27. Bu asgari eşik, göreceli olup her olayın somut koşulları dikkate alınarak değerlendirilmelidir. Bu kapsamda muamelenin süresi, bedensel ve ruhsal etkileri ile mağdurun cinsiyeti, yaşı ve sağlık durumu gibi faktörler önem taşır. Ayrıca muamelenin ardındaki saik ve amaç dikkate alınmalıdır. Muamelenin gerginlik ve duygu yoğunluğunun olduğu bir anda meydana gelip gelmediği de gözönünde tutulmalıdır (Cezmi Demir ve diğerleri, B. No: 2013/293, 17/7/2014, § 83).

28. Yukarıda yer verilen kıstaslar kapsamında çocuğun cinsel istismarı iddiasına yönelik eylemler, nitelikleri ve sonuçları gereği kötü muamele yasağı kapsamında değerlendirilmiştir.

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

29. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

a. Genel İlkeler

30. Anayasa Mahkemesinin kötü muamele yasağı kapsamında devletin sahip olduğu pozitif yükümlülükler açısından benimsediği temel yaklaşıma göre devletin sorumluluğunu gerektirebilecek şartlar altında gerçekleşen olaylarda Anayasa'nın 17. maddesi devlete, bu konuda ihdas edilmiş yasal ve idari çerçevenin elindeki tüm imkânları kullanarak maddi ve manevi varlığı tehlikede olan kişileri korumak için gereği gibi uygulanmasını, buna ilave olarak işkence ve kötü muamele yasağına ilişkin ihlallerin durdurulup cezalandırılmasını sağlayacak etkili idari ve yargısal tedbirleri alma görevi yüklemektedir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, B. No: 2012/752, 17/9/2013, § 52; G.G.K., B. No: 2014/19797 9/1/2018, § 45; E.A. [GK], B. No: 2014/19112, 17/5/2018, § 49).

31. Anayasa’nın 17. maddesi ayrıca devlete, kişilerin işkence ve eziyete ya da insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir ceza veya muameleye -bu muameleler üçüncü kişiler tarafından yapılmış olsa bile- maruz bırakılmalarını engelleyecek tedbirler alma ödevini yüklemektedir (Cezmi Demir ve diğerleri, § 82; G.G.K., § 46; E.A., § 50).

32. Devletin pozitif yükümlülüğünün bir parçası olarak usul yükümlülüğü vardır. Bu usul yükümlülüğü çerçevesinde devlet, her türlü fiziksel ve ruhsal saldırı olayının sorumlularının belirlenmesini ve gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili resmî bir soruşturma yürütmek durumundadır (Cezmi Demir ve diğerleri, § 106; Tahir Canan, § 25).

33. Ceza soruşturmasının amacı, insan onurunu koruyan hukukun etkili bir şekilde uygulanmasını ve sorumluların hesap vermelerini sağlamak olmakla birlikte bu yükümlülük, kesin olarak bir sonuç elde etmeyi değil uygun araçları kullanmayı gerektirir. Diğer yandan Anayasa'nın 17. maddesi, başvuruculara üçüncü kişileri bir suç nedeniyle yargılatma ya da cezalandırma hakkı vermediği gibi devlete tüm yargılamaları mahkûmiyetle ya da belirli bir ceza kararıyla sonuçlandırma ödevi de yüklemez (Cezmi Demir ve diğerleri, § 113; G.G.K., § 48).

34. Kötü muamele konusundaki iddialar uygun delillerle desteklenmelidir. İddia edilen olayların gerçekliğini tespit etmek için soyut iddiaya dayanan şüphe ötesinde makul kanıtların varlığı gerekir. Bu kapsamdaki bir kanıt yeterince ciddi, açık ve tutarlı emarelerden ya da aksi ispat edilmemiş birtakım karinelerden oluşabilir. Bu bağlamda kanıtlar değerlendirilirken ilgililerin süreçteki tutumları da dikkate alınmalıdır (Cezmi Demir ve diğerleri, § 95; G.G.K., § 49).

35. Ceza soruşturmasının etkili olması için soruşturma makamları, resen harekete geçerek kötü muamele iddiasını aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek bütün delilleri tespit etmelidir (Cezmi Demir ve diğerleri, § 114; Z.C., § 92; G.G.K., § 50).

36. Çocukların kendilerini korumalarındaki zorluk ve faillerin bu suçları büyük engellerle karşılaşmadan işleyebilmeleri, cinsel istismarın yetişkinlere nazaran çocuklar için daha kolay olmasına neden olmakta ve bu suçlar, çocukların psikolojileri ile fizyolojilerinde yetişkinlere göre daha ağır etkiler bırakmaktadır. Bu bağlamda söz konusu suçların işlenmesini önleyici ve caydırıcı nitelikte tedbirlerin alınması devletin en önemli pozitif yükümlülüklerinden biridir. Zira Anayasa'da olduğu gibi çocukların korunmasına yönelik tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmeler ile tüm uluslararası metinlerde de çocukların cinsel istismarı ve cinsel sömürüsü hakkında etkili ve caydırıcı cezalar düzenlenmesi de dâhil olmak üzere devletlerin bu konuda gerekli tedbirleri almasına özellikle vurgu yapılmaktadır (AYM, E.2015/43, K.2015/101, 12/11/2015, § 16).

b. İlkelerin Olaya Uygulanması

37. Başvurucunun annesi; ilk olay tarihinde dört ya da beş yaşlarında olan oğlunun babasının yanından dönüşünde davranışlarındaki değişim nedeniyle durumdan şüphelenmesi, küçüğün anlatımları ve eğitim gördüğü okulda görevli psikoloğun yönlendirme ve tespiti neticesinde oğlunun sarkıntılık düzeyinde cinsel istismara uğradığını düşünmüş, 2015 yılında soruşturma makamlarına başvurmuştur. Başvurucunun annesinin şikâyeti üzerine Söke Cumhuriyet Başsavcılığı derhâl soruşturma başlatmış, mağdur küçüğün bir psikologla görüşmesini sağlayarak ifadesini almış, görüşmeyi yapan psikoloğun küçüğün annesi tarafından yönlendirildiği tespiti ışığında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar vermiştir (bkz. § 9).

38. Bu ilk şikâyet sonrasında başvurucunun annesi, küçüğün devam etmekte olduğu özel okulda görevli psikoloğun kendisine verdiği bilgi ve okulda hazırlanan görüşme raporuyla tekrar iki farklı şikayette daha bulunmuş (bkz. §§ 10, 11); sonrasında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalından alınan 21/9/2017 tarihli değerlendirme raporuyla Başsavcılığa başvurmuştur (bkz. §12). Bu aşamaya kadar başvurucunun annesinin şikâyetleri hep sarkıntılık düzeyinde cinsel istismar iddiasını içermekteyken başvurucunun annesi 26/11/2019 tarihi sonrasında yaptığı iki ayrı şikâyette, geçmişte yaşanan ancak küçük tarafından yeni aktarıldığı gerekçesiyle henüz öğrendiği nitelikli cinsel istismar iddiasını ileri sürmüştür (bkz. § 15).

39. Babanın küçüğe aynı dönemde yaptığı ileri sürülen cinsel istismara ilişkin olarak yürütülen soruşturmalarda, soruşturma makamlarınca iddiaların öğrenilmesinin ardından derhâl soruşturma başlatarak gerekli delil araştırması yapmıştır (bkz. §§ 14, 17). Dolayısıyla kamu makamlarının suçu oluşturan eylem iddiasını öğrendikleri anda ivedilikle resmî bir soruşturma başlattıkları görülmüştür.

40. Bu noktada başvurucunun annesi, delillerin toplanmadığından ya da soruşturma sürelerinden şikâyet etmemiştir. Başvurucunun annesinin şikâyetlerinin odağı mevcut delil durumuna, özellikle İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalından alınan 21/9/2017 tarihli değerlendirme raporuna rağmen baba Ş.K. hakkında kamu davası açılmamasıdır.

41. Bireysel başvuruya konu edilen 2017/12398 Soruşturma numaralı dosyada; Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığı, söz konusu raporun başvurucunun annesinin talebi üzerine, sadece Başvurucunun annesinin ve küçüğün beyanlarına dayanılarak düzenlenmesi nedeniyle yeni delil olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı, Söke Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/4203 Soruşturma numaralı dosyasında yer alan, daha önceki bir tarihte verilen ve kesinleşen kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair kararının yeni delil olmaksızın değiştirilemeyeceği değerlendirmesinin yapıldığı görülmüştür.

42. Bu aşamada öncelikle ifade edilmelidir ki olayların oluşumuna ilişkin delillerin değerlendirilmesi ilgili makamların ödevidir (Rıfat Bakır ve diğerleri, B. No: 2013/2782, 11/3/2015, § 68). Anayasa Mahkemesinin doğrudan ilgili makamların yerine geçecek şekilde delillerin değerlendirmesini yapmasının veya yürütülmesi gerekli soruşturma işlemlerini bizzat belirlemesinin söz konusu olamayacağı belirtilmelidir. Başka bir ifadeyle Anayasa Mahkemesinin görevi, bu makamların maddi olaylara ilişkin yaptıkları değerlendirmelerin yerine kendi değerlendirmelerini koymak değildir (Hıdır Öztürk ve Dilif Öztürk, B. No: 2013/7832, 21/4/2016, § 185).Bu konuda asıl sorumlu ve yetkili olanlar, ilk elden olayları inceleyen yetkili adli ve idari mercilerdir. Bunun aksine bir durum, ancak olaya ilişkin kesin ikna edici nitelikte bulguların varlığı hâlinde söz konusu olabilir (Cemil Danışman, B. No: 2013/6319, 16/7/2014, § 58).

43. Adana Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen 2020/2619 sayılı soruşturmada ise olayın aydınlığa kavuşturulabilmesi için küçüğün pedagog eşliğinde tekrar ifadesi alınarak Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanlığından yeni bir bilirkişi raporu alınmıştır(bkz. § 16).

44. Yine bu soruşturma kapsamında baba tarafından Başvurucunun annesi aleyhine açılan ve kabul ile sonuçlanıp kesinleşen velayetin değiştirilmesi, olmadığı takdirde çocukla kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi hususundaki dava dosyası da soruşturma dosyası içine alındığından Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca varılan yargısal kanaatte psikolog, pedagog ve sosyal hizmet uzmanı bilirkişilerin görüşlerinin de etkili olduğunun anlaşılması bu konuda yapılan değerlendirme bakımından oldukça dikkat çekici bulunmuş, dolayısıyla Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca etkili bir soruşturmanın gereği olan delillerin hızlı ve özenli bir şekilde toplandığı anlaşılmıştır (bkz. § 18).

45. Bireysel başvuruya konu edilen her iki soruşturmada da Başsavcılıklarca başvurucunun annesi ve tanık gösterdiği kişilerin ifadeleri alınmış, başvurucunun şikâyet ve delilleri dinlenmiştir. Yine Ş.K.nın da hem adli kollukta hem de Başsavcılıklarda savunma ve iddiaları birçok defa kayıt altına alınmış ve dinlenilmesini istediği kimselerin tanıklığına başvurulmuştur. Beyanlarına başvurulanlardan hiçbirinin iddia edilen cinsel istismara ilişkin olarak görgüye dayalı bir bilgisinin mevcut olmadığı görülmüştür.

46. "OLAY VE OLGULAR" kısmında bahsi geçen uzman ve bilirkişi raporlarına bakıldığında -Başvurucunun annesinin iddiasının aksine- çocuğun cinsel istismarına ilişkin herhangi bir eylem bilimsel olarak doğrulanamamıştır. Sonuç olarak başvuruya konu soruşturmalarda maddi gerçeğin ortaya çıkarılması amacıyla delillerin toplandığı, toplanmayan herhangi bir delilden söz edilmediği, deliller ilgili soruşturma makamlarınca değerlendirilerek bir sonuca ulaşıldığı, soruşturma sürecinin etkili şekilde yürütülmediğini gösteren herhangi bir bulguya rastlanmadığı hususları gözönünde bulundurulduğunda kötü muamele yasağının usul boyutunun ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli tutulması talebinin KABULÜNE,

B. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan kötü muamele yasağının usul boyutunun İHLAL EDİLMEDİĞİNE,

D. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,

E. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 22/11/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.