TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

MURAT ERGAN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/2395)

 

Karar Tarihi: 1/2/2023

R.G. Tarih ve Sayı: 21/3/2023-32139

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Muammer TOPAL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Habip OĞUZ

Başvurucu

:

Murat ERGAN

Vekili

:

Av. İbrahim TOKTAMIŞ

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, alkollü araç kullandığı iddiasıyla uygulanan idari yaptırım kararının iptali için yaptığı başvuruda başvurucunun usule ilişkin imkânlar noktasında dezavantajlı duruma düşürülmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, Bergama Şehit Nedim Öner Bölge Trafik Denetleme İstasyon Amirliği (Amirlik) tarafından 1/5/2019 tarihinde saat 20.31'de yapılan kontrollerde 1,09 promil alkollü olarak araç kullandığının tespit edildiği iddiasıyla 1.256 TL idari para cezası ile cezalandırılmış ve başvurucunun sürücü belgesine iki yıl süreyle el konulmuştur.

3. Bireysel başvuru formunda başvurucu, alkol test cihazının kalibrasyonunun hatalı olduğunu, bu sebeple hemen Bergama Nejla-Mithat Öztüre Devlet Hastanesine giderek alkol testi yaptırmak istediğini ancak hastane yetkililerinin İzmir Valiliğinin (Valilik) bireysel olarak başvurulması hâlinde alkol ölçümü yapılmamasına ilişkin 16/10/2017 tarihli genelgesini gerekçe göstererek talebini yerine getirmediğini ileri sürmüştür.

4. Başvurucu, idari para cezasının iptali için başvuruda bulunmuş; başvurusunda hastanede alkol testi yaptıramadığı hususlarına da yer vermiştir. Başvuruyu değerlendiren Bergama Sulh Ceza Hâkimliği (Hâkimlik) 8/8/2019 tarihli kararıyla talebi kabul etmiştir. Hâkimlik; Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun (Kurul) 28/1/2019 tarihli kararına da atıf yaparak verdiği kabul kararında, mevzuatta kişinin kendi imkânlarıyla sağlık kuruluşuna başvurmasını engelleyen bir düzenleme yapılmadığı, bu imkânın Valilik genelgesiyle ortadan kaldırıldığı, Kurulun kararında da belirttiği üzere itiraz edenin kandan alkol ölçümü istemesi karşısında bunun reddedilmesinin Avrupa İnsan Hakları Sözeşmesi'nin 6. maddesi kapsamında savunma hakkının ve Anayasanın 36. maddesinde yer alan hak arama hürriyetinin hukuka aykırı genelge ile sınırlandırıldığı hususlarına dayanmıştır.

5. Amirlik, Hâkimliğin verdiği başvurunun kabulü kararının kaldırılmasına ilişkin olarak Akhisar Sulh Ceza Hâkimliğine (itiraz mercii) itiraz etmiştir. İtiraz mercii;

i. Karayolları Trafik Yönetmeliği'nin 97. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (f) bendine göre teknik cihazla yapılan ölçüm sonucuna itiraz edilmesi durumunda tekrar ölçüm yapılamayacağını,

ii. Teknik cihazla yapılan alkol ölçümüne itiraz etme imkânının yaralanmalı, ölümlü ya da kollukça müdahil olunan maddi hasarlı trafik kazalarında mümkün olduğunu, bu istisnai hâller dışında bugünkü yasal mevzuat çerçevesinde itiraz imkânı bulunmadığını,

iii. Olayda teknik cihazla yapılan ölçümden sonra sağlık kuruluşuna sevkin zorunlu olduğu hâllerden herhangi birinin bulunmadığı gerekçesiyle Amirliğin itirazının kabulü ile Hâkimliğin kabule ilişkin kararının kaldırılmasına 26/11/2019 tarihinde kesin olarak karar vermiştir.

6. Diğer yandan başvurucu, bu süre zarfında hastanede alkol testi yaptırmasını engelleyen ilgili yönetmelik, Valilik genelgesi ve işlemler hakkında Danıştaya başvurmuştur. Danıştay 8. Dairesi 24/10/2019 tarihli kararıyla Valilik genelgesine, başvurucunun sürücü belgesinin 2 yıl süreyle geri alınmasına, idari para cezası verilmesine ilişkin işlemler yönünden yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne karar vermiştir.

7. Başvurucu, nihai kararı 5/12/2019 tarihinde öğrendikten sonra 3/1/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

8. Başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

9. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

10. Başvurucu; yeniden ölçüm yapılmamasıyla kendini ispatlama olanağını fiilen elinden aldığını, mahkemeye itiraz etmesinin etkin savunma hakkı sağlamadığını, Valilik genelgesi gerekçe gösterilerek lehe delil toplama imkânlarından yararlandırılmadığını, böylece adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

11. Başvuru, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri kapsamında incelenmiştir.

12. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

13. Anayasa Mahkemesi, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerine ilişkin genel ilkelere Targan Tolga Yungul (B. No: 2013/1386, 16/4/2015, §§ 23-30) kararında yer vermiştir.

14. Taraflar arasında hakkaniyete uygun bir dengenin sağlanmasını amaçlayan silahların eşitliği ilkesi davanın taraflarının usule ilişkin haklar bakımından aynı koşullara tabi tutulması ve taraflardan birinin diğerine göre daha zayıf bir duruma düşürülmeksizin iddia ve savunmalarını makul bir şekilde mahkeme önünde dile getirme fırsatına sahip olması anlamına gelir (Yaşasın Aslan, B. No: 2013/1134, 16/5/2013, § 32). Bu usul güvencesi uyuşmazlığın her iki tarafına da savunmasının temel dayanağı olan delilleri sunma imkânı tanınmasını (Yüksel Hançer, B. No: 2013/2116, 23/1/2014, § 18), ceza yargılamasında sanığın aleyhine bir hukuki durumun yaratılmamasını da kapsamaktadır (Yankı Bağcıoğlu ve diğerleri [GK], B. No: 2014/253, 9/1/2015, § 64).

15. Ceza davasında ulaşılması amaçlanan temel amaç, maddi gerçeğin adil yargılanma hakkına uygun olarak ortaya çıkarılmasıdır. Çelişmeli yargılama ilkesi, bu amacın gerçekleştirilmesinin en önemli unsurlarındandır. Anılan ilke taraflara dava dosyası hakkında bilgi sahibi olma ve yorum yapma hakkının tanınmasını gerektirmektedir. Dolayısıyla ceza davalarında mahkemenin kararını etkilemek amacıyla dosyaya sunulan görüş ve delillerden sanığın haberdar olmasına, bunlara karşı etkili bir şekilde karşı çıkmasına fırsat verilmesi gerekir (Tahir Gökatalay, B. No: 2013/1780, 20/3/2014, § 25; Cezair Akgül, B. No: 2014/10634, 26/10/2016, §§ 27-31).

16. Çelişmeli yargılamanın bir amacı da dosyaya bir görüşün/talebin girmesini sağlamakla sınırlı olmayıp onun mahkemece dikkate alınarak bir sonuca ulaşılmasını sağlamaktır. Çelişmeli yargılama ilkesi, sanığın aleyhindeki delillerin çelişmeli bir usul ile mahkemeye sunulmasını da gerektirir. Böylelikle sanıklar delilin davayla ilgisini ve ağırlığını değerlendirerek güvenirliği hususundaki iddia ve itirazlarını dile getirebilecektir (Cezair Akgül, § 28).

17. Belirli bir davaya ilişkin olarak delilleri değerlendirme ve gösterilen delilin davayla ilgili olup olmadığına karar verme yetkisi kural olarak yargılamayı yürüten mahkemeye aittir. Bu konuda değerlendirme yapmak Anayasa Mahkemesinin görevi değildir. Bununla birlikte yargılamanın adil yargılama hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerine gerektiği ölçüde riayet edilip edilmediği Anayasa Mahkemesinin denetim yetkisi kapsamındadır. Anılan ilkeler kapsamında yapılacak incelemede, delillere ilişkin olarak iddia ve savunma makamı arasında oluşturulan dengesizlik iddialarının da yargılamanın bütünü ışığında değerlendirilmesi gerekir. Özellikle sanığın kendisinin elde etme olanağı bulunmayan delillerin savunmaya aksini ortaya koyma hususunda yargı makam makul imkânların sunulması gerekir (Murat Polat ve Sebahattin Ünlü, B. No: 2014/13254, 7/11/2019, § 46).

18. Somut olayda alkolmetrenin yanlış ölçüm yaptığını ileri süren başvurucu, Hastaneye müracaat ederek alkol testi yaptırmak istemiştir. Başvurucunun bu talebi Valiliğin genelgesi gerekçe gösterilerek reddedilmiştir. Halbuki başvurucunun toplatılmasını talep ettiği delil ancak devlet yardımıyla elde edilebilecek niteliktedir. Somut olayda ise başvurucunun toplanmasını talep ettiği delil, Valiliğin genelgesiyle engellenmiştir. Dolayısıyla başvurucuya kendisinin elde etme olanağı bulamadığı delilin aksini ortaya koyma hususunda makul imkânlar sunulmamıştır. Sonuç olarak başvurucu, usule ilişkin imkânlar noktasında dezavantajlı bir konuma düşürülmüş; yargılamada silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri ihlal edilmiştir.

19. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

20. Başvurucu, ihlalin tespiti ve yeniden yargılama yapılması ile 10.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

21. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

22. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurucunun adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Kararın bir örneğinin silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Bergama Sulh Ceza Hâkimliğine (2019/877 D. İş) GÖNDERİLMESİNE,

E. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,

F. 9.900 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

G. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 1/2/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.