TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ABDURRAHMAN ERGİN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/2219)

 

Karar Tarihi: 20/11/2024

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Kenan YAŞAR

 

 

Ömer ÇINAR

Raportör

:

Rıdvan DEMİR

Başvurucu

:

Abdurrahman ERGİN

Vekili

:

Av. Hasan Ali APPAK

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, barındırıldığı ceza infaz kurumunda infaz koruma memurlarının fiziksel ve sözlü şiddetine maruz kalınması ve bu konuda etkili bir soruşturma yürütülmemesi sebebiyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu tarafından sunulan bireysel başvuru formu ile infaz koruma memurları tarafından tutulan tutanağa göre, 9/3/2020 tarihinde başvurucu kapalı görüş yapmak üzere, annesi ve eşiyle kapalı görüş odasında bulunmaktadır. Kapalı görüş odasında kişilerin iletişimini sağlayan ahizelerde bozukluk olması sebebiyle, başvurucu durumu infaz koruma memuruna bildirmiş, infaz koruma memurunun çözüm bulamayacağını belirtmesi üzerine sinirlenerek kapıyı tekmelemiştir.

3. Bunun üzerine, infaz koruma memuru oradan ayrılmış, akabinde yaklaşık on infaz koruma memuru ile birlikte kapalı görüş odasına geri gelerek başvurucunun görüşmeyi sonlandırmasını ve koğuşuna dönmesini istemiştir. Başvurucunun bu talebi reddetmesi üzerine de müdahaleye başlanılmıştır.

4. Olayın yaşandığı tarihte olaya tanık olan başvurucunun annesi ve eşi başvurucuyu darp eden kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunmuştur. Yine aynı gün başvurucu, ceza infaz kurumu hekimliğine başvurarak genel adli muayene raporu almıştır. Anılan raporda, başvurucunun yüzünde ve boynunda darba bağlı hafif lezyonlar bulunduğu, kafasında üç ayrı yerde 1x1 ebatlarında hematom (kan toplanması), sırtta travmaya bağlı yaralar, kol ve bacaklarında da çeşitli yerlerde kesi ve ekimozlar tespit edildiği belirtilmiştir.

5. 11/3/2020 tarihinde bu defa başvurucu vekili tarafından Ödemiş Cumhuriyet Başsavcılığına (Başsavcılık) suç duyurusunda bulunulmuştur.

6. Cumhuriyet savcısı, olaya ilişkin müşteki olarak başvurucunun ve tanık olarak üç infaz koruma memurunun ifadesini almıştır. Olaya ilişkin CD inceleme tutanağı da dosyaya kazandırılmıştır. CD inceleme tutanağında, başvurucunun ziyaret görüşü esnasında infaz koruma memurunun yanına geldiği, agresif hareketlerde bulunduğu, infaz koruma memuruna tekme attığı, olayın akabinde infaz koruma memurunun diğer infaz koruma memurlarıyla birlikte ziyaret görüş alanına gelerek başvurucuya zor kullandıkları, koğuşuna götürüldüğü esnada direnmeye devam eden başvuruya yönelik zor kullanmanın devam ettiği belirtilmiştir.

7. Cumhuriyet savcısı 23/6/2020 tarihinde soruşturmaya yer olmadığına karar vermiştir. Söz konusu kararda olay günü ilgili kamu görevlileri tarafından tutulan tutanak ile ceza infaz kurumunda görevli bir bilgisayar mühendisi ile bir infaz koruma memuru tarafından düzenlenen CD inceleme tutanağına dayanılmış, haklarında suç duyurusunda bulunulan kamu görevlilerinin görevlerini kötüye kullandıklarına ilişkin kanunda aranılan şartların oluşmadığı ve başvurucuda ortaya çıkan yaralanmaların başvurucunun kendisinden kaynaklı olduğu gerekçelerine yer verilmiştir.

8. Anılan karara karşı yapılan itiraz sulh ceza hakimliğince reddedilmiş, ret kararı başvurucuya 9/12/2020 tarihinde tebliğ edilmiştir.

9. Başvurucu 4/1/2021 tarihinde süresi içinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

II. DEĞERLENDİRME

10. Başvurucunun ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşıldığından adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekmektedir.

11. Başvurucu yaralanmasına ilişkin ayrıntılı doktor raporunun bulunmasına rağmen eksik araştırmayla soruşturmaya yer olmadığına karar verilmesi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiğini iddia etmiştir. Bakanlık görüşünde; yapılacak incelemede Anayasa ve mevzuat hükümlerinin, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarının dikkate alınması gerektiği bildirilmiştir. Başvurucu Bakanlık görüşüne karşı sunduğu beyanda iddialarını yinelemiştir.

12. Başvurucunun iddiaları kötü muamele yasağı kapsamında incelenmiştir.

13. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

14. Güç kullanmaya yetkili kamu görevlilerinin, tutumu nedeniyle kendisine karşı güç kullanılması kesin olarak gerekli olmayan bir kişiye karşı fiziksel güce başvurmaları ilke olarak Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasını ihlal etmektedir. Kesin gerekli olduğu hâllerde güç, aşırıya kaçmadan kullanılmalı ve kişinin tutumuyla orantılı olmalıdır (Ali Rıza Özer ve diğerleri [GK], B. No: 2013/3924, 6/1/2015, §§ 81, 82).

15. Gözaltı veya tutukluluk gibi bireyin devletin kontrolü altında bulunduğu sırada bir yaralanma olayı meydana gelmiş ise bu olaya ilişkin olarak tatmin edici ve inandırıcı bir açıklama getirme yükümlülüğü yetkili makamlara aittir (S.D., B. No: 2013/3017, 16/12/2015, §§ 89, 90; Cengiz Kahraman ve Kenan Özyürek, B. No: 2013/8137, 20/4/2016, § 95). Bunun sebebi bu tür olaylarda gerçekleşme koşullarına ilişkin bilgilerin çoğunlukla yetkili makamların erişiminde olmasıdır (Ferit Kurt ve diğerleri, B. No: 2018/9957, 8/6/2021, § 74).

16. Başvuruya konu edilen olay hakkında yürütülen soruşturmada başvurucunun yaralanmasının kendi eylemlerinden kaynaklı olduğu, iddianın soyut olduğu gerekçesiyle soruşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir. Dolayısıyla Başsavcılık, başvurucunun yaralanması olayıyla ilgili olarak tatmin edici ve inandırıcı açıklama getirme yükümlülüğünü yerine getirmemiştir. Anayasa Mahkemesinin Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında yasaklanan muamelelerle ilgili değerlendirmelerine göre başvurucunun yaralanmasına neden olan muamele, insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir muamele olarak kabul edilebilir (bahsi geçen muamelelerle ilgili ayrıntılı açıklamalar için birçok karar arasından bkz. Süleyman Deveci, § 84-88; Cengiz Kahraman ve Kenan Özyürek, §§ 90-94). Bu durumda insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının maddi boyutu ihlal edilmiştir.

17. Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasını ihlal eder biçimde fiziksel ve ruhsal bir saldırıya uğranıldığına dair savunulabilir bir iddia varsa bu iddia hakkında etkili bir soruşturma yürütülmelidir. Yaralama olayının güç kullanmaya yetkili bir kamu görevlisinin kasıtlı bir eylemi sonucu meydana geldiğinin ileri sürüldüğü hâllerde ivedilikle bir ceza soruşturması başlatılmalı, soruşturma olaya karışmış olanlardan bağımsız kişilerce yürütülmeli ve soruşturmada olayı aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek bütün deliller toplanmalıdır. Dahası soruşturma süreci gerektiği ölçüde kamu denetimine ve mağdurun erişimine açık tutulmalı, soruşturma sonunda çabuk ve temelden yoksun sonuçlara dayanılmamalı ve soruşturma makamınca, kullanılan gücün ilgilinin davranışı nedeniyle mutlak surette gerekli olan bir güç kullanımına karşılık gelip gelmediği ve orantılı olup olmadığı değerlendirilmelidir. Ayrıca soruşturmada makul bir özen ve süratle hareket edilmelidir (sözü edilen ilkelerin yer aldığı örnek kararlar için bkz. Ali Rıza Özer ve diğerleri, §§ 101-103; Süleyman Deveci,§ § 111-114; Veli Saçılık (2), B. No: 2018/24614, 18/10/2022, § 16).

18. Savcılık tarafından yürütülen soruşturmada, başvuruda tespit edilen yaralanmaların hangi şekilde başvurucunun eylemlerinden dolayı ortaya çıktığının belirtilmediği ve bu konuda bir değerlendirme yapılmadığı, şüphelilerin ifadelerine başvurulmadığı, tarafsızlığı konusunda şüphe oluşabilecek bir infaz koruma memurunun da aralarında bulunduğu kişilerce düzenlenen CD inceleme tutanağına dayanıldığı, söz konusu kişilerin tanık olarak da dinlenmediği tespit edilmiştir. Dolayısıyla insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının usul boyutu ihlal edilmiştir.

19. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının maddi ve usul boyutlarının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

20. Başvurucu; ihlalin tespit edilmesi, yeniden soruşturma yapılması ve 150.000 TL manevi tazminat ödenmesi talebinde bulunmuştur.

21. Başvuruda tespit edilen ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılması gereken iş, yeniden soruşturma işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

22. Başvurucuya manevi zararları karşılığında taleple bağlı kalınarak net 150.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurucunun adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının maddi ve usul boyutlarının İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Kararın bir örneğinin insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının maddi ve usul boyutunun ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmak üzere Ödemiş Cumhuriyet Başsavcılığına (Sor. No: 2020/56) GÖNDERİLMESİNE,

E. Başvurucuya net 150.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,

F. 30.000 TL vekâlet ücretinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

G. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 20/11/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.