TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

K. S. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/27624)

 

Karar Tarihi: 28/11/2024

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Tuğba YILDIZ

Başvurucu

:

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, birden fazla kişiye karşı açılan alacak davasında hukuka aykırı karar verilmesi nedeniyle hakkaniyete uygun yargılanma hakkının; temyiz incelemesinde gerekçe bulunmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının; karar düzeltme talebinin her bir davalının payına düşen dava değeri miktarı dikkate alınarak usulden reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. Başvurucunun da aralarında bulunduğu davalılar aleyhine Sakarya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde (Mahkeme) vekâlet sözleşmesinden kaynaklanan alacak davası açılmıştır. Mahkeme 13/10/2015 tarihinde davanın kabulü ile 30.017,57 TL'lik alacağın miras hisseleri oranında davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar vermiştir. Karar gerekçesinde davalıların murislerinin sözleşmeye dayalı alacağını tahsil etmek için davacı avukat ile avukatlık sözleşmesi imzalandığı, daha sonra avukatın davalılar tarafından azledilmesi üzerine davacı avukat tarafından sözleşmeye dayalı avukatlık ücretlerini almak amacıyla davanın açıldığı belirtilmiştir. Mahkeme, avukata atfı kabil mesleki bir kusur bulunmadığını belirterek avukatın azledilmesinde haklı bir neden bulunmadığı gerekçesiyle bilirkişi raporunca belirlenen miktarı da dikkate alıp 30.017,57 TL alacağın davacı avukata ödenmesine karar vermiştir.

3. Başvurucunun da aralarında bulunduğu davalılar temyiz isteminde bulunmuş, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 9/5/2019 tarihinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, onama kararı vermiştir.

4. Davalılardan sadece başvurucu tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuştur. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 25/3/2021 tarihli kararla karar düzeltme talebini reddetmiştir. Karar gerekçesinde 19.680 TL'den az olan davalara ait hükümlerin onanması ya da bozulmasına ilişkin Yargıtay kararlarına karşı karar düzeltme yoluna gidilemeyeceği vurgulanmış, davada hüküm altına alınan miktarın karar düzeltme sınırının altında olduğu belirtilmiştir.

5. Nihai karar, başvurucu vekiline 19/4/2021 tarihinde tebliğ edilmiştir. Başvurucu 17/5/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

6. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. Gerekçeli Karar Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

7. Başvurucu, temyiz kararında gerekçe bulunmadığını, Yagıtayın inceleme yapmadan karar verdiğini ileri sürmüştür.

8. Anayasa’nın 36. ve 141. maddeleri gereği mahkemelerin her türlü kararının gerekçeli olması gerekir. Ancak bu hak, yargılamada ileri sürülen tüm iddialara ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Bu nedenle gerekçe gösterme zorunluluğunun kapsamı kararın niteliğine göre değişebilir (Mehmet Yavuz, B. No: 2013/2995, 20/2/2014, § 51). Kanun yolu incelemesi yapan mercinin yargılamayı yapan mahkemeyle aynı sonuca ulaşması ve bunu aynı gerekçeyi kullanarak veya aynı atıfla kararına yansıtması, kararın gerekçelendirilmiş olması bakımından yeterlidir (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 57).

9. Somut olayda kanun yolu incelemesi sonucunda verilen kararda, değerlendirme konusu derece mahkemesinin hüküm ve gerekçesinin uygun bulunduğu dikkate alındığında gerekçeli karar hakkına yönelik bir ihlal olmadığının açık olduğu anlaşılmaktadır.

10. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Mahkemeye Erişim Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

11. Başvurucu, dava değerinin otuz bin olduğunu karar düzeltme talebinin miktar yönüyle reddedilmesinin ve esas yönüyle inceleme yapılmamasının adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini iddia etmiştir.

12. Anayasa Mahkemesi Leyla Coşkun kararında (B. No: 2019/9077, 21/11/2023) birden fazla kişinin davacı veya davalı olarak yer aldığı davalarda, bu kişiler arasında ihtiyari dava arkadaşlığı varsa kanun yolu incelemesinde, kesinlik sınırında dikkate alınacak dava değerinin kabule hükmedilen toplam tutarın değil her bir davacıya düşen miktarın ayrı ayrı dikkate alınarak tespit edilmesinin mahkemeye erişim hakkını ihlal etmediğine karar vermiştir. Anılan kararda ihtiyari dava arkadaşlığına yer verilmiş, dava konusu vakıanın yahut hukuki sebebin aynı ya da benzer olması hâlinde, birden fazla kişi birlikte dava açabileceği gibi birden fazla kişiye karşı birlikte dava da açılabileceğinden bahsedilmiştir. İhtiyari dava arkadaşlığında her biri ayrı dava konusu edilebilecek taleplerin tek bir dava dilekçesiyle aynı dava çatısı altında ileri sürülebileceği vurgulanmış, davacıya sağlanan bu kolaylıkla yargılamanın usul ekonomisine uygun şekilde yürütülmesi ve çelişkili karar verilmesinin önlenmesi amaçlandığı ifade edilmiştir. Yargılamada her bir davacının ayrı dava açma hakkına sahip olduğu ve her bir davacı lehine ayrı ayrı hükmedilen tazminat miktarının kesinlik sınırının altında kaldığı gözetildiğinde, istinaf talebinin reddine dair kararın katı ve şekilci bir değerlendirmeye dayanmadığı kabul edilmiştir (Leyla Coşkun, §§ 33-40) .

13. Somut olay anılan hususlar bakımında değerlendirildiğinde, başvurucunun da aralarında bulunduğu davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığının mevcut olduğu görülmektedir. Nitekim Mahkeme hükmünde de hükmedilen alacağın miras payları oranında davalılardan alınmasına karar verilmiştir.

14. Başvuruya konu olayda davalıların tamamı temyiz incelemesi talebinde bulunmuş, davalıların tamamı dikkate alınarak uyuşmazlığın kesinlik sınırında kalmadığı için temyiz incelemesi esastan yapılmış ve karar onanmıştır. Karar düzeltme aşamasında ise sadece başvurucu karar düzeltme talebinde bulunmuş, başvurucunun miras payı dikkat alınmış ve söz konusu bu miktara göre karar düzeltme talebi kesinlik sınırında kaldığından reddedilmiştir. Dolayısıyla karar düzeltme talebinin reddedilmesi suretiyle mahkemeye erişim hakkına yapılan müdahalenin, elde edilmek istenen kamu yararı amacı ile karşılaştırıldığında başvurucuya orantısız bir külfet yüklemediği, bu itibarla mahkemeye erişim hakkına yönelik bir ihlalin olmadığının açık olduğu sonucuna varılmıştır..

15. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

C. Diğer İhlal İddiaları

16. Başvurucu; davacı avukatın iş takibi yapmak için sürekli para istediğini, paranın ödenmesine rağmen görevini ihmal ettiğini, mecburen kalan işleri kendisi yaptığını, avukat hakkında baroya ve savcılığa şikâyette bulunduğunu, Mahkemenin bu hususları dikkate almadan eksik incelemeyle hüküm kurduğunu, Mahkemece verilen kararın hukuka aykırı olduğunu belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

17. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).

18. Bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale iddiası içermeyen, yargılama aşamasında elde edilen delillerin takdiri ile bu deliller ışığında hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanmasına ilişkin somut başvuru, yukarıda belirtilen içtihat kapsamında kanun yolu şikâyeti niteliğinde olup gerekçeli kararda yer verilen hukuki tespitler ve dayanaklar (bkz. § 2) gözönünde bulundurulduğunda derece mahkemesi kararında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan herhangi bir durum da tespit edilmemiştir. Bu itibarla ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

19. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

3. Diğer ihlal iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 28/11/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.