TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
GÖKHAN UZUN BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2021/4450) |
|
Karar Tarihi: 30/10/2024 |
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Basri BAĞCI |
Üyeler |
: |
Engin YILDIRIM |
|
|
Rıdvan GÜLEÇ |
|
|
Kenan YAŞAR |
|
|
Ömer ÇINAR |
Raportör |
: |
Kemal ÖZEREN |
Başvurucu |
: |
Gökhan UZUN |
Vekili |
: |
Av. Pınar SEZGİN |
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru; psikolojik taciz nedeniyle maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu, Bursa İl Jandarma Komutanlığı emrinde yüzbaşı rütbesiyle görev yapmaktayken görevde kayıtsızlık göstermek, görevi savsaklamak veya geçerli bir özrü olmaksızın belirtilen sürede bitirmemek fiilinin sübuta erdiğinden bahisle 21/6/2018 tarihli işlemle 3 gün aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmıştır. Bu işlemin iptali talebiyle açılan davada Bursa 1. İdare Mahkemesince 10/12/2019 tarihinde davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı yapılan istinaf başvurusu başvurucuya isnat edilen fiilin sübuta ermediği gerekçesiyle İstanbul Bölge İdare Mahkemesi İkinci İdare Dava Dairesinin 10/9/2020 tarihli kararıyla kabul edilerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
3. Yine aynı yerde görev yaparken başvurucu, görev sırasında amir veya üstlerine saygısız davranmak fiilini işlediği gerekçesiyle 28/11/2018 tarihinde 3 gün aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmıştır. Bu işlemin iptali istemiyle açılan davada Bursa 2. İdare Mahkemesince 26/12/2019 tarihinde dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir. Kararın gerekçesinde disiplin hukukunun usul ve yöntemine uygun biçimde bir disiplin soruşturması yapılmadan, sadece savunma alınmak suretiyle başvurucuya disiplin cezası verildiği belirtilerek dava konusu edilen işlemin hukuka aykırı olduğu sonucuna varılmıştır. Bu karara karşı yapılan istinaf başvurusu, İstanbul Bölge İdare Mahkemesi İkinci İdare Dava Dairesinin 27/10/2020 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
4. Başvurucu, Bursa İl Jandarma Komutanlığından 14/5/2019 tarihindeKastamonu İl Jandarma Komutanlığı emrine atanmıştır. Atama teklifinde başvurucunun bulunduğu göreve intibak edemediği, tutum ve davranışları ile temsil ettiği makam, rütbe veya statünün onur ve vakarına uygun hareket etmediği, maiyetinin denetim ve gözetim görevini ihmal ettiği hususları gerekçe olarak gösterilmiştir.
5. Başvurucu, bu işlemin iptali talebiyle dava açmıştır. Dava dilekçesinde başvurucu, psikolojik rahatsızlığı olduğunu, bulunduğu yerde iki yılını doldurmadan tekrar tayin edilmesinin rahatsızlığını daha da arttıracağını vurgulamıştır. Ayrıca bu hususta başvurucu 2017-2018 yıllarında Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları bölümünde tedavi gördüğünü ve psikotik belirsiz ağır depresif nöbet tanısı aldığını belirtmiştir.
6. Bursa 1. İdare Mahkemesi, işlemin hukuka uygun olduğu sonucuna vararak 16/12/2019 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde idarenin kamu hizmetinin gerekleri doğrultusunda personelin görev yaptığı hizmet yerini değiştirme konusunda takdir yetkisinin olduğu vurgulanarak bu yetkinin kamu yararı ve hizmet gerekleri dışında subjektif nedenlerle kullanıldığına ilişkin herhangi bir bilgi ve belgenin bulunmadığını belirtmiştir.
7. Başvurucu, bu karara karşı istinaf başvurusunda bulunmuştur. İstinaf dilekçesinde başvurucu kendisi hakkında yürütülen disiplin soruşturmalarının psikolojik taciz amacıyla gerçekleştirildiğini, bu sürecin sonunda da garnizon süresi dolmadan atamaya tabi tutulduğunu, atama işleminde psikolojik rahatsızlığı ile ilgili özel durumun dikkate alınmadığını belirtmiştir.
8. İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Birinci İdare Dava Dairesinin 16/12/2020 tarihli kararıyla başvurucunun istinaf talebi İdare Mahkemesi kararında hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek reddedilmiştir.
9. Başvurucu, bu kararı 7/1/2021 tarihinde öğrendikten sonra 8/2/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
10. Öte yandan başvurucu hakkında Bursa Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesinde ve Bursa Şehir Hastanesinde düzenlenmiş olan 25/6/2019 ve 25/12/2019 tarihli raporlarda yineleyen depresif bozukluk ve psikotik belirtisiz ağır depresif nöbet tanıları yer almaktadır. Ayrıca Bursa Şehir Hastanesi tarafından Kastamonu 5'inci Jandarma Eğitim Alay Komutanlığına hitaplı ve 7/9/2020 tarihli yazıda aynı tarihli sağlık kurulu raporuna göre başvurucunun Jandarma Genel Komutanlığında görev yapamayacağı bildirilmiştir. Akabinde başvurucu maluliyet işlemi ile emekliye sevk edilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
11. Başvurucu; çalışma hayatı boyunca kendisine bir yıldırma politikası uygulandığını, verilen disiplin cezaları ile rahat ve huzurlu bir ortamda çalışmasının engellendiğini, görevinden soğutulduğunu ve iş yapamaz hâle geldiğini ifade etmiştir. Bahse konu olaylar nedeniyle psikolojisinin bozulduğunu belirten başvurucu, maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
12. Adalet Bakanlığı görüşünde mevcut başvuruda Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi içtihadı ve somut olayın kendine özgü koşullarının da dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir.
13. Başvurucu; bu görüşe karşı önceki beyanlarını tekrar etmekle birlikte yargı yerlerince iptal edilmiş olan disiplin cezalarına dayanılarak atama işleminin tesis edildiğini, bu durumun da bir psikolojik taciz niteliğinde olduğunu beyan etmiştir.
14. Başvuru, Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkı kapsamında incelenmiştir.
15. Somut başvuruya konu ihlal iddiasına benzer uyuşmazlıklar açısından, hukuki tazmin yolunun daha yüksek başarı şansı sunabilecek, kullanılabilir ve etkili bir başvuru yolu olduğu hususu Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarında belirtilmiştir (Işıl Yaykır, § 44; Aslı Kırmızı Demirseren, B. No: 2013/5680, 15/4/2014, § 41; Gülşin Oral, B. No. 2013/6129, 16/9/2015, § 47; Sümeyye Örnek, § 26). Öte yandan istisnai olarak Anayasa Mahkemesi Hacer Kahraman kararında (B. No: 2013/7935, 20/4/2016) idari işlemin psikolojik taciz kastıyla yapıldığından bahisle açılan iptal davasının, maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edildiği iddiası bakımından başvurucunun zararlarını giderebilecek yeterlilikte olduğu ve bu suretle olağan başvuru yollarının tüketilmiş olduğu kanaatine ulaşmıştır (Hacer Kahraman § 46). Somut olayda da atama işleminin iptali talebiyle açılan davanın, başvurucunun yargısal makamlar önünde dile getirdiği psikolojik tacize ilişkin şikâyetler de gözönüne alındığında, bu nitelikte olduğu ve başvurucu tarafından olağan başvuru yolları tüketildikten sonra bireysel başvuruda bulunulduğu sonucuna varılmıştır.
16. Anayasa’nın 17. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu belirtilmekte olup söz konusu düzenleme, Sözleşme'nin 8. maddesinde düzenlenen özel hayata saygı hakkı kapsamında güvence altına alınan fiziksel ve zihinsel bütünlüğün korunması hakkına karşılık gelmektedir (Sevim Akat Eşki, B. No: 2013/2187, 19/12/2013, § 30).
17. Anayasa Mahkemesi, birçok kararında her somut olayın kendi bütünlüğü içinde değerlendirilmesi koşuluyla bireylerin çalışma ortamlarında maruz kaldıklarını ileri sürdükleri eylem, işlem ya da ihmallerin psikolojik taciz derecesine ulaşması için birtakım unsurların aranması gerektiğini vurgulamıştır. Bu bağlamda Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca hazırlanan yayın ve raporlar da dikkate alındığında muamelelerin psikolojik taciz olarak vasıflandırılabilmesi için;
i. İşyeri ile ilgili olarak işyerindeki yöneticiler ve/veya diğer çalışanlar tarafından gerçekleştirilmesi ya da bu tür müdahalelere göz yumulması,
ii. Süreklilik arz edecek şekilde tekrarlanması, keyfîlik içermesi, sistemli ve kasıtlı olması, yıldırma ve dışlama amacı taşıması,
iii. Mağdurun kişiliğinde, mesleki durumunda veya sağlığında zarar ortaya çıkaran ya da ciddi bir zarar tehlikesi içermesi gerekir (Mehmet Bayrakcı, B. No: 2014/8715, 5/4/2018, § 69; Ebru Bilgin [GK], B. No: 2014/7998, 19/7/2018, § 80; Türkan Aydoğmuş, B. No: 2018/19000, 12/1/2022, § 27).
18. Muamelelerin neden olduğu sonuçların boyutu mağdurun konumuna, muamelelerin süresine, sıklığına, kim ya da kimler tarafından gerçekleştirildiğine, mağdurun cinsiyetine, yaşına ve sağlık durumuna kadar birçok faktöre göre değişebilmektedir (Mehmet Bayrakcı, § 70; Ebru Bilgin § 81; Türkan Aydoğmuş, § 28).
19. Somut olayda başvurucu hakkında tesis edilen atama işleminden önce, başvurucu iki ayrı disiplin cezası ile tecziye edilmiştir. Bu cezalardan birinin gerekçesi olan başvurucunun görev sırasında amir veya üstlerine saygısız davranmak fiili ile ilgili olarakBursa 2. İdare Mahkemesince fiilin sübutuna erip ermediği konusunda bir değerlendirme yapmaksızın, disiplin hukuku usulüne uyulmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir. Diğer disiplin cezasının gerekçesi olan görevi savsaklamak veya geçerli bir özrü olmaksızın belirtilen sürede bitirmemek fiilinin ise sübut bulmadığına karar verilmiş veBursa 1. İdare Mahkemesince dava konusu işlem iptal edilmiştir. Diğer yandan başvurucunun Bursa İl Jandarma Komutanlığından Kastamonu İl Jandarma Komutanlığı emrine atanmasına yönelik teklif ise doğrudan bu iki işlemden hareketle yapılmamıştır. Bahse konu atama teklifinde başvurucunun bulunduğu göreve intibak edemediği, tutum ve davranışları ile temsil ettiği makam, rütbe veya statünün onur ve vakarına uygun hareket etmediği, maiyetinin denetim ve gözetim görevini ihmal ettiği gerekçelerinin belirtildiği görülmektedir. Bu somut hususlar karşısında başvurucu hakkında tesis edilen ve yargı yerlerince biri esas yönünden diğeri ise usul yönünden iptal edilmiş olan iki disiplin cezası ve son olarak atama şeklinde ortaya çıkan işlemlerin süreklilik arz edecek şekilde tekrarlanan nitelikte olduğu sonucuna ulaşılamamaktadır.
20. Yukarıda ifade edildiği üzere ilgilerin çalışma ortamlarında maruz kaldıklarını ileri sürdükleri eylem, işlem ya da ihmallerin psikolojik taciz derecesine ulaşması için kişiliklerinde, mesleki durumlarında veya sağlıklarında zarar ortaya çıkarması ya da ciddi bir zarar tehlikesinin söz konusu olması gerekmektedir. Her şeyden önce söz konusu eylem, işlem ya da ihmallerin ilgililer için çekilmez bir ağırlık ve yoğunluk derecesine ulaşarak onların manevi bütünlüklerini tehdit eder boyuta geldiği ortaya konulmalıdır. Nitekim Anayasa Mahkemesi tarafından daha önce somut başvuruyla benzer nitelikteki başvurularda bu bağlamda değerlendirmeler yapılmıştır (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Türkan Aydoğmuş, §§ 35, 36).
21. Başvurucu hakkındaki daha öncesine ait psikotik belirtisiz ağır depresif nöbet tanısı ve yine 2019 yılına ait aynı tanıyla birlikte yineleyen depresif bozukluk tanısının başvurucunun çalışma ortamında maruz kaldığı herhangi bir eylemden, işlemden ya da ihmalden kaynaklandığına yönelik bir belirleme bulunmamaktadır. Nitekim başvurucu da İdare Mahkemesine sunduğu dava dilekçesinde 2017-2018 yıllarında tedavi gördüğünden ve hakkındaki psikotik belirtisiz ağır depresif nöbet tanısından bahsetmiş ve atama işleminin bu husus dikkate alınmadan yapıldığından bahisle de hukuka aykırı olduğunu iddia etmiştir. Diğer bir ifadeyle başvurucunun psikolojik taciz olarak nitelendirdiği atama işlemiyle ve öncesindeki disiplin cezalarıyla ortaya çıkmış bir psikolojik rahatsızlıktan değil yalnızca Bursa İl Jandarma Komutanlığında çalıştığı dönemde gelişmiş bir psikolojik rahatsızlıktan bahsedilebilmektedir. Bu somut durumun sonucu olarak da psikolojik taciz kastıyla hareket edildiğine dair başvurucunun yeterli ve ikna edici nitelikte bir açıklamasının mevcut olmadığı; bahse konu psikolojik rahatsızlıklarla ilgili raporların başvurucunun çalışma ortamında maruz kaldığı herhangi bir eylemden, işlemden ya da ihmalden kaynaklandığına yönelik içeriğe sahip olmadığı görülmektedir.
22. Bu bağlamda başvurucu hakkında tesis edilen işlemin ya da başvurucuya uygulanan herhangi bir eylemin süreklilik arz edecek şekilde yıldırmaya veya dışlamaya yönelik olduğunun ya da böyle bir işlem ya da eylemden kaynaklı olarak başvurucunun kişiliğinde, mesleki durumunda ya da sağlığında ortaya çıkmış, çekilmez bir ağırlık ve yoğunluk derecesine ulaşmış bir hususun başvurucu tarafından ortaya konulamadığı ve başvurucunun iddialarının soyut kaldığı anlaşılmaktadır.
23. Açıklanan gerekçelerle bir ihlalin bulunmadığı açık olan başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 30/10/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.