TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
ALİ GÜNDÜZ BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2021/61126) |
|
Karar Tarihi: 28/11/2024 |
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Hasan Tahsin GÖKCAN |
Üyeler |
: |
Recai AKYEL |
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ |
|
|
İrfan FİDAN |
|
|
Yılmaz AKÇİL |
Raportör |
: |
Hüseyin Ozan ADIYAMAN |
Başvurucu |
: |
Ali GÜNDÜZ |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşım ve yorumdan dolayı adli para cezasına hükmedilmesi nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Türkiye'de mahalli idarelerin karar organlarının belirlenmesi için 31/3/2019 tarihinde yerel seçimler yapılmıştır. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde Adalet ve Kalkınma Partisinin (AK Parti) adayı B.Y. ile Cumhuriyet Halk Partisinin adayı E.İ. ön plana çıkmıştır. Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) açıkladığı verilere göre bu seçimde kullanılan geçerli oyların %48,8'ini E.İ., %48,6'sını ise B.Y. almıştır. Toplam 8.865.072 kişinin oy kullandığı seçimde E.İ. rakibinden 13.629 fazla oy almıştır.
3. AK Parti 16/4/2019 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptali için YSK'ya başvurmuştur. 17/4/2019 tarihinde ise İstanbul İl Seçim Kurulu, göreve seçildiğine dair mazbatayı E.İ.ye vermiştir. Bununla birlikte YSK 6/5/2019 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptal edilmesine ve 23/6/2019 tarihinde yenilenmesine karar vermiştir. Seçimin iptal edilmesi kamuoyunda uzun süre tartışılmıştır. Seçimin yenilenmesi kararıyla birlikte İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkanlığı seçimi medyanın gündemine yerleşmiş ve yenilenen seçim sonuçlanıncaya kadar güncelliğini korumuştur.
4. Siyaset bilimci sıfatıyla bazı televizyon kanallarında yorumlar yapan Ö.T., yenilenen seçimin yapılmasından bir gün önce 22/6/2019 tarihinde Twitter hesabından "Kesin bir bilgi vereyim size; Ülkücü kardeşlerimizin en az % 90'ı [B.Y.ye] oy vermeyecek, bir kısmı [E.İ.ye] oy verecek, önemli bir kısmı ise ya sandığa gitmeyecek ya da boş atacak ama [B.Y.ye] oy vermeyecek, AK Parti pirince giderken bulgurdan oldu." içerikli bir paylaşımda bulunmuştur.
5. Kendisini devlete ve millî değerlere bağlı bir gazeteci, yazar ve şair olarak tanıtan başvurucu da Ö.T.nin iletisine karşılık olarak "Ö. [T.] gibi aptal insanları takip etmeyin lütfen sinirim bozuluyor." şeklinde bir ileti paylaşmıştır.
6. Başvurucunun paylaşımı ile kendisine hakaret ettiğini ileri süren Ö.T. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına (Başsavcılık) hitaben yazdığı 25/11/2019 tarihli dilekçeyle şikâyetçi olmuştur. Ö.T. şikâyet dilekçesinde kendisini yazar ve ulusal yayın yapan televizyon kanallarında programlara katılan siyasi bir yorumcu olarak tanıtmıştır. Buna ek olarak Ö.T. 22/6/2019 tarihli iletisine karşı başvurucunun ihtilaflı iletiyi paylaştığını ileri sürmüş ve cezalandırılmasını talep etmiştir.
7. Başsavcılıkta tespit edilen savunmasında başvurucu, paylaşımı kendisinin yaptığını, müştekiye hakaret etme kastının olmadığını, paylaşımı eleştiri amacıyla yaptığını ifade etmiştir. Başvurucu, hakaret suçunu işlediğinden bahisle hazırlanan iddianame kapsamında Ankara 11. Asliye Ceza Mahkemesinde (Asliye Ceza Mahkemesi) yargılanmıştır. Asliye Ceza Mahkemesi, hakaret suçunu işlediğini kabul ettiği başvurucunun 1.780 TL adli para cezası ile mahkûmiyetine kesin olarak karar vermiştir.
8. Asliye Ceza Mahkemesi gerekçesinde, sosyal medya paylaşımını başvurucunun yaptığının ve paylaşımın müşteki hakkında olduğunun sabit olduğunu belirtmiş; hakaret suçunun unsurları itibarıyla oluştuğunu kabul etmiştir. Gerekçeli kararın ilgili kısmı şöyledir:
"Sanık soruşturma aşamasında alınan beyanında; suça konu yorumu kendisinin yazdığını beyan etmiştir.
Kolluk araştırmasında suça konu tweeter hesabının sanık tarafından kullanıldığının tespit edildiği anlaşılmıştır.
Böylece iddia, sanığın ikrara dayanan savunması, dosya kapsamında bulunan internet çıktıları, kolluk araştırması ve tüm dosya kapsamına göre olay tarihinde sanığın katılanın bir tweetinin altına ismini de kullanarak 'Ö.[T.] gibi aptal insanları takip etmeyin lütfen sinirim bozuluyor' şeklinde yorum yazdığı anlaşılmış...[tır.]"
9. Mahkûmiyet kararı 17/11/2021 tarihinde başvurucunun huzurunda verilmiştir. Bununla birlikte gerekçeli kararın başvuruya tebliğ edildiğine dair bir tespit yapılamamıştır.
10. Başvurucu 22/12/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
11. Başvurucu, on dört kitabı olan yazar, gazeteci ve şair olduğunu belirtmiş; bu kapsamda Twitter hesabından paylaştığı iletinin eleştiri hakkı sınırları içinde ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini ifade etmiştir. Buna ek olarak yargılandığı davada Ö.T.nin Twitter paylaşımının kendisine verilmediğini, mahkûmiyet kararının kesin olması nedeniyle bir üst mahkemeye itiraz etme hakkını kullanamadığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
12. Başvuru, ifade özgürlüğü kapsamında incelenmiştir. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
13. İfade özgürlüğüne yapılan müdahalenin dayanağı olan 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 125. maddesinin kanunilik ölçütünü karşıladığı değerlendirilmiş, müdahalenin başkalarının şöhret veya haklarının korunmasına yönelik önlemlerin bir parçası olduğu ve meşru bir amaç taşıdığı sonucuna varılmıştır. Bu belirlemenin ardından müdahale, demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk ölçütü bakımından incelenecektir.
14. Anayasa'nın 26. maddesinde korunan ifade özgürlüğüne yapılan bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için zorunlu bir ihtiyacı karşılayan orantılı bir müdahale olması gerekir (Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, §§ 53-55; Mehmet Ali Aydın [GK], B. No: 2013/9343, 4/6/2015, §§ 70-72). Somut olayda başvurucunun ifade özgürlüğü ile bu özgürlüğe yapılan müdahalenin meşru amacı olan müştekinin şeref ve itibarının korunması hakkı arasında adil bir denge kurulmalıdır. Çatışan bu haklar arasında dengeleme yapılırken kullanılabilecek ölçütler genel olarak şunlardır:
i. İfadeleri kimin dile getirdiği (Nihat Zeybekci, B. No: 2015/5633, 8/5/2019, § 29; Kemal Kılıçdaroğlu, B. No: 2014/1577, 25/10/2017, § 59)
ii. Hedef alınan kişinin kim olduğu, ünlülük önceki davranışları yanında katlanması gereken bir eleştirinin sınırlarının sade bir vatandaşa göre daha geniş olup olmadığı (hedef alınan kişinin kamusal yetki kullanan bir görevli olması nedeniyle yapılan değerlendirmelerin bulunduğu kararlar için bkz. İlhan Cihaner (2), B. No: 2013/5574, 30/6/2014, § 82; Nilgün Halloran, B. No: 2012/1184, 16/7/2014, § 45; Kadir Sağdıç [GK], B. No: 2013/6617, 8/4/2015, §§ 60-66; Ali Suat Ertosun (7), B. No: 2014/1416, 15/10/2015, § 36; Zübeyde Füsun Üstel ve diğerleri [GK], B. No: 2018/17635, 26/7/2019, §§ 128, 129; hedef alınan kişinin siyasetçi olması nedeniyle yapılan değerlendirmelerin bulunduğu kararlar için bkz. Bekir Coşkun, §§ 66, 67; Ergün Poyraz (2) [GK], B. No: 2013/8503, 27/10/2015, § 56; Kemal Kılıçdaroğlu, §§ 59-61)
iii. İfadelerin genel yarara ilişkin bir tartışmaya katkı sağlayıp sağlamadığı, kamu ile diğer kişilerin düşünce açıklamaları karşısında sahip oldukları hakların ağırlığı (Bekir Coşkun, § 69; Çetin Doğan (2) [GK], B. No: 2014/3494, 27/2/2019, § 62; Ergün Poyraz (2), § 56; Kadir Sağdıç, §§ 60-66; İlhan Cihaner (2), §§ 66-73; Nihat Zeybekci, § 32)
iv. Kamuyu bilgilendirme değeri, toplumsal ilginin varlığı ve konunun güncel olup olmadığı (İbrahim Okur (2), B. No: 2018/12363, 26/5/2021, § 28; Seray Şahiner Özkan, B. No: 2016/6439, 9/6/2021, § 44)
v. Müştekinin kendisine yöneltilen ifadelere cevap verme imkânı olup olmadığı(Temel Coşkun, B. No: 2017/1632, 29/1/2020, § 33; Şaban Sevinç (2), B. No: 2016/36777, 26/5/2021, § 42; Nihat Zeybekci, § 39)
vi. İfadelerin hedef alınan kişinin hayatı üzerindeki etkisi (Ali Suat Ertosun (2), B. No: 2013/1592, 20/5/2015, § 33; Hüseyin Kocabıyık, B. No: 2020/15593, 22/11/2022, § 24)
vii. Cezalandırmaya konu edilen ifadelerin kullanıldığı bağlamdan koparılıp koparılmadığı (Nilgün Halloran, § 52; Bekir Coşkun, §§ 62, 63; Önder Balıkçı, B. No: 2014/6009, 15/2/2017, § 45, Nihat Zeybekci, § 36)
viii. Başvurucunun yaptırıma maruz kalma endişesinin kendisi üzerinde caydırıcı etki yaratıp yaratmayacağı (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Ergün Poyraz (2), § 79; Kemal Kılıçdaroğlu ve Cumhuriyet Halk Partisi, B. No: 2014/12482, 8/5/2019, § 46)
ix. Dava konusu söylemlerin maddi vakıaların açıklanması veya değer yargısı olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceği (Deniz Karadeniz ve diğerleri [GK], B. No: 2014/18001, 6/2/2020, §§ 48, 49; Durmuş Fikri Sağlar (2) [GK], B. No: 2017/29735, 17/3/2021, § 50)
15. Bu kapsamda somut olayda başvuru konusu ifadelerin bağlamı, hedef alınan kişinin kimliği, derece mahkemelerinin bu konuda ilgili ve yeterli bir gerekçe sunup sunmadıkları hususlarında değerlendirme yapılmalıdır.
16. Anayasa Mahkemesi maddi olgular ile değer yargıları arasında dikkatli bir ayrıma gidilmesi, maddi olgular ispatlanabilse de değer yargılarının doğruluğunu ispatlamanın mümkün olmadığının dikkate alınması gerektiğini kabul etmiştir (İlhan Cihaner (2), § 64).
17. Ceza soruşturması kapsamında yaptığı savunmada başvurucu, ihtilaf konusu "Ö.[T.] gibi aptal insanları takip etmeyin lütfen, sinirim bozuluyor." şeklindeki iletiyi müştekiyi eleştirmek amacıyla paylaştığını ifade etmiştir. Anılan iletinin Ö.T.nin bir değerlendirmesine karşılık paylaşılması, iletide geçen "...takip etmeyin..." ifadesi ve başvurucunun savunmasındaki eleştiri vurgusu dikkate alındığında başvurucunun esasen müştekiyi değil müştekinin paylaştığı iletideki bilgi, yorum ve değerlendirmeleri hedef aldığı anlaşılmıştır. Şikâyetçi, hararetli bir seçim ortamında adayların birbirlerine üstünlük sağlamaya çalıştıkları bir sırada son derece iddialı değerlendirmelerde bulunmuştur. Kesin nitelikteki bilgiye dayandığını açıklayan müşteki, kamuoyunda Milliyetçi Hareket Partisinin (MHP) tabanını oluşturduğu kabul edilen ülkücü grupların MHP'nin desteklediği aday yerine sol görüşlü bir partinin adayına oy vereceklerini ileri sürmüştür. Müştekinin bahse konu iletiyle belirli bir grup seçmeni seçime katılmama ya da belli bir adaya oy verme konusunda ikna etmeye çalıştığı söylenebilir. Buna karşılık aktarılan bilginin akla yatkın olmadığını düşünen başvurucu, müştekinin değerlendirmelerinin doğru ve tutarlı olmadığını ifade etmek için "aptal" kelimesini kullanmıştır. Ateşli tartışmaların yaşandığı çekişmeli bir seçim atmosferinde belirli bir bağlamda kullanılan ihtilaflı ifadeyi, müştekinin iletisindeki anlatının makul olmadığının sert bir ifadesi olarak kabul etmek gerekir. Dolayısıyla başvurucunun değer yargılarını açıklamak için kullandığı sözlerin keyfî bir saldırı oluşturduğunu kabul etmek için sebep bulunmamaktadır.
18. Öte yandan Anayasa Mahkemesi ihtilaflı iletide geçen "Ö. [T.] gibi aptal insanlar" şeklindeki ifadenin rahatsız edici, kaba ve kışkırtıcı olduğunu kabul etmektedir. Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi pek çok kararında ifade özgürlüğünün bir dereceye kadar abartıya ve hatta kışkırtmaya izin verecek şekilde geniş yorumlanması gerektiğini de ifade etmiştir (Ali Suat Ertosun, B. No: 2013/1047, 15/4/2015, § 66; Zübeyde Füsun Üstel ve diğerleri, § 102). Ayrıca her kaba ve kırıcı sözün bir cürüm oluşturduğunun kabul edilmesi ve bu kapsamda sözün sahibine adli bir ceza ile müdahale edilmesi beklenmemelidir. İnsanlar ilişkilerinde iletişime geçtikleri kişilerin dünya görüşü, eylemleri ya da iletişimin konusuna bağlı olarak nazik davranmayı tercih edebilecekleri gibi kırıcı ya da kaba eylemlerde de bulunabilir. Her söz kendisini var eden durumla birlikte değerlendirilmelidir. Belirli bir durumda kaba olarak kabul edilebilecek bir söz ve bilhassa sövme olarak nitelendirilebilecek bir kelime başka bir durumun yarattığı duygu ve düşüncenin en güçlü ifadesi olarak ortaya çıkabilir. Eldeki somut olayda olduğu gibi derinliğine bir anlam iletişimini gerektirmeyen gündelik ilişkilerde kaba yahut kırıcı olduğu değerlendirilen ifadeleri kullanan herkes hakkında otomatik olarak ceza mahkûmiyetine karar verilmesi iletişimi olanaksızlaştırır ve bu durum demokratik bir toplumun vazgeçilmez unsuru olan ifade özgürlüğü üzerinde caydırıcı etki doğurur (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Kerim Karabıçak, B. No: 2021/61944, 20/12/2023, § 13).
19. Toplumsal hayatta kullanılan ve dilin anlam dairesinde olan sözcüklerin adli cezalandırmaya konu edilebilmesi için söylendiği bağlama göre sebepsiz bir saldırı oluşturmasının yanında hedef alınan kişinin hayatı üzerindeki etkisinin de gözetilmesi gerekir (bkz. § 14/vi). Müşteki, bizzat neden olduğu yahut içinde yer aldığı polemikler nedeniyle kendisine yöneltilen kaba sözlerden sonra da tartışmaların odağında yer almaya devam etmiştir. Kaldı ki basın yayın organlarını ve sosyal medyayı sık kullanan müştekinin yüz binden fazla takipçisi olan bir Twitter kullanıcısı olduğu da gözetildiğinde kendisine yöneltilen ifadelere cevap verme olanağının mevcut bulunduğu açıktır (bkz. § 14/v).
20. Asliye Ceza Mahkemesi başvurucu aleyhine adli para cezasına hükmettiği kararının gerekçesinde herhangi bir açıklama yapmaksızın sadece davaya konu paylaşımı başvurucunun yaptığını tespit etmiştir. Mahkeme, başvurucunun paylaşımında kullandığı ifadelerin bağlamını ve sebepsiz bir saldırı niteliğinde olup olmadığını değerlendirmemiştir. Bunun yanında müştekinin kendisine yöneltilen ifadelere cevap verme olanağı olup olmadığını yeterince tartışmadan sosyal medya paylaşımında kullandığı ifade nedeniyle başvurucunun adli para cezası ile mahkûmiyetine karar vermiştir.
21. Sonuç olarak ilk derece mahkemesinin ifade özgürlüğü ile şeref ve itibarın korunması hakkı arasında adil bir denge kurduğundan bahsedilemeyeceği, Mahkemenin gerekçesinin başvurucunun ifade özgürlüğüne yapılan müdahale yönünden ilgili ve yeterli olmadığı değerlendirilmiştir.
22. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
23. Başvurucu, yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunmuştur.
24. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği mahkemece yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin ifade özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara 11. Asliye Ceza Mahkemesine (E.2021/953, K.2021/894) GÖNDERİLMESİNE,
D. 487,60 TL harçtan oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 28/11/2024tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.