Seçim kararı alınması nedeniyle; Adalet, İçişleri ve Ulaştırma Bakan’larının değiştirilerek yerlerine bağımsız kişilerin getirilmesi yolundaki Anayasa hükmünün uygulanmasında, ilgili maddeye uygun davranılmamakta ve Anayasa’nın ilgili hükmü ihlal edilmektedir. Bu ihlalin hukuki ve cezai sonuçları olduğu gibi, idari bir tasarruf niteliğindeki bu uygulamanın yargı kararı ile iptal edilmesi de mümkündür.

Seçimlerin genel güvenliğini sağlamak ve tarafsız bir yönetim altında yapılmasını temin etmek amacıyla, Anayasa’mıza özel hükümler konulmuştur. Anayasa’nın 114. maddesi; Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimlerinden önce, Adalet, İçişleri ve Ulaştırma bakanları çekilir, bu bakanlıklara Türkiye Büyük Millet Meclisi içinden veya dışarıdan bağımsızlar Başbakanca atanır hükmünü taşımaktadır. Oysa yapılan atamalarda ‘bağımsızlık’ kriterine uyulmadığı, aksine ilgili bakanlık ve iktadara sıkı sıkıya bağlı olan kişilerin atandığı görülmektedir.

Bağımsızlığın; bir siyasi parti üyesi olup olmamanın dışında nitelikleri vardır. Bağımsız olmak, bir partiye kayıtlı olup olmamaktan ziyade, siyasi iktidara ve değiştirilecek bakanlığa veya bakana bağlı olup olmamak anlamına gelmektedir. Bağımsız Bakan olarak atanan kişiler ise, Anayasa gereğince istifa eden siyasi nitelikli Bakan’ın en yakın bürokratlarıdır. Onun siyasi görüşlerine uygun olarak hareket eden ve ona bağlı ve bağımlı olan kişilerdir.

Anayasa’da öngörülen bağımsızlık niteliğinin mevcut olmadığı “devir teslim töreninde” açık bir şekilde ortaya çıkmıştır. Nitekim devir teslim töreninde bakanlık görevini devir alan eski bakanın bürokratı durumundaki Müsteşar’ı aynen ‘Emaneti aldığım gibi size devredeceğimi arzederim’ demiştir. Yani bu görevi, başbakan’ın ve eski bakanın kendisine tevdi ettiği bir ‘emanet’ gibi gördüğünü ifade ederek, siyasi literatürde sıkca yer alan ‘emanetçi’ rolünü üstlendiğini ifade etmiştir. Bununla yetinmeyerek ‘Emaneti aldığım gibi size devredeceğim’ diyerek, seçim sonucunda, bakanın mensup olduğu siyasi partinin seçimi kazanacağı, aynı kişinin tekrar aynı bakanlığa geleceği inancını ifade ederek, bağımsızlık ve tarafsızlığına daha baştan gölge düşürmüştür. Bu durumda yapılan atamaların, Anayasa’da yer alan hükme uygun olmadığı, Anayasa’nın lafzına ve ruhuna aykırı olduğu görülmektedir. Bu aykırılığın bir takım yasal yaptırmları vardır ve giderek idari bir tasarruf niteliğindeki bu atamanın, açılacak bir davada yargı kararı ile iptal edilmesi olasılığa da mevcuttur.


Av.A.Erdem Akyüz