Konya’da Cihanbeyli Adalet Sarayı’nın açılış töreninde konuşan Bakan Tunç, “Artık darbe mağdurlarının hakkını koruyan ve darbecileri yargılayan bir yargı var. İşte hazmedilemeyen budur” diye konuştu.

İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarına da değinen Adalet Bakanı Tunç, “Bu katliamı gerçekleştiren katiller, insanlık önünde hesap verecekler. Bunu insanlık görecek inşallah. Hep beraber bunu göreceğiz" ifadelerini kullandı.

ULUSLARARASI KURULUŞLAR, İNSANLIĞIN SORUNLARINA SESSİZ KALIYOR

Dünyada hakkaniyeti, adaleti ve mazlumların hakkını savunmayı sürdürdüklerini vurgulayan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Filistin'de 28 günden bu yana zulüm ve vahşetin yaşandığını dile getirdi.

Tunç, Filistin'de çocukların ve kadınların katledildiğine dikkati çekerek, şöyle konuştu:

"8 binden fazla sivil insanın canına kıyıldı. Dünyanın gözü önünde bunlar yapılıyor. 3 bin 500'den fazla çocuk katledildi. 500'e yakın, bir yaşın altındaki bebekler, maalesef insanlığın gözü önünde katlediliyor. Türkiye'nin ve özellikle Sayın Cumhurbaşkanımızın dışında dünya liderlerinden yüksek bir ses maalesef göremiyoruz. Uluslararası kuruluşlar, İsrail'in vahşi saldırıları karşısında sessiz ve etkisiz kalıyorlar. Sayın Cumhurbaşkanımız, bunu her platformda ifade etti. 'Dünya, beşten büyüktür' derken uluslararası sistem, artık insanlığın sorunlarına cevap veremiyor. Uluslararası kuruluşlar, insanlığın sorunlarına sessiz kalıyor. Bu sistem artık reforme edilmeli. Yeni bir dünya kurulmalı. 'Dünya, beşten büyüktür. Dünyada adalet olmalı. Daha adil bir dünya mümkündür' derken işte bugünlere işaret ediyor."

Filistin'de Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyinde ateşkes önerilerinin bir üyenin vetosuyla reddedildiğine dikkati çeken Tunç, insani yardım önergesinin bile aynı şekilde geri çevrildiğini anımsattı.

BU KATLİAMI GERÇEKLEŞTİREN KATİLLER, İNSANLIK ÖNÜNDE HESAP VERECEKLER

Adalet Bakanı Tunç, BM'de 120'den fazla ülkenin İsrail'in katliamlarının durdurulmasını ve ateşkesin sağlanmasına yönelik kararına karşın 14 ülkenin buna karşı çıktığını söyledi.

Bu ülkelerin katliamın sürmesini istediklerine dikkati çeken Bakan Tunç, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

"O 14 ülke adeta 'Çocuklar, kadınlar katledilmeye devam etsin' dedi. O ülkeler, dünya tarihine kara bir leke olarak geçecek. Zulümle abat olunmaz. Türkiye olarak oradaki zulmün sona ermesi için başta Sayın Cumhurbaşkanımız, Dışişleri Bakanımız, her türlü diplomatik çalışmayı gerçekleştirmeye devam edeceğiz. Önceliğimiz orada akan kanın durması. Hastaneler bombalanıyor. Önceki gün Türkiye'nin inşa ettiği Türk-Filistin Dostluk Hastanesi, kanser hastanesi bombalandı. Hastane bombalanır mı? Okul bombalanır mı? Mülteci hakları diye bas bas bağıran o uluslararası kuruluşlar, mülteci kampı bombalanıyor. Yüzlerce kadın hakları diye konuşanlardan bir tek cümle duyuyor muyuz? Maalesef duyamıyoruz. İşte ikiyüzlülük bu. Bu ikiyüzlülüğe hep karşı gelmeye devam edeceğiz. Dünyada adaleti ve hakkaniyeti savunmaya devam edeceğiz. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi var, 47 üyeden oluşuyor. Bir yerde insan hakları ihlali olduğunda hemen koşup, toplanıp karar alıp gitmeleri ve inceleme yapmaları lazım. 28 gün geçti, niye inceleme yapmıyorsunuz? Delilleri zaten apaçık ortada. Onları toplayıp uluslararası ceza mahkemesinin önüne koymamız gerekir. İnşallah o günler de gelecek ve bu katliamı gerçekleştiren katiller, insanlık önünde hesap verecekler. Bunu insanlık görecek inşallah. Hep beraber bunu göreceğiz."

BİRİLERİ YARGININ KENDİ ARKA BAHÇELERİ OLMAKTAN ÇIKMIŞ OLMASINDAN RAHATSIZLAR

Yargının milletin yargısı olduğuna vurgu yapan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, birilerinin yargının kendi arka bahçeleri olmaktan çıkmış olmasından rahatsız olduğunu söyledi. Bakan Tunç, konuşmasına şöyle devam etti;

“Yargının, milletin yargısı olmasından rahatsız olanlar var. Onlar rahatsız olmaya devam etsin ama biz yolumuza devam edeceğiz. 15 Temmuz darbe gecesinde darbe kalkışmasında o gece hemen ilk saatlerde, ilk dakikalarda darbecilere karşı soruşturma başlatan ve onları milletin karşısında hesap verdiler işte bu yardı. Bu milletin yargısı ama geçmişte yargı böyle miydi? Onların istediği yargı düzeninde yargı nasıldı? Darbeciler karşısında selam duran bir yargı vardı. Darbecilere anayasa hazırlayan hukukçular vardı. 27 Mayıs'ta, 12 Eylül'de darbe mağdurlarını yargılayan, bu ülkenin seçilmiş başbakanlarını asan bir yargı vardı. Milletin temsilcilerini hapislere tıkan bir yargı vardı. Ama şimdi artık darbe mağdurlarının hakkını koruyan ve darbecileri yargılayan bir yargı var. İşte hazmedilemeyen budur. O nedenle biz hep milletin yargısına güç vermeye, gerek fiziki imkanlar, gerek hakim, savcı sayımız, gerek mevzuatın yenilenmesi ve teknolojik imkanları da yargımızın hizmetine sunarak vatandaşlarımızın daha hızlı, daha adil, daha güvenilir bir yargı hizmetinden yararlanabilmesinin yolunu açmak için mücadelemize devam edeceğiz inşallah”

BUGÜN 366 MÜSTAKİL ADLİYE BİNAMIZ VAR

Milletin yargısına güç vermek, fiziki imkanları artırmak ve teknolojik imkanlardan yararlanmak için çalışmaların sürdüğünü belirten Bakan Tunç, hakim ve savcı sayısı ile mevzuatın yenilenmesi konusunda adımlar atıldığını söyledi.

Adalet Bakanı Tunç, vatandaşların daha hızlı, adil ve güvenilir yargı hizmetlerinden yararlanabilmesinin yolunu açmak için mücadeleye devam edeceklerinin altını çizdi.

Adalet binalarının adliyenin vakarına yakışır olması gerektiğini anlatan Bakan Tunç, "Türkiye genelinde 2002 yılına kadar sadece 78 adalet binası vardı. Adalet binaları hep kiralık binalardaydı, merdiven altlarında duruşmalar yapılırdı. Daktilo sesleri, karbon ve fotokopi kağıtlarını bile hakimlerimiz, savcılarımız, yazı işlerimiz maalesef avukatlardan ister durumdaydı. Böyle bir fiziki imkan söz konusu. Bugün 366 müstakil adliye binamız var. Hepsi teknolojinin son imkanlarıyla donatılmış ve her türlü ihtiyacı devletimiz tarafından giderilen modern binalarda hizmet vermeye devam ediyoruz" diye konuştu.

Tunç, 2002'de 9 bin 349 hakim ve savcının görev yaptığı bilgisini vererek, şunları dile getirdi:

"Bugün bu sayıyı 23 bin 814'e çıkardık. 23-24 Aralık'ta da yeni bir sınav yapıyoruz. Bin hakim, savcı yardımcısı alıyoruz. Artık bundan sonraki sistemimiz hakim, savcı adayı değil mesleğe başlamadan önce üç yıl hakim ve yardımcısı olarak görev yapacaklar. Öncelikle 2024 yılından itibaren hukuk fakültesini bitiren bir kardeşimiz, hukuk mesleklerine giriş sınavına girecek. Bu sınavı kazandığı takdirde avukat olmak istiyorsa avukatlık stajına başlayabilecek yani avukatlık stajına başlayabilmek için bir sınavı geçmiş olacak. Bu da savunmanın kalitesi açısından, avukatlarımızın özellikle yargı hizmetlerinde daha güçlü ve etkin olabilmesi açısından önemli."

HAKİM, SAVCI YARDIMCILIĞINI ÇOK ÖNEMSİYORUZ

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, adayların hakim ve savcı yardımcılığı sınavına girebilmeleri için hukuk mesleklerine giriş sınavını kazanmaları gerektiğini vurguladı.

"Dolayısıyla hukuk fakültesi mezunu bir kardeşimiz, öncelikle ÖSYM'nin yaptığı ön elemeden geçece." diyen Bakan Tunç, şunları ifade etti:

"Sonrasında da avukatlık stajı. İsterse hakim, savcı yardımcılığı sınavına girecek. Hakim, savcı yardımcılığını çok önemsiyoruz. Bugüne kadar hakimlik mesleğine kabul edilen hakim savcı adaylarımız, iki yıl süren bir stajla hakimlik, savcılık mesleğine başlayıp kürsüye çıkıyordu. Artık hakim, savcı adayı yok, hakim, savcı yardımcısı var. Hakim, savcı yardımcılarımız da bir yıl adalet akademisinde güçlü bir eğitim alacaklar. Oradaki sınavları da başarıyla verecekler. Çok sayıda sınav var orada da. Sonrasında iki yıl boyunca da tecrübeli hakim ve savcılarımızın yanında onların yardımcısı olarak görev yapacaklar ve üç yıl donanımlı ve güçlü bir şekilde kürsüye çıkmış olacaklar."

AVRUPA'NIN EN ÇAĞDAŞ, EN YENİ MEVZUATI BİZDE

Adalet Bakanı Tunç, Ceza Kanunu, Borçlar Kanunu, Ticaret Kanunu ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu başta olmak üzere bütün temel kanunları yenilediklerini belirterek, "Şu anda Avrupa'nın en çağdaş, en yeni mevzuatı bizde. Hakim, savcı sayımız da Avrupa ortalamasına yaklaştı. Belki birkaç bin daha aldığımızda o ortalamayı da yakalamış olacağız. Teknolojinin imkanlarını da sunuyoruz" dedi.

KİRA UYUŞMAZLIKLARINDA 10 BİN 46 DOSYA ARABULUCULUKLA ÇÖZÜLDÜ

Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerini daha da geliştirdiklerine dikkati çeken Bakan Tunç, 2013'ten bu yana 4 milyon 488 bin uyuşmazlığın arabulucuların önüne geldiği bilgisini verdi.

Bunlardan 3 milyon 324 bininin anlaşmayla sonuçlandığını anlatan Adalet Bakanı Tunç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Dolayısıyla yüzde 70 oranında bir anlaşma olduğunu görüyoruz. İhtiyari arabuluculukta yüzde 99 başarı, zorunlu arabuluculuk dediğimiz, dava açmadan önce arabulucuya gitme zorunluluğu olan davalarda da yüzde 49. Yani 3 milyon dosyanın yargıya intikal etmeden çözümlenmesi demek, en az 6 milyon insanın adliyeye düşmemesi demek. Dolayısıyla bundan sonra da 1 Eylül'den itibaren kira uyuşmazlıklarında, kat mülkiyeti uyuşmazlıklarında da arabuluculuk müessesesini başlattık. Orada da başarı devam ediyor. Kira uyuşmazlıklarında bugüne kadar çözümlenen, arabulucuya intikal eden uyuşmazlıkların 10 bin 46'sı anlaşmayla sonuçlandı. Bu, ne demek? 20 bin ev sahibinin ve kiracının adliye kapısına düşmemesi demek. 7 bininin davaya intikal ettiğini görüyoruz yani burada da kira hukukunda da anlaşma oranının anlaşmamadan yüksek olduğunu görüyoruz. Bu da sevindirici bir gelişme."