GİRİŞ
24 Şubat 2025 tarihli yazımızda,[1] Yargıtay Üçüncü Hukuk Dairesinin 19 Kasım 2024 Tarih ve E.2024/2704, K.2024/3706 Sayılı kararı ile, bir tarafı tüketici olan avukatlık sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıkların tahkime elverişli olduğuna karar verdiğini belirtmiştik. Dairenin anılan kararda, tahkime elverişlilik hususunu ayrıca ve açıkça tartışmadığını, fakat tahkime elverişlilik hususu, hakem kararının iptali istemi ile açılan davalarda mahkemece resen gözetilecek hususlardan olduğundan, bu yönde bir sakınca görmemesinin, uyuşmazlığın tahkime elverişli olduğu görüşünde olduğuna delalet ettiğini belirtmiştik. Ayrıca, belirtilen kararda, davacının tahkime elverişlilikle ilgili veya tahkim şartının haksız şart olup olmadığına ilişkin bir itirazı bulunmadığını, buna ek olarak Dairenin konuyu tüketici sözleşmelerindeki haksız şartlar açısından da ele almadığını eklemiştik.
Bu defa Yargıtay Üçüncü Hukuk Dairesi, 7 Ekim 2025 Tarih ve E.2025/1892, K.2025/4638 Sayılı kararı ile, önceki kararının aksine, bir tarafı tüketici olan avukatlık sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıkların tahkime elverişli olmadığına karar vermiştir. Önceki kararının aksine bu kararda, ayrıca ve açıkça tahkime elverişlilik hususuna değinmiş ve önceki yazımızda belirttiğimiz tüketici sözleşmelerindeki haksız şart hususunu da incelemiştir. Bu davada da davacı tüketicinin, avukatlık sözleşmesindeki tahkim şartının haksız şart teşkil ettiğine yahut tüketici sözleşmelerinin tahkime elverişliliğine yönelik herhangi bir itirazı bulunmamaktadır.
OLAY
Olayda bir avukat ile ticari veya mesleki amaçla hareket etmeyen bir gerçek kişi müvekkili arasında, bir taşınmaz üzerindeki ortaklığın giderilmesi davasına ilişkin olarak avukatlık sözleşmesi imzalanmıştır. İlerleyen süreçte müvekkil, kendisine göre haklı sebeplerden dolayı avukatı 1 Mart 2024 tarihli azilname ile azletmiştir. Azlin haksız olduğunu düşünen avukat, sözleşmedeki tahkim şartı uyarınca tahkim yoluna başvurarak avukatlık ücretine hak kazandığını belirtmiş ve ücretin müvekkilden tahsilini talep etmiştir. Hakem, 21 Kasım 2024 tarihli kararı ile azlin haksız olduğuna ve dava konusu ücretin müvekkilden alınarak avukata verilmesine karar vermiştir. Bu karara karşı müvekkil, 30 Aralık 2024 tarihinde iptal davası açmıştır. İlk derece mahkemesi, davanın reddine karar vermiş, müvekkil hükmü temyiz etmiştir. Temyiz incelemesi sonucunda 7 Ekim 2025 tarihinde Daire oy birliği ile inceleme konusu olan kararı vermiştir.
MAHKEMENİN HUKUKÎ GEREKÇESİ
Daire aynen “… avukatlık sözleşmesinde yer alan tahkime ilişkin hükmün haksız şart olduğu ve bu nedenle geçersiz olduğu anlaşıldığından dava konusu uyuşmazlık tahkime elverişli olarak kabul edilmez.” şeklindeki gerekçe ile iptal davasının reddine dair ilk derece mahkemesi kararını bozmuştur. Buna ek olarak bozma sebebine dayanak kanun maddelerinin, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ndaki, hakem kararının iptaline ilişkin sebeplerden madde 439/2-ç’deki “Hakem veya hakem kurulunun, hukuka aykırı olarak yetkili veya yetkisiz olduğuna karar verdiği” ile 439/2-ğ’deki “Kararın kamu düzenine aykırı olduğu” bentleri olduğunu ve dolayısıyla bu gerekçenin mahkemece kendiliğinden gözetilecek hususlardan olduğunu belirtmiştir.
DEĞERLENDİRME
Öncelikle, Dairenin iptal gerekçesini anlatan yukarıda alıntılanan cümlesinde iki çelişik kısım bulunmaktadır. Cümlenin ilk kısmında “avukatlık sözleşmesinde yer alan tahkime ilişkin hükmün haksız şart olduğu ve bu nedenle geçersiz olduğu anlaşıldığından” şeklinde, tahkim şartının tüketici hukukundaki haksız şartlardan olduğu belirtilerek bu hükmün geçersiz olduğuna değinilmiş; sonraki kısmında ise “dava konusu uyuşmazlık tahkime elverişli olarak kabul edilmez” denilerek ilk kısımdan tamamen farklı bir sonuca varılmış, uyuşmazlığın tahkime elverişli olmadığı söylenmiştir. Bir uyuşmazlık türü tahkime elverişli değilse, onunla ilgili olarak ne kadar geçerli ve kuvvetli bir tahkim sözleşmesi yapılırsa yapılsın, tahkim sözleşmesi veya şartı geçerli olmadığından değil. uyuşmazlığın kendisi tahkime elverişli olmadığı için tahkime gidilemeyecektir. Tahkime elverişli olduğu konusunda hiçbir tereddüt bulunmayan bir uyuşmazlık türünde ise, tahkim şartı geçersizse, uyuşmazlığın tahkime elverişliliği hususu değişmeyecek, uyuşmazlık tahkime elverişli kalmaya devam edecek, taraflar arasındaki tahkim şartı geçersiz olduğundan dolayı iptal davası kabul edilecektir. Bu hususlar göz önünde bulundurulduğunda, Daire kararından, tahkim şartının geçersiz olduğu açıkça anlaşılmakta; fakat, tahkime elverişlilikle ilgili açık bir kanaate varılamamaktadır.
İkinci olarak, tahkim sözleşmesi veya şartının geçerli olup olmaması, şartın bizatihi bir sözleşme olarak geçerliliğini kastetmektedir. Olaydaki avukatlık sözleşmesi bir tüketici sözleşmesi olarak haksız şartlar içerebilir. Eğer buradaki tahkim şartının haksız şart olduğu düşünülüyorsa bu husus HMK m.439/2-a’daki “… tahkim sözleşmesinin geçersiz olduğu” iptal sebebine esas teşkil etmektedir. Bu iptal sebebi ise iptal davasına bakan mahkemece kendiliğinden gözetilecek hususlardan olmayıp davacının ileri sürmesi halinde incelenebilecektir. Karardan anlaşıldığına göre müvekkilin ne hakem önündeki yargılamada, ne iptal davasına ilişkin dilekçesinde ne de temyiz dilekçesinde bu hususa ilişkin bir yakınması bulunmamaktadır. Dolayısıyla, avukatlık sözleşmesindeki tahkim şartının tüketici hukuku anlamında bir haksız şart olduğuna kanaat getirilse dahi, bu husus somut olayda müvekkil tarafından ileri sürülmediği için hakem kararının iptali sebebi olamayacaktır.
Üçüncü olarak, Daire kararına gerekçe olarak “avukatlık sözleşmesinde yer alan tahkime ilişkin hükmün haksız şart olduğu ve bu nedenle geçersiz olduğu anlaşıldığından dava konusu uyuşmazlık tahkime elverişli olarak kabul edilmez” cümlesini alarak tahkim şartının geçersizliği yahut tahkime elverişlilik şeklindeki iptal sebeplerine dayanacağı intibâını uyandırsa da, dayanak mevzuat hükmü olarak hakemin yetkisizliği ile kamu düzenine aykırılık sebeplerini göstermiştir. Gerekçedeki iki sebep ile dayanak mevzuat olarak gösterilen iki sebep birbirine uymamaktadır. Buna ek olarak, hakemin yetkisizliğinden doğan iptal sebebine dayanılabilmesi için, bu hususun müvekkil tarafından tahkim yargılamasındaki cevap dilekçesinde öne sürülmesi, ayrıca iptal davasında buna ilişkin bir talebin bulunması gerekir. Böyle bir durum söz konusu olmadığından, hakemin yetkisizliği mahkemenin kendiliğinden gözetebileceği bir iptal sebebi de teşkil etmediğinden, bu bende dayanılarak iptal kararı verilmesi mümkün değildir.
Son olarak, müvekkilin tahkim şartının geçersizliği hususunda herhangi bir iddiası bulunmadığından, ve buna bağlı olarak avukatın da buna ilişkin bir cevabı bulunmadığından taraflar açısından sürpriz bir karar ortaya çıkmıştır. Dahası, bir tüketici sözleşmesinde tahkim şartının konulması her halükarda haksız şart teşkil etmez. Yalnızca böyle bir şart varsa bunun tüketici ile müzakere edilmeden konulduğu yönünde aksi ispatlanabilen bir karine bulunmaktadır. [2] Dolayısıyla, avukat bunun müvekkili ile müzakere edildiğini ispatlayabilirse tahkim şartı haksız şart olmayacaktır. Fakat müvekkilin bu yönde bir yakınması olmadığından avukatın da tahkim şartının müzakere edilip edilmediğine yönelik beyanda bulunması mümkün olmamıştır.
Son olarak, Daire kararında tüketici uyuşmazlıklarının tahkime elverişliliği ve kamu düzenine aykırılık hususları gerekçelendirilmediğinden halihazırda kararın bu yönden değerlendirilmesine de imkan bulunmamaktadır. Ayrıca iptal davası sonucunda verilen karar henüz kesinleşmediğinden, ilk derece mahkemesinin direnme kararı verip vermeyeceği ve dosyanın Yargıtay Hukuk Genel Kurulu önüne gelip gelmeyeceğini de beklemek gerekmektedir.
Şahap ALTUNHAN
-----------------
[1] Şahap Altunhan, “Bir Tarafı Tüketici Olan Avukatlık Sözleşmeleri de Tahkime Elverişlidir,” Hukuki Haber, 24 Şubat 2025, https://www.hukukihaber.net/bir-tarafi-tuketici-olan-avukatlik-sozlesmeleri-de-tahkime-elverislidir
[2] 6502 sayılı Türketicinin Korunması Hakkında Kanun m.5/3.





