T.C.
Yargıtay
6. Hukuk Dairesi
2021/2882 E., 2022/3015 K.
"İçtihat Metni"
DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin iştigal konusu her nevi tabii ve suni deriden malulün ve her türlü yan ürünlerin imal edilmesi, imal ettirilmesi, alım-satımı, ithali, ihracı ve pazarlaması olduğunu, döviz kurlarında aşırı yükselme , buna paralel malzeme ve işçilik maliyetlerinde meydana gelen artış, borçlanma faizlerinin yükselmesi, ekonomik belirsizliklerin artması sebebiyle deri sektörününü duraklama aşamasına geldiğini, bu nedenle şirketin mali durumunu düzeltme imkanı olmadığı, zira şirketin faal durumda olmadığını, ortakların da sermayeyi arttırma durumunun da olmadığını, şirketin piyasadan herhangi bir alacağı veya hakkının bulunmadığını beyanla borca batıklığını tespiti ile TTK 179 ve TTK 376 ve ilgili maddeleri uyarınca şirket hakkında iflas kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Davanın İİK’nun 178.maddesi gereğince borçlu tarafından açılan doğrudan iflas istemine ilişkin olduğu, iflas avansının yatırıldığı, iflas ilanlarının yapıldığı, uyuşmazlık konularının; davacı şirketin rayiç değerlere göre borca batık olup olmadığı, malvarlığındaki aktif değerler toplamının, pasif değerler toplamını karşılayıp karşılayamadığı, davacı şirketin iflas koşullarının oluşup oluşmadığı olduğu anlaşılmıştır.
Dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, bilirkişi ... tarafından düzenlenen raporda, iflas talebinde bulunan şirketin 2019 yılı ticari defterlerinin 6102 sayılı TTK ilgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulmuş olduğu, davacı şirketin 31/12/2018 tarihli önceki dönem bilançosunda öz varlıkları kaydi olarak (+) 5.253.435,95 TL , TTK 376/3 maddesinde belirtilen esaslar çerçevesinde yaptırılan değerlemeler sonucu öz varlıklarının rayiç tutarları(+) 5.346.714,26 TL olarak hesaplandığı, davacı şirketin dava konusu 30/09/2019 tarihli cari dönem bilançosunda öz varlıkları kaydi olarak (-) 1.435.998,84 T L , TTK 376/3 maddesinde belirtilen esaslar çerçevesinde yaptırılan değerlemeler sonucu öz varlıklarının rayiç tutarları (-) 9.499.846,67 TL olarak hesaplandığı, rayiç değer bilançolarının borca batık olduğu, 30/09/019 tarihli alacaklılar listesine göre 2,8 milyon TL civarında tedarikçilere borcu olduğu, 1,8 milyon TL'Sinin 6 alacaklıya ait olduğu, 12 adet çek karşılığı 1.045.000,00 TL alacaklı müdahil ... Ltd. Şti'nin iddialarına göre, iflas talep eden şirketin faaliyetinin devam ettiği, aynı adreste diğer şirketle organik bağının olduğu, tek ortaklı şirketlerin ortaklık hisse devirlerinin 24/09/2019 tarihinde ....'den ...'a bütün hukuki ve mali yükümlülükleriyle yapıldığı, davacı şirketin ilişkili tarafı .... San. Ve Tic. Ltd. Şti ile 2019 yılında alım-satıma dayalı ticari ilişkisinin olduğu, bu ilişkinin borç- alacak hareketlerinin olduğu, davacı şirketin, ilişkili taraftan Nette 7.222.683,00 TL tutarında çek aldığı, banka hesaplarına ilişki taraftan 8.845.316,22 TL para geldiği, ilişkili tarafa 5.977,439,99 TL iade ettiği, nette banka hesaplarında 2.867.877,13 TL kaldığı, ilişkili şirkete 750.000,00 TL tutarında çek keşide ettiği, ilişkili şirketin cari hesabını takip ettiği 120.01.011 hesap kodlu alıcılar hesabının 26.977.767,99 TL tutarında mal-para aktardığı bu hesabın borcuna yazdığı, ilişkili taraftan gelen 26.977.767,99 TL mal-para bedellerini ise yine bu hesabın alacağına yazıldığı, dönem sonunda bu hesabın bakiyesinin sııfır(0,00 TL) olduğu, ilişkili taraftan 2019 yılında Nette 231.055,20 TL tutarında mal aldığı, ilişkili tarafa 2019 yılında Nette 10.502,718,51 TL tutarında mal sattığı, davacı şirketin dava konusu 30/09/2019 tarihli Kar Zarar Tabloları incelendiğinde, net satışlarının 14.592.238,45 TL olduğu, bu satışlarının %72'sininde ilişkili tarafı ....San. Ve Tic. Ltd. Şti'ne yapılan satışlar olduğu, şirket aktifine kayıtlı araçlar olduğu, fakat noter satışlarıyla el değiştirdiği, aktif araç kaydına rastlanmadığı, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Bilgi Sisteminden elektronik sorgulamada davacı şirketin aktifinde kayıtlı bir taşınmaza rastlanmadığı belirtilmiştir.
Bilirkişi raporuna itiraz sonucu ek rapor alınmasına karar verilmiş, aynı bilirkişi tarafından düzenlenen ek raporda, iflas talebinde bulunan şirketin 2019 yılı ticari defterlerinin 6102 sayılı TTK ilgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulmuş olduğu, davacı şirketin 31/12/2018 tarihli önceki dönem bilançosunda öz varlıkları kaydi olarak (+) 5.253.435,95 TL , TTK 376/3 maddesinde belirtilen esaslar çerçevesinde yaptırılan değerlemeler sonucu öz varlıklarının rayiç tutarları(+) 5.346.714,26 TL olarak hesaplandığı, davacı şirketin dava konusu 30/09/2019 tarihli cari dönem bilançosunda öz varlıkları kaydi olarak (-) 1.435.998,84 T L , TTK 376/3 maddesinde belirtilen esaslar çerçevesinde yaptırılan değerlemeler sonucu öz varlıklarının rayiç tutarları (-) 9.499.846,67 TL olarak hesaplandığı, borca batıklığın 9 aylık sürede 5.346.714,26 TL (+) 9.499.846,67 =14.846.560,93 TL negatif yönlü arttığı, rayiç değer bilançolarının borca batık olduğu, 30/09/019 tarihli alacaklılar listesine göre 2,8 milyon TL civarında tedarikçilere borcu olduğu, 1,8 milyon TL'Sinin 6 alacaklıya ait olduğu, davacı şirketin organik bağının olduğu ilişkili tarafının fiilen faaliyetinin devam ettiği, her iki şirketinde sevk ve idaresinin aynı adresten yapıldığı, davacı şirket ile ilişkili şirketin tek ortaklı olduğu ve şirketlerin ortaklık hisse devirlerinin 24/09/2019 tarihinde, ...'den ...'a bütün hukuki ve mali yükümlülükleriyle yapıldığı, bu devrin de muvazaalı olabileceği, davacı şirketin ilişkili tarafı .... San ve Tic. Ltd Şti ile 2019 yılında alım-satıma dayalı ticari ilişkisinin olduğu, bu ilişkinin borç- alacak hareketlerinin olduğu, davacı şirketin, ilişkili taraftan Nette 7.222.683,00 TL tutarında çek aldığı, banka hesaplarına ilişkili taraftan 8.845.316,22 TL para geldiği, ilişkili tarafa 5.977.439,09 TL iade ettiği Nette Banka hesaplarında 2.867.877,13 TL kaldığı, ilişkili şirkete 750.000,00 TL tutarında çek keşide ettiği, ilişkili şirketin cari hesabını takip ettiği 120.01.011 Hesap kodlu Alıcılar Hesabının 26.977.767,99 TL tutarında mal-para aktardığı bu hesabın borcuna yazdığı, ilişkili taraftan gelen 26.977.767,99 TL mal-para bedellerinin ise yine bu hesabın alacağına yazıldığı, dönem sonunda bu hesabın bakiyesinin sıfır(0,00 TL ) OLDUĞU, İLİŞKİLİ TARAFITAN 2019 YILINDA Nette 231.055,20 TL tutarında mal aldığı, ilişkili tarafa 2019 yılında Nette 10.502.718,51 TL tutarında mal sattığı, davacı şirketin dava konusu 30/09/2019 tarihli Kar Zarar Tabloları incelendiği, Net Satışlarının 14.592.238,45 TL olduğu, bu satışlarının %72'sininde ilişkili tarafı işlemlerde her zaman muvazaa iddiası olabileceği, şirket aktifine kayıtlı araçlar olduğu, fakat noter satışlarıyla el değiştirdiği, aktif araç kaydına rastlanmadığı, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Bilgi Sisteminden elektronik sorgulamada davacı şirkete ait bir taşınmaz olmadığı, şirket aktifinden de kayıtlı bir taşınmaza rastlanmadığı görüldüğü belirtilmiştir.
Ticaret Sicil Gazetesinde ilanların yaptırıldığı ve gazete nüshalarının mahkememiz dosyasına gönderildiği, iflas avansının yatırıldığı anlaşılmıştır.
Dava, İİK'nın 178. madde hükümlerine dayalı doğrudan iflas istemine ilişkindir.
İİK’nın 178. maddesine göre, iflasa tabi bir borçlu, aciz halinde bulunduğunu bildirerek yetkili mahkemeden iflasını isteyebilir.
TTK’nın 376/3. maddesine göre, şirketin borca batık durumda bulunduğu şüphesini uyandıran işaretler varsa, yönetim kurulu, aktiflerin hem işletmenin devamlılığı esasına göre hem de muhtemel satış fiyatları üzerinden bir ara bilanço çıkartır. Bu bilançodan aktiflerin, şirket alacaklılarının alacaklarını karşılamaya yetmediğinin anlaşılması halinde, yönetim kurulu, bu durumu şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesine bildirir ve şirketin iflasını ister.
İİK'nın 178. ve 179. maddesi uyarınca iflasa karar verilebilmesi için şirketin borca batık durumda olması gerekir. Aciz hali borçlunun ödeme araçlarından yoksunluğu nedeniyle, derhal ödemesi gereken para borçlarını ödemek konusundaki iktidarsızlığıdır, borca batıklıkta ise, borçlunun malvarlığındaki aktif değerler toplamının, pasif değerler toplamını karşılayamaması durumudur. Borçlunun aciz hali ne kadar ağır olursa olsun (İİK.nun 178/III deki durum olmadıkça) borçlu kendi iflasını isteyen borçlu aciz halinde bulunduğunu ispat etmek zorundadır. İflas talebi üzerine mahkemede bilirkişi incelemesi yaparak iflas talebinin yerinde olup olmadığını belirler. Borca batıklığın tespiti için TTK'nın 324. maddesi uyarınca bir borca batıklık bilançosu hazırlanmalıdır. TTK'nın 324. maddesine göre borca batıklık bilançonda aktiflerin rayiç değerden bilançoya geçirilerek borca batıklık bilançonun çıkarılması gerekir. Böyle bir talep üzerine mahkemece, bu şirketin öncelikle borca batık durumda olup olmadığı rayiç değerlere göre tespit edilmelidir. Bunun için mahkemeye ibraz edilen bilanço üzerinde mahallinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, rayiç değerler ve yapılan araştırma ve inceleme sonucu elde edilen gerçekçi verilere göre bilirkişilerce yeniden oluşturulacak şirket bilançosu (borca batıklık bilançosu) da dikkate alınıp bir sonuca gidilmelidir. Borca batıklık, TTK’nın 324. maddesinde gösterilen şekilde varlıkların rayiç değerini belirlemek ve İİK’nın 178/1. madde ve fıkrasında belirtilen alacaklılar listesinde gösterilenler ile gerçek anlamda tesbit edilebilecek diğer borçların tutarına göre belirlemelidir. Borca batıklıktan kurtulma ise tüm borçların ödenmesi anlamına gelmeyip, aktifin pasiften fazla olmasını ifade eder. Bir sermaye şirketinin borca batıklık bildiriminde bulunarak iflasını istemesi halinde, bu durumun mahkemece re’sen tespiti gerekir. Bu tesbitin yapılmasında, davacının sunduğu delillere ek olarak, mahkemece gerekli görülen diğer delillerin toplanması, bu kapsamda ilgisi görülen kamu kurumlarından alınacak bilgiler, yapılacak keşif ve mahkemece atanacak bilirkişilerce düzenlenecek raporlar da değerlendirilmelidir. Borca batıklığın tesbitinde sadece davacının kayıtlarına değil, varlıklarının rayiç değerlerine de özellikle bakılmalı, bu noktada, konusunda uzman bilirkişilerin görüşüne başvurulmalıdır. Dava teorisindeki genel ilkenin bir istisnası olarak, borca batıklık sadece dava tarihi itibariyle değil, yargılama safhasındaki olumlu veya olumsuz gelişmeler de dikkate alınarak belirlenmelidir." (Bkz. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2013/1607-1904 E. K. sayılı ilamı)
Mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemeleri, tanzim olunan bilirkişi raporu ve ek raporu ile davacı şirketin TTK 376/3 maddesinde belirtilen esaslar çerçevesinde öz varlıklarının rayiç tutarlarının (-) 9.499.846,67 TL olarak hesaplandığı, davacı şirketin borca batık olduğunun tespit edildiği anlaşılmakla davanın kabulü ile iflasına karar verilmiş ve aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
AÇILAN DAVANIN KABULÜNE,
1-İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü'nün 462765-0 Sicil Numarasında kayıtlı ..... SANAYİ VE DIŞ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ'nin İFLASINA,
2-İflasın 23/09/2020 günü saat 10:17 itibariyle açılmasına,
3-İflasla ilgili olarak Bakırköy Nöbetçi İflas Müdürlüğü ve İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü'nü bildirimde bulunulmasına,
4-Davacı tarafça yatırılan iflas avansının ve gider avansının karar kesinleştiğinde İflas Müdürlüğü'ne aktarılmasına,
5-Karar ve ilam harcının 54,40 TL'ye ikmali ile bakiye 10,00 -TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 44,40 TL peşin harcın mahsubuna,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Davacılar tarafından yapılan gider avansının hüküm kesinleştikten sonra talebi halinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekili ile müdahil vekillerini yüzüne karşı, yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup, anlatıldı 23/09/2020
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen kararın temyizen tetkiki fer'i müdahiller ... Dış Tic. Paz. Tek. San. ve Tic. Ltd. Şti. ile .... San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve HMK 355. maddedeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp karar verilmiş ve verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş olmasına göre yerinde olmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, fazla yatırılan onama harcının istek halinde temyiz eden müdahillere iadesine, 6100 sayılı HMK 373. madde hükümleri gözetilerek dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğin ise bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine, 02.06.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.
---
T.C.
Yargıtay
6. Hukuk Dairesi
2024/2004 E., 2024/2828 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1446 E., 2023/1445 K.
ALACAKLILAR : 1-... Vekili Avukat ... 2 -Ziraat Katılım Bankası Anonim Şirketi Vekili Avukat ... ... Ve Diğer 26 Alacaklı
KONKORDATO KOMİSERİ : ...
DAVA TARİHİ : 23.09.2021
HÜKÜM : Alacaklı Yapı Kredi Bankasının İstinaf Başvurusunun Usulden Reddine, Ziraat Bankası Yönünden Direnilmesine,
İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2021/649 E., 2022/1031 K.
1- İlk Derece Mahkemesinin 17.11.2022 gün, 2021/649 E, 2022/1031 K. sayılı kararı ile davacı gerçek kişi tacire ait konkordato projesine ilişkin İcra ve İflas Kanunu’nun 302 nci maddesinin birinci fıkrasında aranan oy çoğunluğunun sağlandığı gerekçesiyle, konkordatonun tasdikine karar verilmiştir.
2- İlk derece mahkemesi kararına karşı bir kısım alacaklılar tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine , İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17.Hukuk Dairesi tarafından 01.03.2023 gün, 2023/19 E, 2023/319 K. sayılı kararla alacaklı Yapı Kredi Bankası yönünden İcra ve İflas Kanunu'nun 308/a bendi gereği istinaf başvurusunun usulden reddine; alacaklı Ziraat Bankası yönünden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
3- Bölge Adliye Mahkemesinin bu kararına karşı bir kısım alacaklılar vekillerinin temyizi üzerine Dairemizin 12.06.2023 gün, 2023/1959 E. ve 2023/2292 K. sayılı ilamıyla; alacaklı Yapı Kredi Bankası A.Ş’nin konkordatoya itiraz eden alacaklı olduğu, istinaf isteminin incelenmesi gerektiğinden bahisle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
4- Bölge Adliye Mahkemesi 23.08.2023 gün, 2023/1446 E, 2023/1445 K sayılı direnme kararı üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 22.05.2024 gün, 2024/6-148 E, 2024/273 K. sayılı kararıyla; alacaklı Yapı Kredi Bankası A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının onanmasına; alacaklı Ziraat Katılım Bankası A.Ş’nin temyiz istemlerinin incelenmesi için dosyanın Dairemize gönderilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
a-İİK'nın 305. maddesinde aranan konkordatonun tasdiki şartları kamu düzenine ilişkin olup, mahkeme bunların varlığını re'sen araştırır. Gerekli koşulların bulunmadığını tespit ederse, talebin reddine karar verir. Bu kararın gerekçesinde, şartlardan hangisinin ya da hangilerinin mevcut olmadığını dayanaklarıyla açıklaması gerekir. Konkordatonun feshi sebeplerinden birinin eksikliğinin tasdik aşamasında tespit edilmesi durumunda tasdik talebi reddedilir. Bahsi geçen maddede sayılan tasdik şartlarından bir de konkordato projesinde teklif edilen tutarın borçlunun malvarlığıyla orantılı olmasıdır.
b-Borca batıklık ise, borçlunun malvarlığındaki aktif değerler toplamının, pasif değerler toplamını karşılayamaması durumudur. Şirketin borca batık durumda olup olmadığı TTK’nın 376. maddesi uyarınca rayiç değerlere göre tespit edilmelidir. Mahallinde keşif yapılarak, uzman bilirkişi aracılığıyla tespit edilebilen niteliklerine göre kayıtlardaki malvarlığının (örn; araçlar, model ve yaş gibi diğer özelliklerine göre) rayiç değer tespitinin yapılması mümkündür. Rayiç değerler ve yapılan araştırma ve inceleme sonucu elde edilen gerçekçi verilere göre, yeniden oluşturulacak şirket bilançosu (borca batıklık bilançosu) da dikkate alınıp bir sonuca gidilmelidir. Dava teorisindeki genel ilkeden farklı olarak konkordato bir dava olmadığından borca batıklık sadece talep tarihi itibariyle değil, yargılama safhasındaki olumlu veya olumsuz gelişmeler de dikkate alınarak belirlenmelidir.
c- Somut olayda; davacının konkordato istemi kabul edilerek ödeme takvimine bağlanmıştır. Ancak dosyaya sunulan 29.04.2024 tarihli kayyım raporunda belirtiği üzere, davacı alacaklarını tahsil edememiş olduğunu gerekçe göstererek ödeme takvimine riayet etmemiş ve bu proje uyarınca ödemesi gereken taksitleri ödemeye başlamamıştır. Bu husus nazara alındığında tasdik edilen projenin borçlunun malvarlığıyla orantılı olmamasının yanı sıra davacı borçlunun konkordato isteminde iyi niyetli olmadığı da ortadadır. Bu itibarla mahkemece, tacir olan davacı borçlunun borca batıklık durumu araştırılarak borca batık olması durumunda konkordato talebinin reddi ile iflas kararı verilmesi gerekirken, konkordato isteminin tasdikine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen karar usul ve yasaya aykırı olduğundan alacaklı Ziraat Katılım A.Ş. vekilinin temyiz istemlerinin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine, GÖNDERİLMESİNE, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine 19.09.2024 tarihinde kesin olarak karar verildi.
---
T.C.
Yargıtay
23. Hukuk Dairesi
2016/1577 E. , 2016/2756 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
DAVACILAR :1-.....)
2-....
(....)
3-...
4-....
Vekilleri Av. .....
MÜDAHİLLER :1- ... Vek. Av. ...
2-....
Davacı tarafaından açılan iflasın ertelenmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde.... (....i) ile .... (....i) vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacılar vekili,.... sayılı dosyasında, müvekkili şirketlerin 16.3.2010 tarihinden itibaren bir yıl süre ile iflasının ertelenmesine karar verildiğini, kararın 18.01.2011 tarihinde kesinleştiğini, ihtiyati tedbir kararından bu yana kayyım nezaretinde ticari faaliyetine devam eden müvekkili şirketlerin, ıslah projesindeki edimlere birebir uyduğunu, borçların önemli bir bölümünün yapılandırıldığını, satışların artırılarak maliyetlerin düşürüldüğünü, bu şekilde öngörülenden fazla kâr elde edildiğini, kârların borçların ödenmesinde kullanıldığını, protokole bağlanan gerekse de doğrudan ödenen borçlar sayesinde müvekkili şirketlerin borçlarında azalma olduğunu ileri sürerek, 2009/486 esas sayılı dosyada verilen ihtiyati tedir kararının tensip zaptı ile aynen devamına ve kayyım raporları nazara alınarak İİK'nın 179/b maddesinin 4. fıkrası gereğince şimdilik bir yıl süre ile müvekkili şirketlerin iflasının ertelenmesi kararının uzatılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Müdahiller vekilleri, talebin reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, iddia, müdahil beyanları, bilirkişi ve kayyım raporları ve tüm dosya kapsamına göre; davacı şirketlerden .....'nin borca batıklık durumundan çıktıklarının bilirkişi raporları ile sabit olduğu, adı geçen şirketler yönünden iflas erteleme süresinin uzatılması talebinin borca batıklık şartı devam etmediğinden reddedilmesi gerektiği, davacı şirketlerden....'nin aktiflerinin 30.04.2013 tarihli muhtemel satış değerleri üzerinden 3.063.437,15 TL borca batık durumda göründüğü, mali tabloların ayrıca 30.09.2013 tarihi itibariyle karşılaştırmalı olarak analize tabi tutulduğu, buna göre davacı şirketin borca batıklık miktarının 30.09.2013 tarihi itibariyle artarak sürmekte olduğu, davacı ... Ticaret Ltd. Şti.'nin ise 21.3.2013 tarihli raporda borca batıklık .../...
...
durumunun sürmekte olduğu, bu davacı şirketler açısından ibraz edilen iyileştirme projesinin uygulanır nitelikte olmadığı, iflas ertelemesinin uzatılması için gerekli olan ciddi ve inandırıcı bir projenin bu davacılar açısından dosyaya ibraz edilemediği gerekçesiyle, davacı şirketler .....'nin iflas ertelemesinin uzatılması taleplerinin reddine ve iflas kararı verilmesine yer olmadığına, davacı şirketlerden .... (....) ile ....i (.... Limited Şirketi)'nin iflas ertelemesinin uzatılması taleplerinin ayrı ayrı reddi ile bu şirketlerin iflaslarının açılmasına karar verilmiştir.
Kararı, ....Şirketi (....i) ile ....ve Ticaret Limited Şirketi (.... ) vekili temyiz etmiştir.
Dava, iflas erteleme süresinin bir yıl uzatılması istemine ilişkindir.
İflasın ertelenmesi, borca batık durumda bulunan şirket tarafından sunulan; somut öngörüler içeren, ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi çerçevesinde bu durumdan kurtulması kuvvetle muhtemel bulunan kooperatiflerle sermaye şirketleri için öngörülmüş bir hukuki korunma yoludur (İİK.m.179). İflasın ertelenebilmesi için şirketin borca batık durumda olması, sunulacak ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi kapsamında şirketin mali durumunu düzeltebileceğine dair somut veriler ileri sürmesi ve fevkalade mühletten yararlanmamış olması gerekir (6102 sayılı TTK.m. 376, 377, İİK.m.179 vd.). Mahkeme, İİK'nın 166/2. maddesine uygun ilan yapmalı, borca batıklığı, TTK’nın 376. maddesinde gösterilen şekilde varlıkların rayiç değerine ve İİK’nın 178/1. madde ve fıkrasında belirtilen alacaklılar listesinde gösterilenler ile gerçek anlamda tespit edilebilecek diğer borçların tutarına göre belirlemelidir. Bunun için borçlu şirket tarafından mahkemeye ibraz edilen bilanço ile mali durumun iyileştirilebilmesi amacıyla şirket tarafından bildirilen proje üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, rayiç değerler ve yapılan araştırma ve inceleme sonucu elde edilen gerçekçi verilere göre bilirkişilerce yeniden oluşturulacak şirket bilançosu (borca batıklık bilançosu) da dikkate alınıp bir sonuca gidilmelidir. İflasın ertelenmesinin amacı, borca batık sermaye şirketinin mali durumunu düzelterek borca batıklıktan kurtulmasının sağlanmasıdır. Borca batıklıktan kurtulma ise tüm borçların ödenmesi anlamına gelmeyip, aktifin pasiften fazla olmasını ifade eder. Gerek borca batıklık ve gerek iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığı hususunda (muhasebe ve işletme ekonomisi bilgisi özel ve teknik bilgi niteliğinde bulunduğundan ve hâkimin bunları genel ve mesleki bilgisiyle çözmesi beklenemeyeceğinden) HMK’nın 266. maddesinde gösterildiği şekilde bilirkişinin oy ve görüşüne müracaat edilmeli ve bu raporun da hukuka uygunluğunun hakim tarafından denetlenmesi gerekir.
Öte yandan somut verilere dayalı, çelişmeyen öngörüler içeren, özellikle sermaye ve/veya kârlılık artışını netleştiren unsurların varlığının, proje için vazgeçilmez hususlar olduğu gözden kaçırılmamalı; iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olduğunun bu yolla tespiti cihetine gidilmelidir.
Hâkim de bu raporla o konudaki özel ve teknik bilgi ihtiyacını giderebilmeli ve raporun hukuka uygunluğunu denetlemelidir. Projenin ciddi ve inandırıcılığı öncelikle ve özellikle sermaye ve/veya kârlılığın ne şekilde arttırılacağı ve borca batıklıktan kurtulmanın ne şekilde sağlanacağı somut, belgelere dayalı ve gerçekçi bilgi ve öngörülerden yola çıkılarak tespit edilmeli, diğer proje unsurları için de bilimsel veriler değerlendirilmelidir.
...
Somut olayda, dava dosyasında mevcut ve mahkemenin gerekçeli kararında da belirtilen 25.05.2011 tarihli bilirkişi raporunda......'nin 31.3.2011 dönemi mizanında kayıtlı tesisler, makinalar, demirbaşlar, taşıtlar, özel maliyetler, diğer maddi olmayan duran varlıklar ve stokların rayiç değerlerinin tespit edildiği, ...'nin faaliyet konusunun .... üretimi ve pazarlaması, ... faaliyet konusunun ...'nin ürettiği ürünlerin iç piyasaya dağıtım ve pazarlaması, ....'nin faaliyet konusunun .....'nin ürettiği ürünleri ve piyasadan temin ettiği ticari malların yurtdışına satışını yapmak, .....'nin faaliyet konusunun ise, ...i.'nin işlerinde fason işçilik yapmak olduğu belirlenmiştir.
Yargılama sonucunda, mahkemece davacı şirketlerden .... Şirketi'nin iflas ertelemesinin uzatılması taleplerinin reddi ile iflas kararı verilmesine yer olmadığına, diğer davacı şirketlerden ....i'nin iflasın ertelemesinin uzatılması taleplerinin ayrı ayrı reddi ile bu şirketlerin iflaslarının açılmasına karar verilmiş ise de, şirketlerin faaliyet konuları ve pay sahipleri açısından şirketler arasında organik bir bağ bulunduğunun belirlenmesine göre, dört şirketin organik bağ içinde bulundukları ve birindeki iyileşme ya da kötüleşmenin, diğerlerini de etkileyeceği ilkesinden hareket edilerek şirketlerdeki iyileşmenin, diğerlerini ne oranda etkileyeceği üzerinde durulmalı, şirketlerin birbirlerinden bağımsız başkaca ticari faaliyetlerinin bulunup bulunmadığı saptanmalıdır. Bu kapsamda, önce, şirket varlıklarının rayiç değerlerinin ve borca batıklığın tespiti, bu şartın mevcut olduğunun anlaşılması halinde de, iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığının, somut verilere dayalı olarak, bilimsel şekilde değerlendirilmesi gerektiğinden, bu hususlarda uzman yeni bir bilirkişi heyetinden önceki bilirkişi ve kayyım raporlarını, şirketin mali durumunu ve iyileştirme projesini değerlendiren; açıklamalı, gerekçeli ve denetime elverişli bir rapor alınıp, rapor içeriği 6100 sayılı HMK'nın 282. maddelerinde belirtildiği şekilde hukuksal değerlendirmeye tâbi tutularak bir karar verilmesi gerekmekte olup, açıklanan sebeplerle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açılanan sebeplerle, ..... (.....Ticaret Limited Şirketi (.....) vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün anılan davacı şirketler yararına BOZULMASINA, peşin alınan harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
---
T.C.
Yargıtay
23. Hukuk Dairesi
2014/1096 E., 2014/6250 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul(Kapatılan) 45. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 08/11/2013
NUMARASI : 2012/181-2013/288
Taraflar arasındaki iflas davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı şirket tasfiye memuru ve vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin ticari alım-satım ilişkisinden kaynaklanan alacağının tahsili için başlattığı takibe davalının itiraz ettiğini, mahkemece müvekkilince açılan itirazın iptali davası kısmen kabul edilerek, 2.756.405.91 TL yönünden borca itirazın iptaline karar verildiğini, kararın alacağın varlığı için kesin hüküm oluşturduğunu, davalının takipte haczi kabil malı bulunmadığını, borca batık durumda olan davalının borcunu ödeyemediğini ileri sürerek, İİK.'nın 179 ve 6102 sayılı TTK.'nın 376. maddeleri uyarınca davalı şirketin iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket temsilcisi, davalı şirketin gayrıfaal olup 11.12.2011 tarihinde tasfiyeye girdiğini, Ticaret Sicilinde ilan yapıldığından şirketin tüzel kişiliğinin kalmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı vekili ise, davacı tarafından müvekkili aleyhine açılan iflas davasının kabulüne dair ilamın Yargıtayca bozularak yeni esasa kaydedildiğini, diğer dosyanın bu dosya için bekletici mesele yapılması gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davalı şirketin 2011 yılı sonu itibarıyla TTK.'nın 324 ve İİK.'nın 179. maddeleri uyarınca borca batık durumda olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile davalının iflasına karar verilmiştir.
Kararı, davalı şirket tasfiye memuru ve vekili temyiz etmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı şirket tasfiye memuru ve vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2) Dava, İİK.'nın 179. ve 6102 sayılı TTK'nın 376. maddelerine dayalı doğrudan iflas istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK.'nın 376/3. maddesi uyarınca borca batık hale gelen şirket bunu mahkemeye bildirmek ve iflasını istemek zorundadır. İİK'nın 179/1. maddesinde de, bu bildirimin alacaklılardan biri tarafından da yapılabileceği kabul edilmiştir.
İİK'nın 179. maddesinde şirketin borca batık olması, sermaye şirketleri (anonim, limited, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler) bakımından özel bir doğrudan doğruya iflas sebebi olarak kabul edilmiştir.
Alacaklı borçlusu olan sermaye şirketinin borca batık durumda olması halinde; doğrudan ticaret mahkemesine başvurup, bu durumu bildirerek, iflas davası açabilir. Alacaklı dava dilekçesinde doğrudan doğruya iflas sebebini açıkça yazmalıdır. Çünkü her doğrudan doğruya iflas sebebinin dayanağı olan vakıa değişiktir ve bu vakıaların sonradan ileri sürülmesi, iddianın, davanın genişletilmesi yasağına tabidir. (HMK'nın m. 319. )
Alacaklı ticaret mahkemesinde şirketin borca batık durumda olduğunu ve şirketten alacaklı olduğunu ispat ederse, ticaret mahkemesi şirkete bir depo kararı vermeden doğrudan doğruya şirketin iflasına karar verir. Bkz: Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku, El Kitabı, 2013 Bası, sh 1150 vd )
İİK'nın 181. maddesinin aynı Kanun'un 160. maddesine yaptığı yollama nedeniyle, İİK'nın 179. madde hükümü uyarınca doğrudan iflas talebinde bulunan alacaklı ilk alacaklılar toplantısına kadar gerekli masraflar ile iflas kararının kanun yolları için gerekli tebliğ masraflarını avans olarak mahkeme veznesine yatırmalıdır. (somut olayda yatırılmıştır.)
İİK'nın 179. maddeleri uyarınca iflasa karar verilebilmesi için şirketin borca batık durumda olması gerekir. Borca batıklık, borçlunun malvarlığındaki aktif değerler toplamının, pasif değerler toplamını karşılayamaması durumudur. İflas talebi üzerine mahkemece bilirkişi incelemesi yapılarak iflas talebinin yerinde olup olmadığı belirlenir. Borca batıklığın tespiti için 6102 sayılı TTK 'nın 376/3 maddeleri uyarınca bir borca batıklık bilançosu hazırlanmalıdır.
Somut olayda mahkemece, davalı şirketin borca batık durumda olup olmadığı konusunda yeterli inceleme yapılmamıştır. 6102 sayılı TTK'nın 376/3. maddesine göre borca batıklık bilançosunda aktiflerin rayiç değerden bilançoya geçirilerek borca batıklık bilançosunun çıkarılması gerekir. Böyle bir talep üzerine mahkemece, bu şirketin öncelikle borca batık durumda olup olmadığı rayiç değerlere göre tespit edilmelidir. Bunun için borçlu şirket tarafından sunulacak bilanço üzerinde mahallinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, rayiç değerler ve yapılan araştırma ve inceleme sonucu elde edilen gerçekçi verilere göre bilirkişilerce yeniden oluşturulacak şirket bilançosu (borca batıklık bilançosu) da dikkate alınıp bir sonuca gidilmelidir. Borca batıklık, TTK’nın 376/3. maddesinde gösterilen şekilde varlıkların rayiç değerine ve İİK’nın 178/1. madde ve fıkrasında belirtilen alacaklılar listesinde gösterilenler ile gerçek anlamda tespit edilebilecek diğer borçların tutarına göre belirlenmelidir. Borca batıklıktan kurtulma ise tüm borçların ödenmesi anlamına gelmeyip, aktifin pasiften fazla olmasını ifade eder.
Bir sermaye şirketinin borca batıklık nedeniyle iflasının istenmesi halinde, bu durumun mahkemece re’sen tespiti gerekir. Bu tespitin yapılmasında, davacının sunduğu delillere ek olarak, mahkemece gerekli görülen diğer delillerin toplanması, bu kapsamda ilgisi görülen kamu kurumlarından alınacak bilgiler, yapılacak keşif ve mahkemece atanacak bilirkişilerce düzenlenecek raporlar da değerlendirilmelidir. Borca batıklığın tespitinde sadece davalı şirketin kayıtlarına değil, varlıklarının rayiç değerlerine de özellikle bakılmalı, bu noktada, konusunda uzman bilirkişilerin görüşüne başvurulmalıdır. Dava teorisindeki genel ilkenin bir istisnası olarak, borca batıklık sadece dava tarihi itibariyle değil, yargılama safhasındaki olumlu veya olumsuz gelişmeler de dikkate alınarak belirlenmelidir. Açıklanan durum karşısında davalı şirketin mevcut kayıtları; mahkemece ulaşılabilecek tapu, trafik, banka, vergi daireleri, sanayi ve ticaret odaları, ticaret sicil kayıtları gibi hakkında bilgi alınabilecek belgeler ve tarafların sunacakları bilgi ve belgeler, varlık kalemlerinin rayiç değerlerine ilişkin uzman (teknik) bilirkişi görüşleri ve somut olay bakımından özellik arz edebilecek diğer veriler toplandıktan sonra, konusunda uzman bir bilirkişi heyetinden alınacak teknik, detaylı ve denetime elverişli rapor sonucuna göre borca batıklığın yukarıda gösterilen ilkeler çerçevesinde tespiti ile varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekir.
Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi kurulunca tasdik ve kullanım zorunluluğu olan defteri kebir defterinin sunulmaması nedeniyle davalı şirketin defterlerinin lehine delil olarak değerlendirilemeyeceği tespit edildikten sonra davalı şirketin sadece defter kayıtları değerlendirilerek 2008 yılında borca batık olmadığı, ancak 2009-2010-2011 yıllarında borca batık olduğu ve İİK 'nın 177. maddesi anlamında iflas konumunda olduğu bildirilmiştir.
Mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda, gerekli inceleme ve araştırmanın re'sen yapılması, davalı şirketin borç miktarı, giderleri, üçüncü şahıslardan olan alacakları ve taşınmazları, taşıtları, demirbaşları v.s. tüm mevcut malvarlığı yönüyle mahallinde ve ayrıca defter, kayıt ve belgeleri üzerinde inceleme yaptırılması, davalı şirketin aktif ve pasifini rayiç değerleriyle tereddüde yer vermeyecek şekilde belirleyen; gerekçeli ve denetime elverişli bir rapor alındıktan sonra, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, borca batıklığın tespitine yönelik yetersiz bilirkişi kurulu görüşüne itibar edilerek, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Öte yandan, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK'nın 376. maddesine göre değerlendirme yapılması gerekirken, yürürlükten kaldırılmış bulunan 6762 sayılı TTK'nın 324. maddesinin esas alınması da doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı temsilcisi ve vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
---
T.C.
Yargıtay
23. Hukuk Dairesi
2014/1093 E., 2014/4501 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul 23. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 30/12/2013
NUMARASI : 2013/205-2013/358
Davacının açımış olduğu iflas davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın zamansız açıldığından bahisle reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili şirketin Temmuz 2013 tarihi itibari ile aktiflerinin şirket alacaklılarının alacaklarını karşılamaya yetmediğini ve şirketin borca batık olduğunu ileri sürerek, müvekkili şirketin TTK'nın 376/3. maddesi gereğince iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacı şirketin bilanço itibariyle borca batık olmadığı, ancak iştiraklerinden B... Bilgi Kaynakları A.Ş.'nin İstanbul 2. İflas Müdürlüğü'nün 2013/1 esasında devam eden iflas tasfiyesinin neticelenmesi ve iflasın kapatılması halinde, davacı şirketin iştirak tutarının mahsubu sonucu borca batık hale geleceği, iflas tasfiyesinin ne zaman sonuçlanacağının belirsiz olduğu, iflas davalarının basit muhakemeye tabi acil mevattan işler olması nedeniyle iştirakin iflas tasfiyesinin bekletici mesele yapılamayacağı, davacı vekilinin de bu yönde talebinin olmadığı, iştirakin iflastan kurtulmasının ve iflasın kaldırılmasının dahi hukuken mümkün olduğu, mevcut delil durumuna göre davacı şirketin TTK 376/3 kapsamında iflas şartlarının oluşmadığı ve davanın zamansız olduğu, iştirakle ilgili iflasın kapatılması kararından sonra açılmasının gerektiği gerekçesiyle, davanın zamansız açıldığından bahisle reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, İİK'nın 178. ve 179. madde hükümlerine dayalı doğrudan iflas istemine ilişkindir. 6102 sayılı TTK'nın 376/3. ve İİK'nın 179. maddeleri uyarınca borca batık hale gelen şirket bunu mahkemeye bildirmek ve iflasını istemek zorundadır. İİK'nın 181. maddesinin aynı Kanun'un 160. maddesine yaptığı yollama nedeniyle, İİK'nın 178. ve 179. madde hükümleri uyarınca doğrudan iflas talebinde bulunan şirket temsilcisi ya da müdürü, ilk alacaklılar toplantısına kadar gerekli masraflar ile iflas kararının kanun yolları için gerekli tebliğ masraflarını avans olarak mahkeme veznesine yatırmalıdır. (somut olayda yatırılmıştır.)
İİK'nın 178. ve 179. maddesi uyarınca iflasa karar verilebilmesi için şirketin borca batık durumda olması gerekir. Aciz hali borçlunun ödeme araçlarından yoksunluğu nedeniyle, derhal ödemesi gereken para borçlarını ödemek konusundaki yeterli ekonomik imkâna sahip olmamasıdır. Borca batıklık ise, borçlunun malvarlığındaki aktif değerler toplamının, pasif değerler toplamını karşılayamaması durumudur. Borçlunun aciz hali ne kadar ağır olursa olsun (İİK'nın 178/III deki durum olmadıkça) kendi iflâsını isteyen borçlu, aciz halinde bulunduğunu ispat etmek zorundadır. İflas talebi üzerine mahkemece bilirkişi incelemesi yapılarak iflas talebinin yerinde olup olmadığı belirlenir. Borca batıklığın tespiti için TTK'nın 376/3. maddesi uyarınca bir borca batıklık bilançosu hazırlanmalıdır.
Somut olayda mahkemece, davacı şirketin borca batık durumda olup olmadığı konusunda yeterli inceleme yapılmamıştır. TTK'nın 376/3. maddesine göre borca batıklık bilançosunda aktiflerin rayiç değerden bilançoya geçirilerek borca batıklık bilançonun çıkarılması gerekir. Böyle bir talep üzerine mahkemece, bu şirketin öncelikle borca batık durumda olup olmadığı rayiç değerlere göre tespit edilmelidir. Bunun için borçlu şirket tarafından mahkemeye ibraz edilen bilanço üzerinde mahallinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, rayiç değerler ve yapılan araştırma ve inceleme sonucu elde edilen gerçekçi verilere göre bilirkişilerce yeniden oluşturulacak şirket bilançosu (borca batıklık bilançosu) da dikkate alınıp bir sonuca gidilmelidir. Borca batıklık, TTK’nın 376/3. maddesinde gösterilen şekilde varlıkların rayiç değerine ve İİK’nın 178/1. madde ve fıkrasında belirtilen alacaklılar listesinde gösterilenler ile gerçek anlamda tespit edilebilecek diğer borçların tutarına göre belirlenmelidir. Borca batıklıktan kurtulma ise tüm borçların ödenmesi anlamına gelmeyip, aktifin pasiften fazla olmasını ifade eder.
Bir sermaye şirketinin borca batıklık bildiriminde bulunarak iflasını istemesi halinde, bu durumun mahkemece re’sen tespiti gerekir. Bu tespitin yapılmasında, davacının sunduğu delillere ek olarak, mahkemece gerekli görülen diğer delillerin toplanması, bu kapsamda ilgisi görülen kamu kurumlarından alınacak bilgiler, yapılacak keşif ve mahkemece atanacak bilirkişilerce düzenlenecek raporlar da değerlendirilmelidir. Borca batıklığın tespitinde sadece davacının kayıtlarına değil, varlıklarının rayiç değerlerine de özellikle bakılmalı, bu noktada, konusunda uzman bilirkişilerin görüşüne başvurulmalıdır. Dava teorisindeki genel ilkenin bir istisnası olarak, borca batıklık sadece dava tarihi itibariyle değil, yargılama safhasındaki olumlu veya olumsuz gelişmeler de dikkate alınarak belirlenmelidir. Açıklanan durum karşısında davacı şirketin mevcut kayıtları; mahkemece ulaşılabilecek tapu, trafik, banka, vergi daireleri, sanayi ve ticaret odaları, ticaret sicil kayıtları gibi hakkında bilgi alınabilecek belgeler ve müdahillerin sunacakları bilgi ve belgeler, varlık kalemlerinin rayiç değerlerine ilişkin uzman (teknik) bilirkişi görüşleri ve somut olay bakımından özellik arz edebilecek diğer veriler toplandıktan sonra, konusunda uzman bir bilirkişi heyetinden alınacak teknik, detaylı ve denetime elverişli rapor sonucuna göre borca batıklığın yukarıda gösterilen ilkeler çerçevesinde tespiti ile varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekir.
Mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda ve dava sırasındaki gelişmeler de dikkate alınarak, gerekli inceleme ve araştırma re'sen yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak, mali müşavir bilirkişiden raporlanmasıyla yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
2) Bozma nedenine göre, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
---
T.C.
Yargıtay
23. Hukuk Dairesi
2013/1607 E., 2013/1904 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı şirketin doğrudan iflas davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın davanın usulden reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı şirket temsilcisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı şirket müdürü, müdürü ve eski ortağı olduğu ... Basın Dağıtım Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti'nin borçlarının aktiflerini aştığını, tüm imkanlarını zorlamasına rağmen çaresizlik ve aciz içine düştüğünü ileri sürerek, şirketin iflasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; İİK'nın 160. maddesinin ''İflas isteyen alacaklı ilk alacaklılar toplantısına kadar olan masraflardan sorumludur. Mahkeme, bu masraflar ile iflas kararının kanun yolları için gerekli bütün tebliğ masraflarının peşin verilmesini ister.'' hükmünü içerdiği, İİK'nın 181. maddesi gereğince, borçlunun kendisinin iflasını istemesi halinde de aynı Kanun'un 160. maddesinin uygulanması gerektiği, ilgili hüküm gereğince verilen iki haftalık süre içerisinde davacının avansı yatırmadığı gerekçesiyle, davanın 6100 sayılı HMK'nın 114/2. maddesinin yollaması uyarınca depo emrine ilişkin özel dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı şirket temsilcisi temyiz etmiştir.
Dava, İİK.'nın 178. ve 179. madde hükümleri dayalı doğrudan iflas istemine ilişkindir. İİK'nın 181. maddesinin aynı kanun'un 160. maddesine yaptığı yollama nedeniyle, İİK'nın 178. ve 179. madde hükümleri uyarınca doğrudan iflas talebinde bulunan şirket temsilcisi ya da müdürü, ilk alacaklılar toplantısına kadar gerekli masraflar ile iflas kararının kanun yolları için gerekli tebliğ masraflarını avans olarak mahkeme veznesine yatırılmalıdır.TTK'nın 324. ve İİK'nın 179. maddeleri uyarınca borca batık hale gelen şirket bunu mahkemeye bildirmek ve iflasını istemek zorundadır.
İİK'nın 178. ve 179. maddesi uyarınca iflasa karar verilebilmesi için şirketin borca batık durumda olması gerekir. Aciz hali borçlunun ödeme araçlarından yoksunluğu nedeniyle, derhal ödemesi gereken para borçlarını ödemek konusundaki iktidarsızlığıdır, borca batıklıkta ise, borçlunun malvarlığındaki aktif değerler toplamının, pasif değerler toplamını karşılayamaması durumudur. Borçlunun aciz hali ne kadar ağır olursa olsun (İİK.nun 178/III deki durum olmadıkça) borçlu kendi iflâsını isteyen borçlu aciz halinde bulunduğunu ispat etmek zorundadır. İflas talebi üzerine mahkemede bilirkişi incelemesi yaparak iflas talebinin yerinde olup olmadığını belirler. Borca batıklığın tespiti için TTK'nın 324. maddesi uyarınca bir borca batıklık bilançosu hazırlanmalıdır. Mahkemece davacı şirketin borca batık durumda olmadığı kabul edilmişse de bu konudaki inceleme yeterli değildir. Zira, TTK'nın 324. maddesine göre borca batıklık bilançonda aktiflerin rayiç değerden bilançoya geçirilerek borca batıklık bilançonun çıkarılması gerekir. Böyle bir talep üzerine mahkemece, bu şirketin öncelikle borca batık durumda olup olmadığı rayiç değerlere göre tespit edilmelidir. Bunun için borçlu şirket tarafından mahkemeye ibraz edilen bilanço üzerinde mahallinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, rayiç değerler ve yapılan araştırma ve inceleme sonucu elde edilen gerçekçi verilere göre bilirkişilerce yeniden oluşturulacak şirket bilançosu (borca batıklık bilançosu) da dikkate alınıp bir sonuca gidilmelidir. Borca batıklık, TTK’nın 324. maddesinde gösterilen şekilde varlıkların rayiç değerini belirlemek ve İİK’nın
178/1. madde ve fıkrasında belirtilen alacaklılar listesinde gösterilenler ile gerçek anlamda tesbit edilebilecek diğer borçların tutarına göre belirlemelidir. Borca batıklıktan kurtulma ise tüm borçların ödenmesi anlamına gelmeyip, aktifin pasiften fazla olmasını ifade eder.
Bir sermaye şirketinin borca batıklık bildiriminde bulunarak iflasını istemesi halinde, bu durumun mahkemece re’sen tesbiti gerekir. Bu tesbitin yapılmasında, davacının sunduğu delillere ek olarak, mahkemece gerekli görülen diğer delillerin toplanması, bu kapsamda ilgisi görülen kamu kurumlarından alınacak bilgiler, yapılacak keşif ve mahkemece atanacak bilirkişilerce düzenlenecek raporlar da değerlendirilmelidir. Borca batıklığın tesbitinde sadece davacının kayıtlarına değil, varlıklarının rayiç değerlerine de özellikle bakılmalı, bu noktada, konusunda uzman bilirkişilerin görüşüne başvurulmalıdır. Dava teorisindeki genel ilkenin bir istisnası olarak, borca batıklık sadece dava tarihi itibariyle değil, yargılama safhasındaki olumlu veya olumsuz gelişmeler de dikkate alınarak belirlenmelidir. Açıklanan durum karşısında davacı şirketin mevcut kayıtları; mahkemece ulaşılabilecek tapu, trafik, sanayi ve ticaret odaları, ticaret sicil kayıtları gibi hakkında bilgi alınabilecek belgeler, varlık kalemlerinin rayiç değerlerine ilişkin uzman (teknik) bilirkişi görüşleri ve somut olay bakımından özellik arz edebilecek diğer verilerin toplanmasından sonra, konusunda uzman bir bilirkişi heyetinden alınacak teknik, detaylı ve denetime elverişli rapor sonucuna göre borca batıklığın yukarıda gösterilen ilkeler çerçevesinde tesbiti ile varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekir. İşte bu nedenlerle borca batıklık, mahkemece re'sen saptanmalıdır.
Her ne kadar davacı tarafça verilen kesin süreye rağmen talep eden avans yatırılmamış ise de, iflasın açıklanan nedenlerle kamu düzenini ilgilendirdiği gerçeği karşısında HMK'nın 325. maddesi uyarınca işlem yapılarak, gerekli masrafların bu şekilde karşılanması ve anılan araştırma ve değerlendirme yapılarak sonucuna karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı şirket temsilcisinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





