T.C.
Yargıtay
1. Hukuk Dairesi
2014/16769 E., 2016/5022 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece, davanın reddine ilişkin karar, davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp, düşünüldü:
-KARAR-
Dava, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Davacı, 10239 ada 3 parsel sayılı taşınmazın kayıt maliki olduğunu, davalı ile boşanmalarına ilişkin Üsküdar 2. Aile Mahkemesi'nin 2009/284 Esas, 2011/557 Karar sayılı kararının 26/04/2012 tarihinde kesinleştiğini, yapılan ihtara rağmen davalının dava konusu taşınmazda oturmaya devam ettiğini ileri sürüp, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemiştir.
Davalı, 2009 yılında davacının tüm ev eşyalarını da alarak dava konusu taşınmazdan ayrıldığını, kendisinin de boş evde yaşamadığını, aynı tarihte dava konusu taşınmazdan ayrılarak, aynı site içerisinde bulunan anne-babasının evinde yaşamaya başladığını, davacının da durumu bildiğini, resmi tebligatların anne ve babasının evine yapıldığını, davacı ile aralarında devam etmekte olan edinilmiş mallara katılma alacağına yönelik dava bulunduğunu, bu davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini, ecrimisil miktarının fahiş olduğunu belirtip, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava tarihi itibari ile taşınmazın davalı tarafından kullanıldığının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Toplanan deliller ve dosya içeriğinden, davacının 10239 ada 3 parsel sayılı taşınmazın kayıt maliki olduğu, tarafların boşanmalarına ilişkin, .... Aile Mahkemesi'nin 2009/284 Esas, 2011/557 Karar sayılı kararının 26/04/2012 tarihinde kesinleştiği, dava konusu taşınmazın boş olduğu, davalı tanığı ...' un keşif esnasında, dava konusu taşınmazın kullanılmadığı ancak anahtarının davalıda bulunduğu yönünde beyanda bulunduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği gibi, Türk Medeni Kanununun 683.maddesi uyarınca birşeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir.
Ayrıca, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri
karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK'nun 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı)
25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay'ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
Hemen belirtilmelidir ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık, değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK'nın 266 vd. maddelerine uygun olmalıdır.
Bu nedenle, özellikle tarım arazilerinin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir.
Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
Somut olayda, davalı tanığı ...'un beyanı gözetilerek, dava konusu davacıya ait mesken niteliğindeki bağımsız bölümün anahtarının halen davalıda bulunduğu, davalının taşınmazla ilişkisini fiilen sonlandırmadığı, başka bir ifade ile taşınmazın hakimiyetinin halen davalıda olduğu, anahtar teslim edilmediği sürece davalının taşınmaza elattığının kabulünün gerektiği, boşanma ilamının kesinleşme tarihinden sonra taşınmazın aile konutu niteliğinden çıktığı, boşanma tarihinden dava tarihine kadar ecrimisil hesabı yapılması ve elatmanın önlenmesi yönünde karar verilmesi gerektiği açıktır.
Bu yön gözetilmeden yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
---
T.C.
Yargıtay
1. Hukuk Dairesi
2014/8156 E., 2015/7962 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : TORBALI 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/01/2014
NUMARASI : 2013/484-2014/12
Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, tahliye ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece, elatmanın önlenmesi ve tahliyeye ilişkin taleplerin kabulüne ve ecrimisil isteminin ise kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı ve davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, elatmanın önlenmesi, tahliye ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, elatmanın önlenmesi ve tahliyeye ilişkin taleplerin kabulüne, ecrimisil isteminin ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının, Torbalı 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/143 Esas 2010/433 Karar sayılı ilamıyla 11/11/2010 tarihinde davalı ile boşanmalarına karar verilip, kararın 29.12.2010 tarihinde kesinleşmesine rağmen davalının maliki olduğu 175 parsel sayılı taşınmazı tahliye etmediğini ileri sürerek elatmanın önlenmesine, boşanma kararının kesinleştiği 29/12/2010 tarihinden itibaren 6.900 TL ecrimisile karar verilmesini istediği, davalınin ise Torbalı 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline veya katkı payı alacağının tahsiline karar verilmesi talebiyle açtığı davanın neticesinin beklenilmesini, ihtarnamenin 30/10/2012 tarihinde tebliğ edilmiş olması nedeniyle, bu tarihten öncesine ilişkin ecrimisil isteminin haksız olduğunu, ayrıca taşınmaza faydalı ve zorunlu masraflar yaptığını belirterek hapis hakkı tanınması isteğinde bulunduğu anlaşılmaktadır.
Davalı eski eş, boşanma kararından haberdar olduğu halde dava konusu bağımsız bölümü kullanmaya devam ettiğine göre artık iyiniyetli sayılamaz.
Hal böyle olunca, boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren hesaplanacak ecrimisile karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Davacının temyiz itirazı bu nedenle yerindedir.
Davalının, temyiz itirazlarına gelince;
Davalı her ne kadar taşınmaza faydalı ve zorunlu giderler yaptığını ileri sürerek bu giderler, ödeninceye kadar hapis hakkı tanınmasını istemiş ise de; TMK'nun 994. maddesi uyarınca “ancak iyiniyetli zilyet, geri vermeyi isteyen kimseden şey için yapmış olduğu zorunlu ve yararlı giderler ödeninceye kadar şeyi geri vermekten kaçınabileceğinden” davalının temyiz itirazının reddine,
Hükmün yukarıda açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 01.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
---
T.C.
Yargıtay
1. Hukuk Dairesi
2014/16769 E., 2016/5022 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece, davanın reddine ilişkin karar, davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp, düşünüldü:
-KARAR-
Dava, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Davacı, 10239 ada 3 parsel sayılı taşınmazın kayıt maliki olduğunu, davalı ile boşanmalarına ilişkin Üsküdar 2. Aile Mahkemesi'nin 2009/284 Esas, 2011/557 Karar sayılı kararının 26/04/2012 tarihinde kesinleştiğini, yapılan ihtara rağmen davalının dava konusu taşınmazda oturmaya devam ettiğini ileri sürüp, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemiştir.
Davalı, 2009 yılında davacının tüm ev eşyalarını da alarak dava konusu taşınmazdan ayrıldığını, kendisinin de boş evde yaşamadığını, aynı tarihte dava konusu taşınmazdan ayrılarak, aynı site içerisinde bulunan anne-babasının evinde yaşamaya başladığını, davacının da durumu bildiğini, resmi tebligatların anne ve babasının evine yapıldığını, davacı ile aralarında devam etmekte olan edinilmiş mallara katılma alacağına yönelik dava bulunduğunu, bu davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini, ecrimisil miktarının fahiş olduğunu belirtip, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava tarihi itibari ile taşınmazın davalı tarafından kullanıldığının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Toplanan deliller ve dosya içeriğinden, davacının 10239 ada 3 parsel sayılı taşınmazın kayıt maliki olduğu, tarafların boşanmalarına ilişkin, .... Aile Mahkemesi'nin 2009/284 Esas, 2011/557 Karar sayılı kararının 26/04/2012 tarihinde kesinleştiği, dava konusu taşınmazın boş olduğu, davalı tanığı ...' un keşif esnasında, dava konusu taşınmazın kullanılmadığı ancak anahtarının davalıda bulunduğu yönünde beyanda bulunduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği gibi, Türk Medeni Kanununun 683.maddesi uyarınca birşeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir.
Ayrıca, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri
karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK'nun 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı)
25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay'ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
Hemen belirtilmelidir ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık, değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK'nın 266 vd. maddelerine uygun olmalıdır.
Bu nedenle, özellikle tarım arazilerinin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir.
Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
Somut olayda, davalı tanığı ...'un beyanı gözetilerek, dava konusu davacıya ait mesken niteliğindeki bağımsız bölümün anahtarının halen davalıda bulunduğu, davalının taşınmazla ilişkisini fiilen sonlandırmadığı, başka bir ifade ile taşınmazın hakimiyetinin halen davalıda olduğu, anahtar teslim edilmediği sürece davalının taşınmaza elattığının kabulünün gerektiği, boşanma ilamının kesinleşme tarihinden sonra taşınmazın aile konutu niteliğinden çıktığı, boşanma tarihinden dava tarihine kadar ecrimisil hesabı yapılması ve elatmanın önlenmesi yönünde karar verilmesi gerektiği açıktır.
Bu yön gözetilmeden yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.