1. Bahse konu grup üyelerine ilişkin kısa açıklama

13.01.2024 tarihinde İçişleri Bakanlığı’nın internet sitesinde; kedilere eziyet ettikleri ve bir kısım örgütlerin propagandası yaptıkları tespit edilen “C31K” isimli sosyal medya topluluğu üyelerine yönelik İstanbul, Tekirdağ, Mersin, Çorum ve Karabük illerinde gerçekleştirilen operasyonlarda 5 şüpheli şahsın yakalandıkları ve tutuklandıkları bilgisi paylaşılmıştır. Bu kısa açıklamadan herhangi bir şey anlaşılmadığı için konu tarafımızca araştırılmış ve toplumun çok büyük bir tehlike ile karşı karşıya olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Toplumsal bir sorun olacak bu hususla ilgili bilgilendirme ihtiyacı duyulmuştur.

Yaptığımız araştırma sonucunda, sosyal medyada örgütlenen bir grubun kendilerine C31K (Cehennemin 31. Katı) adını verdikleri, bu grubun daha önceki adının C7K (Cehennemin 7. Katı) olduğu, C7K grubunun ise kendilerini kara mizah yapan gençler olarak tanıttıkları, tüm değerleri aşağılayarak toplum nezdinde dikkat çekmeye çalıştıkları, kredi kartı dolandırıcılığı gibi faaliyetlerde bulundukları, bu grubun bölünerek C31K adıyla yeni bir oluşumun kurulduğu ifade edilmektedir.

Bu grup, başta Telegram, Discord ve başkaca sosyal medya platformlarında örgütlenmektedir. Grup üyeleri başta kedilere ve diğer hayvanlara işkence yapmakta, kedileri ve diğer hayvanları cinsel anlamda istismar etmektedirler. Bu grup üyeleri Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e, şehitlerimize, dini değerlerimize ağır hakaretler içeren sözler söylemektedirler. Bu kişilerin metamfetamin kullanarak bu suçları işlediği ifade edilmektedir.

Söz konusu grup, Telegram isimli platformda örgütlendikten sonra, hayvanları itlaf etmeye, hayvanlara karşı cinsel saldırı eylemleri gerçekleştirmeye başlamışlar ve Muş ilinde bir kediye işkence yapıldığı yönündeki paylaşımlardan sonra, bu eylemlerini Telegram gruplarından paylaşmaya başlamışlardır.

Bir kısım grup üyelerinin tutuklanmasından sonra dahi “yeni hedefimiz çocuklar” şeklinde sınır tanımayan tehditlerde bulundukları, basın açıklaması yaptıkları, bazılarını tehdit ettikleri ve bu nedenle ciddiye alınması gereken bir grup olduğu anlaşılmaktadır.

2. Bu tür gruplar ve toplumda infial oluşturan eylemleriyle mücadele edebilmek için Hayvanları Koruma Kanunu’ndaki ceza hükümlerinde mutlaka düzenleme yapılmalıdır.  

Bu oluşumun eylemlerinin başında Hayvanları Koruma Kanunu’na muhalefet suçu yer almaktadır. Tutuklanan kişilerin eylemlerine bakıldığında, sahipsiz kedilere işkence yaparak öldürdükleri, sahipsiz hayvanları cinsel yönden istismar ettikleri ve bunların görüntülerini Telegram’da paylaştıkları görülmektedir.

Hayvanları Koruma Kanunu’nun 28/A maddesinde, “Hayvanlara cinsel saldırıda bulunan veya tecavüz eden kişi altı aydan üç yıla kadar hapis ve yüz günden az olmamak üzere adli para cezası ile cezalandırılır” hükmü bulunmaktadır.

Yine aynı kanunun 28. maddesinde, “bir ev hayvanına veya evcil hayvana işkence eden veya acımasız ve zalimce muamelede bulunan kişi altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” hükmü bulunmaktadır.

Şüphelilerin fiillerine bakıldığında, bu eylemleri itiyat haline getirdikleri, canavarca hisle ve eziyet çektirerek öldürme fiillerini gerçekleştirdikleri, yoğun şiddet eğiliminde oldukları, savunmasız hayvanlara karşı cinsel eylemlerde bulundukları, zoosadist davranışlarda bulundukları görülmektedir.

Hayvanları Koruma Kanunu’nun 1. maddesinde; kanunun amacının “hayvanların rahat yaşamlarını ve hayvanlara iyi ve uygun muamele edilmesini temin etmek, hayvanların acı, ıstırap ve eziyet çekmelerine karşı en iyi şekilde korunmalarını, her türlü mağduriyetlerinin önlenmesini sağlamak” olduğu ifade edilmiştir.

Türk Ceza Kanunu’nun amacı ise 1. maddede; “kişi hak ve özgürlüklerini, kamu düzen ve güvenliğini, hukuk devletini, kamu sağlığını ve çevreyi, toplum barışını korumak, suç işlenmesini önlemek” şeklinde açıklanmıştır.

Şüphelilerin eylemleri ve bu eylemlerin karşılığı olarak düzenlenen ceza miktarları karşılaştırıldığında, mevcut düzenlemelerin kanunların amacına ulaşmaya uzak düzenlemeler olduğu görülmektedir.

Söz konusu şiddet eylemleri için öngörülen hapis cezasının alt sınırı altı aydan başlamaktadır. Oysaki; C31K üyelerinin işlemiş olduğu fiiller için öngörülen cezanın alt sınırının her halde 6 aydan 2 yıla çıkarılması gereklidir.

Aksi halde fiillerin alt sınırına göre bir ceza verilecek olması ihtimalinde, TCK’nın 50. maddesine göre adli para cezasına çevrilebilecek ve TCK’nın 51. maddesine göre ertelenebilecektir. Bu durum ilgili kanunların amacıyla bağdaşmamaktadır. Bu sebeple cezaların alt sınırının 2 yıldan başlatılması gerekmektedir.

Örneğin; ABD’de 2019 yılında kabul edilen Preventing Animal Cruelty and Torture Act - Hayvanlara Kötü Muamelenin ve İşkencenin Önlenmesi Kanunu’nda hayvanlara karşı işlenen suçlarda 7 yıla kadar hapis cezası öngören bir kanuni düzenleme yapılmıştır. Hayvanlara karşı işlenen suçlarda, idari para cezası da artırılmıştır. Türkiye’de de bahse konu suçun cezasının üst sınırı 7 yıla kadar çıkartılır ise, alt sınır da, 2 yıldan başlayabilecektir.

Bahse konu grup üyelerinin bir örgütün faaliyeti kapsamında hareket edip etmediğinin anlaşılamaması halinde faillerin tespitini neredeyse imkansız hale gelecektir. Bu sebeple faillerin tespiti amacıyla Ceza Muhakemesi Kanunu’nda yer alan Koruma Tedbirlerinin de uygulanması için gerekli düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Başta CMK’nın 135. maddesi gereğince Telekomünikasyon Yoluyla İletişimin Denetlenmesi, CMK’nın 139. maddesindeki Gizli Soruşturmacı Görevlendirilmesi, CMK’nın 140. maddesindeki Teknik Araçlarla İzleme, CMK’nın 134. maddesindeki Bilgisayarlarda Arama Elkoyma tedbirlerinin uygulanması için kanuni düzenleme yapılması gerekmektedir. Ayrıca CMK’nın 100/3. maddesinde yer alan katalog suçlara ekleme yapılmalı, suça karıştığı anlaşılan failler hakkında tutuklama tedbiri uygulanmalıdır.

3. Hayvanları Koruma Kanunu’ndaki idari para cezalarında düzenleme yapılmalıdır.

Hayvanları Koruma Kanunu’nun 28. maddesindeki idari para cezalarına bakıldığında, 1.200 TL., 2.000 TL., 5.000 TL. gibi idari para cezalarının yer aldığı görülmektedir. Halbuki bu rakamlar, Belçika’da 300 bin Euro, Fransa’da 30 bin Euro, Almanya’da 25.000 Euro gibi cezaları içermektedir.

Örneğin; Kanun’un 14/l bendinde, Bakanlıkça belirlenen tehlike arz eden hayvanları üretmek, sahiplenmek, sahiplendirmek, barındırmak, beslemek, takas etmek, sergilemek, hediye etmek ve bunların ülkemize girişini, satışını ve reklamını yapmak” hükmüne aykırı davrananların 10.000 TL. idari para cezasına çarptırılacağı hüküm altına alınmıştır. Ancak bu durum katiyyen caydırıcı değildir. Halen internette bakanlıkça yasaklanan hayvanların satışı yapılmaktadır. Bu cezalarda da düzenleme yapılmalıdır.

4. Hayvanları Koruma Kanunu’nun 15. maddesi gereğince her ilde İl Hayvanları Koruma Kurulu kurulmuştur. Bu kurulların aktif bir şekilde çalışmaları gerekmektedir.

24.6.2004 yılında kabul edilen 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun 15. maddesinde “İl Hayvanları Koruma Kurulu, valinin başkanlığında, sadece hayvanların korunması ve mevcut sorunlar ile çözümlerine yönelik olmak üzere toplanır” hükmü yer almaktadır. İl Hayvanları Koruma Kurulu’nun görevleri 16. maddede ayrıntılı olarak yer almıştır.

Buna göre münhasıran hayvanların korunması, sorunların tespiti ve çözümlerini karara bağlamak, il sınırları içinde hayvanların korunmasına ilişkin sorunları belirleyip, koruma sorunlarının çözüm tekliflerini bakanlığa sunmak, hayvanların korunması ile ilgili olarak çeşitli kişi, kurum ve kuruluşların il düzeyindeki faaliyetlerini izlemek, yönlendirmek ve bu konuda gerekli eşgüdümü sağlamak, hayvan sevgisi, korunması ve yaşatılması ile ilgili eğitici faaliyetler düzenlemek şeklindeki görevleri kanunla düzenlenmiştir. Dolayısıyla İl Hayvanları Koruma Kurulu da C31K ve benzeri gruplar ile etkin mücadelede yer almalıdır.

Netice itibariyle, C31K grubunun suç işlemek amacıyla kurulan bir örgüt olduğu önümüzdeki günlerde daha net olarak anlaşılacaktır. İç İşleri Bakanlığı da yaptığı açıklamada, bir örgütten bahsetmemiş, sosyal medya topluluğu üyesi olduğu belirtilmiştir. Bu grup üyelerinin tespiti ve yargılama makamlarına tespitinin son derece zor olduğunu ifade etmek lazım. Bu tür suçları işleyen kişilerin ihbar edilmesi ve bu faillerle etkin bir mücadele içerisine girilmesi gerekmektedir. Bu aşamada mevcut yasalardaki düzenlemenin yeterli gelmediğini ifade etmek isteriz. Şiddet eğilimli faillerin cezalandırılması için cezaların caydırıcı olması zorunludur. Ceza miktarları ertelenemeyecek şekilde artırılmalıdır. Gerekirse şiddet eğilimi olan kişilerle ilgili, erteleme yasağı da getirilmelidir. Daha önemlisi ise, bu faillerin psikolojik durumları, bunları suça iten faktörlerin neler olduğu net bir şekilde araştırılmalı, anlaşılmaya çalışılmalı, gerekli önlemler alınmalıdır.