I. GENEL OLARAK

Borçlu hakkında başlatılan takipte, icra dairesine takip talebinin sunulması, takibin kesinleşmesi, borçlunun borca yeter miktarda malı üzerine haciz konulması, hacizli malın kıymetinin belirlenmesi ve hacizli malın cebri icra yolu ile satılmasından sonra kesinleşen satış üzerine icra dairesi tarafından satılan malın bedeli tüm alacaklıların alacağını karşılamaz ise herhangi bir alacaklının talebi olmaksızın icra dairesi satıştan elde edilen parayı alacaklılara paylaştırır.

Paranın paylaştırılması borçlu adına kayıtlı bir malın üzerine birden çok alacaklı tarafından haciz, rehin, ipotek konulması halinde söz konusudur. Diğer bir ifadeyle borçlu adına kayıtlı bir mal üzerine sadece tek bir alacaklının haciz koyduğu ve bu yolla hacizli malın paraya çevrilmek suretiyle alacaklının alacağının ödenmesi halinde ayrıca sıra cetveli yapılması gerekmez.

Ancak cebri icrada borçlu adına kayıtlı malın üzerine birden çok haciz konulması ve haciz miktarlarının malın bedelinin çok üzerinde olduğu durumlarda satıştan elde edilen miktarın tüm alacaklıların alacağına yetmediği durumlarda sıra cetvelinin düzenlenmesi ve bu yolla satıştan elde edilen paranın alacaklılara paylaştırılması gerekir.

İcra ve İflas Kanununda sıra cetvelinin düzenleme altına alındığı 140. Maddesinde, üzerine haciz konulan bir mahcuzun satıldıktan sonra üzerinde haczi bulunan hangi dosyadan sıra cetvelinin düzenleneceği açıkça belirtilmemiştir. Yine 2004 sayılı yasanın 100. Maddesinde hacze iştirak derecelerinin düzenlendiği yasa maddesinde ilk haciz üzerine satılan malın tutarı vezneye girinceye kadar aynı derecede hacze iştirak edebilecek alacaklılar gösterilmiştir.

Hacze iştirak derecelerinin düzenleme altına alındığı yasa hükmü kapsamında borçlu adına kayıtlı malın haczinden satışına dek uzunca bir zaman geçtiğinden sıra cetveli yapılmadan önce satışa esas olmak üzere mahcuz üzerinde haczi bulunan dosyaların doğru bir şekilde tespit edilmesi ve buna göre sıra cetvelinin düzenlenmesi önemlidir.

Zira özellikle sicile kayıtlı malların satışında (Araç, Tapu, Gemi, Marka) takyidatta üst sıralarda yer alan bazı hacizlerin cebri satış esnasında ayakta durmadığı görülmektedir.  

Pratik uygulamada hacizli malın satılması sonrasında satıştan elde edilen paranın tüm alacaklıların alacağına yetmemesi halinde alacaklıların sırasının belirlenerek paranın yettiği kadarı ile alacaklılar arasında ödenmesi düzenlenmiştir.

Ancak her zaman malın üzerine ilk haczi uygulayan icra dairesi tarafından mahcuz mal satışa çıkarılmamakta, özellikle bazı durumlarda hacizli mal üzerindeki takyidat bağlamında ilk sıradaki dosyanın infaz edilmesi, haczin düşmesi yahut haricen tahsil / feragat yolu ile takibin sonlanmış olması halinde bile haczin kaldırılmadığı durumlarla karşılaşılabilmektedir.

Böyle bir durumla karşılaşılması halinde yani ilk haciz koyan ancak malın satılmasından evvel haczin kalkmış olmasına neden olan olayın gerçekleşmesinden sonra fiilen kaldırılmamış hacze dayanılarak sıra cetvelinin kim tarafından yapılacağı tartışma yaratmakta hatta bazen daireler arasında onlarca yazışma yapılmak suretiyle ciddi bir iş kaybına sebebiyet verilmek suretiyle alacaklılarında alacağın tahsil edememesi yanında devletin de çok ciddi harç kaybı yaşamasına sebebiyet verildiği görülmektedir.

İcra takibinde yapılan satış sonucu elde edilen satış tutarının bütün alacaklıların alacağını tamamen ödemeye yetmemesi halinde icra dairesi tarafından alacaklıların bir sıra cetvelinin yapılması; sıra cetveli düzenlenirken de, ipotekli alacaklılar ile haciz uygulayan diğer alacaklıların İ.İ.K.nun 151. maddesi uyarınca sıra cetvelinde gösterilmesi gerekmektedir.

Haciz yoluyla takiplerde sıra cetveli alacağın İ.İ.K'nın 138. maddesi uyarınca satış tarihindeki ulaştığı miktar dikkate alınarak düzenlenir. Diğer bir anlatımla, haciz konulan bir malın satış tutarı, haciz tarihindeki alacak ile satış tarihine kadar hesaplanacak fer'ileriyle takip masraflarını tazmin eder.

Alacaklılara pay ayrılırken bedeli paylaşıma konu malın satıldığı tarihteki anapara, fer'iler ve takip masrafından oluşan toplam alacak miktarı, satış tarihi itibariyle belirlenerek sıra cetveli düzenlenmesi gerekir. Satış tarihinden sonra alacakta meydana gelen artışlar, rehnin ya da haciz konulan malın bedelinden karşılanamaz. Sıra cetvelindeki alacaklar satış tarihi itibariyle belirlenir.

Bu kapsamda sıra cetvelinde hacizli malın satılması ile satıştan elde edilen paranın icra veznesine girinceye kadar hacze iştirak edebileceği tartışmasızdır. Ancak sıra cetveli düzenlenirken ilk kesin haciz sahibinin haczi dikkate alınarak, bu hacze iştirak edebilecek olan hacizlerin belirlenmesi ve bu suretle hacze iştirak derecelerinin belirlenmesi gerekir.   

Yani esasen sıra cetvelinin tanzim edilmesinde dikkat edilmesi gereken husus birden çok haciz sahibinin bulunduğu ve görece çok daha gerilerde bulunan haciz alacaklısının satışı istemesi ve yapılan satışın kesinleşmesinden sonraki dönemde sıra cetveli düzenlenmeden hemen önce hacze iştirak edecek olanların derecelerinin belirlenmeye (m.100) çalışıldığı dönemde haciz sıralamasında daha yukarıda yer almasına rağmen icra dosyasının ödenmesi (infaz), haricen tahsili, feragat, haczin kalkması, takibin iptali gibi sair nedenlerle öndeki  haczin varlığını sürdürmemesi halinde sıra cetvelinin haczini korumayan dosyadan yapılmaya çalışılması doğru olmaz.

Hacizli malın satışı anında sadece satışa konu mal takyidatında haczin yazılı olması yetmez aynı zamanda bu haczin geçerli ve ayakta, sağlam bir haciz olarak hukuk alemindeki yerini koruması gerekir. Diğer bir ifade ile hacze iştirak edemeyecek olan bir dosyadan sıra cetveli yapılması mümkün değildir.

II. SIRA CETVELİNE İTİRAZDA FAİZ İSTEMİ

Hemen belirtmek gerekir ki her sıra cetveli, bedeli paylaşıma konu para, mal veya hak üzerinde haczi bulunan alacaklılar için hüküm ve sonuç doğurur. Sıra cetveli düzenlenirken satış tarihindeki hukuki ve fiili durum dikkate alınır (İİK m.138, 139, 140). Sıra cetveline yönelik dava veya şikâyetlerin sonuçlanmasına kadar (İİK m.142/a’daki istisna dışında) ödeme yapılmayacağından, alacaklıların takip konusu ettikleri alacaklara faiz işlemeye devam edecektir. Bu faizler satış tarihinden sonra doğduklarından, yapılan önceki sıra cetveline konu bedelden karşılanamaz; bunlar için alacaklının borçlunun başka bir malına haciz koydurması ve onun bedelinden alacağını tahsil etmesi gerekir. Zaten borçlunun başka bir para, mal veya hakkı üzerinde haciz varsa onun satışı yoluna gidilmelidir.

Konuyu bir örnekle açıklayacak olursak, borçlu adına kayıtlı bir taşınmazın satışı sonrasında hacizli mal üzerinde toplam üç haczin olduğunu ancak sadece birinci ve ikinci sıradaki haciz alacaklılarının alacağının satıştan elde edilen para ile ödenebileceğini varsayalım.

Bu durumda sıra cetveline yapılan itirazın neticelenmesi sonrasında satıştan elde edilecek paraya gelecek nema ile hak sahiplerine yapılacak ödeme de alacaklının sıra cetvelinden elde edeceği para kendisine ödeninceye kadar o takipte anaparaya işleyecek faiz aynen işlemeye devam eder. Sıra cetveline itiraz sonrasında, cetvelde nemaya isabet eden miktar kadar borçtan düşüm sağlanamaz. Bu kapsamda borçlunun haczedilebilecek başkaca bir hak veya malı olması halinde alacağın faiz işlemeye devam ettiği nispette borçlunun başkaca mallarına haciz konulabilir.   

III. GÜNCEL YARGI KARARLARI

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2016/2267 Esas ve 2020/2468 Karar

Mahkemece iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; Adana 3.İcra Müd.nün 2013/145 esas sayılı dosyasında; alacaklı banka ile dosya borçlularından ... ile ... arasında İcra Müdürlüğü nezdinde 12.07.2013 tarihli borç ödeme taahhütnamesi düzenlendiği, taahhüt edilen 1.taksit olan 135.000,00 TL’nin icra dosyasına veya haricen alacaklı bankaya ödendiğine ilişkin bir beyan ve tahsil harcının yatırıldığına ilişkin makbuz bulunmadığı, bu durumda ilk taksit tarihi olan 13.7.2013 tarihinden itibaren İİK. nun 111/son maddesi uyarınca süreler yeniden işlemeye başlayacağından ve bu tarihten itibaren 1 yılı aşkın bir süre dosyadan satış talep edilip satış avansı da yatırılmadığından bu dosyadan dolayı haczin düştüğünün kabulü gerektiğinden sıra cetvelinde yer almaması gerektiği, 3.sırada, 4.sırada, 5.sıradaki dosyalardan taşınmaz üzerine haciz konulduktan sonra yasal 1 yıllık süre içinde satış talep edilip satış avansı da yatırılmadığından konulan hacizlerin düşmesi nedeniyle sıra cetvelinde yer almamaları gerektiği ve 6.sırada yer alan haczin yenilendiği 25/11/2014 tarihinin derece sıra cetvelinde yer alması gerektiği gerekçesiyle şikayetin kabulüne karar verilmiştir.

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2016/3415 Esas ve 2018/5923 Karar

Asıl dosyada şikayetçi vekili, ... .... ... Müdürlüğünün 2013/319 Esas sayılı dosyası üzerinden düzenlenen ....09.2013 tarihli sıra cetvelinde ilk sırada görünen ... .... ... Müdürlüğünün 2008/7205 Esas sayılı dosyasındaki haczin süresinde satış talebinde bulunulmaması nedeniyle düştüğünü ileri sürerek sıra cetvelinin iptaline, paranın öncelikle alacaklı oldukları ... .... ... Müdürlüğünün 2013/1977 Esas sayılı dosyasına ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Birleşen 2014/71 Esas sayılı dosyada şikayetçi vekili, ... .... ... Müdürlüğünün 2013/319 Esas sayılı dosyasında yapılan sıra cetvelinde ilk sırada bulunan ... dosyasındaki haczin düştüğünü ileri sürerek, sıra cetvelinin iptaline ve müvekkilinin ilk sıraya alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.

Asıl dosyada şikayet olunan şikayete cevap vermemiştir.

Birleşen 2014/71 Esas sayılı dosyada şikayet olunan şikayetin reddini savunmuştur.

Mahkemece iddia, savunma, deliller ve tüm dosya kapsamına göre; ... .... ... Müdürlüğünün 2008/7205 Esas sayılı dosyasından borçluya ait ... ili ... ilçesi, 300 ada, 78 parseldeki taşınmaz üzerine ....06.2008 tarihinde haciz konulduğu, alacaklı vekilinin ....05.2010 tarihinde taşınmazın satışına karar verilerek satış avansının alınmasını ve satış işlemlerine başlanmasını talep etttiği, ... müdürlüğünce taşınmazın satışına ve satış avansı olarak 250,00 TL yatırılmasına karar verildiği, ....05.2010 tarihinde satış avansının yatırıldığı, satış talebinin bir kez yapılmasının, kural olarak haczin ayakta kalması için yeterli olduğu ve sıra cetvelinde birinci sırada yer verilen ... .... ... Müdürlüğünün 2008/7205 Esas sayılı dosyasından konulmuş olan haczin halen devam ettiği, sıra cetvelinin usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle, şikayetlerin reddine dair verilen karar Dairemizin 2015/5822 Esas, 2016/305 Karar sayılı ilamıyla onanmıştır.

Şikayetçi vekili karar düzeltme talebinde bulunmuştur.

Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip ... ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre HUMK'nın 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisine uymayan karar düzeltme isteminin reddi gerekmiştir.

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2016/5415 Esas ve 2019/5301 Karar

Şikayetçi vekili, ... 11 İcra Müdürlüğü'nün 2012/10054 Esas sayılı dosyasından borçlu ... Tur...Ltd Şti adına kayıtlı ... plakalı araç üzerine 20/11/2012 tarihinde haciz konulduğunu, 13/12/2013 tarihinde yenileme talebi gönderildiğini ancak icra dairesince hatalı sorgu yapılarak kayıt bulunmadığı bildirilerek haczin yenilenmediğini, ... 13 İcra Müdürlüğü'nün 2014/1951 Esas sayılı dosyasından 26/12/2014 tarihinde İİK 100.maddeye yarar bilgi istendiğini, haczin 20/11/2012 tarihinde düştüğünün bildirildiğini, hacizli araç üzerine konulan ilk haczin kendilerine ait olmasına rağmen hak kaybına uğradıklarını, birinci sıradaki haczin kendi dosyaları olduğunu ileri sürerek ... 13 İcra Müdürlüğü'nün 2014/1951 Esas sayılı dosyasından hazırlanan sıra cetvelinin iptali ile yeniden sıra cetveli düzenlenmesine karar verilmesini talep ve şikayet etmiştir.

Şikayet olunanlar vekilleri ayrı ayrı şikayetin reddini istemişlerdir.

Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafın alacaklı olduğu ... 11 İcra Müdürlüğü'nün 2012/10054 Esas sayılı dosyasından borçlu ... Tur...Ltd Şti adına kayıtlı ... plaka sayılı araç üzerine 30/11/2012 tarihinde haciz konulduğu, süresinde satış talep edilmediğinden araç üzerindeki haczin düştüğü, akabinde davacı alacaklı vekilinin 13/12/2013 tarihli talebi doğrultusunda icra müdürlüğünce 16/12/2013 tarihinde yapılan sorgulama sonucu ise, borçlu şirket adına kayıtlı araç bulunmadığından bahisle haciz talebinin uygulanmadığı, bu hususa ilişkin davacı alacaklı tarafça da şikayet yoluna başvurulmadığı, dolayısıyla sıra cetveli yapıldığı tarih itibari ile davacı tarafın alacaklı olduğu icra dosyasında geçerli bir haczi bulunmadığı, İİK'nun 106 ve 110 maddelerinde düzenlenen sürelerin dolduğu, bu şekilde davacı alacaklı tarafça süresinde satış talebi yapılmadığından ve herhangi bir avans yatırılmadığından satış isteme süresinin durmayarak konulan haczin düştüğü gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiştir.

Kararı, şikayetçi vekili temyiz etmiştir.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, şikayetçi vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2016/9108 Esas ve 2020/1899 Karar

Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, sıra cetveli düzenlenirken kesin hacizlerin infaz tarihlerine, ihtiyati hacizlerin ise kesinleşme tarihlerine bakılacağı, ihtiyati haczin kesinleşmesi için ödeme süresinin geçirilmesi gerektiği, eğer İİK'nın 100. maddesindeki şartlar mevcutsa, ilk hacze iştirakin de mümkün olduğu, ihtiyati hacizlerin kendi aralarında önce veya sonra konulmuş olmalarının, İİK'nın 268. maddesindeki özel durum dışında sonuç doğurmayacağı, bu durumda İcra Mahkemesi'nce ilk kesin haciz ya da ilk kesinleşen ihtiyati haciz ile (eğer varsa) buna iştirak edebilecek hacizlerin belirlenmesi, sıra cetvelinin bu hacizlerin tarihleri ve oluşan usulî müktesep haklar da dikkate alınarak düzenlenmesi gerektiği, ilk kesinleşen haciz şikayetçinin haczi olmakla sıra cetvelinin şikayetçinin takip dosyasında düzenlenmesi gerektiği, şikayet olunan bankanın takibinin kambiyo senedine dayalı olarak başlatıldığı ve İİK'nın 100. maddesinde belirtilen ve ilk hacze iştiraki sağlayan belgelerden herhangi birine dayanmadığı gerekçesiyle şikayetin kabulü ile sıra cetvelinin iptaline karar verilmiştir.    

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2015/1499 Esas ve 2017/1428 Karar

Şikayet olunan vekili, müvekkili tarafından açılan tasarrufun iptali davasının 13.12.2011 tarihinde kabulüne karar verildiğini ve aynı zamanda bu tarihte ihtiyati haczinin kesin hacze dönüştüğünü, ayrıca kararın kesinleşmiş olmasının gerekmediğini, şikayetçi tarafından açılan davanın ise 04.05.2012 tarihinde kabulüne karar verildiğini, bu bakımdan müvekkilinin kesin haciz tarihinin daha önce olduğunu, öte yandan kesin aciz vesikasına sahip olmayan şikayetçinin hacze iştirak edemeyeceğini savunarak, şikayetin reddini istemiştir.

Mahkemece, şikayetçinin ilk hacze iştirak hakkına sahip olduğu gerekçesiyle, şikayetin kabulü ile sıra cetvelinin iptaline dair verilen karar, şikayet olunan vekilinin temyiz istemi üzerine, Dairemizin 20.09.2013 tarih ve 3259 E. 5585 K. sayılı ilamıyla, şikayetçi tarafından açılan tasarrufun iptali davasının İİK'nın 105/2. maddesinde belirtilen geçici aciz belgesi ile açıldığı, mahkemenin bu aciz vesikasının kati aciz vesikası olduğu yönündeki tespitinde isabet bulunmadığı, geçici aciz belgesi sahibi alacaklı bu belgeye dayanarak tasarrufun iptali davası açabilirse de, bu belgenin İİK'nın 100. maddesi uyarınca hacze iştirak

olanağı vermediği, bu durumda, İİK'nın 100/1. maddesinde sayılan koşulları taşımadığından ilk hacze iştirak hakkı bulunmayan şikayetçinin, şikayetinin reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek, şikayet olunan yararına bozulmuştur.

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2017/2244 Esas ve 2020/3031 Karar

Sıra cetveli düzenlenirken kesin hacizlerin infaz tarihlerine, ihtiyati hacizlerin ise kesinleşme tarihlerine bakılır. İhtiyati haczin kesinleşmesi için ödeme süresinin geçirilmesi gerekir. Eğer İİK'nın 100. maddesindeki şartlar mevcutsa, ilk hacze iştirak de mümkündür. İhtiyati hacizlerin kendi aralarında önce veya sonra konulmuş olmaları, İİK'nın 268. maddesindeki özel durum dışında sonuç doğurmaz. Bu durumda İcra Mahkemesince ilk kesin haciz ya da ilk kesinleşen ihtiyati haciz ile (eğer varsa) buna iştirak edebilecek hacizler belirlenmeli, sıra cetveli bu hacizlerin tarihleri ve oluşan usulî müktesep haklar da dikkate alınarak düzenlenmelidir.

Somut olayda, şikayet olunan tarafından kambiyo senedine dayalı olarak 15.04.2015 tarihinde bedeli paylaşıma konu taşınmaz üzerine ihtiyati haciz konulduğu, ödeme emrinin borçluya 14.04.2015 tarihinde tebliğ edildiği görülmüştür. İİK'nın 168. maddesi uyarınca kambiyo senetlerine özgü takip yolunda ödeme emrine karşı itiraz ve şikayet süresi 5 gün, ödeme süresi 10 gün olup, bu takip şeklinde ödeme süresi geçmeden kesin haciz (İİK m.78/1) konulamayacağından, henüz kesin haciz yetkisine sahip olmayan alacaklının ihtiyati haczi 5 günlük itiraz ve şikayet süresinin geçmesiyle değil, İİK'nın 264. maddesi uyarınca 10 günlük ödeme süresinin geçmesiyle kesinleşerek, sıra cetveli açısından kesin haczin hüküm ve sonuçlarını doğuracaktır. Buna göre şikayet olunanın ihtiyati haczinin 24.04.2015 tarihinde mesai saati bitiminde kesinleştiği sabittir. Şikayetçinin kambiyo senedine dayalı olarak 24.04.2015 tarihinde bedeli paylaşıma konu taşınmaz üzerine ihtiyati haciz koyduğu, ödeme emrinin borçluya 13.04.2015 tarihinde tebliğ edildiği, şikayetçi takibi 23.04.2015 tarihi mesai saati bitiminde kesinleşmekle, şikayetçi tarafından 24.04.2015 günü ihtiyati haciz adı altında konulmuş olan haczin aslında kesin haciz olduğu anlaşılmaktadır.

Bu durumda mahkemece, şikayetçiye ait kesin haczin şikâyet olunanın kesin haczinden önceki tarihli olduğu gerekçesiyle, şikayetin kabulü ile sıra cetvelinin iptaline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/706 Esas ve 2018/1103 Karar

Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık: üçüncü kişi tarafından borçlu lehine oluşan ve icra dairesine gönderilen hak ediş tutarının paylaştırılması için yapılan ve kesinleşen sıra cetvelinden sonra, dosyaya gönderilen sonraki tarihli hak ediş tutarı için yeniden sıra cetveli yapılmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

Öncelikle sıra cetveli kavramı üzerinde durulmalıdır.

Bir icra takibinin kesinleşmesi üzerine icra dairesi, alacaklının talebi üzerine borçlunun para, mal ve diğer hakları üzerine haciz koyar ve bunları yine talep üzerine paraya çevirerek bedelini alacaklıya öder. Eğer aynı borçludan alacaklı olan birden çok kimse varsa paraların ne şekilde paylaştırılacağına ilişkin özel düzenlemeler İcra ve İflas Kanunu'nun 138 ve devamı maddelerinde yer almaktadır. Satış bedelinin bütün alacaklıların alacağını karşılamaya yetmemesi hâlinde icra müdürü, bir sıra cetveli düzenleyerek bu tutarı alacaklılar arasında paylaştırır (İİK m.140/I).

Sıra cetvelinde aynı derecede hacze iştirak etmiş olan (m.100, 101) bütün alacaklılar alacak miktarı ile gösterilir (Kuru, B.: İcra ve İflas Hukuku, C.2, İstanbul 1990, s.1526).

Hemen belirtmek gerekir ki her sıra cetveli, bedeli paylaşıma konu para, mal veya hak üzerinde haczi bulunan alacaklılar için hüküm ve sonuç doğurur. Sıra cetveli düzenlenirken satış tarihindeki hukuki ve fiili durum dikkate alınır (İİK m.138, 139, 140). Sıra cetveline yönelik dava veya şikâyetlerin sonuçlanmasına kadar (İİK m.142/a’daki istisna dışında) ödeme yapılmayacağından, alacaklıların takip konusu ettikleri alacaklara faiz işlemeye devam edecektir. Bu faizler satış tarihinden sonra doğduklarından, yapılan önceki sıra cetveline konu bedelden karşılanamaz; bunlar için alacaklının borçlunun başka bir malına haciz koydurması ve onun bedelinden alacağını tahsil etmesi gerekir. Zaten borçlunun başka bir para, mal veya hakkı üzerinde haciz varsa onun satışı cihetine gidilmelidir.

Aynı ilkeler çerçevesinde belirtilmelidir ki, her sıra cetveli ancak konusunu oluşturan bedelle sınırlı olarak hak durumunu belirler. Bir sıra cetvelindeki alacak tutarı, sıra ya da imtiyaz başka yerden kaynaklanan paranın paylaştırılmasına da esas teşkil etmez. Yeni sıra cetveli ancak bu yeni sıra cetvelinin yapılmasına esas olan para, mal veya hak üzerindeki rehin ya da hacizlere göre düzenlenir.

Bu yasal düzenlemeler ve ilkeler çerçevesinde somut olaya bakıldığında üçüncü kişiye gönderilen haciz ihbarnamesi neticesinde 29.06.2011 tarihinde icra veznesine giren paraya ilişkin olarak sıra cetveli yapılmasına karar verilmiş, dosya hesabı 07.09.2011 tarihinde 138.120,34 TL olarak çıkartılarak şikâyetçi alacaklıya ait 2011/7315 sayılı icra dosyası ilk sıraya alınmış ve “138.120,34 TL’nin 2011/7315 takip sayılı dosyasına, kalan 270.803,97 TL’nin ise ikinci sıradaki 17. İcra Müdürlüğünün 2011/8061 takip sayılı dosyasına gönderilmesine” karar verilmiştir. Sıra cetveline itirazın reddi kararının 04.09.2012 tarihinde kesinleşmesi üzerine eldeki dava alacaklısına sıra cetvelinin düzenlenmesinden yaklaşık 1 yıl sonra, kesintiler de yapılarak 06.09.2012 tarihinde 127.841,14 TL ödeme yapılmıştır.

Alacaklı vekili 03.10.2012 tarihinde bakiye alacağın tespiti talebinde bulunmuş, Ankara 16. İcra Dairesinin 17.10.2012 tarihli kararı ile talep reddedilmiştir. Ardından aynı üçüncü kişi tarafından 23.08.2013 tarihinde dosyaya 61.361,70 TL tutarında yeni bir hak ediş bedeli gönderilmiştir. Bunun üzerine alacaklı vekili 27.08.2013 tarihli dilekçe ile 06.09.2012 tarihinde kendilerine yapılan ödemenin 30.09.2011 tarihinde tebliğ edilen sıra cetvelinde yer alan hesaplamaya göre yapıldığı, dosya hesabının 06.09.2012 tarihine göre çıkartılmasını, çıkartılan hesaptan 06.09.2012 tarihinde kendilerine ödenen 127.841,14 TL nin mahsubunu ve bakiye tutara faiz işletilmesini talep etmiştir.

Ankara 16. İcra Dairesi 29.08.2013 tarihli kararı ile alacaklı vekilinin anılan talebini reddetmiştir. Şikâyetçi alacaklı vekili bu ret kararının kaldırılması için icra mahkemesine başvurmuştur.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 33. (1086 sayılı HUMK’un 76.) maddesine göre hukuki nitelendirme hâkime aittir. Gerek icra dairesine sunulan ve gerek red kararının kaldırılması için mahkemeye verilen dilekçelerin değerlendirilmesinden şikâyetçinin talebinin, yukarıda anılan ve önceki sıra cetvelinin düzenlendiği tarihten itibaren dosya alacağına işleyen faizin, dosyaya sonradan gelen hak ediş tutarından ödenmesine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Şikâyetçi alacaklının bu döneme ait faize hak kazandığı tartışmasız olduğu gibi (eğer üzerinde haczi varsa) dosyaya sonradan gelen hak edişin paylaştırılması için yapılacak sıra cetvelinden de bu alacağını almak hakkı bulunmaktadır.