T.C.

Yargıtay

Hukuk Genel Kurulu

2025/42 E., 2025/592 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 32. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/933 E., 2024/1059 K.

ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 28.03.2024 tarihli ve

2023/6241 Esas, 2024/3112 Karar sayılı BOZMA kararı

Taraflar arasındaki şikâyet isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda İlk Derece Mahkemesince şikâyetin reddine karar verilmiştir.

Kararın borçlu vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvuru dilekçesinin reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kararının borçlu vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince ek karar ile temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin ek kararının borçlu vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

Direnme kararı borçlu vekili tarafından temyiz edilmekle kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. TALEP

Borçlu vekili; Eskişehir 8. İcra Müdürlüğünün 2016/11309 Esas sayılı dosyasında borçlu/müflis vekili sıfatıyla taraflarına kıymet takdir raporunun tebliğ edilmesi üzerine 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 111/a maddesine göre satış yetkisi verilmesini talep ettiklerini ancak icra müdürünün iflasın açılmasıyla vekâlet görevinin sona erdiği, müflis şirket vekilinin temyiz yetkisinin kalmadığı gerekçesiyle taleplerini reddettiğini, yerleşik Yargıtay içtihatları gereğince müflisin iflasla borçlanma ve ticari işlem yapma yetkisi sona erse de kazandırıcı işlemleri yürütme yetkisinin devam ettiğini, iflas dosyasında İİK’nın 111/a maddesine göre satış yetkisi verilmesini talep ettiğini ve talebinin kabul edildiğini ileri sürerek icra memurluğunun 03.11.2022 tarihli işleminin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Alacaklı vekili; borçlu vekili tarafından yapılan talebe muvafakat ettiklerini, icra memurluk işleminin hatalı olduğunu, taraflarına yüklenebilecek bir kusur olmadığından yargılama giderlerinin borçlu üzerinde bırakılması gerektiğini belirtmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 15.02.2023 tarihli ve 2022/869 Esas, 2023/90 Karar sayılı kararı ile; borçlu şirketin müflis olduğu, icra takibinde kıymet takdir raporunun iflas idaresine 20.08.2021 tarihinde tebliğ edildiği, satış ilanının da tebliğ edildiği, satışa hazırlık işlemlerine herhangi bir itiraz olmadığını ve işlemlerin kesinleştiği, İİK'nın 191. maddesi gereğince müflisin iflas masasına giren mallar hakkında tasarruf hakkını kaybedeceği, bu mallar için tasarruf yetkisi iflas masasına geçer ise de hukuki yararı bulunduğundan müflisin ihalenin feshini isteyebileceği, ancak mahcuzun iflas masasına dahil olan mallardan olması nedeniyle satış ilanının iflas idaresi yanında müflise de tebliğinin zorunlu olmadığı, bu nedenle kıymet takdir raporunun ve satış ilanının tasfiye iflas idare memuruna tebliğinin yeterli olduğu, borçluya satış yetkisi verilmesini düzenleyen İİK’nın 111/a maddesinin 24.11.2021 tarihinde yürürlüğe girdiği, kıymet takdirinin kesinleştiği ve satış işlemlerinin tamamlandığı tarih itibarıyla ilgili düzenlemenin yürürlükte bulunmadığı ve geçmişe yürütülemeyeceği gerekçesiyle şikâyetin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlu vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

1. Bölge Adliye Mahkemesinin 12.04.2023 tarihli ve 2023/660 Esas, 2023/841 Karar sayılı kararı ile; kararın İİK'nın 363. maddesinde belirtilen istinaf yoluna başvurulabilecek kararlardan olmadığı ve kesin nitelikte bulunduğu gerekçesiyle istinaf başvuru dilekçesinin İİK'nın 3 63... . maddeleri gereğince reddine karar verilmiştir.

2. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlu vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

3. Bölge Adliye Mahkemesinin 22.05.2023 tarihli ve 2023/660 Esas, 2023/841 Karar sayılı ek kararı ile; kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 362/1-g maddesinde belirtilen temyiz yoluna başvurabilecek kararlardan olmadığı gerekçesiyle temyiz dilekçesinin HMK'nın 346/1. maddesi gereğince reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ İNCELEME SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen ek kararına karşı süresi içinde borçlu vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;

“…Borçlu tarafından İİK’nın 111/a maddesi uyarınca rızai satış yetkisi verilmesi talebinin icra müdürlüğünce reddi işleminin iptali istemiyle icra mahkemesine başvurulduğu, mahkemece şikayetin reddine karar verildiği, borçlu tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince mahkeme kararının istinaf yoluna başvurulabilecek kararlardan olmadığı, kesin nitelikte bulunduğu gerekçesi ile istinaf başvuru dilekçesinin İİK'nın 363. ve 365. maddeleri gereğince reddine karar verildiği, bu kararın borçlu tarafından temyiz edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince 22.05.2023 tarihli ek karar ile temyiz dilekçesinin HMK'nın 346/1. maddesi gereğince reddine karar verildiği, bu kez son kararın temyiz konusu yapıldığı anlaşılmaktadır.

Somut olayda uyuşmazlık, 7343 Sayılı Kanun'un 12. maddesi ile 2004 Sayılı İcra İflas Kanunu'na eklenen 111/a maddesi gereğince rızai satış yetkisi verilmesi talebinin icra müdürlüğünce reddi işlemine ilişkin olup esasa ilişkin kararın İİK'nın 365. maddesi gözetildiğinde temyizinin kabil olduğu anlaşılmaktadır.

Bu durumda Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 32. Hukuk Dairesinin 22.05.2023 tarihli ve 2023/660 Esas-2023/841 Karar sayılı ek karara yönelik temyiz talebinin, kararın konu itibari ile kesin olduğundan bahisle reddine ilişkin ek kararın kaldırılmasına oy birliği ile karar verildikten sonra Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 32. Hukuk Dairesinin 12.04.2023 tarihli ve 2023/660 Esas-2023/841 Karar sayılı asıl kararının temyizen incelenmesinde;

Yukarıdaki açıklama doğrultusunda uyuşmazlık konusu dikkate alındığında, Bölge Adliye Mahkemesince işin esasının incelenmesi gerekirken kararın kesin nitelikte olduğundan bahisle yazılı gerekçeyle hüküm tesisi isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İİK’nın 111/a maddesinde icra mahkemesince satış konusunda kesin olarak karar verileceğinin düzenlendiği, diğer taraftan şikâyete konu işlemin satışa hazırlık işlemi niteliğinde de olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde borçlu vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Borçlu vekili; Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Uyuşmazlık

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda borçlu vekilinin İİK'nın 111/a maddesine göre satış yetkisi verilmesi talebinin reddine ilişkin memurluk işleminin şikâyeti üzerine icra mahkemesince verilen kararın kesin olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

D. Gerekçe

1. İlgili Hukuk

İİK'nın 111/a, 363, 3 65... . maddeleri.

2. Değerlendirme

1. Öncelikle konuyla ilgili yasal düzenleme ve kavramların açıklanmasında yarar vardır.

2. İİK'nın 4. maddesi gereğince icra mahkemesi, icra ve iflas dairelerinin işlemlerine karşı yapılan şikâyetlerle, itirazları incelemeye görevli olup takip hukukuna ilişkin kararlar veren özel bir mahkemedir. İcra mahkemelerinin hukuka ilişkin kararlarına karşı kanun yolları İİK'nın 5311 sayılı Kanun ile değişik 363, 364, 3 65... . maddelerinde özel hükümlerle düzenlenmiştir. İİK'nın 366/1. maddesinde ise istinaf ve temyiz incelemelerinin 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'na (HUMK) göre yapılacağı belirtilmiştir. HMK'nın 447/2. maddesi uyarınca mevzuatta, yürürlükten kaldırılan HUMK'ya yapılan yollamalar, HMK'nın bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılır. Açıklanan bu hükümlere göre İİK'da istinaf ve temyize ilişkin özel düzenlemeler yer almakta olup özel düzenleme bulunmaması hâlinde kural olarak HMK'nın istinaf ve temyize ilişkin hükümleri uygulanır.

3. 5311 sayılı Kanun'un 24. maddesiyle değişik 363. maddesi, maddenin değişiklik öncesi hâlinin aksine icra mahkemesinin hangi kararlarına karşı istinaf yolunun kapalı olduğunu düzenlemiştir. Bu düzenleme uyarınca kural olarak icra mahkemesinin verdiği kararlara karşı istinaf yolu açıktır. İİK'nın bazı maddelerinde de (md. 36/5, 79/a-2, 88/a-9, 97/5, 134/7 gibi) istinaf yoluna başvurulamayacak icra mahkemesi kararları ayrıca sayılmıştır.

4. İİK'nın 365. maddesi uyarınca istinaf yoluna başvurma, yasal süre geçtikten sonra yapılır veya istinaf yoluna başvurulmasına olanak bulunmayan bir karara veya vazgeçme nedeniyle itiraz veya şikâyetin reddine yahut süresi geçmiş bir şikâyete ilişkin olursa, HMK'nın ilgili hükümleri gereğince istem icra mahkemesince reddedilir. İstinaf yoluna başvuran kişi ret kararını kabul etmezse, istinaf dilekçesi diğer tarafa tebliğ edildikten sonra, karar sureti ve verilirse cevap dilekçesiyle birlikte yetkili bölge adliye mahkemesine gönderilir. Bölge Adliye Mahkemesi, birinci fıkra kapsamına girdiği hâlde reddine karar verilmemiş başvuruyu geri çevirmeyip doğrudan kesin karara bağlar.

5. İİK'nın 111/a maddesi ise "Borçlu, kıymet takdirinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde haczedilen malının rızaen satışı için kendisine yetki verilmesini talep edebilir. Kıymet takdiri yapılmadığı durumlarda borçlu da kıymet takdiri yapılmasını isteyebilir. İcra müdürü, kıymet takdirinin kesinleşmesinden sonra cebrî satış işlemlerini durdurarak borçluya on beş günlük süre verir. Borçluya verilen sürenin başlangıcından üçüncü fıkra uyarınca verilen icra mahkemesinin kararına kadar geçen sürede alacaklı bakımından satış isteme süresi işlemez.

Rızai satışta bedel, malın muhammen kıymetinin yüzde doksanına karşılık gelen miktarı ile o malla güvence altına alınan ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından hangisi fazla ise bu miktarı ve ayrıca bu miktara ilave olarak bu aşamaya kadar bu mahcuz için yapılan takip masrafları toplamından az olamaz.

Borçluyla anlaşan alıcının belirlenen bedeli birinci fıkra uyarınca borçluya verilen on beş günlük süre içinde dosyaya ödemesi hâlinde icra müdürü, gerekli bilgi ve belgeleri temin ettikten sonra yukarıda belirtilen şartların bulunduğunu tespit ederse satışın onayı ile malın devir ve teslim işlemlerinin yapılmasına karar verilmesi için dosyayı derhâl icra mahkemesine gönderir. Mahkeme, en geç on gün içinde yapacağı inceleme sonucunda dosya üzerinden talebin kabulüne veya reddine kesin olarak karar verir. Kabul kararıyla malın mülkiyeti alıcıya geçer ve tüm hacizler kaldırılarak devir ve teslim işlemleri gerçekleştirilir. Ret kararı verilmesi hâlinde yatırdığı bedel alıcıya iade edilir.

Bu madde uyarınca yapılacak satışlar hakkında niteliğine uygun düştüğü ölçüde bu Kanunun diğer hükümleri uygulanır.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar, Adalet Bakanlığınca yürürlüğe konulan yönetmelikle belirlenir." hükmünü içermektedir.

6. Somut olayda borçlu vekili İİK'nın 111/a maddesine göre satış yetkisi verilmesi talebinin reddine ilişkin memurluk işleminin iptali istemiyle icra (hukuk) mahkemesine başvurmuştur. İlk Derece Mahkemesinin şikâyetin reddine dair kararının borçlu vekilince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvuru dilekçesinin İİK'nın 3 63... . maddeleri gereğince reddine karar verilmiştir. Kararın borçlu vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin ek kararıyla HMK'nın 362/1-g maddesinde belirtilen temyiz yoluna başvurabilecek kararlardan olmadığı gerekçesiyle aynı Kanun'un 346/1. maddesi gereğince temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesinin ek kararının borçlu vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Özel Dairece; uyuşmazlığın İİK’nın 111/a maddesi gereğince rızaen satış yetkisi verilmesi talebinin icra müdürlüğünce reddi işlemine ilişkin olup İİK'nın 365. maddesi gözetildiğinde esasa ilişkin karar temyizi kabil olduğundan Bölge Adliye Mahkemesinin ek kararı kaldırılarak işin esasının incelenmesi gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuştur. Bölge Adliye Mahkemesince İİK’nın 111/a maddesinde icra mahkemesince satış konusunda kesin olarak karar verileceğinin düzenlendiği, diğer taraftan şikâyete konu işlemin satışa hazırlık işlemi niteliğinde de olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

7. 30.11.2021 tarihli ve 31675 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 7343 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 12. maddesiyle İİK'ya eklenen 111/a maddesiyle borçluya satış yetkisi verilmiştir. İİK’nın 111/a maddesinin 3. fıkrasında borçluyla anlaşan alıcının belirlenen bedeli birinci fıkra uyarınca borçluya verilen on beş günlük süre içinde dosyaya ödemesi hâlinde icra müdürünün gerekli bilgi ve belgeleri temin ettikten sonra ikinci fıkrada belirtilen şartların bulunduğunu tespit ederse satışın onayı ile malın devir ve teslim işlemlerinin yapılmasına karar verilmesi için dosyayı derhâl icra mahkemesine göndereceği, icra mahkemesinin en geç on gün içinde yapacağı inceleme sonucunda dosya üzerinden talebin kabulüne veya reddine kesin olarak karar vereceği düzenlenmiştir.

8. İİK'nın 111/a-3. maddesinde icra mahkemesinin talebin kabulüne veya reddine ilişkin vereceği kararın kesin olduğu düzenlenmiş olup borçlu vekilinin kendisine rızaen satış için yetki verilmediği şikâyetiyle ilgili verilen kararın da kesin olduğunun kabulü gerekir.

9. Hâl böyle olunca direnme kararı usul ve yasaya uygun olmakla onanması gerekmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının ONANMASINA,

Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

01.10.2025 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.