Ülkemizde çocuk kavramı; Türk Dil Kurumunca “Küçük yaştaki erkek veya kız”, “Bebeklik ile erginlik arasındaki gelişme döneminde bulunan oğlan veya kız” ifadeleriyle tanımlanmıştır1. Hukuk alanında bu tanım genel, soyut ve yetersizdir. Zira hukuk düzleminde çocuk kavramı, bazı usul ve esaslarla açıklanması gerektiğinden genel, tekdüze bir tanım yapılmaktan kaçınılmış, belirli kriterler kullanarak düzenleme yapılmaya çalışılmıştır2. Zira iç hukukumuzda da bu kriterlerden yaş kriteri üzerinde durulmuş ve yaş basamakları kullanılarak çocuk kavramı kapsamında düzenlemeler yapılmıştır3.

Hukuk sistemimizdeki düzenlemeler incelendiğinde çocuk kavramı ile ilgili hükümlerin çeşitli4 kanunlarda var olduğu görülecektir5. İç hukukumuzdaki bu düzenlemeler genel manada, çocukların korunması ve desteklenmesi gereken bireyler olarak ele alınmıştır6.

1982 Anayasasına bakıldığında çocuk kavramına ilişkin net bir tanım yapılmamakla beraber ilgili hükümlerde çocukları koruma altına alan düzenlemeler mevcuttur7. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında; Anayasanın cumhuriyetin nitelikleri başlıklı 2. maddesi sosyal devlet anlayışı gereği çocukların insan onuruna yakışır şekilde bir hayat sunulması açısından devletin gerekli tedbirleri alacağı hükmü, kanun önünde eşitlik başlıklı 10. maddesinin 3. fıkrasında çocuklar hakkında alınacak pozitif ayrımcılığın eşitlik ilkesine aykırı olmayacağı hükmü, ailenin korunması ve çocuk hakları başlıklı 41. maddenin 3. ve 4. fıkralarında çocuğun korunma ve bakımdan yararlanma ile her türlü istismara ve şiddete yönelik önleyici tedbirler alacağı hükmü, eğitim/öğrenim hakkı ve ödevi başlıklı 42. maddesi çocuğun bu hakkının devlet güvencesi altına alınacağı hükmü, çalışma şartları ve dinlenme hakkı başlıklı 50. maddenin 2. fıkrası devletin çocuğun çalışma hayatındaki olumsuzlukları engelleme görevinin olduğu hüküm alta alınması hükmü, duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması başlıklı 141. maddesi devletin çocukların yargılanmasına ilişkin özel hükümler olması gerektiği ve çocuklara özgü yargılamaların gizli yürütülmesi hükmü şeklindeki düzenlemelerle çocuklar güvence altına alınmıştır8. Özetle Anayasa madde metinleri incelendiğinde; genel koruyucu hükümler ile çocuğun kendisine ve topluma yararlı bir birey olacak şekilde gelişmesini amaçlayan ilkeler belirlenmiştir9.

5237 sayılı Türk Ceza Kanununun tanımlar başlıklı 6.maddesinin 1. fıkrasının b bendinde10 çocuk, henüz on sekiz yaşını tamamlamamış kişi olarak ifade edilmiştir. Yine kanunun 31. maddesinde yaş küçüklüğü hüküm altına alınmış olup bu düzenlemede çocuğun cezai sorumluluğunu, yaş ayrımları belirlemiş11 ve 31. madde metninden12 de anlaşılacağı üzere; çocuklarda yaş grupları üç kategoriye ayrılarak cezai sorumluluk düzenlenmiştir13. 0-12 yaş arasındaki çocuklar bakımından cezai sorumluluk düzenlenmemiştir. 12 ile 15 yaş ve 15 ile 18 yaş arasındaki çocuklara ise kademeli şekilde asıl cezaya oranla indirim yapılarak cezai sorumluluk belirlenmiştir.

5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun tanımlar başlıklı 3. maddesinin a bendinde14 çocuk tanımı, erginliğe bakılmaksızın 18 yaşını doldurmayan kişi olarak tanımlanmıştır. Yine aynı fıkrada çocuk; korunmaya ihtiyacı olan ve suça sürüklenen olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Burada kanun koyucu, 18’ini tamamlamadan evlilik ya da mahkeme ilamı ile ergin kılınanları da çocuk tanımı kapsamına almış ve bu kişilerin çocuğa özgü yargılamalara ilişkin düzenlemelerden faydalanacağını belirtmiştir15. Ancak suça sürüklenen çocuk kavramı, doktrinde soruşturma ya da kovuşturma aşamasında henüz suçun işlendiğinin sabit olmamasından ötürü masumiyet kavramının ihlali söz konusu olacağından bu kavram eleştirilmişse de diğer bir görüş olarak bu kavramla yetkili mercilerce bu hususun daha çok gözden geçirilmesi ve dikkat edileceği düşüncesi açısından bu kavramın kullanılması gerektiği savunulmuştur16.

Türk Medeni Kanununa bakıldığında öncelikle çocuk, hısımlık kavramıyla belli bir ana ve babadan olan evlat olarak tanımlanabilir17. TMK’daki madde metinlerine bakıldığında, 28. maddesinde18 kişiliğin, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğumunun gerçekleştiği anda oluşacağı düzenlenmiştir. Yani TMK kişiliğin başlangıcını; doğumunun tamamlanması ve çocuğun ana bedeninden ayrılıp yaşaması olmak üzere iki şartın kümülatüf olarak gerçekleşmesini aramaktadır19. Aynı maddenin ikinci fıkrasıyla20 da çocuğun hak ehliyeti düzenlenmiş ve bu düzenlemeyle de çocuğun hak ehliyetini, kişiliği kazanılmasından daha erkene çekmiştir. Bunun önemi ise hukuk düzleminde cenin adı verilen ana rahmindeki çocuğa kanun koyucu tarafından bazı düzenlemeler yapılarak cenine bazı haklar tanınmış olmasıdır21. Bu haklara örnek olarak miras hakkı verilebilir22. Kanunun erginlik başlıklı 11. maddesinde erginliğin 18 yaşın doldurulmasıyla başlayacağı, 2. fıkrasında da evlenmenin kişiyi ergin kılacağı ve 124. maddesinde ise normal evlenme yaşının 17 ancak olağanüstü durumlarda da 16 yaşında izin verilebileceği hüküm altına alınmıştır. Kanunun 12. maddesinde de 15 yaşını dolduran küçüğün mahkemece erginlik kazanacağı düzenlenmiştir. Yani özetle evlenme ile 16 veya 17 yaşın doldurulması, kazai rüşt (yargı kararı) ile 15 yaşını doldurulması halinde çocuğun ergin olarak kabul edileceği dolayısıyla da küçüklüğünün sona ereceğini söylemek mümkündür23. Burada dikkat edilecek husus her ne kadar sayılan durumlarla erginlik kazanılsa da salt yaş gerektiren işlemlerin yapılmasına imkan tanınmayacaktır. Örneğin kazai rüşt ile erginlik kazanılsa bile 17 yaş doldurulmamışsa evlenme gerçekleşemeyecektir24. Yine diğer bir husus da örneğin 16 yaşında evlenme ile ergin sayılan ya da 15 yaşında kazai rüştle ergin kılınan kişi, TCK ve Çocuk Koruma Kanunu (ÇKK) bakımından ergin kılınan kişinin çocuk olma hali devam edecektir25. Bunun dışında yine kanunun birçok maddesinde çocuğun menfaati noktasında düzenlemeler mevcuttur. Bunlara, TMK’nın velayetin kapsamını düzenleyen 339. maddesi, ana-babaya çocuğun korunması görevini düzenleyen 346. maddesi örnek gösterilebilir. Özetle TMK çocuğun yüksek menfaatini dikkate alarak kişilik, velayet, soybağı, evlat edinme, miras gibi konularda birçok sayıda düzenleme yapmıştır26.

Bununla birlikte başkaca kanunlarla da çocuk kavramına ilişkin düzenlemeler mevcuttur. 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanununda çocuk tanımı yapılmasa da çocuklara özel birçok düzenlemenin olduğu görülecektir27. Bu düzenlemelere örnek olarak kanunun m. 45/2 yaş küçüklüğü nedeniyle tanıklık mecburiyetini olmaması durumu, m. 50-1/a 15 yaşını tamamlamamış çocukların yeminsiz dinlenemeyeceği verilebilir28. Yine kanunun 76/4, 90/3, 102/5, 150/2, 185, 203/3, 234/2, 236/3-4-5, 253/1-c maddeleri de bu hususta örnek sayılabilecek diğer madde düzenlemeleridir29. 4857 sayılı İş Kanununda çocuktan söz eden hükümlere bakıldığında genel olarak bir tanım yapılmamışsa da örneğin çalıştırma yaşı ve çocukları çalıştırma yasağı başlıklı İş Kanununun 71. maddesi, 15 yaş altındakilerin çalıştırılmasının yasak olacağı kural olarak belirtilmiştir30. (ki istisnası yine maddenin devam eden cümlesinde düzenlenmiştir.) Yine 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanununun tanımlar başlığındaki

3. maddesinin 1. fıkrasının b bendinde31 korunmaya muhtaç çocuk şeklinde bir tanım yapılmaya çalışılmıştır.

Özetle Türk hukukunda her ne kadar farklı ve çokça düzenlemenin var olduğu görülse de genel olarak 18 yaşını tamamlamamış bireylerin çocuk olduğu belirgin olduğu görülecektir. Zaten ülkemizin onayladığı Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi 1. maddesinde32; sözleşmece çocuğa uygulanabilecek olan yasaya göre daha erken yaşta ergin olma hali dışında, 18 yaşına kadar her birey çocuk sayılacaktır. Farklı kanunlarda farklı yaş grupları ve farklı düzenlemelerle tanım verilmeksizin çocuk kavramının ele alınması isabetlidir. Çünkü sosyal bilimlerde net bir tanım vermek yerine belli başlı kriterler üzerinden düzenleme yapmak kanaatimizce de daha isabetli bir durumdur.

------------------

1 TDK Sözlüğü, https://sozluk.gov.tr/ , (E.T.: 01.12.2022).

2 İpek AĞCAOĞLU, Mağduru Çocuk Olan Cinsel Suçlarda Suça Sürüklenen Çocuk, 1. Baskı, Ankara, Seçkin Yayıncılık, 2021, s. 21.

3 Burcu DÖNMEZ, Çocuk Yargılaması Ceza Muhakemesi Hukukunda Çocuklara Özel Soruşturma ve Kovuşturma Kuralları, 1. Baskı, Ankara, Seçkin Yayıncılık, 2020, s. 22.

4 İlbilge Selcen PEKER, Çocuklara Özgü Güvenlik Tedbirleri, 1. Baskı, Ankara, Seçkin Yayıncılık, 2022, s. 98.

5 Emine AKYÜZ, Çocukların Hakları ve Korunması, 7. Baskı, Ankara, Pegem Akademi, 2020, s. 7.

6 Vesile Sonay EVİK, “Ceza Muhakemesinde Çocuk Mağdurların Hakları”, BÜHFD, C. 12, S. 151- 152, Y. 2017, ss. 69-115, s. 74.

7 Özge ÖZKAN, Ceza Muhakemesi Hukukunda Suça Sürüklenen Çocukların Yargılanması, 1. Baskı, Ankara, Adalet Yayınevi, 2022, s. 41.

8 ÖZKAN, s. 41-43.

9 Ahmet AYAR, “Çocuk Sözleşmesi Kapsamında Çocuğun Eğitim (Nitelikli Eğitim) Hakkına İlişkin Bir Değerlendirme”, TBB Dergisi, C. 34, S. 159, Y. 2022, ss. 337-362, s. 339.

10 “Madde 6 - (1) Ceza kanunlarının uygulanmasında; … b) Çocuk deyiminden; henüz on sekiz yaşını doldurmamış kişi… Anlaşılır.”.

11 AĞCAOĞLU, s. 40.

12 “Madde 31 - (1) Fiili işlediği sırada on iki yaşını doldurmamış olan çocukların ceza sorumluluğu yoktur. Bu kişiler hakkında, ceza kovuşturması yapılamaz; ancak, çocuklara özgü güvenlik tedbirleri uygulanabilir. (2) Fiili işlediği sırada on iki yaşını doldurmuş olup da on beş yaşını doldurmamış olanların işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamaması veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmemiş olması hâlinde ceza sorumluluğu yoktur. Ancak bu kişiler hakkında çocuklara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. İşlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin varlığı hâlinde, bu kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde on iki yıldan on beş yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde dokuz yıldan on bir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların yarısı indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası yedi yıldan fazla olamaz. (3) Fiili işlediği sırada on beş yaşını doldurmuş olup da on sekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde on sekiz yıldan yirmi dört yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde on iki yıldan on beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların üçte biri indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası on iki yıldan fazla olamaz.”.

13 Beyza Nur KAPLAN ALTINDAĞ, Türk Ceza İnfaz Hukukunda Çocuklara Özgü İnfaz Rejimi, 1. Baskı, Ankara, Adalet Yayınevi, 2021, s. 48.

14 “Madde 3 - (1) Bu Kanunun uygulanmasında; a) Çocuk: Daha erken yaşta ergin olsa bile, onsekiz yaşını doldurmamış kişiyi; bu kapsamda, 1. Korunma ihtiyacı olan çocuk: Bedensel, zihinsel, ahlaki, sosyal ve duygusal gelişimi ile kişisel güvenliği tehlikede olan, ihmal veya istismar edilen ya da suç mağduru çocuğu, 2. Suça sürüklenen çocuk: Kanunlarda suç olarak tanımlanan bir fiili işlediği iddiası ile hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılan ya da işlediği fiilden dolayı hakkında güvenlik tedbirine karar verilen çocuğu, ... İfade eder.”.

15 ÖZKAN, s. 50.

16 Ali ÇINAR, Çocuk Ceza Hukuku Suça Sürüklenen Çocukların Ceza Sorumluluğu ve Yargılanmaları, 1. Baskı, Ankara, Yetkin Yayınevi, 2020, s. 46.

17 Ozan Yücel ÜNLÜ, “Çocukların Cinsel İstismarı Suçu ve Kastrasyon”, Sakarya Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 5, S. 2, Y. 2017, ss. 75-122, s. 76.

18 “Madde 28 - Kişilik, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlar ve ölümle sona erer.”.

19 AKYÜZ, s. 103.

20 “Madde 28 - … Çocuk hak ehliyetini, sağ doğmak koşuluyla, ana rahmine düştüğü andan başlayarak elde eder.”.

21 AKYÜZ, s. 103.

22 ÖZKAN, s. 44.

23 PEKER, s. 103.

24 ÖZKAN, s. 45.

25 Berivan SEKMEN, “Ceza Hukuku Bağlamında Akranlar Arası Cinsel Eylemler”, İstanbul Bilgi Üniversitesi Lisansüstü Programlar Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2022, s. 7.

26 ÖZKAN, s. 46.

27 DÖNMEZ, s. 49.

28 PEKER, s. 117-118.

29 DÖNMEZ, s. 49-50.

30 Damla SEÇGİN, “Çocukların Cinsel İstismarı Suçu”, Çankaya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2018, s. 5.

31 “Madde 3 - Kanunda geçen; ... b) "Korunmaya ihtiyacı olan Çocuk"; beden, ruh ve ahlak gelişimleri veya şahsi güvenlikleri tehlikede olup; 1. Ana veya babasız, ana ve babasız, 2. Ana veya babası veya her ikisi de belli olmayan, 3. Ana ve babası veya her ikisi tarafından terkedilen, 4.Ana veya babası tarafından ihmal edilip; fuhuş, dilencilik, alkollü içkileri veya uyuşturucu maddeleri kullanma gibi her türlü sosyal tehlikelere ve kötü alışkanlıklara karşı savunmasız bırakılan ve başıboşluğa sürüklenen, çocuğu … İfade eder.”.

32 “Madde 1 - Bu Sözleşme uyarınca çocuğa uygulanabilecek olan kanuna göre daha erken yaşta reşit olma durumu hariç, on sekiz yaşına kadar her insan çocuk sayılır.”, https://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/22184.pdf , (E.T.:31.12.2022).