Her hafta Cuma günleri Hukuki Haber’de sohbet havasında suç tiplerine özgü makale yayınladığımı takipçilerim bilir. Bu hafta farklı bir konuyu ele almak istiyorum. Son günlerde kamu avukatlarının özlük haklarının değiştirilerek düzenlenmesine ilişkin haklı taleplerinin özellikle sosyal medyada gündeme geldiğini görmekteyiz. Bu haklı taleplere Türkiye Barolar Birliği ve mensubu olmaktan gurur duyduğum İstanbul Barosu başta olmak üzere tüm baroların da açıkça destek verdiğini söyleyebiliriz. Ben de Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığında çalışan bir kamu avukatı olarak bu hafta bu hususa değinmek istedim. Asıl konuya başlamadan önce son zamanlarda artan hukuk fakültesi sayısı ile birlikte artan mezun sayısı, özel sektörde iş bulma sorunu, çok fazla yükselen atama puanları, genç meslektaşların dosya alamama sorunu, ekonomik koşulların kötü olması gibi birçok sebepten ötürü kamu veya kurum avukatı mesleğinin de popüler hale geldiğini ve bu mesleğe girmek isteyen binlerce genç meslektaşımızın olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Twitter hesabıma özelden yüzlerce genç meslektaşımız, stajyer avukat meslektaşımız, hatta üniversitede hâlâ öğrenci olan hukuk fakültesi öğrencilerinin dahi kamu ya da kurum avukatlığı süreçleri ile ilgili yüzlerce mesaj gönderdiğini belirtebilirim. Kısaca, nasıl kamu veya kurum avukatlığına olunur onu da belirteyim: Kamu ve Kurum avukatlığı için KPSS Genel Kültür-Genel Yetenek Sınavındaki P3 puanı esas alınıyor. Bu sınav çift yıllarda yani iki yılda bir yapılıyor. İki yıl içinde toplam 4 merkezi atama yapılıyor ancak kurum isterse ÖSYM üzerinden de tercih alabiliyor ya da kamu veya kurum direk kendisi KPSS P3 puanını baz alarak kariyer kapısı üzerinden başvuruları alıp genelde üç katı kadar aday çağırarak kurumun kendi oluşturduğu komisyon ile sözlü mülakat yaparak asil ve yedek adayları belirleyebiliyor. Sonuçlar e-posta, SMS ya da kariyer kapısındaki başvurular kısmından öğreniliyor. Fikir oluşturması açısından ben 2020 KPSS’ye girmiş ve 90.15 puan almıştım. Bu puan düşündüğünüz gibi yüksek bir puan değil çünkü en son merkezi alımda bile 91 küsur ile kapattı. Yani KPSS P3 puanınız yüksek değil çok yüksek olmalı. KPSS sınavına gelecek olursak sınavda 60 soru Genel Yetenek olup 30 Türkçe, 30 Matematik sorusu; 60 soru da Genel Kültür olup 27 Tarih, 18 Coğrafya, 9 Vatandaşlık, 6 Güncel Bilgi sorusu şeklinde oluyor. Sorular genel olarak zor değil ama unutulmaması gereken husus şu ki rakipleriniz de hukuk mezunu meslektaşlarınız. Yani arkadaşlar özellikle merkezi atama ile atanmak istiyorsanız minimum 90 puanın üzerinde bir puan almanız gerekiyor. Bu kadar yüksek puanların alınarak atandığı bu meslek grubu peki hak ettiği değeri alıyor mu? Bu sorunun cevabı tam da üzerinde duracağımız konu. Yani son günlerde bu konunun, özellikle bu kadar gündem olmasının altında yatan kamu avukatlarının bu haklı talepleri neler?

Geçtiğimiz Çarşamba günü 74 baronun imzaladığı ‘Kamuda çalışan meslektaşlarımız imtiyaz değil, itibar istemektedir.’ şeklinde bir metin yayınlandı. Bu metne birçok baronun sayfasında ulaşabilir ve metni okuyabilirsiniz. Ayrıca bu barolarda eş zamanlı olarak da kamu avukatlarının özlük ve mali haklarının düzeltilmesi gerektiğine yönelik basın açıklaması yapıldı. İstanbul Barosu tarafından da başkanlığını yürüttüğüm İstanbul Barosu Kurum ve Kamu Avukatları Komisyonu öncülüğünde Kamu Avukatlarının Özlük Haklarının Düzeltilmesine yönelik bir metin hazırlanarak basın açıklaması yapıldı. Tarafımca kaleme alınan bu metni yazının sonuna da koyacağım. Çarşamba gün yapılan basın açıklamasını bizzat okuyarak bizlere destek veren başta İstanbul Barosu Başkanı Av. Filiz SARAÇ olmak üzere Komisyonumuzun koordinatörü ve İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Av. Bahar GÜLDAŞ, Komisyon yönetim kurulu üyelerimize ve basın açıklamamıza katılım sağlayan ve destek veren tüm meslektaşlarımıza bir kez daha buradan teşekkür ediyorum.

Özellikle 7. Yargı Paketiyle de kamu avukatlarına yönelik bir düzenlemenin yer almaması daha önce kamu avukatlarına verilen sözlerin yerine getirilmediğini gösterdi. Zira 30/05/2019 tarihinde kamuoyuna açıklanan Yargı Reformu Strateji Belgesi ve uygulama takvimi olan İnsan Hakları Eylem Planı’nda, “Kamu Avukatlarının çalışma esaslarına ve özlük haklarına yönelik iyileştirme yapılacaktır.” taahhüdünde bulunulmuştu. Dolayısıyla birçok kez özellikle kamu avukatlarının özlük haklarında iyileştirme yapılmasına ilişkin gerekli düzenlemelerin yapılacağı belirtilmişse de somut olarak herhangi bir adım atılmadığı açıkça görülmektedir. Kamuda “Avukatlık Hizmetleri” sınıfında hizmet veren Kamu Avukatlarına, Anayasamızda tarif edildiği şekilde ‘yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret’ verilmesi gerektiği hükmü düşünüldüğünde, verilen sözlerin yerine getirilmemesi ile kamu avukatlarında haklı beklenti oluşturduğu açıktır. Danıştay’ın yerleşik içtihatlarında ‘Haklı Beklenti’, yönetimin ister taahhüt, isterse uzun süren bir uygulamasına güvenerek olsun, bireylerin çıkarlarına ya da lehlerine olan bir sonuca ulaşabileceklerini ümit etmeleri şeklinde tanımlandığı ve yönetimin, yönetim olmaktan kaynaklanan gücünü ve olanaklarını kullanarak makul beklentiyi karşılayabileceği, kamu görevlilerinin haklı beklentilerinin zedelenmemesi gerektiği kabul edilmektedir. Özetle iş yükü ve sorumluluğun büyüklüğü düşünüldüğünde kamu avukatlarının özlük ve mali haklarının gerçekten yetersiz olduğunu samimi olarak belirtmek isterim. Sadece tarafıma zimmetli olan derdest dosya sayısı bine yakın… Dolayısıyla 7. Yargı Paketine kapsamına da alınmayan bu durumun yetkililerce bir an önce düzenlenmesi gerektiğini belirtmekteyiz. Taleplerin ne olduğu, yazının sonunda paylaşacağım basın açıklaması metninde ve baroların sayfasından anlaşılmakta. Bu hususta oluşan haklı beklentinin yerine getirilmesi ve 5 Nisan Avukatlar Gününde devletin kendi avukatlarına bir müjde vermesini ve torba kanunla bu hususa bir an önce el atılmasını bekliyor ve açıkça talep ediyoruz. Dolayısıyla bu konuya ilişkin tüm meslektaşlarımızdan ve yetkili mercilerimizden destek beklediğimizi belirtmek isterim. Özellikle sosyal medyada kullandığımız Hashtaglerimiz de şu şekilde:

#KamuAvukatı #KamuAvukatıHaklıBeklenti #5NisanKamuAvukatınaMüjde

 

İstanbul Barosu olarak açıkladığımız metin:

Kamu Avukatı Meslektaşlarımızın Haklarının Takipçisi Olacağız!

Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 30/05/2019 tarihinde kamuoyuna açıklanan Yargı Reformu Strateji Belgesi ve uygulama takvimi olan İnsan Hakları Eylem Planı’nda, “Kamu Avukatlarının çalışma esaslarına ve özlük haklarına yönelik iyileştirme yapılacaktır.” taahhüdünde bulunulmuştur. Bu faaliyet için sorumlu kurum Hazine ve Maliye Bakanlığı ve süre 2 yıl olarak ilan edilmiştir.

Uygulama takvimi uyarınca, Adalet Bakanlığı tarafından sunulan 6 Yargı Paketi yasalaşmış ancak Kamu Avukatı meslektaşlarımıza yönelik herhangi bir iyileştirme yapılmamıştır. Yine dün TBMM’de kabul edilen 7. Yargı Paketi incelendiğinde, Kamu Avukatlarının özlük haklarına ilişkin hiçbir düzenlemeye rastlanılmamıştır.

Kamuda “Avukatlık Hizmetleri” sınıfında hizmet veren Kamu Avukatlarımıza, Anayasamızda tarif edildiği şekilde ‘yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret’ verilmesi gerektiği açıktır. Bununla birlikte, Yargı Reformu Strateji Belgesi kapsamında, özlük haklarının yaptıkları işe uygun olmadığı kabul edilerek düzeltileceği taahhüdünde bulunulmuşsa da bugüne kadar hiçbir iyileştirme yapılmamıştır.

İstanbul Barosu olarak, Kamu Avukatı meslektaşlarımızın özlük haklarının ve ücretlerinin, Anayasamızın 55. maddesinin “Devlet, çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır” hükmü çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini belirtme zarureti doğmuştur.

Ayrıca Adalet Bakanlığı’nın, Yargı Reformu Strateji Belgesi ile Kamu Avukatlarının özlük hakları, statü ve çalışma koşullarında iyileştirme yapılacağı yönündeki bu taahhüdü, Kamu Avukatlarında “Haklı Beklenti” oluşturmuştur.

Danıştay’ın yerleşik içtihatlarında ‘Haklı Beklenti’, yönetimin ister taahhüt, isterse uzun süren bir uygulamasına güvenerek olsun, bireylerin çıkarlarına ya da lehlerine olan bir sonuca ulaşabileceklerini ümit etmeleri şeklinde tanımlandığı ve yönetimin, yönetim olmaktan kaynaklanan gücünü ve olanaklarını kullanarak makul beklentiyi karşılayabileceği, kamu görevlilerinin haklı beklentilerinin zedelenmemesi gerektiği kabul edilmektedir.

İstanbul Barosu olarak, “Haklı Beklenti” ilkesi uyarınca Kamu Avukatlarının özlük, statü ve çalışma koşullarının düzeltilmesine ilişkin taahhüdün bir an önce yerine getirilmesi, kamu avukatlarının yürüttükleri görev ve sorumluluğun niteliği ve ayrıca son dönemlerde oluşan ücret eşitsizliğinin giderilmesi yönündeki “Haklı Beklenti”leri sebebiyle Kamu Avukatı meslektaşlarımızın yanında yer aldığımızı ve her daim kamu avukatlarının yanında olacağımızı kamuoyuna duyururuz.

 İSTANBUL BAROSU