Ülkemizde infaz kavramı; Türk Dil Kurumunca “Bir kararı, bir yargıyı yerine getirme; uygulama, yürütüm” ifadeleriyle tanımlanmıştır. Hukuk alanında “yargı sonunda verilen kararın uygulanması” şeklinde tanımlanmaktadır. İnfaz Hukuku soruşturma ve kovuşturma evrelerinde hakimlik/mahkemelerce verilen koruma tedbirlerinin usul ve esaslarından verilen hükmün kesinleşmesiyle oluşan ceza ve güvenlik tedbirlerinde düzenleyen bir hukuk disiplinidir. Yani tutuklu ve hükümlülerin haklarını, yükümlülüklerini, eylem ve işlemlere karşı başvurulacak kanun yollarını, disipline aykırı eylemlerine karşı öngörülmüş yaptırımlarını, ceza infaz kurumlarının yönetim ve denetimi gibi hükümleri düzenlemektedir. Hukuk sistemimize göre cezanın infazı, ceza mahkemeleri tarafından karar verilerek kesinleşen tüm mahkûmiyetlerin (adli para cezaları/hapis cezaları ve güvenlik tedbirleri) yerine getirilmesidir.
İnfaz hukukunun amacı en net ifadeyle suçlunun ıslah edilmesi, iyileştirilmesi ve yeniden topluma kazandırılmasıdır. 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunu infazda temel amaç başlıklı 3. maddesinde “Ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı ile ulaşılmak istenilen temel amaç öncelikle genel ve özel önlemeyi sağlamak, bu maksatla hükümlünün yeniden suç işlemesini engelleyici etkenleri güçlendirmek, toplumu suça karşı korumak, hükümlünün yeniden sosyalleşmesini teşvik etmek, üretken ve kanunlara, nizama ve toplumsal kurallara saygılı, sorumluluk taşıyan bir yaşam biçimine uyumunu kolaylaştırmaktır.” şeklinde düzenlenmiştir.
İnfaz Hukuku iç hukukumuzda çeşitli mevzuatlarla düzenlenmiş olup;
· Anayasa,
· (Mülga) 765 Sayılı eTCK, 5237 sayılı Ceza Kanunu,
· 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu,
· 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun,
· 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun,
· (Mülga) 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun,
· 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirleri Hakkında Kanun,
· 6706 sayılı Cezai Konularda Uluslararası Adli İş Birliği Kanunu 46,
· 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu,
· 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu,
· 5941 sayılı Çek Kanunu,
· 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun,
· Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük,
· Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yönetmelik,
· Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği ve Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliği,
· Ceza İnfaz Kurumlarında Bulundurulabilecek Eşya ve Maddeler Hakkında Yönetmelik,
· Çocuk Koruma Kanununa Göre Verilen Koruyucu ve Destekleyici Tedbir Kararlarının Uygulanması Hakkında Yönetmelik,
· Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri Personeli Eğitim Merkezleri Kanunu,
· Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik,
· Hükümlü ve Tutukluların Ödüllendirilmesi Hakkında Yönetmelik,
· Hükümlü ve tutukluların Emanete Alınan Kişisel Paralarının Kullanımına Dair Yönetmelik,
şeklinde sayılabilir.
Hukuk sistemimizdeki düzenlemeler incelendiğinde çocuk kavramı ile ilgili hükümlerin çeşitli kanunlarda var olduğu görülecektir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun tanımlar başlıklı 6. maddesinin 1. fıkrasının b bendinde çocuk, henüz 18 yaşını tamamlamamış kişi olarak ifade edilmiştir. Yine kanunun 31. maddesinde yaş küçüklüğü hüküm altına alınmış olup bu düzenlemede çocuğun cezai sorumluluğunu, yaş ayrımları belirlemiş ve 31. madde metninden de anlaşılacağı üzere; çocuklarda yaş grupları üç kategoriye ayrılarak cezai sorumluluk düzenlenmiştir. 0-12 yaş arasındaki çocuklar bakımından cezai sorumluluk düzenlenmemiştir. 12 ile 15 yaş ve 15 ile 18 yaş arasındaki çocuklara ise kademeli şekilde asıl cezaya oranla indirim yapılarak cezai sorumluluk belirlenmiştir.
5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun tanımlar başlıklı 3. maddesinin a bendinde çocuk tanımı, erginliğe bakılmaksızın 18 yaşını doldurmayan kişi olarak tanımlanmıştır. Yine aynı fıkrada çocuk; korunmaya ihtiyacı olan ve suça sürüklenen olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Burada kanun koyucu, 18’ini tamamlamadan evlilik ya da mahkeme ilamı ile ergin kılınanları da çocuk tanımı kapsamına almış ve bu kişilerin çocuğa özgü yargılamalara ilişkin düzenlemelerden faydalanacağını belirtmiştir. Ancak suça sürüklenen çocuk kavramı, doktrinde soruşturma ya da kovuşturma aşamasında henüz suçun işlendiğinin sabit olmamasından ötürü masumiyet kavramının ihlali söz konusu olacağından bu kavram eleştirilmişse de diğer bir görüş olarak bu kavramla yetkili mercilerce bu hususun daha çok gözden geçirilmesi ve dikkat edileceği düşüncesi açısından bu kavramın kullanılması gerektiği savunulmuştur.
5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanununda çocuk tanımı yapılmasa da çocuklara özel birçok düzenlemenin olduğu görülecektir. Bu düzenlemelere örnek olarak; Kanunun m. 45/2 yaş küçüklüğü nedeniyle tanıklık mecburiyetini olmaması durumu ve m. 50-1/a 15 yaşını tamamlamamış çocukların yeminsiz dinlenemeyeceği verilebilir. Yine aynı kanunun 76/4, 90/3, 102/5, 150/2, 185, 203/3, 234/2, 236/3-4-5, 253/1-c maddeleri de bu hususta örnek sayılabilecek diğer madde düzenlemeleridir.
2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanununun tanımlar başlığındaki; 3. maddesinin 1. fıkrasının b bendinde korunmaya muhtaç çocuk şeklinde bir tanım yapılmaya çalışılmıştır.
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 11. maddesinin 2. fıkrasında 12-18 yaş grubundaki çocukların cinsiyetleri ve fizikî gelişim durumları göz önüne alınarak barındırılmasından düzenlemiştir.
İç hukukumuzdaki bu düzenlemeler genel manada, çocukların korunması ve desteklenmesi gereken bireyler olarak ele alınmış, çocuk adalet sistemi içerisinde çocukların toplum içinde konumu ve üstün yararı gözetilerek oluşturulmuştur.
Çocuklarda cezai ehliyetine bakıldığında;
· 12 yaşından küçük olan çocukların cezai anlamda sorumluluğu olmayacağı dolayısıyla haklarında ceza kovuşturması da yapılamayacağını düzenlenmiştir.
· 12 yaşını doldurmamış olan çocuklara ilişkin olarak işlediği fiilden dolayı haklarında kovuşturma yapılamaz, cezaya hükmedilemez. Hakkında soruşturma yapılabilir ancak işlediği fiiller hakkında tutuklama, gözaltı vb. koruma tedbirleri verilemez. Yapılabilecek olan sadece yaş tespiti ve çocuğun ifadesinin alınmasıdır. Bu çocukların suç işlediğinin tespiti durumunda haklarında çocuklara özgü güvenlik tedbirlerine karar verilebilir. Güvenlik tedbiri uygulanıp uygulanmayacağı, uygulanacaksa hangi güvenlik tedbiri ya da tedbirleri ne şekilde uygulanacağı tamamen hakimin takdirine bırakılmıştır.
· 12 yaşını doldurmuş ancak 15 yaşını doldurmamış durumda bulunan çocukların, fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemişse cezai açıdan sorumluluğu olmayacaktır. Bu çocuklara ilişkin olarak çocuklara özgü güvenlik tedbiri uygulanacaktır. Bu fıkraya göre güvenlik tedbirinin uygulanması hakimin takdirine bırakılmamış, zorunlu kılınmıştır. Ancak hangi güvenlik tedbirini ne şekilde uygulayacağına hakimin takdirindedir.
· 12 yaşından büyük olup 15 yaşından küçük olup da fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmiş çocuklar ile 15-18 yaş grubundaki çocuklar için cezai ehliyetin varlığı kabul edilmiştir. Ancak yaş küçüklüğü sebebi ile TCK m. 31'de belli oranlarda indirimler öngörülmüştür. Bu nedenle bu gruptaki çocuklara 5395 sayılı ÇKK uyarınca koruyucu ve destekleyici tedbir uygulanmasına karar verilemeyecektir.
Suça Sürüklenen Çocuk yasalarda öngörülen suçun maddi unsurunu karşılayan bir fiili işlediği şüphesi ile haklarında ceza soruşturması, kovuşturması yapılan veya işlediği fiil nedeniyle hakkında güvenlik tedbirine hükmedilen çocuktur. Yani tanımdan da anlaşılacağı üzere cezalandırılmaktan ziyade burada çocuğun korunması amaçlanmıştır.
Çocukların yargılanması konusunda Çocuk Koruma Kanunu içinde çok sayıda düzenlemeyi barındıran özel bir kanundur. Suça Sürüklenen Çocukların yargılanması için getirilmiş özel görevli mahkemeler çocuk mahkemeleri ve çocuk ağır ceza mahkemeleridir. Kanunun 4. maddesinde temel ilkeler belirlenmiş olup çocuklar hakkında verilecek olan özgürlüğü kısıtlayıcı tedbirler ve hapis cezasının en son çare olması ilkesi getirilmiştir. Kanunun 16. maddesinde gözaltına alınan çocukların, kolluğun çocuk biriminde tutulacağı belirtilmiştir. Kanunun 20. maddesinde adli kontrol hükümleri tedbirlerden sonuç alınamaması, sonuç alınamayacağının anlaşılması veya tedbirlere uyulmaması durumunda ancak tutuklama kararı verilebileceği ve Kanunun 21. maddesine göre 15 yaşını doldurmamış çocuklar hakkında üst sınırı beş yılı aşmayan hapis cezasını gerektiren fiillerinden dolayı tutuklama kararı verilemeyeceği düzenlenmiştir. Ayrıca çocukların üstün yararı ilkesine uygun olarak çocuklar lehine zorunlu müdafi görevlendirilmesinin yapılacağı belirtilmiştir. Yargılama süresi boyunca yetişkinlerden farklı olarak sanık kavramı yerine suça sürüklenen çocuk kavramı kullanılır. Suça sürüklenen çocukların yargılanmasında CMK m. 185 hükmü gereği duruşmalar kapalı yapılacağı ve kararların da kapalı yapılan duruşmalarda verileceği düzenlenmiştir. Çocuk Koruma Kanunu 4. maddesinin 1. fıkrasının k bendinde çocuklara yönelik olan bakım ve gözetim amaçlı kurumlar ile verilen tedbirler kararlarının uygulamaya konulduğu yerlerde çocukların yetişkinlerden farklı yerde tutulması benimsenmiştir. Gözaltında bulunan SSÇ'ler, kolluğun çocuklar için ayrılmış biriminde böyle bir birimin bulunmaması halinde ise, gözaltında bulunan yetişkinlerden başka bir yerde tutulmalıdır.
Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 12. ve 15. maddeleri hükümlerince çocuklara yönelik verilen tutuklama kararı ile hapis cezası aynı kanun uyarınca, çocuk kapalı ceza infaz kurumları ile çocuk eğitimevlerinde infaz edilir. Kanunun m. 23/1-c hükmüne göre çocuk hükümlüler ile ilgili gözlem ve sınıflandırma da, ayrı gözlem ve sınıflandırma merkezlerinde veya bunların noksanlığı halinde çocuk kapalı ceza infaz kurumlarının bu hizmete ayrılan bölümlerinde yerine getirileceği düzenlenmiştir. Ayrıca Kanunun m. 63/3’e göre de hükümlü ve tutuklu çocukların barındırılmasında yetişkinler ile kanunun açıkça saydığı haller dışında bir arada bulunmalarına ve ilişki kurmalarına izin verilmeyeceği hüküm altına alınmıştır.
TCK’da yaptırımlar cezalar ve güvenlik tedbirleri olmak üzere iki grupta toplanmıştır. Cezai sorumluluğu bulunmayan çocuklara yönelik yaptırımlar güvenlik tedbirleri iken cezai sorumluluğu bulunun çocuklar açısından yaptırımlar cezalardır. Çocuklara özgü güvenlik tedbirleri SSÇ hakkında koruma, iyileştirme ve sosyalleştirme amacına yönelik ceza hukuku yaptırımıdır.
· Suça Sürüklenen Çocuklara yönelik olarak 12 yaşından büyük ancak 15 yaşından küçük olup fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmiş çocuklar hakkında, fiilin işlenmesinin karşılığı olarak kanunlarda ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası öngörüldüğü hallerde 12-15 yıl hapis cezasına,
· Müebbet hapis cezası öngörülmüşse 9-11 yıl hapis cezası hükmedilir.
· Bunun dışındaki hallerde ise verilecek cezaların yarısı indirilir.
Her hâlde her fiil için verilecek hapis cezası en fazla 7 yıldır.
· Fiili işlediği sırada 15 yaşından büyük 18 yaşından küçük olanlar hakkında suç için öngörülen ceza ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ise çocuk hakkında 18 ila 24 yıla,
· Ceza müebbet hapis ise 12 ila 15 yıl hapis cezasına hükmedilir.
· Bunun dışındaki durumlarda cezaların üçte biri indirilir.
Her hâlde her fiil için 10 yıldan fazla ceza verilemez.
Kanunun bu düzenlemesi ile çocuklar açısından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilemeyecektir. Müebbet hapis de kişinin hayatı süresince devam eder fakat ağırlaştırılmış müebbet hapisten farklı olarak özel infaz rejimine göre çektirilmez. Süreli hapis cezaları incelendiğinde En fazla 1 yıla kadar olan süreli hapis cezası kısa süreli olarak kabul edilir. TCK m. 50 gereği, verilen kısa süreli hapis cezası için bazı seçenek yaptırımlar öngörülmüştür. 3. fıkraya göre ise 18 yaşından küçükler hakkında hükmolunan hapis cezası 1 yıla kadar hapis ise, bu cezanın kanunda belirtilen seçenek yaptırımlardan birini çevrilmesi zorunludur. Bu seçenek yatırımlardan biri de adli para cezasıdır.
5275 sayılı CGTİHK’e göre cezaevleri; Kapalı Ceza İnfaz Kurumları, Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumları, Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumları, Çocuk Kapalı Ceza İnfaz Kurumları, Gençlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumlarıdır. Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzüğün Açık Ceza İnfaz Kurumları başlıklı 16. maddesinde çocuk eğitimevlerinden söz edilmemiştir. Ancak 17. maddesinde ayrıca düzenlenen Çocuk Eğitimevlerinin nitelikleri Açık ceza evleri ile aynıdır.
CGTİHK 15. maddesine göre de çocuk eğitimevleri, çocuk hükümlüler hakkında verilen cezaların, hükümlülerin eğitilmeleri, meslek edinmeleri ve yeniden toplumla bütünleştirilmeleri amaçları güdülerek yerine getirildiği tesisler olduğunu yani çocuk eğitimevlerinin hükümlü çocukların meslek edinmelerinin ve yeniden topluma kazandırmanın amacı taşıdığını düzenlemiştir. Ayrıca çocuk eğitimevlerine ıslahevi de denmektedir. Kanunun 11. maddesine göre çocuk tutukluların ya da çocuk eğitimevlerinden disiplin veya diğer nedenlerle kapalı ceza infaz kurumlarına nakillerine karar verilen çocukların barındırıldıkları ve firara karşı engelleri olan iç ve dış güvenlik görevlileri bulunan, eğitim ve öğretime dayalı kurumlardır.
12-18 yaş grubu çocuklar, cinsiyetleri ve fiziki gelişim durumları göz önüne alınarak bu kurumların ayrı ayrı bölümlerinde kendilerine özgü kurumun bulunmadığı hâllerde kapalı ceza infaz kurumlarının çocuklara ayrılan bölümlerine yerleştirilirler. Kurumlarda ayrı bölümlerin bulunmaması hâlinde, kız çocukları kadın kapalı ceza infaz kurumlarının bir bölümünde veya diğer kapalı ceza infaz kurumlarının kendilerine ayrılan bölümlerinde barındırılırlar. 12-18 yaş grubundaki çocuklar yaş grupları itibariyle farklı düzeyde gelişim göstermektedir. 12 yaşında bir çocuk ile 18 yaşında bir çocuğun kurumun aynı bölümünde bulunması her iki yaş grubundaki çocuklar için de risk teşkil etmektedir. Kanunun çocukların yaş gruplarına göre ayrı bölümlerde bulundurulmaları yönündeki düzenlemesi oldukça yerinde bir düzenlemedir. Cezaevleri cezaları kesinleşmiş kimselerin cezalarının infaz edildiği kurumlar olmasına rağmen çocuk cezaevleri sadece tutuklanan ve cezasını eğitimevinde çekerken disiplin cezası olarak buraya gönderilen çocukları kabul etmektedir. Bu açıdan bunları ayrı bir cezaevi olarak göstermek kavram olarak yanıltıcıdır. Kanun metninden açıkça anlaşılacağı üzere hükümlü çocukların cezası eğitimevinde infaz edilmektedir. Ancak tutuklanan çocuklar kapalı cezaevine alınmaktadır. Bu da doktrinde tartışılan bir husustur.
CGTİHK m. 15 gereği çocuk eğitimevleri; hükümlü bulunan çocuklara ilişkin cezaların infaz edildiği, hükümlülerinin eğitim, meslek kazanımı ve yeniden topluma kazandırma gayeleri taşıyan tesislerdir. Çocuk eğitimevleri; hükümlü çocuklara ilişkin verilen cezaların infaz edildiği, çocukların eğitildiği, meslek kazanma imkânı buldukları, topluma yeniden kazandırılmalarına hizmet eden tesislerdir. Ülkemizde maalesef az sayıda eğitimevi bulunmaktadır.
Bir diğer husus kanunda çocuk hükümlülerine yönelik disiplin tedbirleri ve disiplin cezalarını da düzenlemektedir. Çocuk hükümlüler hakkında açıkça ve sınırlı verilebilecek disiplin tedbirleri şunlardır:
· Teşvik esaslı ayrıcalıkları ertelemek,
· Kaldığı odayı ve yatakhaneyi değiştirmek,
· Bulunduğu kurumun başka bir kısmına nakletmek,
· Meslek eğitiminin bütünlüğünü ve sürekliliğini bozmayacak şekilde çalıştığı işyerini veya atölyeyi değiştirmek,
· Belli yerlere girmesini yasaklamak,
· Bazı eşyaları bulundurmasını veya kullanmasını yasaklamak.
Çocuk hükümlüler hakkında verilen disiplin cezaları ise,
· Uyarma,
· Kınama,
· Onarma,
· Eski hale getirmez,
· Tanzim,
· Harcamaları sınırlandırma,
· Bazı etkinliklere katılmaktan alıkoyma,
· Teşvik amaçlı ayrıcalıkların ertelenmesi,
· İznin ertelenmesi veya ziyaretlerin kapalı şekilde yaptırılması,
· Kapalı cezaevine iade ile odaya kapatmadır.
Kanunda düzenlenen bir diğer husus ödüllendirme müessesesidir. 5275 sayılı Kanunun 51. maddesinde düzenlenen hükme göre; çocuk ya da yetişkin olması fark etmeksizin cezaevinde kalmakta olan tutuklu ve hükümlülere teşvik amaçlı ödül verilebilir. Ödüllendirme hususunda yetkili kılınan merci İdare ve Gözlem Kuruludur. Bu kurul, re’sen veya cezaevinde görev yapmakta olan servislerin teklifi ile ödüllendirilecek tutum ve davranış sergilemiş olan hükümlü veya tutuklunun ödüllendirilmesi yönünde karar alabilir. İdare ve Gözlem Kurulu, her ay yaptığı toplantılarda ödül verilmesi uygun görülen hükümlü ya da tutuklular hakkın ödüllendirme kararı alır. Ödülün niteliğine göre ilgilisine bildirir.
Çocuk hükümlü ve tutukluların ailesi veya vasisi ile görüşmesi ödülü sadece çocuk hükümlü veya tutuklular için getirilmiş bir istisnadır.
· Yine evli hükümlü ve tutukluların eşleri ile mahrem görüşmesi,
· Haftalık açık veya kapalı ziyaret süresini uzatma,
· Kapalı ziyaret yerine açık ziyaret yapma,
· Üst üste kullanılmayan ziyaret sürelerini toplu olarak kullanma,
· Haftalık telefonla görüşme sayı ve süresini artırma,
· Sosyal, kültürel veya sportif etkinliklerden öncelikli ve daha uzun süreli yararlanma,
· Haftalık harcama miktarını artırma,
· Tek kişilik odada televizyon bulundurma,
· Hediye verilmesi,
· Takdir belgesi veya tavsiye mektubu verilmesi,
· Ailelerinin etkinliklere katılması,
· Kullanamadığı izinleri kullandırma,
· Kurum dışına çıkma izni,
· Gençlik kampı ve gençlik merkezi imkanlarından yararlandırma diğer ödül türlerindendir.
Koşullu salıverilme, hapis cezasının belirli bir bölümü cezaevinde iyi halli infaz olunan kişinin, cezasının kalan bölümünü cezaevi dışında denetim altında tutulmak yoluyla şartlı olarak infaz edilmesine yönelik bir uygulamadır. Bu kapsamda kişi cezasının bir kısmını bölümünü cezaevinde infaz ettikten sonra koşullu olarak salıverilmesine belirli bir süre kalınca tahliye edilerek sosyal yaşam içinde denetim altına alınır.
Denetimli serbestlik uygulaması hükümlünün dış dünyaya uyum sağlayabilmesi amacıyla getirilmiştir. Denetimli serbestlik uygulaması kapsamında çocuklar için uzman personel görevlendirilir, risk ve ihtiyaç değerlendirilmesi yapılmakta, psiko-sosyal destek programları uygulanmakta, aile ve okul ile işbirliği yapılmakta ve mahkemeye düzenli olarak rapor sunulmaktadır.
Genel Kural verilen cezanın ½’si tamamlandıktan sonra 5275 sayılı CGTİHK Geçici 6/1. maddesi uyarınca; 30.03.2020 tarihine kadar işlenen suçlarda istisna suçlar (kasten öldürme, cinsel dokunulmazlığa yönelik suçlar, terör suçları, uyuşturucu vb. yönünden 2/3 oran uygulanmaktadır.) hariç, süreli hapis cezası olanlar cezalarının yarısını infaz kurumunda çektikleri takdirde koşullu salıverilmeden yararlanır.
Örneğin; 2021 yılında 17 yaşında suça sürüklenen çocuk kasten öldürme suçundan 24 yıl hapis cezası alması varsayımında 16 yıl ve 1 yıl denetimli serbestlik düşüldüğünde 15 yıl infaz kurumunda kaldıktan sonra koşullu salıverilme hükümleri kapsamında infazı tamamlanacaktır. Burada 18 yaşına kadar tutuklu kaldığı günler için 1 gün 2 gün sayılarak mahsup edilecektir. Çocuk 18 yaşını tamamladığında herhangi bir eğitim mazereti yoksa koşullu salıverilmesine 7 yıl kala açık infaz kurumuna gönderilecektir.
5275 sayılı CGTİHK Geçici 6/4. maddesi uyarınca koşullu salıverilme süresinin hesaplanmasında 15 yaşına kadar olan ve 15-18 yaş hükümlünün infaz kurumunda geçirdiği süreler farklı hesaplanır. Şöyle ki; Hükümlünün 15 yaşını dolduruncaya kadar ceza infaz kurumunda geçirdiği, 1 gün, 3 gün; Hükümlünün 18 yaşını dolduruncaya kadar ceza infaz kurumunda geçirdiği, 1 gün, 2 gün olarak dikkate alınır. Ayrıca burada koşullu salıverilmeden sonra uygun şartlar sağlandığında 30/3/2020 tarihine kadar işlenen suçlar bakımından denetimli serbestlik süresi üç yıl, daha sonraki tarihte denetimli serbestlik süresi 1 yıl olacaktır.
Denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle cezasının infazına karar verilen hükümlünün, koşullu salıverilme tarihine kadar; a) Kamuya yararlı bir işte ücretsiz olarak çalıştırılması, b) Bir konut veya bölgede denetim ve gözetim altında bulundurulması, c) Belirlenen yer veya bölgelere gitmemesi, d) Belirlenen programlara katılması, yükümlülüklerinden bir veya birden fazlasına tabi tutulmasına, Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce karar verilecektir.
İnfaz denetimi yapılırken İdari denetim Adalet Bakanlığı müfettiş ve başmüfettişleri ile Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü tarafından yürütülürken, siyasi denetim mekanizması TBMM ve TBMM’ye bağlı İnsan Hakları Komisyonu tarafından yürütülür.
Ulusal anlamda yargısal denetim İnfaz Hâkimliği ve İzleme Kurulları tarafından yürütülür. İzleme Kurulları, ceza infaz kurumları ve tutukevleri izleme kurullarıdır.
Özet olarak;
Çocuk Ceza İnfaz Hukuku henüz çok yeni bir hukuk alanıdır. Çocukların toplum içinde konumlanışları, maddi ve manevi açıdan ebeveynine muhtaç olmaları, fiziksel ve ruhsal zayıflıkları nedeniyle bağımsız birer kişi olamamaları ve korunmaya muhtaç olmalarının yanı sıra toplumun ve ailelerin yapıtaşlarını ve geleceklerini oluşturmaları göz önüne alındığında ise bu yeni hukuk alanı üzerinde çalışılması gereken oldukça önemli bir alandır. Çocuk Mahkemeleri cezai ehliyeti olan çocuklara ceza vermekte ve dosyalar kapatılmaktadır. Uygulamada çocuklara özgü güvenlik tedbirlerine oldukça az yer verilmekte olduğu görülmektedir. Oysa hukuk sistemimizde çocuklara özgü güvenlik tedbirleri de düzenlenmiştir. Suça karışmış olan çocuklar hakkında gerek güvenlik tedbirleri gerek koruyucu ve destekleyici tedbirler uygulanmalıdır. Ülkemiz çocuk ceza infaz sisteminde çocuklara özgülenmiş ceza infaz kurumları, çocuk eğitimevleri ile çocuk kapalı cezaevleridir. Çocuk eğitimevleri, yüksek güvenlikli olmayan eğitimin ön planda tutulduğu kurumlar olmasının yanında, çocuklara özgülenmiş iyileştirme programlarının uygulanmasına da olanak sağlamaktadır. Hükümlü çocukların cezalarının infazı bu kurumlarda yapılmaktadır. Çocuk kapalı cezaevleri ise kural olarak tutuklu bulunan çocukların tutulduğu, çocukların cezalarının infazında geçici olarak yararlanılan kurumlardır. Ancak bu kurumlar yüksek güvenlikli olmasının yanında çocuklar için eğitim olanaklarının çok kısıtlı olduğu yerlerdir.