İFLASIN HUKUKİ NETİCELERİ – İFLAS MASASI

Madde 184 – İflas açıldığı zamanda müflisin haczi kabil bütün malları hangi yerde bulunursa bulunsun bir masa teşkil eder ve alacakların ödenmesine tahsis olunur. İflasın kapanmasına kadar müflisin uhdesine geçen mallar masaya girer.

Müflis namına gelen mektuplar iflas idaresi tarafından açılır ve sair mevrudelerin de masaya gönderilmesi posta idaresine bildirilir.

I.GENEL OLARAK

İflas masası kavramı özü itibariyle borçlu/müflise ait olup iflasın açılmasından hemen evvel üzerine haciz konulabilecek tüm mal ve hakları ifade eder. Bir diğer ifadeyle müflis iflas etmemiş olsaydı yedinde yahut üçüncü kişi nezdinde bulunan menkul, gayrimenkul malları ile tüm hak (müflisin iflasın açılmasından evvel alacaklı olarak başlatmış olduğu icra takipleri, üst hakkı, kooperatif hissesi, fsek’ten doğan hakları, kira getirisi) ve alacakları iflasın açılması ile kendiliğinden oluşturduğu mal varlığı topluluğuna iflas masası denmektedir.

İflasın hukuki sonuçlarından en önemlisi icradan farklı olarak fiilen haczedilmemiş olan mallar hakkında cüzi icra bir sonuç doğurmamaktayken, iflasta müflis hakkında iflasa karar verilmesiyle birlikte artık müflise ait olan tüm malvarlığı masa malı sayılmaktadır. Bu yönüyle iflas kararı klasik anlamda verilen haciz kararından çok daha ağır ve resen uygulanan hüküm ve sonuçları itibariyle ayrıca bir talebe bağlı kalmaksızın kanun emri gereğince kendiliğinden hüküm ve sonuçlar doğurmaktadır. Bunun için masa mallarının bir araya getirilmesine gerek yoktur.

İflasın açılması ile artık müflis masaya dahil olan mallar hakkında herhangi bir tasarrufta bulunamaz. Masanın idaresi iflas organlarına aittir.

İ.İ.K’nun 184 iflas masası İflas açıldığı zamanda müflisin haczi kabil bütün malları iflas masasına girer.

İflasın açıldığı zamanda müflisin haczi kabil bütün malları hangi yerde bulunursa bulunsun bir masa teşkil eder ve alacakların ödenmesine tahsis olunur.

İ.İ.K'nun 184 maddesi gereğince iflasın açıldığı zamanda müflisin bütün haczi kabil mal ve haklarının bir masa teşkil edilerek alacaklıların alacakları oranında pay almalarının temin edildiği, İflas Dairesi'nin masanın teşekkülü açısından fiilen tüm hak ve alacaklar ile menkul ve gayrimenkul malların tespitine ilişkin işlemleri yapmakla görevlidir.

İflasın açılması ile birlikte müflisin haczi kabil bütün malları masa teşkil edilerek alacaklıların ödenmesine tahsis olunur ve iflasın kapanmasına kadar müflis şirket bünyesinde bulunan bütün mallarda İ.İ.K'nun 184. Madde uyarınca masaya geçer. Borçlunun iflas açıldıktan sonra masaya ait mallar üzerinde her türlü tasarruf hakkı da alacaklılara karşı hükümsüz hale gelir. Müflisin alacakları tahsil olunur ve masaya dahil edilir. Masaya dahil edilen mallar satılıp bedelleri tahsil edilerek alacaklılar için sıra cetveli oluşturulup, kesinleşen sıra cetveli uyarınca alacaklılara ödeme yapılır. Paraların dağıtılmasından sonra alacağın tamamını alamayan alacaklı hakkında ise aciz vesikası düzenlenir. 

Bu kapsamda İcra ve İflas Kanunu 82. Madde de yazılı bulunan ve haczi caiz olmayan mallar ve haklar ile 83. Madde de yazılı olup kısmen haczi caiz olan şeyler başlığı altında düzenlenen müflisin maaşından haczi mümkün olmayan kısmı masaya dahil edilemez.

İflas masasının müflisin haczi kabil mallarından oluşacağı İcra ve İflas Kanunu’nun 184 üncü maddesinin açık düzenlemesinin bir gereği ise de iflas masasının, haczi kabil mal bulunmaması nedeniyle oluşamayacağına ilişkin düşünce, iflas kararı verilmesini engellemez.

İflasın açılmasından sonra, iflasın kapanmasına kadar müflisin uhdesine giren mallarda masaya girer. İflasın açılmasından sonraki dönemde müflise kalan miras, vasiyet, piyango gibi varlıkların kazanımlarından elde edilen alacaklarda masaya girer. Pek tabi müflisin kira gelirleri ile bankada bulunan paralarından elde edilen nemalar (faiz) da masaya girecektir.

Öğretide iflasın açılmasından sonra müflisin çalışması karşılığında aldığı maaşı üzerine haciz konulamaması gerektiği bunun nedeni olaraksa müflisin iflası sonrasında bir miktarda olsa refaha ermesi düşünülmüştür.

Öte yandan eski tarihli bir Yargıtay kararında iflasın açılmasından sonra müflisin maaşından elde ettiği ücret için “…müflis bir kimse, çalışabileceği gibi, bu çalışmasından doğan ücretlerini şahsen almaya yetkisi vardır.” şeklinde hüküm kurmuştur.

İflas hükmünün icra veya iflas dairesine tebliğini müteakip dairece müflis tarafından gönderilen veya müflisin namına gelen mektup, telgraf ve havalenamelerle paket ve kolilerin, gümrüğe vürut eden ve edecek olan malların ve banka ve noterdeki mevduat ve rehinlerin müflise verilmeyerek masa emrine hazır bulundurulması hakkında Posta ve Telgraf ve Gümrük idareleriyle banka ve noterlere tebligat yapılır. (İ.İ.K Niz.38 m.)

II.GÜNCEL YARGI KARARLARI

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2016/3852 Esas ve 2019/1628 Karar

Şikayetçi vekili, şikâyet dışı ... Dondurulmuş ** **. **'nin ....02.2015 tarihinde iflasına karar verildiğini, .... İflas Müdürlüğünce müvekkili bankaya gönderilen 09.04.2015 ve 07.05.2015 tarihli yazılarda müflis şirketin iflas tarihi ve sonrasındaki mevduatlarındaki tüm paraların iflas müdürlüğüne bildirilmesinin ve mevduatında bulunan bakiyenin ödenmesinin talep edildiğini, iflas tarihinden önce müflis tarafından borcu için temlik cirosuyla davacı bankaya çek verildiğini, çekin karşılıksız çıkması üzerine çekin keşidecisi şikayet dışı şirket ile çek bedelinin taksitler halinde ödenmesi için protokol imzaladıklarını, müflisin mevduat hesabındaki paranın şikayet dışı şirketin protokole istinaden yapmış olduğu ödeme olduğunu müflisin iflasın açılmasından önceki aşamada çeki davacı bankaya devrettiğini ve müflisin çeki temlik tarihinde tasarruf yetkisinin tam olduğunu bu dönemde yapılan alacakların devrininden kaynaklı ödemelerin iflas masasına girmesinin mümkün olmadığını ileri sürerek .... İflas Müdürlüğünün 09.04.2015 ve 07.05.2015 tarihli işlemlerin iptaline karar verilmesini talep ve şikâyet etmiştir.

Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, İİK'nın 184/.... maddesinin “İflas açıldığı zamanda müflisin haczi kabil bütün malları hangi yerde bulunursa bulunsun bir masa teşkil eder ve alacakların ödenmesine tahsis olunur. İflasın kapanmasına kadar müflisin uhdesine geçen mallar masaya girer'' hükmünü içerdiği, anılan yasal düzenleme uyarınca müflisin mevduat hesabına iflas tarihinden sonra, 02.03.2015 tarihinde yatırılan paranın bankanın kendi alacaklarına mahsup edilmeyip iflas masasına bildirilmesi gerektiği şikayetçi bankanın müflisin mevduat hesabına yatan paraları müflis firma risklerine mahsup etme hakkının bu aşamada bulunmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiştir.

Kararı, şikayetçi vekili temyiz etmiştir.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre şikayetçi vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2017/1196 Esas ve 2018/6129 Karar

(…) Cüz'i icrada, bir veya birkaç alacaklı, alacaklarını borçlunun malvarlığındaki bir veya birkaç şeyden almaya çalışır. Orada, ne bütün alacaklıların tatmin edilmesi ne de borçlunun bütün malvarlığının tasfiye edilmesi söz konusudur. Buna karşılık iflasta, borçlunun bütün alacaklılarının, borçlunun haczedilebilen bütün malvarlığından tatmin edilmesi söz konusudur. Cüz'i icrada, borçlunun malları, alacaklının alacağına yetecek oranda haczedilir. Oysa iflasta, borçlunun (müflisin) iflas açıldığı zaman sahip bulunduğu haczedilebilen bütün mal ve haklarına el konur; yani, bu mal ve hakların tümü iflas

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2012/4054 Esas ve 2012/7637 Karar

Davacı vekili, müvekkili kooperatifinin ortağı olan davalının aidat borçlarını ödememesi nedeniyle başlatılan icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini, müvekkili kooperatif hakkında daha evvelce verilen iflas kararının kaldırıldığını, müvekkil kooperatifin müflis durumda bulunmadığından her türlü tasarrufta bulunabileceğini ileri sürerek, itirazın iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davacı kooperatifin iflasına karar verildiği 24.10.2001 tarihinden iflas kararının kaldırıldığı 17.12.2008 tarihine kadar organlarını oluşturabilse de tahsilat yapma yetkisinin bulunmadığını, İİK'nın 192. maddesine göre müflise yapılan ödemelerin hüküm ifade etmeyeceğini, iflas masasınca da müvekkilinden aidat talep edilmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; dava konusu icra takibinin yapıldığı tarihte, davacı kooperatifin müflis durumda olduğu, ihtilafın, davacının takip ve dava tarihinde ehliyetinin bulunup bulunmadığı noktasında toplandığı, kooperatifin iflası hâlinde, iflas idaresinin bir yandan sıra cetveli düzenlemekle beraber, diğer taraftan da ortaklardan her birinin payına düşen borcu ödenmesini isteyeceği, kooperatifin iflası hâlinde ek ödemeleri isteme hakkının iflas idaresinde olduğu, İİK ’nın 184. maddesi gereğince, iflasın açılması ile birlikte müflis borçlunun haczedilebilen tüm malları, hak ve alacaklarının iflas masasına dâhil olduğu, diğer yandan, iflasın açılması ile müflis borçlunun iflas masasına dâhil olan hak ve alacakları ile malları üzerindeki tasarruf yetkisinin kısıntıya uğrayıp, alacaklılara karşı hükümsüz olduğu,bu yasal nedenlerle, iflas açıldıktan sonra masaya giren tüm mal, hak ve alacaklara ilişkin dava açılması ve açılmış davanın takibinin iflas idaresine ait olduğu, bu hususun, kamu düzeni ile ilgili olduğundan doğrudan gözetilmesi gerektiği, somut olayda, takip tarihi itibariyle, davacı kooperatifin dava ve takip ehliyeti bulunmadığından ortada geçerli bir takipten söz edilemeyeceği; iflas dairesinin, müflise davayı takip/yürütme yetkisini vermesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Dava, aidat alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.

Somut olayda, davacı kooperatifin 24.10.2001 tarihinde iflasına karar verildiği, 17.12.2008 tarihinde iflas kararının kaldırılarak 28.01.2009 tarihinde ilan edildiği, iflas kararının kaldırılmasından sonra davacı kooperatif tarafından 25.02.2009 tarihinde işbu dava konusu aidat alacağının tahsili amacıyla davalı hakkında icra takibine başlandığı, itiraz sonucu 24.03.2010 tarihinde açılan bu dava derdest iken 04.10.2011 tarihinde iflasın kaldırılması kararının kesinleştiği dosya kapsamı ile sabittir.

Kural olarak, İİK 'nın 191. maddesi gereğince borçlunun iflas açıldıktan sonra masaya ait mallar üzerinde her türlü tasarrufu alacaklılara karşı hükümsüz olup, müflisin masa malları üzerindeki tasarruf yetkisi iflas ile kısıtlandığından, aynı Kanun’un 226. maddesinde de masanın kanuni mümessilinin iflas idaresi olduğu hükmü kabul edilmiştir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 98. maddesi yollamasıyla TTK'nın anonim şirketlere ilişkin hükümleri uygulama alanı bulur. İflas, anonim şirketler için bir infisah sebebidir(TTK. 434/1-8.). İflas kararı ile birlikte anonim şirketin tüzel kişiliği sona ermeyip, diğer infisah hallerinde (TTK. 434) olduğu gibi, tasfiye aşamasına girer. (TTK. 439/1) Tasfiye aşamasındaki bir anonim şirketin tüzel kişiliği ise, tasfiye sonuna kadar sürer. (TTK.439/II) İflasın açılması ile anonim şirket hak ve fiil ehliyetini kaybetmez, ancak fiil ehliyeti, tasfiye sonuna kadar, tasfiye amacıyla sınırlı olarak devam eder (TTK. 439/II, 450,208)

Başka bir anlatımla, anonim şirket tasfiyenin sonuna dek bir hak sujesi olarak kalır, hak ve yükümlülükler anonim şirket tüzel kişiliğine ait olur. Ancak, anonim şirketin mal varlığı üzerindeki tasarruf yetkisi, İİK.'nun 191 nci maddesi uyarınca, iflas masasına ilişkin olan konularda iflas idaresine geçer. Şirket organlarının temsil yetkileri, şirketin iflas idaresi tarafından temsil olunamadığı hususlar için devam eder. (TTK. 437; bkz.... müflisin tasarruf yetkisi sayfa 261; Oğuz Atalay Anonim Şirketlerin iflası sayfa 177). Buna göre, iflasın açılmasıyla dava takip yetkisi (ve taraf sıfatı), artık müflise değil, iflas idaresine aittir. Müflisin iflas masasına giren mal ve haklara ilişkin davalarda taraf sıfatı olmadığından, müflis iflastan sonra masaya giren mal ve haklara ilişkin davaları açamaz.

Ancak, iflas masasına giren mal ve haklarla ilgili olarak, (iflastan sonra) müflise karşı veya müflis tarafından takip veya dava açıldıktan sonra İİK' nın 182. maddesine göre iflas kaldırılırsa ve bu karar kesinleşirse bununla müflisin taraf sıfatı (icra takibini ve davayı takip yetkisi) geri geleceğinden, icra takibine ve davaya artık müflise karşı veya müflis tarafından devam edilir. Zira, iflasın kaldırılması kararı geriye etkili sonuç doğuran inşai bir karar niteliğindedir.

İflasın kaldırılması kararının kesinleşmesi halinde iflasın açılması ile meydana gelen bütün hüküm ve sonuçlar İİK' nın 184. vd. maddeleri uyarınca ortadan kalkar; borçlunun müflis sıfatı kalkar; borçlu sanki hiç iflas etmemiş gibi olur; borçlu malları üzerinde serbestçe tasarruf etme yetkisini (tekrar) kazanır ve masaya girmiş olan mallar borçluya geri verilir; iflas idaresinin görevi son bulur.
Davacı kooperatifin takip ve dava tarihinden sonra hakkındaki iflas kararının kaldırılması ve kararın kesinleşmesi suretiyle takip ve dava ehliyetini yeniden kazanması ve ısrarla davaya devam edilmesini istemesi karşısında, mahkemece kesinleşen iflasın kaldırılması kararı dosyada olmasına ve takibe itirazda bu husus bildirilmesine rağmen, bu husus tartışılmadan ve gözden kaçırılarak, sadece iflas etmiş ve iflas kararı kaldırılmamış gibi gerekçe oluşturulması doğru görülmemiştir.