GİRİŞ

Teknik bir disiplin olarak hukuk tanımlardan oluşur. Bilindiği üzere, yasada tanımı yapılmayan bir eyleme yaptırım uygulanamaz. İmar hukuku diğer alanlara göre nispeten daha çok teknik bazı kavramları ilgilendirdiğindenİmar Kirliliğine Neden Olma Suçunu tanımlar üzerinden ele almak konunun daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır. Tanımların yargı makamlarınca nasıl yorumlandığı da en az tanımlar kadar önemlidir.

Çalışmamızda TCK’nın 184/1. maddesinde düzenlenen ”Kaçak Bina Yapma Veya Yaptırma Suretiyle İmar Kirliliğine Neden Olma” suçu, mevzuat ile getirilen tanımlar ve yargının bu tanımları yorumlayarak oluşturduğu hükümlerdeki kriterler üzerinden açıklanacaktır.

TCK’nin 184 maddesinde ”İmar Kirliliğine Neden Olma” suçunun 12 Ekim 2004 tarihinden önce yapılan binaların madde kapsamında olmadığı düzenlenmiştir. Bu makaledeki değerlendirmeler 12 Ekim 2004 tarihinden sonra yapılan ya da 12 Ekim 2004’ten önce başlanıp da sonrasında tamamlanan binalar hakkındadır.

SUÇA DAİR TANIMLAR

Kanun metninde, suçun oluşabilmesi için ”ruhsatsız” veya ”ruhsata aykırı” imalatın olması, bu imalatın ”bina” niteliğinde olması ve inşai faaliyetin ”belediye sınırları içinde” ya da ”özel imar rejimine tabi olan yerlerde” gerçekleşmesi gerektiği ifade edilmiştir.

3194 Sayılı İmar Kanununun 5. Maddesine göre Yapı ve Bina Tanımları :

YAPI: Karada ve suda, daimi veya muvakkat, resmi ve hususi yeraltı ve yerüstü inşaatı ile bunların ilave, değişiklik ve tamirlerini içine alan sabit ve müteharrik tesislerdir.

BİNA: Kendi başına kullanılabilen, üstü örtülü ve insanların içine girebilecekleri ve insanların oturma, çalışma, eğlenme veya dinlenmelerine veya ibadet etmelerine, hayvanların ve eşyaların korunmasına yarayan yapılardır.

”TCK 184 İmar Kirliliğine Neden Olma” suçunda, inşaatın ruhsatsız (izinsiz) olmasının yanında ”yapı” değil ”bina” niteliğinde olması gerektiği belirtilmiştir. ”Yapı”, ”bina”dan daha geniş bir kavramdır. Her bina bir yapıdır ancak her yapı bina değildir.

Bu tanımlara baktığımızda şunu söyleyebiliriz: havuz, köprü, tünel, iskele, yol, çadır, merdiven, istinat duvarı, kanalizasyon yapıdır ancak bina tanımına uymadıklarından İmar Kirliliğine Neden Olma suçunun konusunu oluşturmazlar.

Bina niteliğinde olmayan esaslı tadilatlar da suçu oluşturmayacaktır.

Onlarca metre uzunluğunda yığma tuğla duvarın ‘bina’ tanımına uymadığı için İmar Kirliliği suçunu oluşturmadığına, (Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2010/1854 E. 2012/ 4870 K.) ancak basitçe tuğla duvar örülüp üzeri sac ile kapatılan birkaç metrekarelik bir imalatın ”bina” niteliğinde olduğuna ve suçun oluştuğuna hükmetmiştir. (Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2012/12489 E. 2012/15384 K.)

ÖZEL İMAR REJİMİNE TABİ YERLER : Kanun metninde geçen, ”özel imar rejimine tabi yerler” ile Organize Sanayi Bölgeleri, Kıyı Kanunu, Kültür Ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, Boğaziçi Kanunu gibi özel kanunlarla imar rejimleri düzenlenen yerler ifade edilmiştir.

SUÇA DAİR YARGI KARARLARI

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2015/176 E. 2018/503 K. Sayılı kararında, İmar Kirliliğine Neden Olma suçunun oluşabilmesi için gereken şartlar tartışılmış ve kaçak yapıların bina niteliğinde olması ve bina kabul edilebilmesi için de:

1-Binanın taşıyıcı unsurlarını etkilemesi veya,

2-Kapalı alan kazanma niteliğinde olması gerektiğine hükmedilmiştir.

Mevzuatta ”yapı” ve ”bina” kavramlarının sadece genel olarak tanımının yapılmasıyla yetinildiğinden, hangi yapıların bina sayılacağı konusu yargı kararlarıyla şekillenmektedir.

SUÇUN OLUŞMADIĞI HALLER

- Teras balkonun pvc ve camla kapatılması. (Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2012/9298 E. 2012/6669 K.)

- 38 metre uzunluğunda yığma tuğla duvar inşası. (Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2010/1854 E. 2012/ 4870 K.)

- Ruhsatlı binanın çatısının çelik konstrüksiyon malzeme kullanılarak kapatılması. (Yargıtay 4.Ceza Dairesi 2010/4436 E. 2010/3966 K.)

- Balkonun kapatılması ve balkon ile oda arasındaki duvarın yıkılması suretiyle odanın büyütülmesi. (Oda ile balkonu ayıran duvar, perde duvar değilse, ve duvarın kaldırılması işleminde kolonlara zarar verilmemişse,) (Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2009/3046 E. 2011/7468 K.)

- Binanın zemin katındaki iki dükkanın arasındaki duvarın kaldırılarak tek dükkan haline getirilmesi (Yargıtay 4.Ceza Dairesi 2011/21338 E. 2012/26052 K.)

- İşyeri vitrinini kapatmak için yapılan kepenkler. (Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2012/15051 Esas 2012/28152 Karar)

- Gayrimenkul vasfı taşımayan, zemine herhangi bir şekilde bağlı olmayan, temelsiz, imalatı ve kullanımı için ruhsat gerekmeyen üç adet konteyner.(Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2013/23055 E. 2014/31439 K.)

- Subasman seviyesini aşmayan zemin terası ve üzerine yapılan pergola. (Danıştay 14. Dairesi 2015/9242 E. 2018/1644 K.)

- Zemin üzerine temelsiz olarak yerleştirilen ”büfe” (Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2013/11068E. 2013/8822K.)

- Yıkılan çatının yeniden yapılması. (Yeniden inşa edilen çatının projesine uygun olmak şartıyla) (Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2013/8880 E. 2013/9358 K.)

- Projeye aykırı açık teras yapılması da suçu oluşturmamaktadır. (Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2013/14233 E. 2013/13305 K.)

- Belediye sınırı dışındaki mücavir alan ve köylerde yapılan binalar İmar Kirliliğine Neden Olma suçunu oluşturmaz. (Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2008/12395 E., 2010/21166 K)

İmar planları, imar yönetmelikleri ve ilke kararlar gibi idarenin düzenleyici işlemleri ile bazı yapılaşmalara izin muafiyeti getirilebilmektedir. İzin şartı kaldırılan bir imalat hakkında izin alınmadığı gerekçesiyle ceza verilememektedir.

- İstanbul İmar Yönetmeliğinde açık çıkmaların ruhsat gerektirmeden kapalı olarak yapılabileceğinin belirtilmesi karşısında, yönetmelikteki bu tanıma uygun olarak inşa edilen kapalı çıkmaların yapılması. (Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2011/6288 E. 2011/16748 K. Sayılı)

Belediyeler veya diğer yetkili idareler kaçak yapılara işlem yapmayıp göz yumduklarında, yıkım kararlarını uygulamadıklarında ilgililer TCK Madde 257 ”Görevi Kötüye Kullanma” suçundan yargılanacaklardır.”Belediyenin yeterli makine ve ekipmanının bulunmaması ve mali yönden zayıf olmaları gerekçeleri ceza verilmesine engel olmamaktadır.(Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2008/12854 E. 2008/16679 K.) Ancak hakkı olmayan bir yere bina yapma izni verilmesi İmar Kirliliğine Neden Olma suçundan yargılanmalarını gerektirir.

SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ ŞEKİLLERİ

TEŞEBBÜS

Yargıtay suçun oluşması için binanın tamamlanma şartını aramamakta ”bina inşaatına fiilen başlanmasını” yeterli saymaktadır. ( Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2009/8789 E. 2011/8428 K.)

Toprak zemin üzerine kalıcı nitelikte beton dökülmek suretiyle yapılan inşai faaliyetin, TCK'nın 184. maddesinde tanımını bulan, teşebbüse elverişli olmayan suçu oluşturduğu,”, (Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2013/31814 E. 2014/31607 K.)

İŞTİRAK

Arsa sahibinin arsasında ”bina” yapması için bir kimseye müsaade etmesi durumunda arsa sahibi ”suça iştirak eden” olarak cezalandırılır. (Yargıtay 4.Ceza Dairesi 2008/1409 E. 2009/13644 K.) Suça konu inşai faaliyeti yapan kiracı ya da müteahhit olabilir. Mal sahibi izinsiz inşai faaliyetten haberdarsa faaliyeti gerçekleştirenle birlikte suçtan cezalandırılır.

Ruhsat almayan müteahhitin, ustaları bu durumdan haberdar ettiği ispatlanamazsa ceza verilmemesi gerekir. (Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2010/27045 E. 2012/2535 K.)

İÇTİMA

Kaçak binanın ilgili idare tarafından mühürlenmesinden sonra inşaata devam edilmesi durumunda zincirleme suç hükümleri uygulanarak tek bir suçtan artırılarak ceza verilir. Ancak iddianamenin düzenlenmesi hukuki kesinti sayılır ve iddianame tarihinden sonra inşaata devam edildiği tespit edilirse iddianameden sonraki inşai faaliyetler ayrı bir suç oluşturur ve iki ayrı suçtan ceza verilir. (Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2009/5936 E., 2011/5795 K.)

Yüklenicinin aynı anda birden fazla komşu parsel sahibiyle anlaşma yapıp inşaata başlaması durumunda, her malik ile ayrı ayrı yapılan sözleşmelerin her birinin bağımsız bir suç işleme kastı ve ayrı bir İmar Kirliliğine Neden Olma suçu oluşturduğunu kabul etmektedir. (Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2013/20641 E. 2014/33202 K.)

Yargıtay TCK 184 kapsamındaki eylemlerin koruma alanlarında gerçekleşmesi durumunda TCK 44 fikri içtima kurallarının uygulanmasına ve sadece daha ağır ceza gerektiren 2863 Sayılı Kanuna göre ceza verilmesine hükmetmektedir. (Yargıtay 4 Ceza Dairesi 2013/22194 E. 2014/32306 K.) Benzer (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2011/9631 Esas 2012/23122 Karar)

Kaçak yapının mühürlenmesinden sonra inşaata devam edilmesi durumunda mühür bozma suçu da gündeme gelecektir. Bu durumda mührün bozulması ayrı bir suç oluşturur ve gerçek içtima kuralları uygulanarak hem İmar Kirliliğine Neden Olma hem de Mühür Bozma suçlarından ayrı ayrı ceza verilir. (Yargıtay 4.Ceza Dairesi. 2006/10351 E. 2008/20186K. ) Benzer (Yargıtay 4.Ceza Dairesi 2007/13103E. 2009/13642 K.)

ETKİN PİŞMANLIK

TCK MADDE 184/5’te : ”Birinci ve ikinci fıkralar yönünden ruhsatsız ya da ruhsata aykırı binaların imar planına ve ruhsata uygun hale getirilmesi ile kamu davası açılamaz, açılmış bulunan dava düşer, mahkûm olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar.” denmektedir.

Buna göre imara aykırılık soruşturma evresinde giderildiğinde ”Kovuşturmaya Yer Olmadığı”, kovuşturma evresinde giderildiğinde ”Düşme” kararı verilecektir.

İmar Kirliliğine Neden Olma suçunun faili hakkında ”Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması” kararı verilip verilemeyeceği hususunda Yargıtayın çelişkili kararları bulunması sebebiyle bu konu tartışmalara neden olmuştur. Bu suçta hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceğine hükmedilen kararlarda gerekçe olarak TCK 184/5 etkin pişmanlık hükümleri belirtilmektedir.

Yargıtay İmar Kirliliğine Neden Olma Suçunda ”Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması” kararının verilebileceğine hükmetmiştir.

”T.C.Y.'nın 184/5 maddesinde yer alan etkin pişmanlık ve C.Y.Y.'nın 231. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümlerin uygulama olanağının, birbirinden bağımsız olarak ele alınıp değerlendirilmesi gerekmektedir. Biri diğerinin ön koşulu sayılamayacağı gibi uygulanmasına engel de oluşturmamaktadır.” (Yargıtay 4.Ceza Dairesi 2009/19787 E. 2009/15763 K) Benzer (Yargıtay 4.Ceza Dairesi 2011/14279 E. 2012/6701 K.) Ancak aksi yönde de kararlar bulunmaktadır.

Yargıtay bir başka kararında, HAGB kararı verilip kesinleşmesinden sonra gerçekleşen etkin pişmanlık, başka bir ifadeyle imara aykırılığın giderilmesi durumunda HAGB kararının kesinleşmesi ve hükmedilen 5 yıllık denetim süresinin ortadan kaldırılmasına ve davanın düşürülmesine karar vermiştir. (Yargıtay 4.Ceza Dairesi 2009/17546 E. 2009/17330 K.)

CMK Madde 231’de Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması kararı verilebilmesi için kamunun uğradığı zararın giderilmesi koşulu getirilmiştir. Yargıtay İmar Kirliliğine Neden Olma suçunda ”kamunun değil toplumun zararına hareket edileceği gerekçesiyle, zararı giderme koşulunun bu suç bakımından bir öneminin bulunmadığı” görüşündedir.(Yargıtay 4. Ceza Dairesi 02.02.2010 tarihli 2008/28222 E. ve 2010/1218 K.) Bu suçta HAGB kararı vermek için zararın giderilmesi şartı aranmaz.

İmara aykırılıkların giderilmesi etkin pişmanlık kapsamında değerlendirilir. Hatta yapının belediye tarafindan yıkılması durumunda fail belediyenin yıkım masraflarını öderse etkin pişmanlıktan yararlanabileceği kabul edilmektedir. (Yargıtay 4 Ceza Dairesi 04/11/2014 2013/21621 E. 2014/31660K.) (Yargıtay 4 Ceza Dairesi 4.11.2014, 2013/21668 E. 2014/31659K.) (Yargıtay 4 Ceza Dairesi 4.11.2014 2013/21664 E. 2014/31658 K.) (Yargıtay 4 Ceza Dairesi 10.11.2014 2014/5197 E. 2014/32937 K. )

İdarenin, yaptığı yıkım masrafını cebri icra ile tahsil ettiği durumlarda, failin bedeli ödemek zorunda kaldığı, cebren ödeme yapmanın etkin pişmanlıktaki ”pişmanlık” şartını gerçekleştirdiğinin kabul edilemeyeceği gerekçesiyle failin etkin pişmanlık hükümlerinden faydalandırılmaması gerektiğine hükmetmektedir. (Yargıtay 4 Ceza Dairesi 2014/37436E. 2014/35867 K.)

Suça konu kaçak binanın yıkılıp eski haline getirilmesi ya da ruhsatlandırılması neticesinde etkin pişmanlık hükümlerine göre ceza davasının düşmesine karar verildiğinde, sanık aleyhine vekalet ücretine ve yargı giderlerinin ödetilmesine hükmedilmez. Ancak suçtan mahkum olunursa yargılama giderleri sanığa yüklenecektir. (Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/4-415 E. 2012/92 K. )

SONUÇ:

Bu çalışmada ”İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu” ile ilgili tanımları ele aldıktan sonra yargının bu tanımlara getirdiği yorumları okurlarla paylaştık. Yargının bu suç hakkındaki görüşlerinin yıllar içerisinde değişiklik göstermesi nedeniyle uygulayıcıların güncel görüşleri takip etmesinin faydalı olacağı kanısındayız. Çünkü her yeni ve bir öncekinden farklı kararın davaya ilişkin tartışmanın hangi kriterler üzerinden yürütüleceğine dair uygulayıcılara daha kuşatıcı bir bakış açısı getireceği aşikardır.