T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
E. 2022/14896
K. 2022/16046
T. 6.12.2022

İŞÇİLİK ALACAKLARININ TAHSİLİ İSTEMİ ( İlk Derece Mahkemesi'nin İlk Kararına Karşı Davacı Tarafından İstinaf Yoluna Başvurulmadığına Göre Fazla Çalışma Süresi ve Hafta Tatili Çalışma Günleri Bakımından Kabul Edilen Sürelerin de Davalı Yararına Usuli Kazanılmış Hak Oluşturduğunun Kabulü Gerektiği - Bu Alacaklar Bakımından Davalı Lehine Usuli Kazanılmış Hak Oluştuğu Dikkate Alınmadan Hüküm Kurulması Hatalı Olup Bozmayı Gerektirdiği )

FESİH İRADESİ ( İşçinin Haklı Bir Nedene Dayanmadan ve Bildirim Öneli Tanımaksızın İş Sözleşmesini Feshinin İstifa Olarak Değerlendirilecek Olduğu ve İstifa İradesinin Karşı Tarafa Ulaşmasıyla Birlikte İş İlişkisinin Sona Ereceği - İstifaya Rağmen Tarafların Belirli Bir Süre Daha Çalışma Yönünde İradelerinin Birleşmesi Durumunda Kararlaştırılan Sürenin Sonunda İş Sözleşmesinin İkale Yoluyla Sona Erdiğinin Kabul Edilmesi Gerektiği )

İŞÇİNİN İSTİFA DİLEKÇESİNDEKİ İRADESİNİN FESADA UĞRATILMASI ( İşverenin Tazminatların Derhal Ödeneceği Sözünü Vererek ve Benzeri Baskılarla İşçiden Yazılı İstifa Dilekçesi Vermesini Talep Etmesi ve İşçinin Buna Uyması Hâlinde Gerçek Bir İstifa İradesinden Söz Edilemeyeceği - Bu Hâlde Feshin İşverence Gerçekleştirildiğinin Kabul Edilmesi Gerektiği )

PARA KARŞILIĞI İSTİFA ETME ( Dinlenen Davacı Tanığının Para Alabilmek İçin İstifa Dilekçesini İmzalamasına İlişkin Beyanı ile Davacının Gerekçesiz İstifa Beyanı ve Dosya Kapsamına Göre İstifa Dilekçesinin Davalı İşveren Tarafından Ödeme Yapılacağı Belirtilerek Alındığı ve İradesi Sakatlanan Davacının Gerçek Bir İstifa İradesinin Bulunduğundan Söz Edilemeyeceği - İş Sözleşmesinin İşveren Tarafından Haksız Olarak Feshedildiğinin Kabulüyle Dava Konusu İhbar Tazminatının Hüküm Altına Alınacağı )

4857/m. 17, 25, 41, 46

1475/m. 14

ÖZET : Dava, işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesi'nin ilk kararına karşı davacı tarafından istinaf yoluna başvurulmadığına göre fazla çalışma süresi ve hafta tatili çalışma günleri bakımından kabul edilen sürelerin de davalı yararına usuli kazanılmış hak oluşturduğunun kabulü gerekir. Bu alacaklar bakımından davalı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu dikkate alınmadan hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

Taraflar arasındaki diğer uyuşmazlık fesih konusundadır. İşçinin haklı bir nedene dayanmadan ve bildirim öneli tanımaksızın iş sözleşmesini feshi, istifa olarak değerlendirilmelidir. İstifa iradesinin karşı tarafa ulaşmasıyla birlikte iş ilişkisi sona erer. Bununla birlikte istifaya rağmen tarafların belirli bir süre daha çalışma yönünde iradelerinin birleşmesi durumunda, kararlaştırılan sürenin sonunda iş sözleşmesinin ikale yoluyla sona erdiği kabul edilmelidir.

İşçinin istifa dilekçesindeki iradesinin fesada uğratılması da sıkça karşılaşılan bir durumdur. İşverenin tazminatların derhal ödeneceği sözünü vererek ve benzeri baskılarla işçiden yazılı istifa dilekçesi vermesini talep etmesi ve işçinin buna uyması hâlinde, gerçek bir istifa iradesinden söz edilemez. Bu hâlde feshin işverence gerçekleştirildiği kabul edilmelidir.

Olayda, dinlenen davacı tanığının “ ...davacı da ben de sebep söylenilmeksizin işten çıkarıldık,...ben istifa dilekçesi imzaladım, bir miktar para aldım, bu parayı alabilmek için istifa dilekçesini imzalamamı söylediler, bu nedenle imzaladım, davacının istifa dilekçesini imzalayıp imzalamadığını bilmiyorum, ” şeklindeki beyanı, davacının gerekçesiz istifa beyanı ve dosya kapsamına göre istifa dilekçesinin davalı işveren tarafından ödeme yapılacağı belirtilerek alındığı ve iradesi sakatlanan davacının gerçek bir istifa iradesinin bulunduğundan söz edilemeyeceği anlaşıldığından, iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız olarak feshedildiğinin kabulüyle dava konusu ihbar tazminatının hüküm altına alınması gerekirken reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesi'nin 12.12.2019 tarihli kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince, Bölge Adliye Mahkemesi'nin kaldırma kararı doğrultusunda yapılan yargılama sonucunda yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı ve davalı vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.

Davalı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için ....12.2022 Salı günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü davalı vekili ... ... geldi; davacı adına duruşmaya kimse katılmadı.

Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR : I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı işyerinde satış müdürü olarak 01.07.2003 tarihinde işe başladığını, ... sözleşmesinin haksız ve sebepsiz olarak feshedildiği 31.12.2016 tarihine kadar çalıştığını, haftanın yedi günü çalıştığını, dini ve milli bayramlarda çalışmasına devam ettiğini, yaz sezonlarında (01 Nisan-01 Kasım) sabah 09.00'dan akşam 23.00'e kadar günlük 14 saat, kış sezonlarında (01 Kasım-01 Nisan) sabah 09.00'dan akşam 21.00'e kadar günlük 12 saat aralıksız olarak çalıştığını, işten çıkartıldığı tarih itibarıyla aylık ... 10.500,00 TL (3.000,00 USD) ücret aldığını, müvekkilinin kesintisiz olarak aynı işyerinde çalıştığını, davalı işverenin devralan Şirket olarak müvekkilinin tüm hizmet süresine ilişkin alacaklarından sorumlu olduğunu, hak ettiği yıllık izinlerin kullandırılmadığını, asgari geçim indirimlerinin ödenmediğini ... sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla çalışma, hafta tatili, ... ... ve genel tatil ücreti, yıllık izin ile asgari geçim indirimi alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının talep ettiği alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının 31.12.2016 tarihinde istifa etmek suretiyle ... sözleşmesini sonlandırdığını, davacının müvekkili Şirket bünyesinde satış elemanı olarak 08.05.2015 tarihinden istifa ettiği 31.12.2016 tarihine kadar çalıştığını, aylık brüt 1.647,00 TL ücret aldığını, çalışma saatlerine ilişkin iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının sezon tabir edilen Nisan-Ekim ayları arasında 09.00-18.00 saatleri arasında çalıştığını, yaptığı fazla çalışma alacaklarının ödendiğini, düzenli olarak hafta tatillerini kullandığını, ... ... ve genel tatil çalışmalarının ücretlerinin ödendiğini, yıllık izinlerini kullandığını, asgari geçim indirimi ödemelerinin yapıldığını, Şirketler arasında hukuksal ve ekonomik olarak devir olgusundan bahsedilemeyeceğini, işyeri devrinin bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesi'nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;

"...Tüm dosya kapsamı incelendiğinde davacının dava dilekçesinde bir kısım haklarını alamadığını iddia ettiği, dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli hesaplama yapılan 13/10/2021 havale tarihli bilirkişi raporundaki hesaplamalar doğrultusunda davacının ücret cinsinden bir kısım alacakların tam ve zamanında ödenmediği anlaşıldığından ve bu durumun 4857 Sayılı ... Kanunu'nun 24/II-e bendine göre işçi açısından haklı nedenle fesih sebebi olduğu anlaşılmakla anılan rapordaki hesaplamalar doğrultusunda davacının kıdem tazminatı talebinin kabulüne, karar verilmiştir.

...... davacının istifa dilekçesi vermesinde davacının iradesinin fesada uğratılması iddiasıyla ilgili olarak davacının soyut iddiası dışında somut bilgi ve görgüye dayalı bir ispat yapılamadığı kanaatine varıldığından davacının kendi isteğiyle ayrıldığı kanaatine varılmış bu nedenlede davacının 4857 Sayılı İş Kanunun 17.maddesine göre davacının ihbar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.

......Davacı tanık deliline başvurmuş olup, dosyada dinlenen husumetsiz davacı tanıkları davacının iddiasını doğrular nitelikte beyan verdikleri tespit edilmekle, zaman aşımı da göz önüne alınarak yaz kış ayrımı yapılmaksızın haftada 7 gün çalıştığı, yaz sezonunda 09.00-23.00 saatleri arası günlük çalışma saatinin 14 saat olduğu, 2 saat yemek ve dinlenme molası düşüldüğünde günlük çalışma saatinin 12 saat olduğu ve haftada 31,5 saat fazla mesai yaptığı, kış sezonlarında, 09.00-21.00 saatleri arası günlük çalışma saatinin 12 saat olduğu, 1,5 saat yemek ve dinlenme molası düşüldüğünde günlük çalışma saatinin 10,5 saat olduğu ve haftada 21 saat fazla mesai yaptığı tespit edilmiştir.

......tanık anlatımları doğrultusunda davacının ... ve hafta tatili günlerinde çalıştığı anlaşılmış ve davacının bu taleplerinin dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli 13/10/2021 havale tarihli bilirkişi raporundaki hesaplamalar doğrultusunda kabulüne karar verilmiştir. ..." gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesi'nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı vekili; hükme esas alınan ücret, hizmet süresi ve ara dinlenme sürelerinin hatalı olduğunu, hükmedilen tutarların hak edilenden az olduğunu, ihbar tazminatı talebinin kabul edilmesi gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davalı vekili; ... sözleşmesinin tazminatı gerektirmeyecek şekilde sonlandığını, çalışma şeklinin ispatlanmadığını, hükme esas alınan ücret ve hizmet süresinin hatalı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesi'nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;

"...6100 Sayılı HMK'nun 355. Maddesi kapsamında dosya incelendiğinde: 08.03.2019 tarihli hükme karşı istinaf kanun yoluna başvuru yapmadığı anlaşılan davacının hizmet süresi ve ara dinlenme sürelerine yönelik istinaf sebepleri (davalı yararına oluşan usulü kazanılmış hak nedeniyle) yerinde bulunmamıştır.

Davacının davaya konu dönem içerisindeki çalışma yerleri, celp edilen (davacıya ilişkin) hizmet döküm cetveli ve bu belgede görünen işverenlere ilişkin ticaret sicil kayıtları itibariyle, davalının hükme esas alınan hizmet süresi ve kendilerine husumet yöneltilemeyeceğine ilişkin istinaf sebepleri yerinde bulunmamıştır.

Tanık beyanları ve yapılan emsal araştırmalar itibariyle, hükme esas alınan ücret yerinde bulunmuştur.

Tarafların ... yerindeki çalışma şekli ile ilgili yazılı kanıt sunmadıkları görülmekle mahkemenin davacıya ilişkin maddi vakıa niteliğinde olan hafta tatili, genel tatil ve fazla çalışmaları tanık beyanları ile doğru bir şekilde tespit ettiği, bordrolarda tahakkuk bulunan dönemlerin hesaplamada dışlandığı anlaşılmıştır.

Tespit edilen alacakları ve 4857 Sayılı Kanun'un 24/II-e maddesinde bulunan düzenleme uyarınca iş akdini fesih ... bulunan davacının tazminat haklarına zarar verecek işlem tesisi etmesi hayatın olağan akışına aykırı bulunmakla sunulu istifa dilekçesinin davacının iradesini yansıtmadığı değerlendirilmiş ve eldeki dosya itibariyle davanın açılma tarihi dikkate alınarak iş akdinin tazminatı gerektirir şekilde sonlandığı sonucuna varılmıştır..." gerekçesiyle davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesi'nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı vekili; hizmet süresinin davacı tanık beyanlarına göre tespit edilmesi gerektiğini, ücret bordrolarında gözüken fazla çalışma tahakkuklarının dışlanmaması gerektiğini, fazla çalışmanın aylık ücretin içinde gösterildiğini, yaz kış ayrımı olmaksızın haftanın yedi günü çalıştığını, ... ücretinin 10.500,00 TL olduğunu, ... sözleşmesinin haksız olarak işveren tarafından feshedildiğini, ihbar tazminatının da hüküm altına alınması gerektiğini belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalı vekili; davacının ücret miktarının hatalı tespit edildiğini, davacının satış elemanı olarak çalıştığını, istifa ederek işten ayrıldığını, kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanmadığını, çalıştığı diğer Şirketler ile davalı Şirket arasında organik bağ bulunmadığını, fazla çalışma, hafta tatili ile ... ... ve genel tatil ücreti alacaklarının ispatlanamadığını belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; fesih, ücret miktarı, hizmet süresi, fazla çalışma, hafta tatili, ... ... ve genel tatil alacaklarının ispatı, hesaplanması ve ödenip ödenmediği ile hükmün usuli kazanılmış hak ilkesine uygun olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

1.6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 Sayılı Kanun) istinaf yoluna ilişkin 341 ve devamı maddeleri, 369. maddesinin birinci fıkrası ile 371. maddesi.

2. 4857 Sayılı İş Kanunu'nun (4857 Sayılı Kanun) 17, 25, 32, 41, 44, 46, 47, 63, 68. maddeleri ile 4857 Sayılı Kanun'un 120. maddesi atfıyla hâlen yürürlükte bulunan mülga 1475 Sayılı İş Kanunu'nun 14. maddesi.

3. Dairemizin 14.12.2022 tarihli ve 2022/16498 Esas, 2022/16753 Karar sayılı ilâmında usuli kazanılmış hak ilkesi şu şekilde açıklanmıştır:

"...3. Bilindiği üzere 6100 Sayılı Kanun'da usuli kazanılmış hak kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri hâline gelmiştir. Anlam itibarıyla bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan ... ifade etmektedir.

4. Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir (Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu, 09.05.1960 tarihli ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı karar). Hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılmasının amacı bu kısımların doğru olduğunu belirlemek, bozmanın sınırlarını çizmek ve bu şekilde usuli kazanılmış hakları oluşturup, korumaktır. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu, 04.02.1959 tarihli ve 1959/13 Esas, 1959/5 Karar sayılı karar).

..."3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Taraflar arasında fazla çalışma ve hafta tatili bakımından usuli kazanılmış hak ilkesinin dikkate alınıp alınmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. Belirtmek gerekir ki 6100 Sayılı Kanun'un 341 ve devamı maddelerine göre İlk Derece Mahkemesi'nin kesin olmayan kararına karşı öncelikle istinaf yoluna başvurulmalıdır. İlk Derece Mahkemesi'nin kararına karşı istinaf başvurusunda bulunulmaması hâlinde karar, istinaf yoluna başvurmayan taraf yönünden kesinleşir.

mut uyuşmazlıkta davacı tarafça, İlk Derece Mahkemesi'nin davanın kısmen kabulüne yönelik ilk kararına yönelik istinaf yoluna başvurulmamıştır. Bölge Adliye Mahkemesince, davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine dosya içerisinde bulunan ve davacıya ilişkin oldukları iddia edilen ücretsiz yıllık izin talebini içeren dilekçeler değerlendirilmeden verilen kararın denetime elverişli olmaması gerekçesi ile İlk Derece Mahkemesi kararının esası incelenmeden kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

4. İlk Derece Mahkemesi gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonucu davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu kararın davacı ve davalı vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacının İlk Derece Mahkemesi'nin ilk kararını istinaf etmediği, bu nedenle hizmet süresi ve ara dinlenme sürelerine yönelik istinaf sebeplerinin davalı yararına oluşan usuli kazanılmış hak nedeniyle yerinde bulunmadığı belirtilmiştir. Bu tespit yerinde olmakla birlikte aynı durumun fazla çalışma ve hafta tatili alacakları bakımından da söz konusu olduğunun gözetilmemesi hatalı olmuştur. Şöyle ki İlk Derece Mahkemesi ilk kararında; davacının yaz aylarında haftanın yedi günü çalıştığını, buna göre 31,5 saat fazla çalışma yaptığını, kış aylarında haftanın altı günü çalışarak haftalık 18 saat fazla çalışma yaptığını, yaz aylarında hafta tatilinde çalıştığını kabul ederek fazla çalışma ve hafta tatili taleplerini hüküm altına almıştır. Bölge Adliye Mahkemesi gönderme kararı sonrasında ise bu kez, davacının yaz kış ayrımı yapılmaksızın haftanın yedi günü çalıştığını, buna göre yaz aylarında haftalık 31.5 saat, kış aylarında ise haftalık 21 saat fazla çalışma yaptığını, çalışma süresi boyunca haftanın yedi günü çalıştığını kabul etmiştir. İlk Derece Mahkemesi'nin ilk kararına karşı davacı tarafından istinaf yoluna başvurulmadığına göre fazla çalışma süresi ve hafta tatili çalışma günleri bakımından kabul edilen sürelerin de davalı yararına usuli kazanılmış hak oluşturduğunun kabulü gerekir. Hâl böyle olunca bu alacaklar bakımından davalı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu dikkate alınmadan hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

5. Taraflar arasındaki diğer uyuşmazlık fesih konusundadır. Dairemiz uygulamasına göre işçinin haklı bir nedene dayanmadan ve bildirim öneli tanımaksızın ... sözleşmesini feshi, istifa olarak değerlendirilmelidir. İstifa iradesinin karşı tarafa ulaşmasıyla birlikte ... ilişkisi sona erer. İstifanın işverence kabulü zorunlu değilse de işverence dilekçenin işleme konulmamış olması ve işçinin de işyerinde çalışmaya devam etmesi hâlinde gerçek bir istifadan söz edilemez. Bununla birlikte istifaya rağmen tarafların belirli bir süre daha çalışma yönünde iradelerinin birleşmesi durumunda, kararlaştırılan sürenin sonunda ... sözleşmesinin ikale yoluyla sona erdiği kabul edilmelidir.

6. İşçinin istifa dilekçesindeki iradesinin fesada uğratılması da sıkça karşılaşılan bir durumdur. İşverenin tazminatların derhal ödeneceği sözünü vererek ve benzeri baskılarla işçiden yazılı istifa dilekçesi vermesini talep etmesi ve işçinin buna uyması hâlinde, gerçek bir istifa iradesinden söz edilemez. Bu hâlde feshin işverence gerçekleştirildiği kabul edilmelidir.

7. Somut uyuşmazlıkta davacı, ... sözleşmesinin işveren tarafından haksız olarak feshedildiğini ve işçilik alacaklarını alabilmek amacıyla istifa dilekçesi verdiğini ... sürmüş; davalı işveren ise davacının istifa ettiğini savunmuştur. Öncelikle davacı taraf ... sözleşmesinin işveren tarafından feshedildiğini beyan etmesine rağmen İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesince davacının ... sözleşmesini haklı nedenle feshettiğinin kabulü yerinde olmamıştır. Davacı asıl, duruşmada; "merkeze gittiğimizde önümüze birer tane fotokopi halde istifa dilekçesi örneği koydular, ve aynı şekilde el yazısı ile yazmamızı istediler, bizde yazdık, imzaladık, bize tüm haklarımızı vereceklerini söyleyerek bu dilekçeyi yazdırıp imzalattılar, bizde yıllardır çalıştığımız firma olduğu için güvendik ve söyledikleri şekilde yazdık, ancak her hangi bir ödeme yapılmadı," şeklinde beyanda bulunmuştur. İlk Derece Mahkemesince davacının ücret cinsinden bir kısım alacaklarının tam ve zamanında ödenmediği ve davacının istifa iradesinin fesada uğratıldığının ispatlanamadığı gerekçesi ile dava konusu kıdem tazminatı hüküm altına alınmış ve ihbar tazminatı talebinin reddine hükmedilmiş ise de dinlenen davacı tanığı ...'nin “ ...davacı da ben de sebep söylenilmeksizin işten çıkarıldık, bu şekilde 10-15 kişi işten çıkartıldı, davacıya ödeme yapılıp yapılmadığını bilmiyorum, ...ben istifa dilekçesi imzaladım, bir miktar para aldım, bu parayı alabilmek için istifa dilekçesini imzalamamı söylediler, bu nedenle imzaladım, davacının istifa dilekçesini imzalayıp imzalamadığını bilmiyorum, ” şeklindeki beyanı, davacının gerekçesiz istifa beyanı ve dosya kapsamına göre 31.12.2016 tarihli istifa dilekçesinin davalı işveren tarafından ödeme yapılacağı belirtilerek alındığı ve iradesi sakatlanan davacının gerçek bir istifa iradesinin bulunduğundan söz edilemeyeceği anlaşıldığından, ... sözleşmesinin işveren tarafından haksız olarak feshedildiğinin kabulüyle dava konusu ihbar tazminatının hüküm altına alınması gerekirken reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Açıklanan sebeple;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgilisine iadesine,

Davalı yararına takdir edilen 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 6.12.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı Elektronik ve Basılı Yay. A.Ş.ne ait Kazancı Hukuk Otomasyon veritabanından alınmıştır. © Tüm Hakları Saklıdır