Bugün yayımlanan raporun ilk kısmında, İsrail’in Gazze’ye uyguladığı deniz ablukasının ve bu ablukanın uygulanması için gösterdiği çabaların meşru temele dayanıp dayanmadığı ele alındı.

 

Raporda şu ifadeler yer aldı:

 

"Gazze Şeridi’nde uygulanan deniz ablukası...  Uluslararası hukuk kurallarını ihlal etmiyordu... İsrail tarafından, deniz ablukasını savunmak için 31 Mayıs 2010 tarihinde yapılan eylemler, insan hayatına mal olan ve yaralanmalara yol açan üzücü sonuçlar doğurdu… Buna rağmen… Gerçekleştirilen eylemler uluslararası yasalarla uygundu."

 

Komisyon, İsrail ile Hamas ve diğer Gazze merkezli örgütler arasında yaşanan mücadeleyi 'uluslararası çapta silahlı çatışma' olarak tanımladı ve yardım gruplarının, uygulanan deniz ablukasını Gazzeli yerleşimcilere karşı yasadışı bir cezalandırma olduğunu savunan görüşünü reddetti.

 

Raporda, “Gazze Şeridi’nde uygulanan deniz ablukası, bölge halkı için ‘toplu cezalandırma’ oluşturmamaktadır” denildi.

 

İKİ YABANCI GÖZLEMCİ İMZALADI 

Rapor, komisyonun iki yabancı gözlemcisi, Kanada’dan Tuğgeneral Ken Watkin ve Kuzey İrlanda’dan Lord David Trimble tarafından da imzalandı.

 

Raporun ne zaman açıklanacağı henüz belli olmayan ikinci kısmında, İsrail’in uluslararası yasaların ihlal edilip edilmediği inceleyen mekanizmaları ve baskın öncesinde İsrail hükümetinin karar verme süreci değerlendirilecek.

 

İsrail hükümetinin oluşturduğu iç soruşturma komisyonunun, Mayıs 2010’da Gazze Özgürlük Filosu’na İsrailli komandolarınca yapılan baskınla ilgili hazırladığı 300 sayfalık araştırma raporunun İngilizce kopyası, baskını inceleyen Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi'nin bilirkişi heyetine de gönderilecek.

 

BM’in oluşturduğu ve Yeni Zelanda Başbakanı Geoffrey Palmer’in başını çektiği heyette, İsrail ve Türkiye’den temsilciler yer alıyor.

   

BM’NİN KARARI BU RAPORA BAĞLI

Gazze filosuna yapılan baskın hakkında kendi hazırladığı raporu BM’ye sunan Türkiye, dokuz Türk’ün öldürüldüğü baskından tamamen İsrail’i sorumlu tutmuştu. İsrail ise askerlerinin ateş açmadan önce gemideki aktivistlerin saldırısına uğradığını ve meşru müdafaa kapsamında silahlarına başvurduklarını belirtmişti.

 

BM heyeti, herhangi bir karara varmadan önce Turkel Komisyonu'nun raporunun açıklanmasını bekliyordu. 

  

İsrail, Turkel Komisyonu'nun sunacağı bulgular üzerinde uluslararası bir halkla ilişkiler kampanyası başlatmayı planlıyor. İsrail’de Başbakanlık tarafından yürütülecek kampanyanın, Dışişleri Bakanlığı’nda süren grevden nasıl etkileneceği ise henüz bilinmiyor.

 

ORDU DA SUÇSUZ BULMUŞTU

Turkel Komisyonu'nun oluşturulmasından kısa bir süre önce, İsrail ordusu, Ulusal Güvelik Konseyi Eski Başkanı Giora Eiland başkanlığında bir komisyon oluşturmuştu. Komisyon, Temmuz ayında araştırma raporunu açıklamış ve baskının ‘kaçınılmaz olduğunu’ belirtmişti.

 

Baskında yer alan İsrail askerleri suçsuz bulunurken, en önemli kusur, ordu ile istihbarat birimleri arasındaki işbirliğinin yetersiz kalması olarak ifade edilmişti.


Hürriyet