T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2025/765
KARAR NO: 2025/821
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 04.02.2025
NUMARASI: 2025/15 Esas
DAVA: Tapu İptali Ve Tescil
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında, ihtiyati tedbir kararına itirazın reddine dair verilen ara karara karşı, davalı ...AŞ vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalı ... San. Ve Tic. Ltd. Şti'nin %50 - %50 ortaklı şirket olduğunu hissedarlarının davacı ve dava dışı ... olduğunu, Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/512 esas, 2018/352 karar sayılı kararı ile davalı ... Şirketi aleyhine açılan davanın kabulü ile fesih ve tasfiyesi ile tasfiye memuru görevlendirilmesine kararı verildiği, tasfiye memurunun işlemleri esnasında görevini ve yetkisini kötüye kullandığını ve şirketin İstanbul İli, Esenyurt İlçesi, ... Köyü, ... Parsel, ... Parsel, ... Parsel ve ... ada ... parsel nolu taşınmazlarının usulsüz ve muvazaalı işlemlerle tespit edilen değerlerin çok altında bir bedelle ... AŞ'ye sattığını belirterek, tasfiye dosyasından verilen mahkeme kararına aykırı şekilde devredildiğinin tespiti ile taşınmazların üçüncü kişilere devredilmesinin, ipotekle veya başka bir ayni hak ile sınırlandırılmasının önlenmesi amacıyla teminatısz bir şekilde taşınmazların üzerine ihtiyati tedbir konulmasını talep ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sırasında, ihtiyati tedbir talebinin değerlendirildiği 16.01.2025 tarihli ara kararıyla; "...Somut olayda davacı vekili, dava konusu taşınmazlar üzerinde devri engeller mahiyette ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiş olup, dava sırasında taşınmazların devri halinde giderilmesi güç zararların oluşacağı, telafisi güç zararların meydana gelmemesi adına dava konusu İstanbul İli, Esenyurt İlçesi, ... Köyü, ... Parsel, ... Parsel, ... Parsel ve ... ada ... parseldeki taşınmazların davalılar adına kayıtlı olması halinde 3. kişilere satış ve devrinin önlenmesi bakımından ihtiyati tedbir konulmasına, ayrıca her ne kadar dava konusu edilen 4 adet taşınmaz ise de, davacı vekili tarafından dava dilekçesinde dava değeri olarak 200.000,00 TL değer gösterildiği ve ancak davanın tapu iptal tescil davası olması nedeniyle dava türü itibariyle gerek harca esas değerin gerekse de dava değerinin, dava konusu taşınmazların dava tarihindeki değeri üzerinden belirleneceği hususu gözetildiğinde günümüz gayrimenkul değerleri göz önüne alınarak dava konusu 4 adet taşınmaz olması ve muhtemel belirlenecek olan değeri düşünüldüğünde, bildirilen dava değerinin tamamı üzerinden teminat alınarak ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir..." denilerek, davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile dava konusu; İstanbul İli, Esenyurt İlçesi, ... Köyü, ... Parsel, ... Parsel, ... Parsel ve ... ada ... parseldeki taşınmazların tapu kayıtları üzerine davalılar adına kayıtlı olması halinde bağımsız bölümlerin HMK'nın 389.vd maddeleri uyarınca üçüncü kişilere satış, temlik ve devrinin önlenmesi bakımından, sunulan deliller değerlendirildiğinde davacının tedbir talep etmesinde hukuki yararının bulunduğu anlaşılmakla; gayrimenkullerin değerinin belirlenmesinin tahkikat ve bilirkişi incelemesi gerektirdiği ve bu aşamada bilinemediği dikkate alınarak, dava değerinin olan 200.000,00 TL (haksız çıktığı takdirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık) nakdî veya kesin ve süresiz banka teminat mektubu karşılığında üçüncü kişilere devir, satış ve temlikini önler mahiyette ihtiyati tedbir konulmasına, teminat yatırıldığı takdirde bu hususta ilgili tapu müdürlüklerine müzekkere yazılmasına, karar verilmiştir. Bu ara karara karşı, davalı ... AŞ vekili tarafından verilen itiraz dilekçesinde özetle; mahkemece verilen tedbir kararının yerinde olmadığını, gelen tapu kayıtlarında taşınmaz değerinin 453.676.000,00 TL olduğu, mahkemece bilirkişi raporu alınana dek tapu kayıtlarında yer alan 453.676.000,00 TL olan taşınmaz değeri dikkate alınarak teminat bedelinin tespitinin gerektiğini, iş bu hususta davacı tarafa eksik harcın tamamlatılmasını, buna istinaden yargılamaya devam edilmesi gerektiğini belirterek, dava konusu taşınmaz üzerine konulan ihtiyati tedbirin kaldırılmasını, aksi hâlde taşınmazın tapu kayıtlarında yer alan gerçek değeri olan 453.676.000,00 TL üzerinden belirlenecek teminat bedelinin ödenmesi için davacı tarafa kesin süre verilmesi, teminat yatırılıncaya dek ihtiyati tedbir kararının kaldırılması, yine tapu kayıtlarında yer alan gerçek değer üzerinden davacı tarafa harcın tamamlattırılmasını talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince ihtiyati tedbire itirazın değerlendirildiği 04.02.2025 tarihli ara kararıyla; "...Somut olayda davacı vekili, davalı ... Sanayi Ticaret Anonim Şirketi vekilince, mahkememizin 16/01/2025 tarihli ile dava konusu İstanbul İli, Esenyurt İlçesi, ... Köyü, ... Parsel, ... Parsel, ... Parsel ve ... ada ... parseldeki taşınmazların davalılar adına kayıtlı olması halinde 3. kişilere satış ve devrinin önlenmesi bakımından ihtiyati tedbir konulmasına yönünde verilen karara itiraz etmiş ise de, yukarıda detayı verilen kanun hükümleri çerçevesinde, alınacak teminatın miktarını takdir hakkı hakime ait olmakla birlikte bu miktarın hak arama ve mahkemeye ulaşım özgürlüğünü engelleyici nitelikte olmaması gerektiği hususu da gözetilerek, dava konusu edilen taşınmazların bedelinin, dosyaya sunulu bilirkişi raporları, tapu kayıtları ile sabit görülemeyeceği ve ancak eldeki veriler doğrultusunda muhtemel değerleri göz önüne alınarak gösterilmiş olan dava değerinin tamamı üzerinden teminat alınması bu aşamada uygun görülmüş ve yine dava konusu taşınmazların keşfen belirlenecek değeri ile teminat miktarının değiştirilmesinin olanak dahilinde bulunduğu da yukarıda yazılı kanun hükmü ile belirtilmiş olup belirlenen teminat miktarının tarafların menfaat dengesi ve ihtiyati tedbirin amacına uygun olduğu ve yine yukarıda anılı kanun hükümleri gereğince eldeki davanın mahiyeti gereği telafisi güç sonuçların ortaya çıkma ihtimaline binaen verilen ihtiyati tedbir kararı ve teminatın usul ve yasaya uygun olduğu..." gerekçesiyle, ihtiyati tedbire itirazın reddine karar verilmiştir. Bu ara karara karşı, davalı ... vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı ...AŞ vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacı tarafın tamamen tasfiye sürecini sürüncemede bırakmak adına huzurdaki davayı açmış olup, tapu iptalini gerektirecek hiçbir hukuki gerekçesi söz konusu dahi olmadığını, mahkemenin savunmalarını da değerlendirmek suretiyle, ihtiyati tedbir için gerekli olan yaklaşık ispat koşulunun sağlanamadığı, davacının davadaki haklılığını yaklaşık olarak dahi ispatlayamadığı hususlarını değerlendirmek ve ona göre bir karar vermek durumunda olduğunu, aksi halde, her vatandaş açtığı tapu iptal davası ile çok kolay şekilde tedbir kararı alabileceğini, huzurdaki davanın, yasal dayanaksız açıldığını, haksız ve mesnetsiz bir dava olup, yaklaşık ispat koşulu da sağlanmamış olduğundan tedbir kararının açıkça kaldırılması gerektiğini, Davacının, huzurdaki davanın dışında, tasfiye sürecinde satışı yapılan taşınmazları konu eden Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2025/15 E. Sayılı dosyası ile tapu iptal tescil davası da açmış olup böyle bir davada incelenmesi gereken satış işleminin hukuka uygun olup olmadığı hususu, aslında hukuken hiç ilgili olmadığı şekilde huzurdaki genel kurul kararının iptali davasına da konu edildiğini, bu dosyanın da celbi gerektiğini, Tüm bu açıklamalarımızdan da anlaşıldığı üzere, davacı tarafından TMK'nın 2. maddesi gereği iyi niyet kurallarına uyulmamakta açıkça kötü niyetli hareket edilerek tasfiyenin önüne geçilmeye çalışıltığını, sırf bu nedenle, taşınmazların satışına doğru işlemlerinin başlanması anında hem tasfiye memuru hem de süreç hakkında gerçeğe aykırı beyanlarla sürecin durmasına yol açmaya çalışıltığını, ancak kabul manasına gelmemek üzere bu açıkça hakkın kötüye kullanılması olup, hukuk düzenimizce buna cevaz verilmediğini, müvekkilinin ilgili taşınmazları, tasfiye halindeki şirketin tasfiye işlemleri doğrultusunda, gerçek değeri üzerinden, gerçek bir satın alma iradesi ile resmi şekilde satın aldığını, burada muvazaanı varlığından bahsetmek mümkün olmadığını, müvekkilinin taşınmazı gerçekten satın almak istediğini ve gerçekten satın aldığını, görünürdeki işlem ve gizli işlem de söz konusu olmadığını, davalı her ne kadar muvazaa iddiasında bulunmuş ise de iş bu iddiasını ispatlar hiçbir somut delil de ortaya koymadığını, hiç bir hukuki dayanağı olmaksızın, tamamen tasfiye sürecini sekteye uğratmak amacıyla huzurdaki dava açılmış olup öncelikle tedbir kararının kaldırılmasına, devamla davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, tüm bunlar ile birlikte, ilgili taşınmazların satışının şirketi gayrifaal duruma düşürmeyeceği ve şirketin diğer malları da düşünüldüğünde tek taşınmazın işbu taşınmazlar olmadığı dikkate alındığında, iş bu taşınmazların pazarlık usulü ile satışı için genel kuruldan bir karar alınmasına da ihtiyaç bulunduğunu, zira, toptan satışın da söz konusu olmadığını, Tasfiye memuru tarafından pazarlık usulü ile yapılmış olan satışların hukuka uygun olacağı ortada olup bu konuda davacı tarafın beyanları gerçeği yansıtmadığını, bununla birlikte, tasfiye memuru tarafından yapılmış olan taşınmaz satışının pazarlık usulü ile yapılmış olmasının, huzurdaki davanın konusu olmayıp davacı tarafça taşınmazlara ilişkin açılan tapu iptal davasında zaten bu husus hukuken değerlendirileceğini, tasfiye memurun yapmış olduğu satışın genel kurul kararının iptali davasına konu edilmesi hukuken mümkün olmadığını, Tasfiye memuru tarafından taşınmazların satışı yapılmadan önce SPK lisanslı gayrimenkul değerleme uzmanlarından 5 kez gayrimenkul değerleme raporu alınmış olup iş bu raporlardan en güncel tarihli olan rapor dikkate alınarak işbu raporda geçen değerin de üzerinde bir bedel ile taşınmazların satışı gerçekleştiğini, davacı tarafça alındığı iddia edilen değerleme raporları, SPK lisansı olmayan "emlakçı"lardan alınmış olup işbu yanlı ve resmi olmayan raporların geçerliliği yansıtmamakta olup taşınmazların piyasa değerinin çok altında satıldığı yönündeki beyanlarının hiçbiri gerçeği yansıtmadığını, emsal nitelikte Yargıtay kararları sunduklarını, kararların davacı tarafından sanki kendi lehlerine imiş gibi paylaşıldığını ve bu şekilde mahkeme yanıltılmaya çalışıldığını, ancak diğer kısımlarından da görüldüğü üzere, emsal kararlar açıkça şirketin tek bir mal varlığının olması ve şirketin asli faaliyetini yürütmesini imkansız kılacak ve tasfiyesine yol açacak ölçüde bir yekün oluşturması halindeki taşınmaz satışlarına ilişkin olduğunu, yani huzurdaki davaya emsal teşkil etmesinin mümkün olmadığını, zira, tasfiye halindeki şirketin herhangir faaliyeti bulunmamakta olup zaten tasfiye sürecinde olduğunu, tasfiyenin bir gereği olarak iş bu taşınmaz satışı yapıldığını, dolayısıyla, bu süreçte taşınmaz satışı için herhangi bir genel kurul kararına ihtiyaç bulunmadığını, ihtiyati tedbir kararı verilmesi için gerekli olan yaklaşık ispat koşulunun sağlanamadığını açıkça gösterdiğini, Mahkemece verilen 04/02/2025 tarihli ara karara ilişkin ihtiyati tedbir kararının yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediğinden ve yukarıda bahsettikleri süreçler devam ettiğinden, ortadan kaldırılması, mahkeme aksi kanaatte ise, mahkeme aksi kanaatte ise, taşınmazın tapu kayıtlarında yer alan gerçek değeri olan 453.676.000,00 TL üzerinden belirlenecek teminat bedelinin ödenmesi adına davacı tarafa kesin süre verilmesi, iş bu teminat yatırılıncaya dek verilen ihtiyati tedbir kararı kaldılmasına, taşınmazın tapu kayıtlarında yer alan gerçek değeri üzerinden davacı tarafın harcın tamamlaması adına kesin süre verilmesini, bu süre içerisinde harcın tamamlanmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, ara kararın kaldırılmasına, ihtiyati tedbire itirazın kabulü ile tedbirin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava, davalı şirket tasfiye memurunun şirket taşınmazını usulsuz ve muvaazaalı olarak davalı şirkete sattığı iddiasıyla taşınmazının satışına ilişkin işlemin iptali ile şirket adına tescili, istinaf başvurusu ise ihtiyati tedbire ve teminata itirazın reddi ara kararına ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda ihtiyati tedbir talebinin kabulüne yönelik 16.01.2025 tarihli ara karara karşı davalı ... AŞ vekilince yapılan itirazların reddine dair 04.02.2025 tarihli ara karar verilmiş; bu ara karara karşı da, davalı ... AŞ vekilince yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK'nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. HMK'nın 389/1.maddesi ''Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. '' hükmünü; 390/3. maddesi "Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.'' hükmünü; 391/1. maddesi ise ''Mahkeme, tedbire konu olan mal veya hakkın muhafaza altına alınması veya bir yediemine tevdii ya da bir şeyin yapılması veya yapılmaması gibi, sakıncayı ortadan kaldıracak veya zararı engelleyecek her türlü tedbire karar verebilir." hükmünü içermektedir. Somut olayda, davacı davalı ... AŞ'nin %50 ortağı olduğunu, şirkete atanan tasfiye memuru ...'ın şirketin dava konusu taşınmazlarını rayiç değerden çor daha düşük bedelle, ihale yoluyla satması gerekirken pazarlık usulu ile diğer davalı şirkete sattığının öğrenildiğini, ayrıca satılan taşınmazların şirketin önemli mal varlığı konumunda olduğundan genel kurul onayı ile satılması gerektiğini, tasfiye memurunun diğer davalı şirket ile muvaazalı olarak bu satışları gerekçekleştirdiğinin düşünüldüğünü, bu nedenle şirket ortağı olan müvekkilinin zarara uğradığını ileri sürerek, taşınmaz satış işleminin iptali ile taşınmazın ortağı olduğu şirket adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Dosya kapsamı, davada davacının talepleri ve davanın konusu nazara alındığında, yaklaşık ispatın gerçekleştiği ve mahkemece dava konusu taşınmazın devir ve temlikinin önlenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesinin ve buna yönelik itirazların reddinin yerinde olduğu anlaşıldığından, davalı ... AŞ vekilinin ihtiyati tedbir talebine itirazın reddi ara kararına yapmış olduğu itirazların reddine dair verilen ara kararda bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak, HMK'nın 392. maddesinde ihtiyati tedbirde teminat gösterilmesi düzenlenmiş olup, davalı yanın teminata yönelik itiraz ve istinafı yerinde görülmüştür. Zira en az dava değeri taşınmazların tapudaki satış değeridir. Mahkeme elbette keşif yaparak daha yüksek bir değer tespit ederse harç ikmali yaptırabilir. Bu aşamada davacı tarafın yatırması gereken teminat miktarının, satış değeri üzerinden belirlenmesi gerekirken davada harca esas değer üzerinden teminat alınması, davalının muhtemel zararlarını teminat altına almaya yeterli değildir. Davacı yanca dava dilekçesinde de belirtilen taşınmazların tapuda satış değeri olan 453.676.000,00 TL üzerinden takdiren %10 oranı ile belirlenen tutar kadar teminat alınması gerektiği sonucuna ulaşılmış, davalı vekilinin teminata ilişkin istinaf başvurusunun kabulü gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK'nın 353/1.b.2, 392 ve 394/5 maddeleri uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu ihtiyati tedbir kararına itirazın reddine ilişkin ara kararının kaldırılmasına, teminata itiraz hakkında Dairemizce yeniden karar verilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; HMK'nın 353/1.b.2 ve 394/son maddeleri uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne; İlk Derece Mahkemesinin ihtiyati tedbire itirazın reddine dair verdiği 04.02.2025 tarihli ara kararın teminat yönünden kaldırılmasına, ihtiyati tedbire itiraz hakkında Dairemizce yeniden karar verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davacı vekilinin ilk derece mahkemesinin 16.01.2025 tarihli ihtiyati tedbir kararına itirazının teminat yönünden kısmen kabulüne, ihtiyati tedbir konulan taşınmazların tapu satış değeri olan 453.676.000,00 TL üzerinden takdiren %10 oranında 45.367,600,00 TL teminat alınmasına; daha önce 200.000,00 TL teminata hükmedildiği dikkate alınarak bakiye 45.167.600,00 TL teminatın davacı tarafça tamamlanmasına; bakiye teminatın ilk derece mahkemesine nakit olarak yahut kesin ve süresiz banka teminat mektubu ibrazı suretiyle yatırılmasına, 2-Davacıya yukarıda belirtilen teminatı yatırması için HMK' nun 392. maddesi uyarınca bir hafta kesin süre verilmesine, bu süre içinde teminatı tamamlayıp yatırmadığı takdirde ilk derece mahkemesince verilen ihtiyati tedbir kararının kendiliğinden kalkmış sayılmasına, sürenin HMK'nun 393/1. maddesi gereğince tebliğ tarihinden itibaren işlemeye başlamasına, 3-Davalı tarafından yatırılan 615,40 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; 1.683,10 TL istinaf peşin karar harcının, talep hâlinde, ilk derece mahkemesince davalı tarafa iadesine, 4-Davalı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,5-Kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,6-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK'nın 353/1.b.2.ve 394/son maddeleri uyarınca, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 15.05.2025 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK'nın 362/1.f ve 394/5 maddeleri gereğince karar kesindir.





