Amerika’da yaşayan bir Türk Dışişleri Bakanlığı personeli 692 sayılı Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Kararnamesi ile kamu görevinden ihraç edildi. Bakanlık personelinin tüm ihraç yaptırımı içeren OHAL KHK’larında olduğu gibi pasaportu da iptal edilmişti.

Bakanlık personelinin avukatı Doğan Erkan, 2018 Eylül ayında, KHK ihraçlarının hukuki ilkelere aykırılığının yanı sıra, yurt dışındaki vatandaşın pasaportunun iptal edilmesinin, yurttaşın sınır dışı edilmesi yasağına aykırı olduğuna dair anlatımlarıyla İçişleri Bakanlığı’na pasaport iadesi için başvurdu. Bakanlık bu başvuruyu “terör iltisakı” gerekçesiyle reddetti.

Avukat Doğan Erkan bunun üzerine idari dava açtı. Yerel İdare Mahkemesinin de davayı reddetmesi üzerine Erkan, istinaf başvurusuyla dosyayı Ankara Bölge İdare Mahkemesine taşıdı.

Ankara Bölge İdare Mahkemesi (BİM) 10. İdari Dava Dairesi davacı ve avukatını haklı buldu. 26 Ekim 2020 tarihli ancak geçen Cuma günü tebliğ edilen kararında Ankara BİM, “Anayasanın 13. Maddesinde Temel Hak ve Hürriyetlerin özüne dokunulmaksızın ancak kanunla sınırlanabileceğinin öngörülmesi ve hakkında mahkemece verilmiş herhangi bir karar olmadan davacının yurt dışına çıkma hürriyetinin kısıtlanmasına olanak bulunmaması gözetildiğinde, davacıya pasaport verilmemesine ve pasaportuna şerh konulmasına ilişkin işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir” denilerek pasaport verilmeme işlemini kesin olarak iptal etti. Dolayısıyla karar kesinleşerek KHK ihraçları için emsal oldu.

“BU ÖNEMLİ BİR KAZANIMDIR”

Konuyla ilgili açıklamasında Avukat Doğan Erkan şunları vurguladı: “Karar OHAL rejimine ilişkin kimi tartışmalarımıza kısa cevaplar veriyor. Birincisi, mahkeme KHK formunu doğrudan tartışmasa da, kanunilik kuralına dikkat çekiyor ve temel hak ve hürriyetin ancak kanunla sınırlanabileceği anayasal kuralını ifade ediyor. Burada bir zımnen ilga görüyoruz. Yanı KHK ile pasaport tahditi hiç yapılamaz demiş oluyor. Böylece pasaport iptali içeren tüm OHAL KHK’ları bu yönden zımnen ilga edilmiş olmaktadır. İkincisi, yurt dışına çıkış kısıtlamasının ancak mahkeme kararıyla verilebileceği tespiti. OHAL hükümetinin pek çok yargısal yetki kullanarak fonksiyon gaspı gerçekleştirdiğini önceki Odatv yazılarımızda anlatmıştık. Ankara BİM tam olarak bu eleştirimizi tespit etmiş olmaktadır.

Kararda mahkeme KHK ile ihraç müessesesini tartışmamıştır zira biz de davamızı bu durumdan müstesna olarak açtık. Ne yazık ki, OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu bir hukuki belirginlik ve ihlal öncesi hale getirme – statusquoante – gücü taşımasa da gerek AİHM, gerekse Anayasa Mahkemesi, OHAL Komisyonunun tüketilmesi gereken zorunlu bir hukuki yol olduğuna karar verdi. Bu nedenle, müvekkilimiz hakkında ihraç işleminin de hukuka aykırılığı iddiasıyla OHAL komisyonuna ayrıca başvuru yaptık ve başvurumuz halen inceleniyor. Ancak, OHAL Komisyonu başvurumuz henüz NETİCELENMEDEN, sadece pasaport iptali yönünden bu davayı açmıştık. Yani henüz müvekkilin İHRACINA DAİR İŞLEM İPTAL EDİLMEDEN, Pasaport tahdidi/seyahat tahdidi iptal edilmiş oldu. Bu önemli bir kazanımdır.

Kararı veren mahkemenin Bölge İdare Mahkemesi olduğu ve genel ilke/kural ile meseleyi esastan çözdüğü göz önüne alınınca, kararın tüm KHK ihracı sonucu pasaportu iptal edilenlerin pasaportlarının iade edilmesini sağlayacak şekilde, genele tahmil etmesi gereklidir. Bu kararı tebliğ alan İçişleri Bakanlığı, salt KHK ile pasaportu iptal edilen veya pasaportuna tahdit konan tüm kamu görevlilerinin pasaportunu yeniden vermeli ya da yeniden aktif hale getirmelidir. Hukuk devleti olsaydık bu böyle olurdu.”

Buna rağmen Bakanlığın kendiliğinden sorunu çözmesini beklemediğini sözlerine ekleyen Erkan, pasaportu mahkeme kararı olmadan iptal edilen tüm ihraç edilmiş kamu görevlilerinin bu kararı emsal ve dayanak göstererek, bağlı bulundukları Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Müdürlüklerine pasaport tahditlerinin kaldırılması talebiyle başvurmaları gerektiğini vurguladı.