İlgili tahliye gerekçesi Türk Borçlar Kanunu madde 352’de düzenlenmiştir. Kiracının veya birlikte yaşadığı eşinin aynı ilçe veya belde sınırları içerisinde konutunun olması, konutun oturmaya elverişli olması ve kiralayanın kira sözleşmesinin kurulduğu esnada kiracıya veya eşine ait aynı belediye sınırları içerisinde konutu olduğunu bilmemesi gerekir. Eşlerin birlikte yaşıyor olması önem arz etmekte olup hukuken ayrı yaşayan eşler için bu tahliye sebebine dayanılamayacaktır. Hukuken ayrı yaşamayan fakat fiilen ayrı yaşayan eşler için bu gerekçe ile tahliye davası açılabilecektir. Bu tahliye gerekçesi yalnızca konutlar için geçerli olup iş yerlerine bu gerekçe ile tahliye davası açılamamaktadır. Dava hakkı kira yılının bitiminden itibaren bir ay içinde kullanılmalıdır veya dava açma süresi içerisinde kiracıya yazılı bildirimde bulunulmalıdır.

YARGITAY KARARLARI :

KİRAYA VERİLEN TAŞINMAZIN DAHA ÜSTÜN VASIFLARDA OLMASI DURUMUNDA DAVANIN REDDİ GEREKİR.

(Yargıtay 3.Hukuk Dairesi 2018/504 E. , 2018/1840 K.)

Olayımıza gelince; her ne kadar mahkemece alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davalı-kiracının aynı ilçe hudutları dahilinde oturabileceği kendi konutunun bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de; mevcut bilirkişi raporunda davaya konu tahliyesi istenen taşınmazın alan ve konum itibariyle davalıya ait taşınmazdan daha üstün vasıflarda olduğu belirtilmiş olup, davalı kiracı da sahibi olduğu evin ailesinin ihtiyaçlarını karşılamaya yetmediğini savunmuştur. Bu durumda tarafların tüm delilleri toplanarak, davalının statüsü ve ailesinin ihtiyaçlarına göre bahsi geçen evin davalının kullanımına elverişli olup olmadığı kirada bulunup bulunmadığı yönünde yapılacak araştırma ve değerlendirme sonucunda bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

DAVA AÇILDIKTAN SONRA OTURULABİLİR MESKENİN SATILMIŞ OLMASI DAVAYA ETKİLİ DEĞİLDİR. YASAL UNSURLAR OLUŞTUĞUNDAN DAVANIN KABULÜ GEREKİR.

( Yargıtay 6.Hukuk Dairesi 1999/2535 E. , 1999/2498 K.)

Olayımızda: Davacı, davalı kiracının eşinin Ordu Merkez Akyazı Mahallesi Sagra Sitesi, E1 blokta oturmasına uygun meskeni bulunduğundan, 6570 sayılı Yasanın 7/son maddesine göre davalının tahliyesini istemiştir. Davalı eşine ait meskenin olması tahliye nedeni olamayacağından davanın reddini savunmuştur. Dava 26.1.1998 tarihinde açılmış, davalının eşine ait mesken 10.3.1998 tarihinde satılmıştır. Davanın açıldığı tarihte davalının eşine ait oturabilir meskeninin bulunduğu yapılan keşifle sabit olduğu anlaşılmıştır. Dava açıldıktan sonra oturabilir meskenin satılmış olması davaya etkili değildir. Bu durumda 6570 sayılı Yasanın 7/son maddesindeki yasal unsurlar oluştuğundan kiralananın tahliyesine karar vermek gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddi usul ve yasaya aykırı olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.