Önceki yazımda, “para” kavramına ilişkin bir kısım açıklamalara yer vererek, “kripto para”lara ilişkin ilk ve en sık akla gelen soru olan “Bunların arkasında kim var?” sorusunun önemsizliğini anlatmaya çalışmıştım. Dünyanın geri kalanını bilemem ama Türk insanının bu soruyu sormaktan vazgeçmesini beklemenin hayalcilik olduğunun farkındayım. Ülkemizde ezici bir çoğunluğun, tüm toplumsal olguları bu soruyu temel alarak değerlendirdiğini düşünüyorum.

Anlaşıldığını sandığım üzere; kripto paralar yönünden bu sorunun karşılığı olan cevabın değil, arkasında yatan negatif yönlü koşullanmanın önemsizliğini savunuyorum. Zira kripto paraları tanımlarken belirtilmesi gereken ilk nitelikleri, merkeziyetsiz olmalarıdır. Öyle ki, kripto paraların var olmalarına olanak sağlayan blockchain teknolojisinin çözüm getirdiği en önemli şey, merkezi bir otoriteye ihtiyaç duyulmaksızın, yapılan işlemlerin güvenilir biçimde kayıt altında tutulmasını sağlamak olmuştur. İnternet üzerinden yapılan işlemlerin bir zincirin halkaları gibi birbirine eklenerek kayıt altına alınmasını sağlayan ve bunu milyonlarca bilgisayara bağlı dijital bir ağ üzerinde gerçekleştiren, bu sebeple silinmesi, hacklenmesi, taklit edilmesi veya ortadan kaldırılması neredeyse imkânsız olan dijital bir sistem olarak tanımlanabilecek olan “blockchain” bu yeni para sistemlerinin temelinde yer alan teknolojidir.

Bu noktada, “kripto para” olarak ifade ettiğimiz varlıkların gerek ekonomik gerekse hukukî yönden “para”, “emtia”, “menkul kıymet” gibi enstrümanlardan hangisine dahil oldukları hususun şu an için belirsiz olduğunu da vurgulamak gerekir. (Tüm kripto paraların aynı tanım altında birleşmeleri de tek olasılık değildir. Örneğin bir kripto para emtia olarak tanımlanırken bir diğeri para olarak nitelendirilebilir. Bunu zaman içinde ortaya çıkacak olan fonksiyonları belirleyecektir.) Esasen, bugünkü şartlarda “kripto varlık” kavramını kullanmak daha doğru olacaktır. Kaldı ki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından çıkarılan 16 Nisan 2021 tarihli yönetmelikte de “kripto varlık” ifadesi kullanılmıştır. Yine IMF tarafından Ekim 2021’de yayınlanan raporda da yapılan tanımlama da bu yönde olmuştur[i].

“Para” ifadesinin kullanımı konusunda tedbirli davranılması; kripto varlıkların “geleneksel para”nın birtakım temel niteliklerine sahip olmadığı iddiasından doğmuyor ise, haklı olduğunu düşündüğüm bir yaklaşımdır. Örneğin; bugün emtia olarak alınıp satılan, saklanan “altın”, geleneksel para olarak kullanılabilmesine yarayacak tüm özelliklere sahip olmasına rağmen, daha fonksiyonel olduğu emtia rolüne geçirilmiştir. Kripto varlıkların gerek nicelik gerekse de nitelik yönünden çok çeşitli oldukları düşünülürse, içlerinde hem emtia hem de para rolünde değer oluşturabileceklerin var olduğunu söyleyebiliriz.

Konuyu icra hukuku bağlamında ele aldığımızda; ilk olarak hukukumuzda genel kuralın, borçlunun malvarlığı kapsamında bir değeri olan her türlü malın alacaklının alacağı oranında, haczedilebileceği olduğunu belirtmek gerekir.

Kaide olarak, borçlunun mameleki bir kıymeti haiz olan her şeyi borç için hacze konu teşkil edebilir, yani haczedilebilir. Buna mukabil, mameleki bir kıymeti haiz olmayan şeylerin, ezcümle mektuplar, aile fotoğrafları ve diplomaların haczi caiz değildir. Borçlunun mameleki bir kıymeti haiz olan mal, alacak ve hakları, onun alacaklılarına karşı bir nev'i teminat teşkil eder ve bu sebeple alacaklılar tarafından borç için haczettirilebilir. Ancak, bir takım insanî düşünceler ve âmme intizamı mülâhazası ile, borçlunun mameleki bir kıymeti haiz olan bir kısım mal, alacak ve haklarının haczinin caiz olmadığı kabul edilmektedir.”[ii]

Görüldüğü üzere, bir şey borçlunun malvarlığı içerisinde yer alarak ekonomik bir değer oluşturuyorsa ve o şey hakkında herhangi bir yasal düzenleme ile getirilmiş haciz yasağı mevcut değilse haczin caiz olduğu kabul edilecektir.

Kripto varlıklarının, şu anda piyasada yer alan hangi çeşidini ele alırsak alalım, ekonomik bir değeri olduğu görülmektedir. Bununla birlikte şu an için ekonomi ve hukuk çevrelerinde yer alan tartışmalar, ulusal ve uluslararası kuruluşların getirdiği yaklaşımlar, kripto varlıkların ekonomik değerinin olup olmadığına değil, ne şekilde tanımlanacaklarına, risklerine, ceza ve vergi hukuku kapsamında yarattığı problemlere ve de yasal zemine nasıl kavuşturulacaklarına odaklanmıştır.

Bu sebeple kripto varlıklarının haczedilip haczedilemeyeceğine ilişkin problemin çözümünde odağın, borçlu tarafından bir elektronik cüzdanda tutulan veya bir aracı kurumun sisteminde bulundurulan kripto varlığın, borçlunun mülkiyetinde olduğuna dair hukukî bağın nasıl kurulacağı noktasında toplanması gerekmektedir.

Kripto varlık alım satımı yapılan borsalarda tutulan kripto varlıklar yönünden bu noktada bir açıklık mevcuttur. Borsada bulundurulan bir kripto varlık, esasen kullanıcının kendi mülkiyetinde olmamakla beraber, o platform tarafından kullanıcıya ödenmek üzere saklanan bir borç niteliğindedir. Ancak bu borsalarda kullanıcılar açık kimlik bilgileri ile işlem yapabildiğinden, hangi borsada kim ne kadar bakiyesi bulunduğu kayıt altındadır. Bir borçlunun kripto para borsasında bulunan bu alacağına haciz konulması İİK 89. maddesinin uygulanması ile pekâlâ mümkün olabilecektir. Borsalar, kullanıcılarına onların bakiyeleri ölçeğinde borçludurlar. Diğer bir ifade ile kullanıcılar alacaklı durumundadırlar ve alacaklar İİK 89 kapsamında alacağın haczi yoluyla haczedilebilirler.

Kripto para borsalarında kullanıcıların kripto varlıkları bulunmaz. Bir kişi ancak kendisi saklayabildiği takdirde gerçek anlamda kripto varlık sahibidir. Aksi durumda (mevcut durumlarda) kullanıcılar borsalarda yalnızca bir alacak hakkını muhafaza etmektedir. Burada akla şu soru gelebilir; “Bahsi geçen borç Türk Lirası mı yoksa kripto varlık borcu mudur?”. Sonuçta haczedilen, borçlunun bizzat sahip olduğu kripto varlık değil, onun kripto para borsasından olan alacağı olduğundan bu borcun niteliği de önemlidir. Örneğin borsaların kullanıcılarına Türk Lirası cinsinden borçlu oldukları kabul edildiğinde, haczedilen varlığın ne zaman ve ne şekilde Türk Lirasına çevrileceği sorusu anlamsız kalacaktır. Diğer durumda ise bu soru önemli bir problem olarak çözüme muhtaç olacaktır.

Konunun bir diğer boyutu da kripto para borsalarında değil, kişisel elektronik cüzdanlarda tutulan kripto varlıklarının haczinin ne şekilde gerçekleştirileceğidir. Elektronik cüzdanların, bugünkü kullanım hâlleriyle ele alındığında, kullanıcısı ile arasındaki bağlantı bir şifreden ibarettir. Bu sebeple kayıtlarının tutulması, yapılacak herhangi bir araştırma ile ulaşılması, ulaşılsa dahi kullanıcısına ait olduğunun ispatı olası gözükmemektedir. Bu bakımdan haczin gerçekleştirilebilmesinin tek olanağı borçlunun mal beyanında kişisel elektronik cüzdanındaki kripto varlığını belirtmesi durumudur.

Diğer hâllerde borçlu yüksek miktarda kripto varlığa sahip olsa dahi, kayıt dışılık sebebiyle tüm varlığı hacizden, hukuken olmasa da fiilen muaf olacak ve alacaklı mağdur duruma düşecektir. Problemin çözüme kavuşmasının yegâne yolu, elektronik cüzdanların, mevzuatta yapılacak düzenlemeler ile kayıt altına alınmasının sağlanmasıdır.

Bilindiği üzere icra hukukunda genel kural, alacaklının alacağını para cinsinden almasıdır. Bunun tek istisnası alacaklı ile borçlu arasında anlaşmaya varılmış olması hâlidir. Taraflar arasında bir anlaşma bulunması durumunda alacaklı para yerine bir başka mal ile alacağını temin edebilir. Bunun dışında her durumda alacaklı para ile tatmin edilecektir. Cebrî icra ile borçlunun parasının haczedildiği durumlarda para başkaca bir işleme gerek kalmaksızın doğrudan, alacak hakkı kadar miktarda, alacaklının hesabına yatırılır.

Fakat haczedilen şey paradan başka bir mal ise söz konusu malın mülkiyeti kural olarak alacaklıya geçirilemeyeceği için paraya çevirme işlemine ihtiyaç duyulacaktır. Kanunun pek çok maddesinde paraya çevirme kavramı yerine satış sözcüğü kullanılsa da bu satış kavramı borçlar hukuku anlamında satış anlamına gelmemektedir. Yapılacak işlem icra hukuku usulleri çerçevesinde haczedilen malların alacak ve masrafları karşılamaya yetinceye kadar satılması suretiyle gerçekleştirilir[iii].

Kripto varlıklarının menkul kıymet, emtia ve para kavramlarından hangisi ile tanımlanacağı haciz sonrasında borçlunun nasıl tatmin edileceği sorusuna cevap olacaktır. Menkul kıymet veya emtia olarak nitelendirilmesi durumunda kripto varlık öncelikle paraya çevrilecek, bu yolla elde edilen para ile alacaklı tatmin edilecektir. Kripto varlıkların para olarak nitelenmesi hâlinde bu paraya icra müdürlüğünce el konulabilmesi için müdürlüğün, kripto varlığı saklayabileceği bir elektronik cüzdana ihtiyacı olacaktır. Tıpkı haczedilen Türk Lirasını alacaklının hesabına aktarmadan evvel muhafaza ettiği banka hesabı gibi elektronik cüzdan da bu aşamadaki ihtiyacı karşılayacaktır.

Ancak yukarıda açıkladığımız şekilde kripto varlık alım satımı yapılan bir aracı kurumdaki alacak haczediliyorsa ve söz konusu alacağın Türk Lirası cinsinden olmadığı kabul edilirse, İİK 89. maddeye göre düzenlenen haciz ihbarnamesinin kuruma ulaşmasının ardından, kurumun o günkü kur üzerinden kripto paranın Türk Lirası karşılığını icra müdürlüğüne ödemesi istenecektir.

Kripto varlıkların bir nevi “para” olarak nitelendiği durumda ise icra müdürlüğünün elektronik cüzdanına aktarılan para satılarak Türk Lirasına dönüştürülecek ve alacaklının tatmini elde edilen bu Türk Lirası cinsinden parayla yapılacaktır.

Kripto varlıkların, menkul kıymet veya emtia olarak tanımlanması hâllerinde, haciz ile para icra müdürlüğünün elektronik cüzdanına aktarılacak, ardından taşınır ve taşınmaz malların paraya çevrilmesinde uygulanan açık artırma usulüne başvurulacaktır[iv].

----------------

[i] THE CRYPTO ECOSYSTEM AND FINANCIAL STABILITY CHALLENGES, GLOBAL FINANCIAL STABILITY REPORT: COVID-19, CRYPTO, AND CLIMATE: NAVIGATING CHALLENGING TRANSITIONS

[ii] Kuru, Baki: Haczi Caiz Olmayan Şeyler, AÜHFD, 1962, C: 19, S: 1-4, s: 277, 278

[iii] Arslan, Ramazan/ Yılmaz, Ejder/ Taşpınar Ayvaz, Sema/ Hanağası, Emel : İcra ve İflâs Hukuku, Ankara 2018, s. 309

[iv] Özsoy, İlker Mete: Kripto Para Haczi, 2021 (Kripto Para Varlıklarının Cebri İcra Yolu ile Haczi, Yüksek Lisans Tezi Başkent Üniversitesi, 2019)