T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
E. 2022/1035
K. 2022/6756
T. 20.9.2022

KÖPEK TARAFINDAN ISIRILMA NEDENİYLE TAZMİNAT İSTEMİ ( Tazminat Bedelinden % 80 Oranında Müterafik Kusur İndirimi Yapılarak Karar Verildiği Uygulanan İndirim Oranının Fazla Olduğu - Olayın Meydana Gelmesinde Hayvanı İdare Eden Sıfatıyla Gerekli Özeni Göstermeyen Gözetim ve Denetim Görevini Yerine Getirmeyen Davalının Kusursuz Sorumluluğunun Yanında Ayrıca Ek Kusurunun Bulunduğu Öte Yandan Köpeğe Müdahalede Bulunması Sonucu Zarar Gören Davacının ise Ortak Kusurlu Sayılacağı/Maddi Tazminat Miktarından Daha Düşük Oranda Ortak Kusur İndirimi Yapılması Gerektiği )

ORTAK KUSUR İNDİRİMİ ( Olayın Meydana Gelmesinde Hayvanı İdare Eden Sıfatıyla Gerekli Özeni Göstermeyen Gözetim ve Denetim Görevini Yerine Getirmeyen Davalının Kusursuz Sorumluluğunun Yanında Ayrıca Ek Kusurunun Bulunduğu - Köpeğe Müdahalede Bulunması Sonucu Zarar Gören Davacının ise Ortak Kusurlu Sayılacağı/Maddi Tazminat Miktarından Daha Düşük Oranda Ortak Kusur İndirimi Yapılması Gerektiği )

MANEVİ TAZMİNATIN MİKTARI ( Olayın Oluş Şekli Olay Tarihi Tarafların Kusur Durumu Tarafların Sosyal ve Ekonomik Durumları Günün Ekonomik Koşulları Paranın Satın Alma Gücü Gözetildiğinde Davacı Yararına Takdir Edilen Manevi Tazminat Miktarının Az Olduğu - Davacı İçin Daha Yüksek Oranda Manevi Tazminata Hükmedilmesi Gerektiği )

6098/m.49,51,52

ÖZET : Dava, tazminat istemine ilişkindir.

Davacının davalıya ait köpek tarafından kolundan ısırılarak yaralanması nedeniyle tazminat istemiyle açılan eldeki davada mahkemece, maddi zararın hesaplanmasına yönelik alınan hesap raporu ile tazminat miktarı belirlenmiş olup, işbu bedelden % 80 oranında müterafik kusur indirimi yapılarak karar verildiği, uygulanan indirim oranının fazla olduğu anlaşılmaktadır. O halde mahkemece; olayın meydana gelmesinde hayvanı idare eden sıfatıyla gerekli özeni göstermeyen, gözetim ve denetim görevini yerine getirmeyen davalının kusursuz sorumluluğunun yanında ayrıca ek kusurunun bulunduğu, öte yandan köpeğe müdahalede bulunması sonucu zarar gören davacının ise ortak kusurlu sayılacağı dikkate alınıp, maddi tazminat miktarından daha düşük (makul) oranda ortak kusur indirimi yapılması gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.

Olayın oluş şekli, olay tarihi, tarafların kusur durumu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, günün ekonomik koşulları, paranın satın alma gücü gözetildiğinde, davacı yararına takdir edilen manevi tazminat miktarının az olduğunun kabulü gerekir. Hal böyle olunca, mahkemece; davacı için daha yüksek oranda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.

DAVA : Taraflar arasında birleştirilerek görülen tazminat davalarının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hüküm, asıl davada davacı vekili ile asıl ve birleşen davada davalı vekili tarafından duruşmalı, birleşen davada davacı vekili tarafından katılma yolu ile temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 20/09/2022 tarihinde davacı ... ve vekili Av. ... ile davalı ... ve vekili Av. ... geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekillerin ve tarafların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı; 02/08/2009 tarihinde oturduğu sitede köpekler için ayrılmış bulunan alanda davalıya ait köpeğin saldırısına uğraması sonucu kolundan ağır şekilde yaralandığını, köpeğin saldırısından güvenlik elemanlarının yardımı ve köpeğe attığı yumrukla kurtulabildiğini, köpeğin saldırganlığının tüm site sakinlerince bilindiğini, olayın meydana gelmesinde gerekli tedbiri almayıp köpeği küçük çocuğuna teslim eden davalının kusurlu olduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik iş gücü kaybı nedeniyle 1.000 TL maddi, 40.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, 19/03/2021 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 112.004,52 TL'ye yükseltmiştir.

Birleşen davada davacı ... Genel Yaşam Sigorta A.Ş.; sigortalısı ...'in davalıya ait köpeğin saldırısına maruz kaldığını, ağır şekilde yaralandığını, tedavi giderlerinin tarafınca karşılandığını, olayın meydana gelmesinde gerekli dikkat ve özeni göstermeyen davalının kusurlu olduğunu ileri sürerek; yapılacak tedavi giderlerinden kaynaklı hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik ödediği 14.815,14 TL'nin ödeme tarihi olan 08/09/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 21/01/2011 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 16.968,48 TL'ye yükseltmiştir.

Davalı; sitede köpekler için ayrılmış bulunan alana giren davacının köpeğine saldırıda bulunduğunu, dişi kırılan köpeğin saldırıyı bertaraf etmek için davacının kolunu ısırdığını,

cinsi gereği köpeğinin saldırganlığından bahsedilemeyeceğini, olayın meydana gelmesinde davacının ağır kusurlu olduğunu, tarafına kusur atfedilemeyeceğini, talep edilen manevi tazminatın da fahiş olduğunu savunarak, asıl ve birleşen davanın reddini istemiştir.

Mahkemece; davacının olay tarihinde köpeklere tahsis edilmiş etrafı çitle çevrili oyun alanına girerek davalıya ait köpeğin boğazını sıktığı, köpeğe yumruk ve tekme attığı, köpeğin de savunma refleksi göstererek davacıyı ısırdığı, bu sebeple gerçekleşen olay nedeniyle davalıya kusur atfedilemeyeceği gerekçesiyle, asıl ve birleşen davanın reddine dair verilen hüküm, asıl ve birleşen davada davacıların temyizi üzerine; Dairece verilen 19/11/2015 tarihli ve 2015/272 E. - 2015/18395 K. sayılı kararla; tarafların kusur ve sorumluluklarının belirlenmesine ilişkin mahkemece alınan bilirkişi raporlarının birbiriyle çeliştiği, raporlar arası çelişkiyi giderecek şekilde, önceki bilirkişiler dışında seçilecek konusunda uzman üç kişilik bilirkişi heyetinden tarafların kusur ve sorumluluklarını değerlendiren, ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık rapor alınarak, ulaşılacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuştur.

Bozmaya uyan mahkemece; olayın meydana gelmesinde davalının sorumluluğuna gidilemeyeceği gerekçesiyle, asıl ve birleşen davanın reddine dair verilen hüküm, asıl ve birleşen davada davacıların temyizi üzerine; Dairece verilen 26/11/2019 tarihli ve 2019/4263 E. - 2019/9309 K. sayılı kararla; (1) numaralı bentle davacıların sair temyiz itirazları reddedildikten sonra, (2) numaralı bentle;

“...her ne kadar davalıya ait köpek, davacının müdahalesi nedeniyle korkuya bağlı tepkisel olarak sinirlenip davacıyı ısırmış ise de, davalının da köpeğine, iyi eğitim vererek, kilosunu, saldırganlık durumunu, mevsimsel etkileri göz önünde bulundurarak, yeterli güce sahip (gerektiğinde müdahalede bulunabilecek güce ve yaşa) bir vekil-yardımcı marifetiyle sitenin ortak kullanım alanına tahsis edilmiş yere göndermesi gerekir iken, bu durumlara dikkat etmeden hareket eden davalın da bu bağlamda munzam kusurlu olduğu anlaşılmaktadır.

Hal böyle olunca, mahkemece; kusursuz sorumlu olan davalının, munzam kusuru nedeniyle illiyet bağını kesen sebeplere dayanarak sorumluluktan kurtulamayacağı, buna bağlı olarak munzam kusur dikkate alınmak suretiyle (davalının tazminle yükümlü olduğu zarar tutarının belirlenmesi) asıl ve birleşen dava hakkında karar verilmesi gerekirken, delillerin yanılgılı değerlendirmesi sonucu istemin tümden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir...” gerekçesiyle bozulmuştur.

Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; serbest alan içerisine bırakılan davalıya ait köpeğin davacının köpeğine cinsel dürtülerle saldırdığı veya onunla oynamak istediği sırada, davacının da davalının köpeğine müdahalede bulunduğu, davacının müdahalesinin köpeğin boğazını sıkmak ve vurmak şeklinde eylemlerle gerçekleştiği, köpeğin de tepki olarak davacıyı ısırdığı, gerçekleşen olayda davacının kusurunun bulunduğu, sürekli iş göremezlik tazminatı olarak belirlenen 112.004,52 TL'den % 80 oranında indirim yapılması gerektiği; sigortalı davacı ...'in toplam 16.968,48 TL tutarındaki tedavi giderlerinin özel sağlık sigorta poliçesi kapsamında birleşen davada davacı ... tarafından karşılandığı, sigorta şirketinin yaptığı ödeme nedeniyle davalıya kusuru oranında rücu edebileceği, bu nedenle zarar gören davacının kusuru oranında indirim yapılması gerektiği gerekçesiyle; asıl davanın kısmen kabulüne, 22.400,90 TL maddi tazminat ile 5.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine; birleşen davanın kısmen kabulüne, 2.963,03 TL'nin 08/09/2009 tarihinden, 430,67 TL'nin ise 28/10/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hüküm, asıl davada davacı vekili, asıl ve birleşen davada davalı vekili tarafından temyiz, birleşen davada davacı vekili tarafından katılma yoluyla temyiz edilmiştir.

1-) Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre; asıl davaya yönelik davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2-) Tazminat miktarının tayini davaya konu olayın meydana geldiği ve davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunup somut olayda uygulanması gereken 818 Sayılı Borçlar Kanunu'na (BK) göre belirlenecektir. BK'nın 43. maddesinin 1. fıkrası ile hâkimin, hâl ve mevkiin icabına ve hatanın ağırlığına göre tazminatın suretini ve şumulünün derecesini tayin edeceği hükme bağlanmıştır. Aynı düzenlemeye 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 51. maddesinde yer verilerek; hâkimin, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirleyeceği belirtilmiştir.

Tazminattan indirim sebeplerini düzenleyen BK'nın 44. maddesinde ( TBK m. 52) öngörülen sebepler ise daha çok zarar görenle ilgilidir. "Hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı" yönündeki genel hukuk ilkesinin etkisiyle, maddede sayılan belirli hal ve durumlarda tazminattan indirim yapılması mümkün bulunmaktadır. Anılan madde kapsamında yer alan indirim sebeplerinden bir kısmı; zarar verici fiile rıza, ortak veya kişisel kusurdur.

Ortak kusur, makul bir kimsenin kendi yararına sakınmak zorunda olduğu özensiz bir hareket tarzıdır. Ortak kusur, kasdi olabileceği gibi ihmal şeklinde de ortaya çıkabilir. Zarar görenin ortak kusuru tespit edilirken, aynen zarar verenin kusurunda olduğu gibi objektif kusur kriterlerine başvurulmalı, yani objektifleştirilmiş kusur kavramı esas alınmalıdır. Zarar görenin ortak kusuru illiyet bağını kesecek yoğunlukta ise, zarar veren sorumluluktan kurtulacak ve tazminat ödemeyecektir. Buna karşılık zarar görenin ortak kusuru bu yoğunlukta değilse ortak sebep olarak tazminattan indirim sebebi teşkil edecektir. Zira bu hâlde, zarar görenin kusuru, diğer ortak sebepler arasında kısmi bir sebep olarak zararın doğmasına veya artmasına katkıda bulunmuştur (Eren, Fikret; Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ankara, 2020, s. 868).

Zarar verenin kusursuz sorumlu tutulduğu hallerde, zarar görenin kusurlu bulunması durumunda da tazminatın bu hükme göre indirilebileceği kabul edilmektedir. (Oğuzman, Kemal/ Öz,Turgut: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İstanbul 2009, s. 581).

Ortak kusur indiriminde, her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır.

Somut olayda; davacının davalıya ait köpek tarafından kolundan ısırılarak yaralanması nedeniyle tazminat istemiyle açılan eldeki davada mahkemece, maddi zararın hesaplanmasına yönelik alınan 03/03/2021 tarihli hesap raporu ile tazminat miktarı 112.004,52 TL olarak belirlenmiş olup, işbu bedelden % 80 oranında müterafik kusur indirimi yapılarak karar verildiği, uygulanan indirim oranının somut olayın yukarıda açıklanan özelliklerine göre fazla olduğu anlaşılmaktadır.

O halde mahkemece; olayın meydana gelmesinde hayvanı idare eden sıfatıyla gerekli özeni göstermeyen, gözetim ve denetim görevini yerine getirmeyen davalının kusursuz sorumluluğunun yanında ayrıca ek kusurunun bulunduğu, öte yandan köpeğe müdahalede bulunması sonucu zarar gören davacının ise ortak kusurlu sayılacağı dikkate alınıp, maddi tazminat miktarından daha düşük (makul) oranda ortak kusur indirimi yapılması gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi, doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.

3-) BK'nın 47. maddesi uyarınca; hakimin, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı, onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 tarihli ve 7/7 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim; bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel (objektif) ölçülere göre uygun (isabetli) bir biçimde göstermelidir.

Hakim belirlemeyi yaparken; somut olayın özelliğini, zarar görenin ekonomik ve sosyal durumunu, paranın alım gücünü, duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabı gözetmelidir (Hukuk Genel Kurulunun 28/05/2003 tarihli ve 2003/21-368-355 ve 23/06/2004 tarihli 2004/13-291-370 Sayılı kararları).

Somut olayda; olayın oluş şekli, olay tarihi, tarafların kusur durumu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, günün ekonomik koşulları, paranın satın alma gücü ve yukarıdaki ilkeler gözetildiğinde, davacı yararına takdir edilen manevi tazminat miktarının az olduğunun kabulü gerekir.

Hal böyle olunca, mahkemece; davacı için daha yüksek oranda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi, doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.

4-) Birleşen davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;

a-) Davalı vekilinin temyiz istemi yönünden;

5219 ve 5236 Sayılı yasalar ile HUMK'nın 427.maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 01/01/2021 tarihinden itibaren 4.270 TL'ye çıkarılmıştır.

Hüküm, karar tarihi itibariyle kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi 01/06/1990 tarihli 1989/3 E. 1990/4 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kurulu kararı uyarınca Yargıtayca da temyiz isteminin reddine karar verilebilir.

Bu itibarla, davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktar itibariyle reddi gerek.

b-) Davacı vekilinin temyiz istemi yönünden;

Davacı vekili kararı tebliğden sonraki on beş gün içinde temyiz etmeyip, karşı tarafın temyiz dilekçesine verdiği cevapla birlikte (katılma yoluyla) temyiz etmiştir.

Ancak; katılma yoluyla temyiz hakkı, asıl temyiz talebine sıkı sıkıya bağlı bir hak olup, diğer tarafın asıl temyiz dilekçesinin normal temyiz süresi içerisinde ve kendisi yönünden temyizi kabil bir karara karşı verilmiş olması koşulu ile sınırlandırılmıştır.

Karşı tarafın temyiz itirazı yukarıda belirtildiği üzere reddedilmiştir. Bu nedenle davacı vekilinin katılma yoluyla temyiz isteminin de reddine karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle asıl davaya yönelik davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle asıl davada hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, dördüncü bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin birleşen davaya yönelik temyiz dilekçelerinin REDDİNE, asıl dava yönünden 8.400'er TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin yekdiğerinden alınıp yekdiğerine verilmesine, asıl davada davacıdan peşin alınan temyiz harcı ile birleşen davada taraflardan peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 1.403,80 TL bakiye temyiz harcının temyiz eden asıl davada davalı ...'ya yükletilmesine, 6100 Sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 Sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.09.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Kazancı Elektronik ve Basılı Yay. A.Ş.ne ait Kazancı Hukuk Otomasyon veritabanından alınmıştır. © Tüm Hakları Saklıdır