T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2021/9130
K. 2023/349
T. 18.1.2023
MARKA HAKKINA TECAVÜZÜN TESPİTİ ( Yargıtay İlamıyla İşbu Davaya Konu ve Ceza Soruşturmasına da Konu Edilen Eylemlerin Aynı Eylemler Olduğu/Asliye Ceza Mahkemesi'nin Kesinleşen İlamlarıyla Uyuşmazlık Konusu Eylemlerin 556 Sayılı KHK Kapsamında Marka Hakkına Tecavüz Oluşturduğu Tespitinde Bulunduğu - Bozma İlamına Uyularak Yapılan Yargılama Sonucunda Yeniden Hüküm Kurulduğu/Bozma İlamına Uyma ile Davacı Taraf Lehine Oluşan Usuli Müktesep Hakkın Gözetilmesi Gerektiği )
USULİ MÜKTESEP HAK ( Bozma İlamına Uyularak Yapılan Yargılama Sonucunda Yeniden Hüküm Kurulduğu/Bozma İlamına Uyma ile Davacı Taraf Lehine Oluşan Usuli Müktesep Hak Gözetilmeksizin ve Gerekçesi Belirtilmeksizin Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti ile Men'i Konusunda Bir Karar Verilmemesinin Hatalı Olduğu/Davalı Vekilinin Önceki Beyanında Yerinde İnceleme Talep Ettiği Gözardı Edilerek Uyulan Bozma İlamında da Belirtildiği Üzere Yerinde İnceleme Talebi Konusunda Defterlerin Bulunduğu Adresi Bildirmesi Konusunda İhtaratlı Kesin Mehil Verilmesi Gerektiği )
MADDİ TAZMİNAT İSTEMİ ( Davalıya Defterlerin Bulunduğu Adresi Bildirmesi Konusunda İhtaratlı Kesin Mehil Verilerek Sonucuna Göre İnceleme Gerekirken Yalnızca Davacı Defterlerine Dayanılarak İnceleme Yapılması Doğru Olmadığı Gibi Maddi Tazminatın Matematiksel Olarak Tespitinin Mümkün Olmadığı Durumda Hakim Tarafından Takdiren Maddi Tazminata Hükmedilebileceğini Emreden Yazılı Kanun Hükmü Gözetilmeksizin Eksik İnceleme ile Hüküm Kurulmasının Hatalı Olduğu )
MANEVİ ZARAR ( Mahkemece Manevi Tazminatın Tutarı Belirlenirken Hak ve Adalete Uygun Davranılması Hukuk Biliminden Yararlanılması Toplumun Sosyal Ekonomik ve Moral Yapısı ve Özellikle de Somut Olayın Koşullarının Gözetmesi Gerektiği/Davacının Uğradığı Manevi Zarar Kapsamında Hükmedilen Manevi Tazminat Miktarı Olayın Özellikleri Dikkate Alındığında Yeterli Olmayıp Mahkemece Daha Ilımlı ve Adalete Uygun Makul Bir Manevi Tazminata Hükmedilmesi Gerektiği )
6098/m.50,74
ÖZET : Uyuşmazlık, davalının eylemlerinin davacı adına tescilli marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespiti ile tecavüzün ve haksız rekabetin önlenmesi, maddi ve manevi tazminat ile itibar tazminatı istemine ilişkindir.
Yargıtay ilamıyla işbu davaya konu ve ceza soruşturmasına da konu edilen eylemlerin aynı eylemler olduğu, Asliye Ceza Mahkemesi'nin kesinleşen ilamlarıyla uyuşmazlık konusu eylemlerin, 556 Sayılı KHK kapsamında marka hakkına tecavüz oluşturduğu tespitinde bulunulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda yeniden hüküm kurulmuştur. Bozma ilamına uyma ile davacı taraf lehine oluşan işbu usuli müktesep hak gözetilmeksizin ve gerekçesi belirtilmeksizin tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti ile men'i konusunda bir karar verilmemesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
Davalı vekilinin önceki beyanında yerinde inceleme talep ettiği gözardı edilerek uyulan bozma ilamında da belirtildiği üzere yerinde inceleme talebi konusunda, defterlerin bulunduğu adresi bildirmesi konusunda ihtaratlı kesin mehil verilerek sonucuna göre inceleme gerekirken, yalnızca davacı defterlerine dayanılarak inceleme yapılması doğru olmadığı gibi maddi tazminatın matematiksel olarak tespitinin mümkün olmadığı durumda hakim tarafından takdiren maddi tazminata hükmedilebileceğini emreden yazılı kanun hükmü gözetilmeksizin eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile hüküm kurulması doğru olmamıştır. Davacının uğradığı manevi zarar kapsamında hükmedilen manevi tazminat miktarı, olayın özellikleri dikkate alındığında yeterli olmayıp, mahkemece daha ılımlı ve adalete uygun, makul bir manevi tazminata hükmedilmesi gerekmektedir.
DAVA : Taraflar arasındaki marka hakkına tecavüzün tespiti, maddi ve manevi tazminat davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonucunda Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin/dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR : I. DAVA
Davacı vekili, davalıların müvekkiline ait ".......MM" ve ".......... Mm" ibareli markaları izinsiz kullandıklarını, davalı Y. Y. Metal Ltd. Şti.'nin işyerinde taklit ürünlerin ele geçirildiğini, diğer davalının ise müvekkili markası ile benzer marka başvurularında bulunduğunu, davalıların eylemlerinin müvekkilinin marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini ileri sürerek 1.000,00 TL maddi, 80.000,00 TL manevi, 20.000,00 TL itibar kaybından doğan zararı olmak üzere toplam 101.000,00 TL tazminatın davalılardan tahsili ile dava konusu marka hakkına tecavüz eylemlerinin durdurulması için taklit malların bulundukları yerde el konulmasına, hüküm özetinin yayınlanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili, davacı tarafın ihtarı ile hem marka başvurusundan hem de imalattan vazgeçtiklerini, bu nedenle haksız rekabetin söz konusu olmadığını, sonrasında da herhangi bir üretim yapılmadığını, marka başvurusunun tecavüz niteliği taşımadığını, davacının herhangi bir zararının bulunmadığını ve davanın zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARLARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Mahkemece Verilen İlk Karar
Mahkemece 17.06.2014 tarihli ve 2011/685 E., 2014/460 K. sayılı karar ile davacı vekiline 20.12.2013 tarihli celsede delillerini sunmak üzere 2 haftalık kesin süre verildiği, kesin sürenin sonuçlarının ihtar edilmiş olmasına rağmen davacı vekilinin verilen süre içerisinde dosyaya ticari defterlerini sunmadığı, dosyanın bu haliyle bilirkişiye tevdi edilerek rapor aldırıldığı, alınan bilirkişi raporuna göre davacının maddi yönden zarara uğradığına ilişkin tespit yapılamadığı gibi davalıların üretmiş olduğu ürünlerin davacının marka hakkına tecavüz oluşturmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
B. Birinci Bozma Kararı
Dairemizin 2014/16837 E., 2015/3653 K. sayılı kararıyla, davacı şirketçe, adına tescilli marka ve logosunun taklitlerinin davalı şirket tarafından kullanılarak üretim ve satış yapıldığı iddiası ile şikayette bulunduğu, şikayet üzerine başlatılan ceza soruşturması kapsamında yapılan arama ve el koyma işlemi neticesinde ele geçirilen ürünlerle ilgili bilirkişi raporu alınıp, eylemi gerçekleştiren gerçek kişiler aleyhine ceza davası açıldığı, şikayete konu edilen eylemlerin, temyize konu hukuk davasının konusu olan eylemler olduğu, Gebze 3. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 18.10.2011 tarih, 2011/134 E, 2011/111 K. sayılı ve 02.10.2012 tarih, 2012/593 E., 2012/971 K. sayılı kesinleşen ilamlarıyla uyuşmazlık konusu eylemlerin, 556 Sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (556 Sayılı KHK) kapsamında marka hakkına tecavüz oluşturduğu, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 Sayılı Kanun) 74. maddesi gözetildiğinde mahkemece yazılı gerekçelerle marka hakkına tecavüze yönelik davanın reddine karar verilmesinin doğru görülmediği, Mahkemece davacının iki haftalık kesin süre içerisinde ticari defterlerini ibraz etmediği, bu nedenle maddi zarara uğradığına ilişkin tespitin yapılamadığı gerekçesiyle davanın redine karar verilmiş ise de davacının kesin süre içerisinde sebeplerini açıklayarak ticari defterlerinin mahallinde incelenmesini talep ettiği, bu durumda söz konusu dilekçedeki talep konusunda bir karar verilmeksizin yazılı olduğu şekilde karar verilmesinin de doğru olmadığı gerekçesiyle bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemece 28.10.2015 tarih 2015/282 E., 2015/943 K. sayılı karar ile davanın ticari nitelikte olduğu, davaya bakma görevinin Asliye Ticaret Mahkemesine ait olduğu, Hakimler ve Savcılar Kurulunun 23.07.2015 gün ve 1157 Sayılı kararı ile Gebze'de Asliye Ticaret Mahkemesi kurulup, 07.09.2015 tarihinde faaliyete geçmiş olmakla, davada göreve ilişkin dava şartı bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
D. İkinci Bozma Kararı
Dairemizin 2016/8370 E., 2016/7350 K. sayılı kararı ile 556 Sayılı KHK'dan kaynaklanan uyuşmazlık yönünden görevli olan ihtisas mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu, davaya bakma hususunda mahkemenin görevli olduğu gözetilerek işin esasının incelenmesi gerekçesiyle karar bozulmuştur.
E. Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemece yukarıda tarih ve sayısı belirtilen karar ile alınan bilirkişi raporlarında davacı tarafından uğranılan zararın net olarak ortaya konulamadığı, davacı tarafın satış adetleri, birim fiyatları ve satış cirolarında yükselme olduğu, bu sebeple ciro kaybının hesaplanamadığı, davacının bu taleplerine yönelik iddialarını ispat edemediği bu nedenle maddi tazminat ve itibar tazminatı taleplerinin reddine karar vermek gerektiği, B. M. Ltd. Şti. tarafından başvurusu yapılmış 2010/66041 ile 2009/62665 başvuru numaralı markalar ve 24.03.2011 tarihinde Y. Y. Ltd. Şti.'nin iş yerinde yapılan aramada tespit edilen yaylar üzerindeki markanın G. K. Y. Ltd. Şti. adına tescilli 2000/25152 numaralı marka ve logosu ile birbirleriyle karıştırılacak derecede benzer olduklarının bilirkişi raporları ile tespit edildiği gerekçesiyle davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulüyle 1.500,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline fazlaya ilişkin istemin reddine, davacının maddi tazminat ve itibar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde;
1. Mahkemenin tazminat dışındaki taleplerle ilgili karar vermediğini,
2. Maddi tazminat miktarı tespit edilemiyorsa mahkemece takdir edilmesi gerektiğini, ceza dosyasında dahi 8.585,40 TL yoksun kalınan kazanç tespiti yapıldığını,
3. Her talep için ayrı ayrı vekalet ücreti takdiri gerektiğini,
4. Manevi tazminat miktarının çok düşük olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalının eylemlerinin davacı adına tescilli marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespiti ile tecavüzün ve haksız rekabetin önlenmesi, maddi ve manevi tazminat ile itibar tazminatı istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 Sayılı Kanun'un 50. ve 74. maddeleri,556 Sayılı KHK hükümleri
3. Değerlendirme
1. Davacı, davalı eylemlerinin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespiti ve önlenmesi ile maddi-manevi tazminat ve itibar tazminatı talep etmiştir. Dairemizin 2014/16837 E., 2015/3653 K. numaralı ilamıyla işbu davaya konu ve ceza soruşturmasına da konu edilen eylemlerin aynı eylemler olduğu, Gebze 3. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 18.10.2011 tarih, 2011/134 E., 2011/111 K. sayılı ve 02.10.2012 tarih, 2012/593 E., 2012/971 K. sayılı kesinleşen ilamlarıyla uyuşmazlık konusu eylemlerin, 556 Sayılı KHK kapsamında marka hakkına tecavüz oluşturduğu tespitinde bulunulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda yeniden hüküm kurulmuştur. Bozma ilamına uyma ile davacı taraf lehine oluşan işbu usuli müktesep hak gözetilmeksizin ve gerekçesi belirtilmeksizin tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti ile men'i konusunda bir karar verilmemesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
2. Kabule göre de maddi tazminat miktarının hesaplanamadığı ve bu yöne ilişkin iddialarının ispatlanamadığı gerekçesiyle maddi tazminat ve itibar tazminatı talebi reddedilmiştir. 6098 Sayılı Kanun'un 50. maddesinin ikinci fıkrası “Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.” hükmünü amir olup 30.03.2017 tarihli celsede davalı vekilinin “Ticari defterlerin adres taşınmış olması sebebiyle nerede olduğunu ve mahkemeye ibraz edilip edilemeyeceğini bilmiyorum. Mahkemenin vereceği ara karar doğrultusunda ticari defterlerimizin ibraz ederiz aksi halde ticari defterlerimizin incelenmesi için bilirkişilere yerinde yetkisi verilsin.” şeklinde beyanda bulunduğu, sonraki celse tutanaklarında ise verilen süreye rağmen beyanda bulunmadığı anlaşılmışsa da davalı vekilinin önceki beyanında yerinde inceleme talep ettiği gözardı edilerek uyulan bozma ilamında da belirtildiği üzere yerinde inceleme talebi konusunda, defterlerin bulunduğu adresi bildirmesi konusunda ihtiratlı kesin mehil verilerek sonucuna göre inceleme gerekirken, yalnızca davacı defterlerine dayanılarak inceleme yapılması doğru olmadığı gibi maddi tazminatın matematiksel olarak tespitinin mümkün olmadığı durumda hakim tarafından takdiren maddi tazminata hükmedilebileceğini emreden yazılı kanun hükmü gözetilmeksizin eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile hüküm kurulması doğru olmamıştır.
3. Yine kabule göre mahkemece 1.500,00 TL manevi tazminata hükmedilmiş olup hakim, manevi tazminatın tutarını belirlerken, hak ve adalete uygun davranmalı, hukuk biliminden yararlanmalı, toplumun sosyal, ekonomik ve moral yapısını ve özellikle de somut olayın koşullarını gözetmelidir. Takdir edilecek tutar, bir yandan manevi acıları gidermeli, kamuoyu ve sosyal vicdanda kabul görmeli, diğer yandan ise zarar gören açısından zenginleşme aracı olmamalıdır. Somut olayda, davacının uğradığı manevi zarar kapsamında hükmedilen manevi tazminat miktarı, olayın özellikleri dikkate alındığında yeterli olmayıp, mahkemece daha ılımlı ve adalete uygun, makul bir manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ : Açıklanan sebeplerle;
Mahkeme kararının BOZULMASINA,
Bozma sebebine göre davacı vekilinin vekalet ücretine ilişkin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
Peşin temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine, 18.01.2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Kazancı Elektronik ve Basılı Yay. A.Ş.ne ait Kazancı Hukuk Otomasyon veritabanından alınmıştır. © Tüm Hakları Saklıdır