Sözleşme, iki ya da daha çok kişinin hukuksal sonuç doğurmak amacıyla karşılıklı ve birbirlerine uygun irade beyanlarının oluşumu ile meydana gelen işlemdir. Bir sözleşmenin oluşumu için tarafların arasındaki irade beyanlarının karşılıklı ve birbirlerine uygun olması gerekmektedir. Tarafların bu irade beyanlarını birbirlerine yönetmeleri için bir arada bulunma zorunlulukları yoktur. Özellikle teknolojinin gelişmesine bağlı olarak mesafelerin önemini yitirdiği aşikardır. Bu durum ise sözleşmelere de yansımış olup düzenlemelerle birlikte sözleşmelerin elektronik ortamda oluşturulması mümkün hale getirilmiştir. Bu bağlamda iletişim araçları kullanılarak bir mal veya hizmeti konu edinen sözleşmelere mesafeli sözleşme denmektedir.

Mesafeli sözleşmeler, telgraf ya da postadan daha gelişmiş nitelikteki iletişim araçları kullanılarak gerçekleştirilmektedir. Bu iletişim araçları içerisinde televizyon ilk akla gelen iletişim aracı olmakla beraber internetin kullanılması suretiyle de sözleşmenin kurulumu gerçekleşmektedir. TV yoluyla yapılan sözleşmeler çeşitli şekillerde gerçekleşmektedir. TV yoluyla yapılan sözleşmeler; doğrudan cevaplı reklamlar, ev satış kanalları ya da dijital yayınlar kullanılarak gerçekleştirilebilmektedir.(Kırçova, 1999: 9) Elektronik ortamda gerçekleştirilen mal ve hizmet satışları, kişisel kullanıcılar için ilgili pazarlama firmasının internet sitesinden mal siparişi vermek ve geçerliliği satıcı firma tarafından kabul edilen herhangi bir kredi kartı üzerinden elektronik fon transferi (EFT) yapmak suretiyle gerçekleşmekte ve mal müşterinin adresinde teslim edilmek üzere posta ve sair ulaştırma araçlarıyla gönderilmektedir.(Bülter, 2003, 15)

Sözleşme Hukuku’ nun en temel kanuni dayanağı 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK)’ dur.  E- Sözleşmenin ise TBK dışında ayrı bir kanunu ve yönetmeliği bulunmaktadır. E-Sözleşmeye 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun ve 27.11.2014 tarihinde Resmî Gazete’ de yayımlanan 29188 Sayılı Mesafeli Sözleşme Yönetmeliğinde ihdas edilen hükümlerle yer verilmektedir. İnternet üzerinden yapılan sözleşmeler, TKHK m. 48 ve Yönetmelik m. 20 hükümleri kapsamında mesafeli sözleşmedir

Sözleşmenin Tanımı; Satıcı veya sağlayıcı ile tüketicinin eş zamanlı fiziksel varlığı olmaksızın, mal veya hizmetlerin uzaktan pazarlanmasına yönelik olarak oluşturulmuş bir sistem çerçevesinde, taraflar arasında sözleşmenin kurulduğu ana kadar ve kurulduğu an da dahil olmak üzere uzaktan iletişim araçlarının kullanılması suretiyle kurulan sözleşmeye E-Sözleşme denmektedir.

Sözleşmenin Tarafları; Sözleşmenin tarafları satıcı ve sağlayıcı ile tüketicilerdir. Yönetmelik kapsamında sağlayıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi; satıcı ise kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici ise ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi ifade edilmektedir. Tarafların Sözleşme Hukuku kapsamında birtakım yükümlülükleri bulunmaktadır.

Sözleşmenin Konusu; Kanunun lafzında yer alan ‘’…mal ve hizmetlerin uzaktan pazarlanmasına yönelik…’’ ibaresinden de anlaşıldığı üzere sözleşmenin konusu ‘mal’ ve ‘hizmet’ tir. Mal; alışverişe konu olan taşınır eşya, konut veya tatil amaçlı taşınmaz mallar ile elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri her türlü gayri maddi malları ifade etmektedir. Hizmet ise bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan ya da yapılması taahhüt edilen mal sağlama dışındaki her türlü tüketici işleminin konusunu oluşturmaktadır.

Sözleşmenin Şekil Şartları; Yönetmeliğin 5. Maddesinde sözleşmenin kurulması için aranan şekil şartına yer verilmektedir. Sözleşmenin, ön bilgilendirmeye dair hususların içermesi gerekmektedir. Bu hususlara ise kullanılan uzaktan iletişim aracına uygun olarak en az on iki punto büyüklüğünde, anlaşılabilir bir dilde, açık, sade ve okunabilir bir şekilde satıcı veya sağlayıcı tarafından yazılı olarak veya kalıcı veri saklayıcısı ile bilgilendirilmek zorundadır.

Sözleşmede Tarafların Yükümlülükleri;

Sağlayıcı ve Satıcının Yükümlülükleri;

Öncelikle satıcı veya sağlayıcı, tüketiciyi sözleşme hakkında ön bilgilendirme yapmak zorundadır. Tüketici ön bilgilendirmede, mesafeli sözleşme kurulması amacıyla satıcı veya sağlayıcı tarafından telefonla aranması durumunda, her görüşmenin başında satıcı veya sağlayıcı kimliğini, eğer bir başkası adına veya hesabına arıyorsa bu kişinin kimliğini ve görüşmenin ticari amacını açıklamalıdır.

Tüketici siparişi onaylamadan hemen önce, verilen siparişin ödeme yükümlülüğü anlamı taşıdığı ve tüketiciye ödeme yükümlülüğü yüklendiğini belirtmekle yükümlüdür. Ön bilgilendirmenin satıcı veya sağlayıcı tarafından tüketiciye karşı açık, anlaşılır, sade bir dille şüpheye yer bırakmayacak şekilde yapılması gerekmektedir.

Satıcının, malı satış sözleşmesine uygun olarak tüketiciye teslim etme yükümlülüğü de bulunmaktadır. Sözleşmede belirlenen sözleşme konusunun satıcı veya sağlayıcı tarafça sözleşmeye uygun olarak ifa edilmesi gerekmektedir.

Satıcı veya sağlayıcının cayma hakkının kullanımına dair de yükümlülüğü bulunmaktadır. Satıcı veya sağlayıcı, tüketicinin cayma hakkını kullandığı taktirde bu bildirimin kendisine ulaştığı tarihten itibaren on dört gün içinde varlığı halinde, malın tüketiciye teslimi ile birlikte masrafları da kapsayıcı nitelikte olmak üzere tahsil edilen tüm ödemelerin de iade etme yükümlülüğüne haizdir. Bu yükümlülük aslında tüketicinin cayma hakkını kullandığı durumda ortaya çıkmaktadır. Tüketicinin cayma hakkına dair bildirimine karşılık masraflarla birlikte tahsil edilen ödemelerin iadesidir. Satıcı veya sağlayıcı, tüketicinin satın alırken kullandığı ödeme aracına uygun bir şekilde ve tüketiciye herhangi bir masraf veya yükümlülük getirmeden tek seferde yapmak zorundadır.

Tüketicinin Yükümlülükleri;

Tüketiciye, sözleşmenin tarafı olmakla birlikte birtakım edimler yüklenmektedir. Tüketici sözleşme konusuna karşılık sözleşmede belirlenen miktarı sözleşmede belirtilen zamanda ödemekle yükümlüdür.

 Satıcı veya sağlayıcı tüketici cayma hakkını kullandığına ilişkin bildirimi yönelttiği tarihten itibaren on gün içinde malı satıcı veya sağlayıcıya ya da yetkilendirmiş olduğu kişiye geri göndermek zorundaydı. Ancak eğer tüketici malı kendisinin geri alacağına dair bir teklifte bulunduğu durumda satıcı veya sağlayıcının bu yükümlülüğü ortadan kalkmaktadır. Yani tüketici malı kendisinin alacağını bildirerek cayma hakkını kullandığı durumda malı geri alma yükümlüsü tüketicinin kendisi olmakta; satıcı veya sağlayıcının yükümlülüğü ortadan kalkmaktadır. 

Sözleşmenin İfası;

Mesafeli sözleşmenin kurulması ile tarafların edim konusunda sorumlulukları doğmaktadır. Satıcı veya sağlayıcı, tüketicinin siparişinin kendisine ulaştığı tarihten itibaren taahhüt ettiği süre içinde edimini yerine getirmek zorundadır. Mal satışlarında bir süre öngörülmüş ve bu süre ‘her halükârda otuz günü geçemez’ şeklinde belirlenmiştir. Sözleşmenin belirtilen sürede ve kararlaştırılan şekilde, usulüne uygun olarak ifa edilmesi gerekmektedir.

Satıcı veya sağlayıcı kararlaştırılan süre içerisinde ifa yükümlülüğünü yerine getirmezse tüketicinin sözleşmeyi feshetme hakkı bulunmaktadır. Sözleşmenin feshi durumunda, satıcı veya sağlayıcı, varsa teslimat masrafları da dâhil olmak üzere tahsil edilen tüm ödemeleri fesih bildiriminin kendisine ulaştığı tarihten itibaren on dört gün içinde tüketiciye 4/12/1984 Tarihli ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunun 1. Maddesine göre belirlenen kanuni faiziyle birlikte geri ödemek ve varsa tüketiciyi borç altına sokan tüm kıymetli evrak ve benzeri belgeleri iade etmek zorundadır. Sipariş konusu mal ya da hizmet ediminin yerine getirilmesinin imkansızlaştığı hallerde satıcı veya sağlayıcının bu durumu öğrendiği tarihten itibaren üç gün içinde tüketiciye yazılı olarak veya kalıcı veri saklayıcısı ile bildirmesi ve varsa teslimat masrafları da dâhil olmak üzere tahsil edilen tüm ödemeleri bildirim tarihinden itibaren en geç on dört gün içinde iade etmesi zorunludur. Malın stokta bulunmaması durumu, mal ediminin yerine getirilmesinin imkânsızlaşması olarak kabul edilmez.

İspat Yükümlülüğü;

Satıcı veya sağlayıcı elektronik ortamda tüketiciye teslim edilen gayri maddi malların veya ifa edilen hizmetlerin ayıpsız olduğunu ispatla yükümlüdür.

Mesafeli sözleşmeler piramit sözleşmeler ve diğer sözleşmelerle nitelik açısından karşılaştırılabilmektedir. Bu durum Yargıtay Kararlarına da yansımıştır. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/18382 E., 2018/3212 K. ‘Davacı, davalı ... Promosyon Pazarlama ve Turizm Ltd. Şti.' den ... adlı ürünü 4.671.72 TL'ye satıldığını ürün bedelini ödediğini ve ayrıca 60,00-TL ürün hazırlama bedeli tahsil edildiğini, , davanın konusunun mesafeli satış sözleşmesinin iptali ile satış ve ürün hazırlama bedelinin iadesi istemi talepli olduğunu, satış işleminin saatlerce süren psikolojik baskı ve sair etkenler sonucunda gerçekleştiğini, düşünme fırsatı bile verilmeyerek ikna edildiğini ileri sürerek, 4.731.62 TL'nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davacının süresinde cayma hakkını kullanmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, taraflar arasında yapılan satış sisteminin “piramit satış sistemi” olduğu 6502 sayılı Kanunun m. 80/f.2 uyarınca piramit satış sisteminin yasal olmadığı yasal olmayan bir satış sisteminde, sözleşmelerde öngörülen hukuki korumadan bu sistemi işletenlerin yararlanmasının söz konusu olamayacağı ve davacının satın aldığı tatil hakkını henüz tecrübe etmemiş olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece, sadece "piramit satış" nitelendirilmesi yapılmakla yetinilmiş, yapılan satışın hangi nedenlerle piramit satış sistemi olarak değerlendirildiği, sistemin özellikleri açıklığa kavuşturulmamıştır. Hal böyleyken, mahkemece, öncelikle 6502 sayılı Kanunun 80. maddesi uyarınca piramit satışın unsurları, şartları ve sistemin özellikleri dikkate alınarak taraflar arasında yapılan satışının piramit satış olup olmadığının tespitinin yapılması gerekmekte olup bu amaçla Gümrük ve Ticaret Bakanlığının davalı şirket hakkındaki son denetim raporu da getirtilerek konusunda uzman bilirkişiden taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, açıklanan hususlar göz ardı edilerek eksik incelemeyle yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. ….nedenlerle temyiz edilen hükmün davalı yararına BOZULMASINA, karar verilmiştir.’’

Yine Yargıtay’ın 13. Hukuk Dairesi 2015/18002 E., 2017/2910 Kararında ‘’ … Davacı, köpük kart hizmeti verdiğini söyleyen davalı şirketle 3 yıl süreli 3 taksit halinde ödemeli 300.00-TL bedelli hizmet sözleşmesini 26/07/2013 tarihinde imzaladığını, aynı gün ürün teslim fişinde belirtilen ürünlerin kuru temizle yapılması için davalıya verdiğini, 04/10/2013 tarihinde yelek (kapşonlu mont) dışındaki ürünlerinin teslim edildiğini, kaybedilen ürünün yenisinin alınarak tüm fiş ve faturalarının kendilerine verilmesi halinde ürünün bedelinin şirket tarafından ödeneceğinin şirketin yetkilisi tarafından bildirildiğini, ancak ödeme yapmadıklarını, bu nedenle 31/07/2013 tarihli sözleşmenin feshine, hizmet sözleşmesi bedeli olarak ödediği 300,00-TL ile kapşonlu montun bedeli olan(19.800,00-Ruble karşılığı)483 EURO'nun davalıdan en yüksek reeskont faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddine, taraflar arasında 31/07/2013 tarihinde imzalanan 039725 nolu hizmet sözleşmesi nitelikli mesafeli satış sözleşmesi olarak yapılmış sözleşmenin feshinin tespitine, karar vermiş olup temyiz edilen kararda sözleşmenin niteliğine ilişkin bir ihtilaftan ziyade ispata ilişkin sebeplerden bozmaya gidilmiştir. ‘’ Somut olay bu haliyle yine mesafeli sözleşmelere örnek olabilecek niteliktedir.

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi  2016/19855 E., 2018/2099 K. ‘…Davacı, davalı ... Promosyon Pazarlama ve Turizm Ltd. Şti. tarafından ... marka saat ve bir diş macununun 4.467.62-TL'ye satıldığını ürün bedelini ödediğini ve ayrıca 60,00-TL ürün hazırlama bedeli tahsil edildiğini, satış işleminin saatlerce süren psikolojik baskı ve sair etkenler sonucunda gerçekleştiğini, düşünme fırsatı bile verilmeyerek ikna edildiğini, tatil paketinin davalı firmanın belirlediği tarihte kullanılabileceğini ileri sürerek, mesafeli sözleşmenin iptali ile  4.731.62 TL'nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davacının süresinde cayma hakkını kullanmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir… Mahkemece, taraflar arasında yapılan satış sisteminin “piramit satış sistemi” olduğu 6502 sayılı Kanunun m. 80/f.2 uyarınca piramit satış sisteminin yasal olmadığı yasal olmayan bir satış sisteminde, sözleşmelerde öngörülen hukuki korumadan bu sistemi işletenlerin yararlanmasının söz konusu olamayacağı ve bu nedenle davacının süresinde cayma hakkını kullandığı gerekçesiyle 01/04/2015 tarihli mesafeli satış sözleşmesinin iptali ile davacıdan tahsil edilen 4.731.62-TL'nin yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir… Yargıtayca yapılan incelemede ise Mahkemece, her ne kadar taraflar arasında yapılan satış, piramit satış olarak değerlendirilip davanın kabulüne karar verilmiş ise yapılan satış işleminin piramit satış olarak değerlendirilmesi için öncelikle piramit satışın unsurlarının, şartlarının ve piramit satış sisteminin somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılması ve piramit satışa ilişkin yapılan tespitin gerekçelendirilmesi gerekmektedir. Mahkemece sadece "piramit satış" nitelendirilmesi yapılmakla yetinilmiş, yapılan satışın hangi nedenlerle piramit satış sistemi olarak değerlendirildiği, sistemin özellikleri açıklığa kavuşturulmamıştır. Hal böyleyken Mahkemece öncelikle 6502 sayılı Kanunun 80. maddesi uyarınca piramit satışın unsurları, şartları ve  sistemin özellikleri dikkate alınarak taraflar arasında yapılan satışının piramit satış olup olmadığının tespitinin yapılması gerekmekte olup bu amaçla Gümrük ve Ticaret Bakanlığının davalı şirket hakkındaki son denetim raporu da getirtilerek konusunda uzman bilirkişiden taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, açıklanan hususlar göz ardı edilerek eksik incelemeyle yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. Şeklinde karar verilmiştir. Yani öncelikle sözleşmenin niteliğinin tespiti ve diğer hususların ilgili sözleşmeye dair hükümlere göre incelenmesi gerekmektedir. Verilen Yargı Kararlarında ilgili sözleşmenin piramit sözleşme olması halinde piramit sözleşmelerin yasak olması karşılığında hukuken izlenecek yol ile mesafeli sözleşme olarak kabul edilmesi halinde izlenecek yol arasında farklılık olduğu aşikardır. Türk Hukuk Sisteminde piramit sözleşmeler hukuka uygun olarak kabul edilmez. Mesafeli sözleşmeler ise kanun ve yönetmelikle düzenlenmiş olmakla birlikte mesafeli sözleşmeye dair hükümlere ve kararlarda belirtilen cayma hakkına dair hükümlere göre değerlendirme yapılması gerekmektedir.

Mesafeli Sözleşmede Cayma Hakkı

Cayma Hakkı, Mesafeli Sözleşmelere de yansıyan, şartların oluşumu halinde kullanılabilecek olan bir şarttır. Mesafeli Sözleşmeler Yönetmeliği’nin 5. Madde Hükmüne göre satıcının veya sağlayıcının ön bilgilendirme yükümlülüğü bulunmakta; bu yükümlülük tüketiciyi cayma hakkı konusunda da bilgilendirmeyi kapsamaktadır.  Cayma hakkının olduğu durumlarda, bu hakkın kullanılma şartları, süresi, usulü ve satıcının iade için öngördüğü taşıyıcıya ilişkin bilgiler, cayma bildiriminin yapılacağı açık adres, faks numarası veya elektronik posta bilgileri, cayma hakkının kullanılamadığı durumlarda, tüketicinin cayma hakkından faydalanamayacağına ya da hangi koşullarda cayma hakkını kaybedeceğine ilişkin konularda satıcı veya sağlayıcı tarafından bilgilendirme yapılmak zorunludur.

TKHK m.48/4’ e göre; Tüketici, on dört gün içinde herhangi bir gerekçe göstermeksizin ve cezai şart ödemeksizin sözleşmeden cayma hakkına sahiptir. Ancak bu on dört günlük süre satıcı veya sağlayıcının cayma hakkı konusunda bildirmediği durumda işlevini yitirmektedir. Yani Tüketici, cayma hakkı konusunda gerektiği şekilde bilgilendirilmezse, cayma hakkını kullanmak için on dört günlük süreyle bağlı değildir.

Cayma hakkının kullanıldığına dair bildirimin bu süre içinde satıcı veya sağlayıcıya yöneltilmiş olması yeterlidir. Satıcı veya sağlayıcı, cayma hakkı konusunda tüketicinin bilgilendirildiğini ispat etmekle yükümlüdür. Tüketici, cayma hakkı konusunda gerektiği şekilde bilgilendirilmezse, cayma hakkını kullanmak için on dört günlük süreyle bağlı değildir. Her hâlükârda bu süre cayma süresinin bittiği tarihten itibaren bir yıl sonra sona erer. Cayma hakkı konusunda gerektiği şekilde bilgilendirmenin bir yıllık süre içinde yapılması halinde, on dört günlük cayma hakkı süresi, bu bilgilendirmenin gereği gibi yapıldığı günden itibaren işlemeye başlamaktadır.

Cayma hakkının kullanıldığına dair bildirimin yönetmelik ve kanunda belirtilen cayma hakkı süresi dolmadan, yazılı olarak veya kalıcı veri saklayıcısı ile satıcı veya sağlayıcıya yöneltilmesi yeterlidir. Cayma hakkının kullanılmasında tüketici, Yönetmelik EK’inde yer alan formu kullanabileceği gibi cayma kararını bildiren açık bir beyanda da bulunabilir. Satıcı veya sağlayıcı, tüketicinin bu formu doldurabilmesi veya cayma beyanını gönderebilmesi için internet sitesi üzerinden seçenek de sunabilir. İnternet sitesi üzerinden tüketicilere cayma hakkı sunulması durumunda satıcı veya sağlayıcı, tüketicilerin iletmiş olduğu cayma taleplerinin kendilerine ulaştığına ilişkin teyit bilgisini tüketiciye derhal iletmek zorundadır. Sesli iletişim yoluyla yapılan satışlarda, satıcı veya sağlayıcı, Yönetmelik EK’inde yer alan formu en geç mal teslimine veya hizmet ifasına kadar tüketiciye göndermek zorundadır.

E-Sözleşme Cayma Hakkında  Tarafların Yükümlülükleri;

Sağlayıcı ve Satıcının Yükümlülükleri; Satıcı veya sağlayıcı, tüketicinin cayma hakkını kullandığına ilişkin bildirimin kendisine ulaştığı tarihten itibaren on dört gün içinde, varsa malın tüketiciye teslim masrafları da dahil olmak üzere tahsil edilen tüm ödemeleri iade etmekle yükümlüdür. Satıcı veya sağlayıcı, belirtilen tüm geri ödemeleri, tüketicinin satın alırken kullandığı ödeme aracına uygun bir şekilde ve tüketiciye herhangi bir masraf veya yükümlülük getirmeden tek seferde yapmak zorundadır.

Tüketicinin Yükümlülükleri; Tüketici, cayma hakkı süresi içinde malın mutat kullanımı sebebiyle meydana gelen değişiklik ve bozulmalardan sorumlu değildir. Satıcı veya sağlayıcı malı kendisinin geri alacağına dair bir teklifte bulunmadıkça, tüketici cayma hakkını kullandığına ilişkin bildirimi yönelttiği tarihten itibaren on gün içinde malı satıcı veya sağlayıcıya ya da yetkilendirmiş olduğu kişiye geri göndermek zorundadır. Tüketici ön bilgilendirmede, mesafeli sözleşme kurulması amacıyla satıcı veya sağlayıcı tarafından telefonla aranması durumunda, her görüşmenin başında satıcı veya sağlayıcı kimliğini, eğer bir başkası adına veya hesabına arıyorsa bu kişinin kimliğini ve görüşmenin ticari amacını açıklamalıdır.

Tüketicinin cayma hakkını kullanması durumunda yan sözleşmeler de kendiliğinden sona erer. Satıcı veya sağlayıcı, tüketicinin cayma hakkını kullandığını yan sözleşmenin tarafı olan üçüncü kişiye derhal bildirmelidir. Cayma Hakkının kullanımı mutlak olmayıp Yönetmelik m.15’te yer alan sözleşmelerin vuku bulduğu durumlar cayma hakkının istisnası kapsamında yer almaktadır.

Uygulamada özellikle cayma hakkının süresinde kullanılıp kullanılmadığına dair anlaşmazlıklar bulunmaktadır. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2015/25017 E. , 2018/556 K. ‘’ Davacı, davalı şirkete ait internet sitesi üzerinden iki adet tatil paketi satın aldığını, 4.460,00 TL bedel ödediğini, Yasadan kaynaklanan cayma hakkını kullanmak istemişse de davalı şirketin olumsuz yanıt verdiğini ancak henüz hizmetten yararlanmadığı için cayma süresinin başlamadığını ileri sürerek sözleşmenin feshi ile ödediği miktarın davalıdan ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davacının internet üzerinden konaklama hizmeti satın aldığını, bu işlemin mesafeli satış niteliğinde olduğunu yasal cayma süresinde sözleşmenin feshedilmediğini savunarak davanın reddini dilemiştir. …..Sözleşmenin mesafeli satış sözleşmesi olduğu hususunda esasen taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık cayma hakkının ne zaman kullanılabileceği noktasında toplanmaktadır. …..Somut olayda, internet üzerinden davacı tarafından satın alma için onaylanan sözleşmede cayma hakkının sözleşme tarihinden itibaren 14 gün içerisinde yapılabileceği belirtilmiş olup gerek 6502 sayılı Yasanın 48/4 maddesi gerekse ilgili yönetmeliğin 9/2 maddesi gereğince, ilgili bildirim yapıldığından, davacının cayma hakkının sözleşme tarihinden itibaren kullanabileceği anlaşılmaktadır. Davacı ise bu hakkını yasal sürede kullanmamış olup bu nedenle davanın reddi gerekirken, hizmetten henüz yararlanılmadığından bahisle davanın kabulü usul ve yasaya aykırı olup, bozma sebebi’’ sayılmıştır. Cayma hakkının süresi içerisinde kullanılıp kullanılmadığının somut olay içerisinde gerekirse de bilirkişi raporu ile tespiti gerekmektedir.

Tahminlere göre mesafeli sözleşme işlem hacminin yüzde 10’u hileli davranış şeklinde gerçekleşmektedir (www.igm.org.tr, 2000). Bu sebeple mesafeli sözleşmeler kurulum aşamasındaki yüz yüzelikten mahrum olduğu ve özellikle internet siteleri üzerinden kurulumu gerçekleştiği için dikkat edilmesi gereken sözleşmedir. Yargıtay’ın 11. Hukuk Dairesi 2016/12052 E. , 2018/3979 Kararına yansıyan bir olayda ‘’ …. Davacı vekili, müvekkilinin iç hastalıkları uzmanı olarak 20 yıldır doktorluk yaptığını, çalışmalarını obezite üzerine yoğunlaştırdığını, aynı zamanda gazete yazarlığı ve TV programları da yapan müvekkilinin tanınan, güvenilen, sevilen kişilerden olduğunu, müvekkilinin isminin, fotoğraflarının ve videolarının kendisinden izin alınmaksızın davalı tarafından www……...com alan adlı internet sitesinde kullanıldığını, bu sitelerdeki mesafeli satış sözleşmelerinde davalının telefon numarasının açıkça yer aldığını, müvekkilinin TV programlarında kilo korumaya yardımcı ve patentli ...isimli bir buluştan söz ettiğini, ancak hiç bir zaman ticari bir ürüne vurgu yapmadığını, kaldı ki müvekkilinin bu programlarda ürünün zayıflamak için değil kilo korunması için kullanılması gerektiğini ifade ettiğini, davalının sattığı ürünün, müvekkilince ifade edilen üründen de farklı olduğunu, davalının, müvekkilinin ününden haksız yarar sağlamaya çalıştığını, ürününün satış miktarını ve firmasının bilinirliğini arttırdığını, doğruluğu kanıtlanmamış ifadelerle müvekkilinin mesleki kariyerine zarar verdiğini ileri sürerek davalının eyleminin hukuka aykırı olduğunun tespitini, müvekkilinin kişilik haklarına yönelik saldırıya son verilmesini…’’ talep etmiş olduğu kararda mesafeli sözleşmenin kötüniyetli olarak düzenlenme amacı taşıdığı ve birçok hak kaybına yol açması ile örnek teşkil edilebilecek niteliktedir.