İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 16.11.2025 tarihli açıklamasında, TFF’den iletilen veriler doğrultusunda hakemler ve futbolcular hakkında yürütülen incelemenin genişletildiği, dijital kayıtlar ile mali hareketlerin değerlendirildiği ve bazı eylemlerin “müsabaka sonucunu etkileme”, “şike” ve “teşvik primi” suçları kapsamında değerlendirilebileceği belirtildi. Burada kullanılan “müsabaka sonucunu etkileme” ifadesi, hukuki anlamda bir suç ismi değildir. 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun’un 11’inci maddesinde düzenlenen “şike ve teşvik primi” suçunun amacını gösteren unsurdur. Açıklamanın kamuoyunun anlayabileceği şekilde ifade ile sadeleştirildiğini düşünüyoruz. Ancak ceza hukukunda suç isimleri kanunla belirlenir. 6222 sayılı Kanun’da “müsabaka sonucunu etkileme suçu” şeklinde bir başlık bulunmamaktadır.
Kanuna göre şike, bir karşılaşmanın sonucunu değiştirmek amacıyla menfaat sağlama veya vaat etmedir. Teşvik primi ise bir takımın kazanmasını sağlamak için menfaat verme veya vaatte bulunmadır. Her iki durumda da fiilin ortak yönü, müsabakanın sonucuna etki etme iradesidir. Bununla birlikte şike ve teşvik primi suçunda belirleyici unsur kasttır. 6222 sayılı Kanun’un 11’inci maddesi, bir spor müsabakasının sonucunu etkilemek amacıyla menfaat sağlanmasını ya da bu yönde anlaşma yapılmasını suç olarak düzenler. Yani mesele, sonucu değiştirmeye yönelik iradedir. Bu eylemi gerçekleştirenin kim olduğu önemli değildir. İster hakem, ister futbolcu, ister yönetici ya da dışarıdan bir kişi olsun, suçun varlığı için yeterli olan, menfaat ile sonucu etkileme amacının birleşmesidir. Şike suçunun cezası bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adlî para cezasıdır. Gün karşılığı üst sınır, bugünkü değerlerle yaklaşık 10 milyon TL’ye kadar ulaşabilir.
Şike ve teşvik primi suçunda önemli olan, fiilin sahaya yansıyıp yansımadığı değil, menfaat konusunda bir uzlaşmanın oluşup oluşmadığıdır. Taraflar menfaat temini hususunda anlaşmaya vardıkları anda suç tamamlanmış sayılır. Bu noktadan sonra maçın oynanması ya da sonucun değişmesi aranmaz. Eğer teklif yapılmış ama karşı taraf bunu kabul etmemişse, bu durumda henüz suç tamamlanmamış, yalnızca teşebbüs söz konusu olmuştur. Hakeme ya da sporcuya yapılan ancak reddedilen bir teklif buna örnek gösterilebilir. Kanunun aradığı menfaat, yalnız nakit kazanç değildir. Spor hukukunda bu kavram geniş yorumlanır. Parasal ödülün yanı sıra borç affı, transfer önceliği, lisans kolaylığı, hediye, konaklama veya temsil giderlerinin karşılanması gibi ekonomik değeri bulunan her kazanç menfaat kapsamında değerlendirilir. Burada belirleyici olan, sağlanan değerin müsabaka sonucunu etkileme niyetiyle sunulup sunulmadığıdır. Hangi tarafın menfaati sağladığı, kime yöneldiği ve karşılığında ne beklendiği, soruşturma ve yargılama süreçlerinde delillerle tespit edilir.
Teşvik primi, şike suçundan ayrı ama onunla yakından ilişkili bir düzenlemedir. 6222 sayılı Kanun’un 11’inci maddesinin beşinci fıkrası, bir takımın başarılı olmasını sağlamak amacıyla prim verilmesini veya böyle bir söz verilmesini suç saymaktadır. Yani hedef, müsabaka sonucunu doğrudan manipüle etmekten ziyade bir takımın performansını ekonomik veya sosyal bir menfaatle desteklemektir. Kanun koyucu, bu eylemi şikenin daha hafif bir görünümü olarak görmüş ve cezada yarı oranında indirim öngörmüştür.
Şike veya teşvik primi fiili, failin konumu ve eylemin niteliğine göre daha ağır sonuçlar doğurabilir. Kamu görevinin sağladığı güveni veya nüfuzu kötüye kullanarak bu suçu işleyenler, ya da federasyon ve kulüplerin yönetiminde bulunan kişiler açısından ceza yarı oranında arttırılır. Suç, örgütlü bir yapı içinde ya da bahis oyunlarının sonuçlarını değiştirme amacıyla işlendiğinde, nitelikli hal söz konusudur. Birden fazla maçta, aynı plan ve iradeyle tekrarlanan fiiller tek suç sayılır. Ceza dörtte birden dörtte üçe kadar artırılır.
Her prim suç değildir. 6222 sayılı Kanun, sporda bazı ödül ve teşviklerin cezai kapsamda değerlendirilmeyeceğini düzenlemiştir. Milli takımlara veya milli sporculara verilen başarı primleri suç sayılmaz. Kulüplerin kendi oyuncularına ya da teknik kadrosuna verdiği galibiyet ve performans primleri de bu kapsamdadır. Çünkü bu tür ödemeler, sportif motivasyonu artırmaya yöneliktir. Buna karşılık, bir kulübün rakip takımın oyuncularına veya teknik kadrosuna kendi takımının menfaatine olacak şekilde prim vermesi ya da bu yönde vaatte bulunması teşvik primi suçunu oluşturur.
Hatır şikesi, dostluk, bağlılık veya manevi yakınlık nedeniyle bir takımın mücadelesini bilinçli biçimde artırmak ya da azaltmak biçiminde ortaya çıkan davranışlardır.
Bu durum kimi zaman yedeklerin sahaya sürülmesiyle, kimi zaman kilit oyuncuların kenarda tutulmasıyla ya da oyunun temposunun bilinçli biçimde düşürülmesiyle karşımıza çıkar. Bazen de duygusal bağ, rekabetin yönünü değiştirir. Bir takım, aralarındaki dostluk ya da sempati nedeniyle, maçın doğrudan tarafı olmayan başka bir takımın kümede kalması veya üst sıralara çıkması için olağanın altında ya da üstünde mücadele eder. Hatır şikesi suç değildir. Çünkü sayılan bu tür eylemlerde menfaat veya vaat unsuru bulunmaz. Ceza hukukunda geçerli olan kanunilik ilkesi gereği, suçun oluşabilmesi için menfaat unsurunun varlığı zorunludur. Menfaatin veya vaadin yokluğu halinde, eylem en fazla spor disiplin hukukunun konusu olabilir.
Şike soruşturmalarında en çok tartışılan başlık, kamuoyunda “tape” olarak bilinen telefon kayıtlarının ne ölçüde delil sayılabileceğidir. Her soruşturmada dinleme kararı verilmez. Çünkü bu, istisnai bir tedbirdir. CMK m.135, dinleme kararına temel oluşturan genel çerçeveyi çizer. Dosyada somut delillere dayanan kuvvetli bir şüphe bulunmalı ve başka bir şekilde delil elde edilememelidir. Spor alanında bu kural, 6222 sayılı Kanun’un 23/2’nci maddesiyle genişletilmiştir. Bu madde, şike ve teşvik primi suçları bakımından telefon dinleme ve benzeri iletişim tedbirlerinin uygulanabileceğini öngörür. Her ne kadar bu suçlar CMK’daki katalog listesinde yer almasa da, 6222 sayılı Kanun’un 23’üncü maddesindeki açık atıf sebebiyle, dinleme ve benzeri tedbirler bu suçlar bakımından da uygulanabilir. Tedbir kararını normalde hakim verir. Ancak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde, Cumhuriyet savcısı da bu kararı alabilir. Savcı kararı, yirmi dört saat içinde hakim onayına sunmak zorundadır. Hakim, kararın kendisine ulaştığı andan itibaren yirmi dört saat içinde kararını verir. Hakim süresi içinde onaylamazsa tedbir hükümsüz olur ve elde edilen veriler derhal imha edilir.
Yasa koyucu, hüküm aşamasında da cezaların uygulanışına dair özel esaslar belirlemiştir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve benzeri sonuçlar bakımından kanun özel bir sınırlama öngörmüştür. 6222 sayılı Kanun’un 11’inci maddesinin dokuzuncu fıkrasına göre, bu suçlarda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez. Verilen hapis cezası, Türk Ceza Kanunu’nun 50’nci maddesi uyarınca seçenek yaptırımlara çevrilemez ve 51’inci madde uyarınca ertelenemez. Amaç, futbolda güveni korumak ve caydırıcılığı kalıcı kılmaktır.
6222 sayılı Kanun, “şike ve teşvik primi” suçlarında hem koruyucu hem de sonuç doğurucu iki ayrı tedbir öngörür. İlki, seyirden yasaklama tedbiridir. Soruşturma sürecinde, kamu düzenini korumak amacıyla geçici olarak uygulanabilir. Bu dönemde kişi, maçlara giremez ve müsabaka saatlerinde en yakın kolluk birimine imza atar. Mahkumiyet kesinleştiğinde ise bu yasak artık kalıcı bir güvenlik tedbiri halini alır. Kişi, belirli bir süre maçlara seyirci olarak katılamaz ve spor tesislerinde yer alamaz. İkinci tedbir, m.11/11’de düzenlenen hak yoksunluğudur. Hükmün kesinleşmesiyle birlikte, Türk Ceza Kanunu’nun 53’üncü maddesi uyarınca hak yoksunluğu kararı uygulanır. Şike veya teşvik primi suçundan mahkum olan kişi ya da kişiler spor kulüplerinde, federasyonlarda ve sportif kuruluşlarda görev üstlenemez. 7182 sayılı Kanun’la yapılan değişiklik gereğince, bu yasak cezanın infazı tamamlandıktan sonra da devam eder ve toplam süresi beş yılı aşamaz.
6222 sayılı Kanun’da, klasik anlamda olmasa da etkin pişmanlık işlevi gören bir istisna yer alır. Müsabaka yapılmadan önce suçun ortaya çıkmasını sağlayan kişiye ceza verilmez. Bu hüküm, suçu önceden bildiren kişiyi koruma amacını taşımaktadır. Bu imkandan yalnızca aynı koşullarda bildirimde bulunanlar yararlanabilir. Bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeyenler hakkında cezaya hükmolunur.
Kamuoyunda şike kavramı çoğu zaman hatalı biçimde geniş yorumlanmaktadır. Bir hakemin tartışmalı kararı, bir yöneticinin açıklaması ya da bir sporcunun sportmenliğe aykırı davranışı, tek başına şike sayılmaz. 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun’un 11’inci maddesi, şikeyi ancak menfaat karşılığı bir sonuca etki etme iradesiyle tanımlar. Menfaat unsuru veya sonucu etkileme amacı yoksa, bu eylemler disiplin alanında kalacak ve ceza hukukunun konusu olmayacaktır.