Toplumda artan cinayetler ve özellikle erkeklerin şiddet uyguladığı kadınlar tarafından öldürülmesi 'MEŞRU SAVUNMANIN' önemini bir kez daha gündeme getirdi. 'Bir olayda meşru savunmanın oluştuğunun kabul edilebilmesi için saldırıya  ve savunmaya ilişkin şartların  birlikte gerçekleşmesi gerektiğini' belirten Cumhuriyet Savcısı Dr. Cengiz Apaydın, meşru savunmayla ilgili tüm bilinmesi gerekenleri Hukuki Haber'e anlattı

İşte Savcı Apaydın'la gerçekleştirdiğimiz o röportaj:

MEŞRU SAVUNMA NEDİR ?


Meşru savunma, failin kendisine veya üçüncü bir şahsa ait bir hakka yönelmiş olan,gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı mu- hakkak olan haksız bir saldırıyı o andaki durum ve koşullara göre genel olarak saldırı ile orantılı bir biçimde defetmek halini ifade eder. 

MEŞRU SAVUNMANIN KOŞULLARI NELERDİR?

Bir olayda meşru savunmanın oluştuğunun kabul edilebilmesi için saldırıya  ve savunmaya ilişkin şartların  birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.

1- Saldırıya ilişkin şartlar:

a) Bir saldırı bulunmalıdır.

b) Bu saldırı haksız olmalıdır.

c) Saldırı meşru müdafaa ile korunabilecek bir hakka yönelik olmalıdır. Bu hakkın, kişinin kendisine veya bir başkasına ait olması arasında fark yoktur.

d) Saldırı ile savunma eşzamanlı bulunmalıdır.

2- Savunmaya ilişkin şartlar:

a) Savunma zorunlu olmalıdır. Zorunluluk ile kastedilen hu- sus, failin kendisine veya başkasına ait bir hakkı koruyabilmesi için savunmadan başka imkânının bulunmamasıdır.

b) Savunma saldırana karşı olmalıdır.

c) Saldırı ile savunma arasında oran bulunmalıdır.



MEŞRU SAVUNMA EYLEMİ HUKUKA UYGUN HALE GETİRİR Mİ?

Kişinin kendisine veya başkasına yöneltilen haksız bir saldırıyı uzaklaştırmak amacıyla gösterdiği içgüdüsel tepki, dış görünüşü itibariyle suç oluşturan bir fiil olmasına rağmen meşru savunma halinin meydana geldiği durumda fail bu fiilinden dolayı cezalandırılmaz. Çünkü ortada bir hukuka uygunluk nedeni bulunan meşru savunma hali bulunduğu için eylem suç oluşturmaz. Meşru savunma bir  hukuka uygunluk nedenidir. Meşru savunmada ceza verilmemesinin sebebi, eylemin saldırının hedef aldığı kişiyi ve hukuk düzenini korumaya yönelik olması nedeniyle eylemin hukuka uygun olması ve eylemin suç oluşturmamasıdır. Yasada belirtilen şartlara uygun olarak gerçekleşen fiil, herhangi bir cezai veya hukuki sorumluluk gerektirmemektedir. Kişi hukuki sınırları içerisinde kendini veya üçüncü kişiyi savunmakta olup, eylemi hukuka uygundur.

 MEŞRU SAVUNMA  NE TARZ BİR KORUMA  İMKANI  SAĞLAR?

Meşru savunma, faile, kendisini veya üçüncü şahsı hukuki olarak koruma imkânı sağlamaktadır. Hukuk, hukuka aykırılığı görmezlikten gelemeyeceği gibi, hukuka aykırılığa katlanma yükümlülüğü de getiremez. Meşru savunma doğal bir hak olup, hukukun korunmasına hizmet eder. Meşru savunma insanın doğasında bulunan kendisini veya saldırıya maruz kalmış üçüncü kişiyi haksız saldırıdan koruma içgüdüsünün hukuk düzenince tanınmasıdır. Bu nedenlerle failin, meşru savunma halinde, hukuka hizmet etmesi nedeniyle cezalandırılmaması gerekmektedir.

TAKSİRLİ EYLEMLERE KARŞI MEŞRU SAVUNMA   MÜMKÜN MÜDÜR?

Saldırı oluşturan fiilin kasten veya taksirle işlenmiş olması arasında herhangi bir fark bulunmamaktadır. Çünkü meşru savun ma  saldırıyı ortadan kaldırmaya yönelik gücün meşru bir şekilde kullanılmasıdır. Saldırının iradi olması meşru savunma için yeterli olup, kasten veya taksirle gerçekleştirilmesinin önemi bulunmamaktadır. Saldırının haksız, yani genel olarak hukuka aykırı nitelikte olması meşru savunma için yeterlidir. Görünüşte hukuka aykırı biçimdeki bir eylem, başka bir hukuk kuralı tarafından hukuka uygun görülmekteyse, haksız olduğu kabul edilemez. Haksız fiil niteliğindeki saldırıya karşı meşru savunmada bulunulabilir. 

PROVAKİTİF  AMAÇLI MEŞRU SAVUNMA MÜMKÜN OLABİLİR Mİ?

Meşru savunma hükümlerinden yararlanmak amacıyla, bi linçli olarak fail karşısındaki kişiyi saldırıya tahrik etmedikçe ve maruz kalınan saldırı, objektif olarak bir haksızlık niteliğine sahip olduğu sürece, bu haksız saldırıyı gerçekleştirene karşı meşru savunmada bulunulması mümkündür. Çünkü bu durumda failde hukuku kötüye kullanma fikri bulunmamaktadır. Meşru savunma sadece meşru olmayan saldırılara karşı kullanılabilecek bir hak olup, savunma eylemin meşru savunma kapsamında olup olmadığına karar verebilmek için, eylemin yasal davranış standartlarına uygun olup olmadığı konusunda tarafsız bir değerlendirmeye ihtiyaç bulunmaktadır. Eylemin savunmada bulunanın içinde bulunduğu psikolojik koşulları da gözetmeyen, genel ve tarafsız bir yaklaşımla değerlendirilmemesi, adaletsiz sonuçlara yol açabilir.



KARŞILIKLI SALDIRI HALLERİNDE MEŞRU SAVUNMA MÜMKÜN OLABİLİR Mİ?


Saldırı ve savunmayı aynı anda içinde barındıran karşılıklı saldırı hallerinde, saldırıyı önce kimin hangi haksız hareketi ile başlattığına bakıp, saldırıyı ilk başlatanın belirlenebildiği olaylarda saldırıya uğrayanın meşru savunma halinde bulunduğunu kabul etmek gerekmektedir. Ancak, tüm soruşturmaya rağmen, saldırıyı kimin başlattığının belirlenemediği hallerde, objektif savunmanın eksik görülmesi nedeniyle, iki tarafın da saldırgan kabul edilerek meşru savunmanın uygulanamaması ve her iki fail hakkında da haksız tahrik hükümlerinin uygulanması gerekir.


MEŞRU SAVUNMANIN ŞARTLARINDAN OLAN GERÇEKLEŞMESİ AN MESELESİ OLAN SALDIRI NEDİR?

Bu kavramını geniş yorumlamak gerekir. Somut olayın özelliklerine göre, şüpheli, maktul veya  mağdurun arasındaki ilişki ve aralarındaki husumetin derecesi, olay zamanı, olay yerinin özellikleri, olayda kullanılan silahın türü ve kullanılış şekli, olay sırasında taraflarca sarf edilen sözler, olayın oluş ve işleyiş şekline göre tehdit altında olan kişinin, kendisi tarafından bilinen sübjektif unsurlar da eklenmek suretiyle, saldırının gerçekleşmesinden başka türlü kurtulamayacağının objektif olarak belirlendiği an, gerçekleşmesi an meselesi olan saldırı veya tehlikedeki anı olarak belirlenmelidir.

MEŞRU SAVUNMANIN ŞARTLARINDAN OLAN SAVUNMADA ZORUNLULUK KAVRAMINDAN  NE ANLAMAMIZ GEREKMEKTEDİR?

Savunmada zorunluluk bulunup bulunmadığının, soyut biçimde değil, somut olayın koşullara göre, olayla bağlantılı olarak objektif ve sübjektif olarak araştırılması gerekir. Sadece saldırıya maruz kalan kişinin (veya üçüncü şahsın) sübjektif bakış açısı de ğil, fiil anındaki objektif bir gözlemcinin bakış açısına göre değerlendirme olmalıdır. Buna ilaveten saldırıya uğrayanın, saldırının nedeni ve kapsamına ilişkin özel bilgisi de değerlendirmede göz önünde tutulmalıdır. Savunmada bulunmanın zorunlu olup olmadığının belirlenebilmesi için, somut olayın özelliklerine göre, saldırının hangi hukuki değeri ihlale yönelik bulunduğu, saldırının ağırlığı, saldırıda kullanılan araç, aracın kullanılma şekli, saldırının yeri ve zamanı gibi ölçütlerden yararlanılarak objektif olarak belirlenir.

İNSANLARIN HAKSIZ SALDIRIDAN KAÇMA MÜKELLEFİYETİ VARMIDIR?

Kaçmak bir savunma olmayıp, saldırıya uğrayana kaçma mükellefiyeti yüklenemez. Meşru savunma karşı koymaktır, karşı koymaktan vazgeçmek değildir. Haksız saldırı nedeniyle, saldırıya uğrayan “yüz kızartıcı “ veya “utanç verici” duruma düştüğü haller ve beklemek suretiyle korunan hukuki menfaatlerin büyük ölçüde tehlikeye sokulması durumu haricinde, bu saldırıyı güvenlik kuvvetlerinden yardım istemek suretiyle bertaraf edebiliyorsa, bu yola başvurmalıdır. Bu imkâna rağmen savunmada bulunulursa kişinin hareketi meşru savunma oluşturmaz. Ancak, güvenlik kuvvetlerine başvurmak mümkün olmasına rağmen, güvenlik kuvvetleri derhal veya etkin bir şekilde müdahale edemiyorsa, yapılan savunma meşru kabul edilmelidir. Meşru savunma, saldırıya maruz kalanın kendisini ya da üçüncü bir şahsı koruması için hukuken kendisine tanınan bir hak ise de; her olayda kaçma mükellefiyeti ile zorunlu savunma faaliyeti çok net olarak birbirinden ayrılamamaktadır. Eğer saldırının sonlandırılması yumuşak bir yöntemle örneğin, yolunu değiştirmek, oraya gitmemek şeklinde mümkünse, bu davranışları yerine getirmek kaçmak olarak değerlendirilmemeli, saldırıyı defetmeye yönelik yumuşak bir savunma olarak değerlendirilmelidir.

MEŞRU SAVUNMADA ORANTILILIK KOŞULUNUN ÖLÇÜTLERİ NELERDİR?

Meşru savunmada orantılılık, saldırganın ve savunanın huku ki yararlarının dengelenmesini gerektirir. Orantı şartı saldırganın da netice itibariyle insan olduğunu ve onun hukuki yararlarının da savunma sınırlarının belirlenmesinde göz önünde bulundurulması gerektiğini ifade eder. Kural olarak, güncel ve hukuka aykırı bir saldırının varlığı halinde elverişli ve gerekli önlemler alına bilir. Bununla birlikte, aksi halde meşru savunma çok geniş bir anlam kazanacağından, bu ilkeye bazı istisnalar tanımak gerekir. Bununla ilişkili olarak “meşru savunma hakkının toplumsal etik sınırlandırılması”ndan da söz edilir. Maddi değerlerin korunmasına ilişkin meşru savunma hakkının sınırları genel orantı prensibi tarafından çizilmektedir. Ayrıca meşru savunma hakkı, özellikle hayatı tehlikede olan bir insanın hayatını kurtarmaya yönelik olaylarda da “saldırganın onuru hem kişiler hem de devlet görevlilerince işkence yasağı” ile sınırlandırılır. Saldırgan burada işkenceyle bir eylemde bulunma noktasına getirildiğinde meşru savunma hakkı ihlal edilmektedir. İnsan onurunun korunması durumu, meşru savunmaya geçilemeyecek bir sınır çizer ki, bu sınır sosyal ve ekonomik düzenin korunmasında dahi değiştirilemez. Bu sınır, dokunulmazlığın ölçüsünü değiştiremez; bu yüzden de meşru hakkını savunma isteği bu şartlar altında sınırlı sayılır.

MALA KARŞI SUÇLARDA MEŞRU SAVUNMADA ÖLÜMCÜL GÜÇ KULLANILABİLİR Mİ?

Saldırı ile savunmanın yöneldiği haklar bakımından sabit bir orantılılık kriteri aranması mümkün olmayıp, malvarlığına iliş- kin hakların savunulması kapsamında,haksız saldırıda bulunan saldırganın sağlığına zarar verilmesi ilke olarak mümkündür. Bununla birlikte, ölümcül savunma önlemleri yalnızca son çare olarak kullanıldığı halde, meşru savunma kapsamında olabilir. Ayrıca tamamen önemsiz malvarlığı değerlerinin savunulması hususunda her zaman ölçülülüğün araştırılması gereklidir. Örne ğin hırsızlık olaylarında, mülk sahiplerinin kaçan hırsızı öldürme yetkisi vardır. Ancak mülk sahibi hakkını kötüye kullanırsa suç işlemiş olur. Burada mülk sahibine hem mutlak meşru savunma hakkını tanımak hem de saldırganın da bir insan olduğunu düşünüp orantılılık ilkesine uygun savunmada bulunmak gerekir. Bahçesinden meyve çalan çocuğu silahla ateş ederek öldüren kişinin eylemi ölçüsüz bir eylem olup, meşru savunmadaki orantılılık  ilkesine açıkça aykırılık oluşturmaktadır. 

 MEŞRU SAVUNMADA SALDIRGANI ÖLDÜRMEK SON ÇAREMİDİR?

Ceza hukukunda haksız saldırıyı defetmenin tek yolu saldırganı öldürmekten geçiyorsa, mağdurun kendisini veya üçüncü kişiyi korumaya yönelik olarak saldırganı öldürmesi halini meşru savunma kapsamında değerlendirmek gerekir. Bunun dışındaki hallerde kişiyi öldürmek, orantısız bir karşılık olacaktır ki, bu durum meşru savunma kapsamında değerlendirilemez.  Hukuka uygunluk nedeni olan meşru savunmanın varlığı halinde hukuka aykırılık ve buna bağlı olarak fiilin haksızlığının ortadan kalktığı halde, bir mazeret nedeninin var olduğu hallerde, failin içinde bulunduğu haller gözetilerek failin kusurluluğu ortadan kalkar.

“ Kötü muameleye maruz kalan kadın sendromu” hukuka aykırılığı ortadan kaldırmayıp, fiilin haksızlık ve kusur içeriğini önemli oranda azaltan ve bu nedenle kanun koyucunun faili cezalandırmaktan kaçınması sonucunu doğuran bir mazeret nedenidir. Kötü muamelede bulunan istismarcısını pasif olduğu uyku, sarhoşluk, uyuşturucu içmiş olması vesaire kendisini koruyamayacağı haller dâhilinde öldüren kadınının eylemini meşru savunma olarak kabul etmek, ölümcül güç uygulanmasının hukuki sınırlar içerisinde kullanımını toplum için tehlikeli olacak bir noktaya kadar haksız biçimde genişletecek ve insan yaşamına büyük zararlar verebilecektir. Ancak özellikle eşleri veya erkek arkadaşları tarafından tekrarlanarak devam eden saldırılara maruz kalan kadınlar açısından, ölüm tehdidiyle birlikte eşleri veya erkek arkadaşları tarafından yaralanan, cinsel saldırıya uğrayan veya kötü muamele gören kadınların, eşlerini veya erkek arkadaşlarını uyurken, sarhoşken, uyuşturucu içmiş haldeyken veya başka bir iş yaparken öldürmeleri hallerinde, bu durumun yasada özel olarak düzenlenmek suretiyle mazeret nedeni olarak sayılması gerekmektedir.

MEŞRU SAVUNMANIN İŞLEVİ NELERDİR?

Meşru savunmanın hem saldırıya maruz kalan kişinin hem de üçüncü şahsın haklarını koruma işlevinin yanında ayrıca hukuk düzenini koruma işlevi de bulunmaktadır. 20/06/2016

DR. CENGİZ APAYDIN
CUMHURİYET SAVCISI


Hukuki Haber  - ÖZEL