Seçim sathı mahalline girdiğimiz bu günlerde yazı dizimize kaldığımız yerden devam edelim. Bu yazımızda seçimin yönetim ve denetimi konusunda yetkili organlara değineceğiz.

298 sayılı Kanun’un 10. maddesinde bu organlar ifade edilmektedir. “Ankara'da bir Yüksek Seçim Kurulu, her seçim çevresinde bir il seçim kurulu, her ilçede bir ilçe seçim kurulu ve seçim bölgelerine konulacak her sandık için bir sandık kurulu bulunur. Yurt dışında bulunan vatandaşların oy kullanmalarıyla ilgili seçim işlerini yönetmek üzere Ankara İl Seçim Kuruluna bağlı Yurt Dışı İlçe Seçim Kurulu oluşturulur. İhtiyaç duyulması halinde birden fazla yurt dışı ilçe seçim kurulu teşkil edilebilir.” Denilmektedir.

YSK

YSK, anayasal bir kuruluştur. Anayasa’nın 79. Maddesine göre 7 asıl 4 yedek olmak üzere 11 üyeden oluşur. YSK üyelerinin 6’sı Yargıtay, 5’i Danıştay üyeleri arasından seçilir. Bu seçim, Yargıtay ve Danıştay’ın kendi genel kurullarınca üye tamsayısının salt çoğunluğunun gizli oyuyla yapılır. Seçilen üyeler kendi aralarından başkan ve başkanvekilini seçerler.

Anayasanın 79. Maddesinde YSK’nin görev ve yetkileri de düzenlenmektedir. Şüphesiz en önemli ifade seçimlerin yönetim ve denetiminin yargı organlarının gözetiminde yapılacağıdır. Bir önceki yazımızda ifade ettiğimiz üzere seçimlerin yargısal yönetim ve denetim içerisinde yapılması hem tarihsel hem de hali hazırdaki konjonktürde seçimlerin sükun içerisinde yapılmasını temin edecek bir mekanizmadır. Yine aynı maddede bu yönetim ve denetimin ayrıntılarına dair düzenlemeler bulunmaktadır: “Seçimlerin başlamasından bitimine kadar, seçimin düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğü ile ilgili bütün işlemleri yapma ve yaptırma, seçim süresince ve seçimden sonra seçim konularıyla ilgili bütün yolsuzlukları, şikayet ve itirazları inceleme ve kesin karara bağlama ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin seçim tutanaklarını ve Cumhurbaşkanlığı seçim tutanaklarını kabul etme görevi Yüksek Seçim Kurulunundur. Yüksek Seçim Kurulunun kararları aleyhine başka bir mercie başvurulamaz.” ifadelerine yer verilmektedir.     

298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’un 14. maddesi ise Anayasa hükmü doğrultusunda söz konusu görev ve yetkileri daha ayrıntılı şekilde düzenlemiştir. Bu hükümde on sekiz fıkra halinde YSK’nın görev ve yetkileri sıralanmaktadır. Özellikle seçim günü görev alacak kişilerin muhatapları doğru şekilde belirlemesi için bu ayrıntıların çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu kapsamda YSK ve diğer seçim organlarının Kanun’da yer verilen görev ve yetkilerin önemli olanlarına değineceğiz. Yalnız ona geçmeden önce 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu ile de seçim organlarına görevler verildiğini belirtelim. Ancak biz bu yazımızda temel kanun olan 298 sayılı Kanun’daki görev ve yetkileri paylaşacağız.

298 sayılı Kanun’un 14. maddesine göre seçimde kullanılacak ve Kanun’da söz konusu edilen her türlü işlem için gerekli evrak, form, liste ve şablonlar ile her türlü basılı kağıdın tasarım ve baskısını yaptırarak il ve ilçe seçim kurullarına zamanı içerisinde ve yeterince ulaştırmak YSK’nın görev ve yetkisidir. İl ve ilçe seçim kurullarının teşekkülünü sağlamak ve il seçim kurullarının teşekkülüne, karar veya işlemlerine karşı yapılacak itirazları karara bağlamaya görevli ve yetkili mercii de YSK’dır. Yine YSK, yurt dışı ilçe seçim kurulunun teşekkülünü de sağlayacaktır. Herhangi bir seçim bölgesinde seçim güvenliğini tehlikeye sokan halin ortaya çıkması durumunda -eğer vali veya il seçim kurulu başkanı oy kullanma gününden en geç bir ay önce talep ederse- sandıkların en yakın seçim bölgesine taşınması da dahil olmak üzere gerekli tedbirlerin alınmasına karar veren mercii YSK olacaktır. Yine seçimlere girme yeterliliğine sahip siyasi partilerin tespit ve ilanı YSK tarafından yapılacaktır.  Hastalığı veya engeli sebebiyle yatağa bağımlılığı bulunan seçmenler için seyyar sandık kurullarının oluşturulmasına ve oy, sayım ve döküm vb. yapılacak işlemlere dair usul ve esasları belirlemek görev ve yetkisi YSK’ya aittir. Tüm bunlarla birlikte il seçim kurullarının oy verme günü yapacağı işlemler ve tutanaklara karşı itirazları da YSK değerlendirecektir. Bir kez daha hatırlatalım ki YSK’nın vereceği kararların tamamı kesindir.          

Görüldüğü üzere YSK’nın seçimlerin öncesinde, sırasında ve sonrasında son derece önemli görev ve yetkileri bulunmaktadır. Bu kadar önemli bir anayasal kuruluşun bir mahkeme mi olduğu yoksa idari nitelikte bir kurul mu olduğu tartışılmaktadır. Bu yazımızda, YSK’nın niteliğine dair tartışmalara  değinmeden geçersek olmaz.  Şekli bakış açısıyla YSK bir mahkeme değildir. Çünkü Anayasa sistematiğinde, yargı bölümünde yüksek mahkemeler arasında düzenlenmemiştir. Bunun yerine yasama bölümünde düzenlenmiş olması mahkeme niteliği taşımadığı yorumlarına sebebiyet vermektedir. Ancak, Anayasada seçimlerin yargı organlarının gözetimi altında yapılacağı kaidesine yer verilmektedir. Anayasa veya kanunlarda sadece YSK ve diğer seçim kurulları yetkilendirilmektedir. Bu durumda şöyle bir çıkarsama yapılabilecektir: Madem seçim konusunda yetkili organlar YSK ve seçim kurullarıdır ve seçimlerin yargısal denetimde yapılması bir anayasal zorunluluktur; bu durumda YSK bir yargısal organ/mahkemedir. AYM ile YSK kararlarında, YSK’nin mahkeme niteliğine ilişkin çelişkili içtihatlar bulunmaktaysa da doktrindeki yerleşik görüşün YSK’nın bir mahkeme olduğu yönünde olduğunu söyleyelim.

İl Seçim Kurulu

298 Sayılı Kanunun 10. maddesi gereğince her ilde bir il seçim kurulu oluşturulacağını belirtmiştik. Kanun’un 15.maddesinde de il seçim kurullarının ne şekilde teşekkül edeceği belirlenmiştir. Geçen yıl bu konuda önemli değişiklikler yapıldı. Burada önceki düzenlemeye girmeksizin mevcut düzenlemeyi aktaracağız. Kanun’un 15. maddesine göre il seçim kurulları bir başkan, iki asil ve iki yedek üyeden oluşur. Bu üyeler iki yılda bir isabet eden Ocak ayının son haftasında il merkezinde görev yapan hakimler arasından seçilir. Seçilecek bu hakimler kınama veya daha ağır disiplin cezası almamış birinci sınıfa ayrılmış ve bu yeterliliğini kaybetmemiş hakimler arasından adli yargı ilk derece adalet komisyonunca ad çekme usulüyle belirlenir. Ad çekmede ilk adı çekilenden son adı çekilene doğru çıkan hakimler sırasıyla başkan, asil üye ve yedek üye olurlar. İl seçim kurulu başkanlığının boşalması durumunda asil ve yedek üyeler içerisindeki en kıdemli hakim seçim kuruluna başkanlık edecektir. Üyeliklerde boşalma olması durumunda ise seçme usulü işletilerek ad çekilir. Bir yerde il seçim kurulu başkanı, üyeleri veya ilçe seçim kurulu başkanlığının boşalması ve fakat bu boş pozisyonu dolduracak bir hakimin bulunmaması durumunda o yer ağır ceza yargı çevresinden, o da yoksa en yakın ağır ceza yargı çevresinden hakim yetkilendirilir. Yetkilendirilecek bu hakimin bulunduğu pozisyonu terk etmesinde sakınca bulunmaması ve  bu durumun merciince tespit edilmesi gerekir. Bu son durumun oldukça müphem bir durum oluşturduğu kanaatindeyiz. Ad çekme yerine merciince ve  görev pozisyonunu terk etmesinde sakınca olmayan bir hakim yetkilendirilir demek o mercinin istediği kişiyi yetkilendirmesi anlamına gelecektir.

İl seçim kurulunun görev ve yetkileri de Kanun’un 16. maddesinde düzenlenmektedir. Buna göre görev ve yetkileri il seçim çevresinde seçimin yapılması için gerekli tedbirleri almak ve denetlemek, oy sandıkları başta olmak üzere 298 sayılı Kanun’da yazılı seçim araç-gereçlerini ilçe seçim kurullarına göndermek, ilçe seçim kurullarının teşekkülü, karar ve işlemlerine karşı yapılan itirazları karara bağlamak, il çevresindeki ilçe seçim kurullarından gelen tutanakları  birleştirmektir .                       

İlçe Seçim Kurulu

İlçe seçim kurulunun yapısı 298 sayılı Kanun’un 18 vd. maddelerinde düzenlenmiştir.  İlçe seçim kurulları, bir başkan, 6 asil ve 6 yedek üyeden oluşur. İlçe seçim kurullarının görev süresi iki yıldır. İlçe seçim kurulu başkanı, il seçim kurulu üyeliklerine ilişkin yukarıda izah ettiğimiz seçilebilme yeterliliğine haiz ilçede görev yapan hakimler arasından ad çekme usulüyle belirlenir. Ad çekmeye katılacak hakimin bulunmaması durumunda en kıdemli hakim ilçe seçim kurulu başkanı olur. İlçe seçim kurulunun dört asil ve dört yedek üyesi ise siyasi parti temsilcilerinden seçilmektedir. İlçe seçim kurulu başkanı tarafından bir önceki milletvekili genel seçiminde en fazla oyu almış ve ilçede teşkilatı bulunan dört siyasi partiden temsilcilerini bildirmesi istenir. Geri kalan iki asil ve iki yedek üye ise ilçe merkezinde görev yapan, on yıldan fazla kıdemi olan ve daha öncesinde herhangi bir siyasi partiye üye olmamış, aday veya aday adaylığı bulunmayan, o ilçedeki görev süreleri esas alınan  ilk sekiz kamu görevlisi arasından ad çekme usulüyle belirlenir.

İlçe seçim kurullarının başlıca görev ve yetkileri ise; ilçe seçim çevresinde seçimin düzenli bir şekilde yapılması için gerekli tedbirleri almak ve denetlemek, sandık kurullarını oluşturmak, oy sandığı başta olmak üzere seçim araç ve gereçlerini ilçedeki sandık kurullarına göndermek, ilçedeki sandık kurullarının teşekkülüne, karar ve işlemlerine karşı itirazları karara bağlamak ve sandık kurullarından gelen tutanakları birleştirerek ilçe seçim tutanağını il seçim kuruluna teslim etmektir.

Yurt dışı ilçe seçim kumlunun görevleri 298 sayılı Kanuna 2012 yılında 6304 sayılı Kanunla eklenen 20/A maddesinde tüm detaylarıyla düzenlenmiştir. Yazıyı daha fazla uzatmamak adına ayrıntılarına girmeyeceğiz. Ama özetle yurt dışı ilçe seçim kurulunun görev ve yetkileri ilçe seçim kurullarının görev ve yetkilerini yurt dışında seçim yönetim ve denetiminde kullanmaktır diyebiliriz. Bunlar dışında da yurt dışı görev ve yetki sahası olmasından kaynaklı bazı görev ve yetkiler vardır. Bunlar da Kanun’un ilgili maddesinden okunabilir.      

Sandık Kurulu

298 Sayılı Kanunun 4. maddesine göre, “seçimlerde her muhtarlık bir seçim bölgesidir. " Sandık kurulları bir başkan 6 asıl ve 6 yedek üyeden oluşmaktadır. Kanun’un 22. Maddesine göre sandık kurulu başkanı, mülki idare amirinin yerleşim yerlerini gözeterek gönderdiği kamu görevlileri arasından ilçe seçim kurulu başkanı tarafından ad çekme usulüyle belirlenir. İlçe seçim kurulunun beş asil ve beş yedek üyesi ise siyasi parti temsilcilerinden oluşur. İlçe seçim kurulu başkanı, o ilçede teşkilatı bulunan ve bir önceki milletvekili genel seçiminde en fazla oyu almış beş siyasi partiden her sandık kurulu için bir asil ve bir yedek üye bildirmelerini ister. Geri kalan bir asil ve bir yedek üye ise mülki idare amirince ilçe seçim kuruluna gönderilmiş ve sandık kurulu başkanı olmamış kamu görevlileri arasından ad çekme usulüyle belirlenir. Yalnız burada gerek sandık kurulu başkanının gerek sandık kurulu üyesi olacak kamu görevlilerinin ad çekme usulünde kanımızca bir sorun vardır. Zira ilçe seçim kurulu başkanı, kendisine mülki idare amirince gönderilen listedeki kamu görevlilerinden ihtiyacın iki katı kadar kamu görevlisini belirleyerek ad çekme yapmaktadır. Kamu görevlisi havuzundan ad çekmeye katılacak isimlerin ilçe seçim kurulu başkanınca belirlenmesi yerine gelen listeden doğrudan ad çekme yapılması şüpheleri ortadan kaldıracaktır kanaatimizce. Yine Kanun’un 23. maddesinin son fıkrası da ilçe seçim kurulu başkanına geniş yetkiler vermektedir. Zira üyeliklerin doldurulma usulü anlatıldıktan sonra “üyeliklerin bu şekilde doldurulması mümkün olmazsa, eksikler, ilçe seçim kurulu başkanı tarafından, o çevrede bulunan ve sandık kurulunda görev verilmesinde sakınca olmayan kimselerden doldurulur.” denilmektedir.     

Seçim güvenliği açısından oldukça önemli bir diğer düzenleme ise 298 Sayılı Kanun’un 25. Maddesidir. Seçime katılan her siyasi parti ya da bağımsız aday sandık kurullarına bir müşahit görevlendirme hakkına sahiptir.

Kanunun 26. Maddesi ise “İdare amirleri, zabıta amir ve memurları, Askeri Ceza Kanununun 3.  maddesinde yazılı askeri şahıslar, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri ve adaylar, bu Kanunda gösterilen kurullara seçilemezler. 648 sayılı Siyasi Partiler Kanununa göre, siyasi partilere üye olamayacak kimseler; bu kurullarda üye, müşahit veya temsilci olarak, siyasi partiler tarafından görevlendirilemezler.” demektedir.     

Bir sonraki yazımızda buluşmak dileğiyle…