Hukukumuza göre farklı cinsten iki kişinin arasında karşılıklı ve birbirleriyle örtüşen irade beyanlarıyla hukuken ve belli şekillere tabi olarak kurulan yasal birliktelik evlilik olarak adlandırılmaktadır. Bu iki kişinin gerçekleştirdiği eylem ise evlenme olarak bilinmektedir. Kişiler evlenmeye karar verdikleri gibi hayatın olağan akışına uygun olarak bu evlilik birliğini sona erdirmek de isteyebilirler.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 161-184.maddeleri arasında düzenlenmiş olan boşanma, evlilik birliğinin sona ermesi manasına gelmektedir. Boşanma davaları iki türlü açılabilmekte olup taraflar istedikleri herhangi bir mahkemenin Aile Mahkemesi’nde bu davayı açabilmektedir.

Boşanma davaları incelendiğinde, çekişmeli ve anlaşmalı olarak iki türlü boşanma davası açılabildiği görülmektedir. Çekişmeli boşanma davalarında da boşanma sebeplerinin özel ve genel olmak üzere iki türlü olduğunu söyleyebiliriz.

Genel boşanma sebepleri TMK m.166’da düzenlenmiş olup şiddetli geçimsizlik, tehdit, şiddet, hakaret, karşılıklı güveni zedeleyici davranışlar, eşi cinsel birlikteliğe zorlama, eşlerin aile bireylerine kötü davranışlarda bulunmaları, evlilik birliğinin getirdiği yükümlülüklerini yerine getirmiyor olmaları ve bunun gibi sebepler evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olmaktadır ve sınırsız sayıda genel boşanma nedeni olabileceğinden, her boşanma davasındaki boşanma nedeni somut olayın özelliklerine göre incelenmeli, ona göre karar verilmelidir. Genel sebeplerin altına sığınarak doğrudan dava açılması yerinde olmayacaktır.

“Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Yukarıdaki fıkrada belirtilen hâllerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir. Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Bu hâlde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz. Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.”

Özel boşanma sebepleri TMK m.161-165.maddeleri arasında düzenlenmiştir ve numerus clausus ilkesi söz konusudur, yani özel boşanma sebepleri sınırlı sayıdadır. Yani kanun koyucunun belirttiği özel sebepler dışında özel sebebe dayanarak çekişmeli boşanma davası açılamaz. Bu boşanma sebepleri; zina, pek kötü veya onur kırıcı davranış, hayata kast, suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme, akıl hastalığı ve terk olarak sınırlandırılmıştır.

Günden güne çağımız değişmekte ve kişiler arasında, özellikle de eşler arasındaki iletişim evrilmektedir. Bu evriliş, olumlu olduğu kadar olumsuz mahiyet de taşıyabilir. Günümüzde şüphesiz ki yeni medya araçları günden güne ön plana çıkmaktadır. Bu noktada sosyal medyanın etkisi yadsınamayacak kadar büyüktür. Sosyal medya sayesinde artık her şeye çok daha kolay erişilip çok daha fazla seçeneğe maruz kalınmaktadır. Ancak bazen bu medya araçlarının da fazla kullanılması kişiler arasındaki iletişimi oldukça düşürmekte ve var olan iletişimi de sağlıksız hale getirmektedir. Bu bağlamda cinsiyet fark etmeksizin fazla kullanımı, kişinin vaktini çok fazla almaya başladığında bazı sorumluluklarını da yerine getiremediği bir gerçektir.

Bu bağlamda, günümüz sorunlarından biri olarak karşımıza çıkan bir soru da sosyal medyanın çok aktif kullanılmasının boşanma sebebi olup olmadığıdır. Sosyal medya ve telefonun çok fazla kullanılması da bir bağımlılıktır ve kimi zaman diğer eş için hayatı çekilmez kılması mümkündür.

Genel boşanma sebepleri sınırsız olduğundan bir eşin sosyal medyayı çok aktif kullanıyor olması sebebiyle diğer eşe olan evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerini getirmeyi ihmal eder ya da hiç gerçekleştirmez ise, bu durumun evlilik birliğini temelinden sarstığı ileri sürülerek genel boşanma nedenine bağlı boşanma davası açılabilir.

Nitekim, Yargıtay 2.Hukuk Dairesi’nin E.2014/19849, K.2015/4186 sayılı ve 11.03.2015 tarihli kararında da internette ve Facebook isimli sosyal medya mecrasında fazla vakit geçiren eşin diğer eşin hayatını çekilmez hale getirdiğini belirtmiştir.

“…Davalının eşinden boşanacağını söyleyerek evi terk etmesi, birlikte yaşamaktan kaçınma ve zamanının çoğunu sosyal paylaşım sitesi ve internette geçirmesi, evlilik birliğinin mutluluğunu sağlama konusundaki özen yükümlülüğüne (TMK. md.185/2) aykırı olup, diğer taraf için ortak hayatı çekilmez kılar.
Gerçekleşen bu duruma göre, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân bırakmayacak nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı, dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya (TMK.md.166/1) karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır…

Belirtilen gerekçelerle Yargıtay 2.Hukuk Dairesi, kendisine getirilen dava reddi hükmünü bozarak davacının davalıya boşanma davası açmasını haklı bir gerekçe olarak kabul etmiştir.

Av. Begüm GÜREL & Hukuk Fakültesi Öğrencisi Pelin DONDURMACIOĞLU