NO I-

Her iki suç da 5237 s. TCK’nda ‘’Adliyeye Karşı Suçlar’’ Bölümünde yer almıştır. Adliyeye karşı suçlarda; amacı hakiki suçun ve suçlunun cezalandırılması olan ceza muhakemesi yanıltılmakta, hukuk ve adalet aldatılmaktadır.

Adliyeye karşı suçlarda esas olarak;

a)gerçek suçlunun soruşturulmasına-kovuşturulmasına engel olan,

b) başlamış bir ceza muhakemesinin yürümesine engel olan,

c)cezanın infazına engel olan,

fiiller suç olarak kabul edilmişlerdir (Bkz. Ayhan ÖNDER, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, 3.Bası, Eylül 1991 s.189).

Bu suçlardan 5237 s. TCK’nın 270. maddesinde düzenlenmiş olan SUÇ ÜSTLENME suçu, gerçek faile karşı ceza soruşturması ve kovuşturmasına engel olan bir fiildir. ‘’Suç üstlenme’’ başlığını taşıyan TCK’nın 270.maddesine göre ‘’Yetkili makamlara, gerçeğe aykırı olarak, suçu işlediğini veya suça katıldığını bildiren kimseye…..’’ ceza verilir.  ‘’Suçun bildirileceği yetkili makamlar’’ 5271 s. CMK’nın 158. maddesinde bellidir. Yetkili makamlara suçun veya suça iştirakin bildirilmesi hiç kuşkusuz bir ihbardır; suç üstlenen kişi bakımından bu ihbarın özelliği kendi kendini ihbar etmiş olmaktır; ancak TCK’nın 270.maddesindeki suç üstlenme suçunda, kişinin kendi kendini gerçeğe aykırılıkla işlemediği bir suçun faili olarak ihbar etmesi söz konusudur; adliye bu açıdan aldatılmaktadır.

Bu nedenle bir kişi hakkında aslında işlemediği suçtan ceza soruşturması-kovuşturması başlatılmış ve zaten şüpheli veya sanık sıfatını almış bu kişinin suçu hakikate aykırı olarak ikrarı suç üstlenme suçunu oluşturmaz. Fakat kendisine yüklenen suçu değil de aleyhinde ceza soruşturması başlatılmamış başka bir hakiki suçu işlediği savunmasını yapacak olursa suç üstlenme suçunu işlemiş olur.

5237 s. TCK’nın 270.maddesine uygun bir fiilin varlığı için, TCK’nın 271.maddesinden farklı olarak, işlenmiş bir suçun varlığı suç tipinde unsurdur. 765 sayılı önceki TCK’da suç üstlenme suçu ile suç uydurma suçu, aynı maddede iki fıkra halinde 283.maddede düzenlenmişken, yürürlükteki 5237 sayılı TCK’nda suç üstlenme suçu 270.maddede, suç uydurma suçu ise 271.maddede düzenlenmiştir. 5237 s. TCK’nın 271.maddesinde açıkça ‘’işlenmediğini bildiği bir suçu, yetkili makamlara işlenmiş gibi ihbar eden…’’ibaresi yer almaktadır. 5237 s. TCK’nın 270.maddesinde ise açıkça ‘’…suçu işlediğini veya suça katıldığını…’’ ibaresi vardır. Bu bakımdan TCK’nın 270.maddesindeki suçu üstlenme suçunda ortada işlenmiş bir suç, hem nesnel hem de öznel bakımdan var olmalıdır. Aslında maddenin başlığı dahi bu hususa işaret etmektedir; SUÇ üstlenme!

TCK’nın 270.maddesindeki suç, hakikate aykırı olarak gerçek suçluya ya da suç ortağına karşı ceza soruşturmasına engel olduğundan, söz konusu suç hakkında suçu üstlenen kişi bakımından herhangi bir ceza soruşturmasının başlamamış olmasının zorunlu olduğunu yukarıda açıkladık. Fakat hem nesnel hem de öznel bakımdan var olan bir suçtan, bir başkası aleyhinde başlatılmış ceza soruşturması ya da kovuşturması bulunduğunda, kişinin ortaya çıkıp, aslında failin kendisi olduğunu veya suç ortağının soruşturulan/kovuşturulan değil de kendisi olduğunu ihbar etmesi durumunda da suç üstlenme suçu oluşur mu? Bu soru yanıtlanmadan önce 5237 s. TCK’nın 283.maddesindeki suçluyu kayırma suçuna da göz atmak gerekmektedir.   

Birinci olasılıkta fail, hakiki suçlunun ortaya çıkartılmasına ceza soruşturmasının başında engel olmaya çalışmakta, ikinci olasılıkta ise hakiki suçlu hakkında ceza soruşturması-kovuşturması aşamasında hatta infazı aşamasında suçu üstlenmek suretiyle adliyeyi aldatmaya çalışarak engel olmaktadır. 

NO II-

 5237 s. TCK’nın 283. maddesinde düzenlenmiş olan SUÇLUYU KAYIRMA suçunda fiil, ‘’Suç işleyen bir kişiye araştırma, yakalanma, tutuklanma veya hükmün infazından kurtulması için imkân sağlayan…’’ olarak tanımlanmıştır. TCK’nın 283.maddesinde suçluyu kayıran failin fiili ‘’…İMKÂN SAĞLAMAKTIR’’. Sağlanan ya da sağlanmaya teşebbüs edilen ‘’İMKÂN’’ın özelliği ise bir ceza soruşturmasında şüpheli olan kişinin araştırılmasına, yakalanmasına, hakkında verilmiş tutuklama kararının infazına; yine kovuşturma evresinde sanığın yakalanmasına, hakkında verilmiş tutuklama kararının infazına; kovuşturma evresinden sonra ise hakkında mahkûmiyet hükmü verilmiş kişinin, diğer deyişle hükümlünün cezasının infazına engel olabilmedir.

Böylelikle failin; şüphelinin, sanığın ya da hükümlünün, sırasıyla ceza soruşturmasından veya kovuşturmasından veya hükmün infazından geçici ya da sürekli kurtulmasını sağlayıcı bir imkânı oluşturduğunu bilerek ve isteyerek bu fiili işlemesi yeterlidir.  Ayrıca failin söz konusu elverişli imkânı şüphelinin, sanığın, hükümlünün ‘’…kurtulması için’’ sağlaması da suç tipinde unsurdur. Sağlanan veya sağlanmaya teşebbüs edilen imkanın amacı da şüphelinin, sanığın, hükümlünün ‘’…kurtulması’’dır. Bu bakımdan Suçluyu Kayırma suçu, özel kastla işlenebilen bir suç tipidir.

Bu bakımdan 5237 sayılı TCK’nın 283. maddesindeki Suçluyu Kayırma suçu, soruşturmada, şüpheliye karşı yürütülen araştırma işini, soruşturma ve kovuşturmada yakalamayı, tutuklamayı durdurucu niteliğiyle hem soruşturmayı-kovuşturmayı, hem ceza muhakemesinin yürümesini engelleyici hem de hükmün infazına son verdirebilme özelliğiyle infazı engelleyici nitelikte bir suç tipidir. Bu suç tipinde önemli olan ise bu engellemenin ‘’İMKÂN SAĞLAMAK’’ fiili ile işlenebilmesidir.  

Bu bağlamda, hem nesnel hem de öznel açıdan var olan bir suçun, hakiki failine karşı bir ceza soruşturması/kovuşturması yürütülmekteyken birisinin ortaya çıkıp da suçlunun kendisi olduğunu ‘’yetkili makamlara’’ bildirmesi, ceza muhakemesi faaliyetinin 5237 s. TCK’nın 283.maddesinin seçimlik unsurlarını oluşturan ‘’araştırma, yakalama, tutuklama, infaz’’ işlemlerine engel olucu bir İMKÂN SAĞLAMAK fiili olarak değerlendirilebilir mi?

Hiç kuşkusuz, birisinin yürütülen bir ceza muhakemesinde ve infazda, aslında kendisinin suçlu olduğunu yetkili makamlara ihbar etmesi, diğeri hakkında yürütülen ceza muhakemesindeki araştırmayı durdurabileceği ve kendisine yönlendirebileceği gibi,  diğeri hakkındaki yakalama işlemi ile tutuklama işlemini de durdurabilir ve nihayet 5271 s. CMK’nın 311/1,e maddesi gereğince yargılamanın lehe yenilenmesi sebebi sayılarak diğeri hakkındaki hükmün infazına dahi son verdirebilir.

Bu nedenle, kişinin yetkili makamlara, hem nesnel hem de öznel bakımdan gerçeğe aykırı olarak bir suçu işlediğini veya suça katıldığını; gerçeğe uygun olarak bir başkası hakkında yürütülen ceza soruşturmasında-kovuşturmasında veya infaz aşamasında bildirmesi, 5237 s. TCK’nın 283.maddesindeki ‘’araştırma, yakalama, tutuklama, infaz’’dan kurtulmayı sağlayıcı bir İMKAN biçimidir.

TCK’nın 283.maddesindeki Suçluyu Kayırma suçunda ‘’İMKÂN SAĞLAMA’’ fiili serbest hareketli bir fiildir; bu bakımdan harekete göre suç, serbest hareketli bir suçtur. Yasa koyucu 283.maddede bu ‘İMKÂN SAĞLAMA’’ fiilinin ne şekilde olacağı hususunda herhangi bir belirleme yapmamıştır. Ancak, yasa koyucu serbest herhangi bir hareketin, TCK’nın 283.maddesinde sınırlı sayıda ceza muhakemesi işlemi (araştırma, yakalama, tutuklama) ile infazdan kurtulmayı sağlama imkânını oluşturabilmesini SUÇLUYU KAYIRMA suçu için yeterli görmüşken, bu nitelikteki hareketlerden suçu üstlenmeyi ayırarak ayrı bir maddede ayrı bir suç tipi halinde düzenlemiştir. Bu bakımdan 5237 s. TCK’nın 270.maddesindeki suçu üstlenme suçu, harekete göre bağlı hareketli bir suçtur ve yetkili makamlara gerçeğe aykırı olarak bildirimde bulunmak suretiyle yalnızca suçu işlediğini veya suça katıldığını bildirmek seçimlik hareketleriyle sınırlı bağlı hareketli bir suçtur.

Fakat TCK’nın 283.maddesindeki Suçluyu Kayırma suçu, maddenin başlığının da işaret ettiği gibi, maddenin içeriğinde sınırlı ceza muhakemesi ve infaz işlemlerini engellemeyi, suçluyu kayırma saikiyle ve bu işlemlerden şüphelinin veya sanığın veya hükümlünün kurtulması için (amacıyla), özel kastla işlenebilirken, TCK’nın 270.maddesindeki suç tipinde özel kastı gösteren bir unsur yoktur. Bu bakımdan TCK’nın  270.maddesindeki Suçu Üstlenme suçu herhangi bir saik veya amaçla işlenebilir; bu bakımdan kast, genel kasttır. Suçluyu kayırma saikiyle, onun TCK’nın 283.maddesindeki ceza muhakemesi işlemlerinden ya da infazdan kurtulmasını sağlama amacı da Suçu Üstlenme suçundaki herhangi bir saik veya amaç kavramı içinde yer alır doğal olarak. Bu nedenle, failin, suçluyu kayırma saikiyle şüphelinin veya sanığın araştırılmaktan, yakalanmaktan, tutuklanmaktan veya hükümlünün infazdan kurtulması için, suç üstlenmek suretiyle imkân sağlaması fiilinde özel norm ilişkisi ortaya çıkar.         

Dolayısıyla TCK’nın 270.maddesindeki Suçu Üstlenme suçu, TCK’nın 283.maddesindeki Suçluyu Kayırma suçuna göre özel norm özelliği sergiler. Bu nedenle -hangi saik ve/veya amaçla olursa olsun- ehliyetsiz ve/veya alkollü araç kullanan ve yaralanmalı bir kaza yapan kişinin suçunu, ister en başında isterse de ceza soruşturması başladıktan sonra üstlenen diğer kişi, özel normun genel norma önceliği ilkesi gereğince yalnızca TCK’nın 270.maddesinden sorumlu tutulabilir.