Klasik bir suç tipi olan, fakat zamana ve teknik gelişmelere göre şekil değiştirip daha karmaşık hale gelen malvarlığına karşı suçlardan dolandırıcılık suçu ve bazı bilişim suçları, en çok işlenen suçlar arasında yer alır.

Kamuoyunda “hesap kullandırma” olarak bilinen yöntemle, banka hesabını bilerek veya bilmeyerek kullandıranların dolandırıcılık suçundan cezalandırıldıkları görülmektedir. Bilerek ve isteyerek banka hesabını kullandırmadığını söyleyenler; hesaplarının çalındığını, iyiniyetli olarak hesap bilgilerini verdiklerini, hesaplarının ne maksatla kullanıldığını bilmediklerini belirterek, haksız cezalandırıldıklarını ve mağdur olduklarını ifade etmekteler, hatta sosyal medya üzerinden “TCK 158 mağdurları” adı altında topluluklar oluşturmaktadırlar.

Hesap sahibi bilerek ve isteyerek banka hesabını kullandırmışsa;

(a) Hangi suçun işlendiğini biliyorsa, bu suça yardım eden sıfatıyla iştirak etmiş olur.

(b) Hangi suçun işlendiğini veya hesabının ne maksatla kullanıldığını bilmiyorsa; bu durumda “suçta ve cezada kanunilik” prensibi uyarınca, banka hesabını başkalarına kullandırma fiili suç sayılmadığından, hesabını kullandıranın cezalandırılması yoluna gidilmemelidir. Banka hesabını kullandıran kişi; suçun müşterek faili olmaz, hangi suçun işleneceğini biliyor ve buna yardım ediyorsa, “yardım eden” olarak kabulle temel cezanın yarısı ile cezalandırılır.

Hesap sahibinin banka hesabı çalınmışsa, suç işleme kastı olmadığından, ya suçta kullanılan veya suçtan zarar gören mağdur durumundadır.

Uygulamada; banka hesabı çalınanların veya hatır için veya iyiniyetli olarak hesabını kullandıranların nitelikli dolandırıcılık suçlarından “müşterek fail” veya “yardım eden” olarak cezalandırıldıkları, bunun da ciddi mağduriyetlere yol açtığı ve hatta kararlarda yeknesaklığın olmadığı görülmektedir. Bu durum ister istemez haksızlıklara ve adaletsizliklere yol açmaktadır.

“11. Yargı Paketi” olarak bilinen Kanun Teklifinde; “Ödeme araçları veya hesap bilgilerini başkasına verme” başlıklı bir suçun TCK’ya 245/B maddesi olarak ekleneceği, hükmün “Kendisine veya başkasına haksız bir menfaat sağlamak amacıyla kendisine veya başkasına ait banka veya kredi kartı gibi ödeme araçlarını ya da ödeme hizmeti sağlayıcıları veya kripto varlık hizmet sağlayıcıları nezdinde bulunan hesabın kullanılmasını sağlayan zorunlu bilgileri veya araçları başkasına veren kişi, fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” şeklinde düzenleneceği ve hükmün gerekçesinde; suçun dolandırıcılık suçuna iştirak şekilde işlenmesi halinde faile sadece dolandırıcılık suçundan ceza verileceğinin belirtildiği, böylelikle dolandırıcılık suçunda kredi kartı gibi ödeme araçlarını kullandıranların cezasız kalmaması ve bu önerilen düzenleme yoluyla, “kanunilik” ilkesinin gözetilmesinin hedeflendiği anlaşılmaktadır.

Yeni düzenleme kanunlaşırsa; banka hesap sahiplerinin daha dikkatli olacakları, hatır için dahi olsa hesaplarını kullandırmayacakları, hangi maksatla olursa olsun bilerek ve isteyerek hesaplarını kullandıranların ise, bu hesap üzerinden işlenen suçlara iştirak etmemek kaydıyla, işlenen suçtan sorumlu tutulmayacakları, fakat haksız bir menfaat sağlamak amacıyla banka hesabını kullandıranların, sırf kullandırma sebebiyle cezalandırılacakları,

Böylece kanun koyucunun; dolandırıcılık ve diğer amaç suçların sorumluları ile bu suçlara karışmayıp, sırf hesabını kullandıranlar bakımından adil bir denge kurmaya çalıştığı,

Sonucuna varılabilir.

Bununla birlikte, sırf hesap kullandıranlar ve bu nedenle malvarlığına karşı suçlardan dolandırıcılık suçuna iştirak ettikleri iddia edilenler bakımından uzlaştırma yolunun açılıp açılmayacağı kanun koyucunun takdirindedir.

>> TCK 158 Mağdurları: İkinci Kısım