Cezaların ertelenmesi kurumu 5237 sayılı TCK m. 51 hükmünde düzenlenmiştir. Cezaların ertelenmesi kararından sonra işlenen suçlar açısından erteli cezanın tekerrüre esas alınması gerekip gerekmediği hususu duraksamalar yaşanmasına neden olmaktadır.

TCK m. 51 hükmünde ertelemenin hukukî niteliği ve uygulama şartlarına dair kurallara yer verilmiştir. Buna göre erteleme, bir koşullu af olmaktan çıkarılmıştır. Bu kurumun ceza infaz kurumu hâline getirildiği söylenebilir. Belirtmek gerekir ki erteleme sadece hapis cezası açısından söz konusu olabilir.

Erteli hapis cezasının tekerrüre esas alınması gerekip gerekmediği sorunu açısından tekerrüre dair kurallara değinmek faydalı olacaktır.

Tekerrür kurumu, kişinin daha önce işlediği suç nedeniyle belli bir cezaya mahkûm edilmiş olmasına rağmen suç işlemede gösterdiği kararlılıkla toplum açısından tehlikeliliğini dile getiren bir kavramdır.

Yasal düzenlemenin gerekçesinde, kişi hakkında hükmolunan cezanın infazı sırasında dikkate alınacak bir neden ve hatta infazdan sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasının nedeni olarak öngörüldüğü ifade edilmiştir. Bu yüzden yasa koyucu, tekerrür dolayısıyla kişinin cezasında artırma yapan sistemden vazgeçmiştir.

Önceden işlenen suçtan dolayı verilen hüküm kesinleştikten sonra yeni bir suçun işlenmesi

Önceden işlenen suçtan dolayı verilen hüküm kesinleştikten sonra yeni bir suçun işlenmesi halinde, tekerrür hükümlerinin uygulanması mümkündür (TCK m. 58/1).

Tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için öncelikle daha önceden verilmiş ve kesinleşmiş bir mahkûmiyet hükmünün varlığına ihtiyaç duyulmaktadır.

HAGB

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarında bu anlamda bir hüküm söz konusu değildir. Yani daha önce verilen ve açıklanması geri bırakılan karar kesinleşmiş mahkûmiyet olarak değerlendirilemeyecektir. Bu yüzden açıklanması geriye bırakılan mahkûmiyet kararının tekerrüre esas alınması ve tekerrüre dayanak yapılması mümkün değildir.[1]

Sonuç olarak önceki suç ile ilgili HAGB kararı verilmiş ise tekerrür hükümleri uygulanamayacaktır.

Cezanın infazı

Hüküm kesinleştikten sonra hapis cezaları infaz edilir. Bununla birlikte, tekerrür hükümlerinin uygulanması için cezanın infaz edilmiş olması gerekmemektedir (TCK m. 58/1).[2]

Cezaların infaz edilmiş olması halinde süre şartı

Önceden işlenen suçlara ait cezaların infaz edilmiş olması halinde tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi süre şartına tabi tutulmuştur. Burada ceza miktarı ve infaz edildikten sonra belli bir süre içinde tekerrür hükümlerinin uygulanması öngörülmüştür.

Beş yıldan fazla süreyle hapis cezasına mahkûmiyet halinde

Tekerrür hükümleri, önceden işlenen suçtan dolayı; Beş yıldan fazla süreyle hapis cezasına mahkûmiyet halinde, bu cezanın infaz edildiği tarihten itibaren beş yıl geçtikten sonra işlenen suçlar dolayısıyla uygulanmaz (TCK m. 58/2-a).

Beş yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezasına mahkûmiyet halinde

Tekerrür hükümleri, önceden işlenen suçtan dolayı; Beş yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezasına mahkûmiyet halinde, bu cezanın infaz edildiği tarihten itibaren üç yıl, geçtikten sonra işlenen suçlar dolayısıyla uygulanmaz (TCK m. 58/2-b).

Örneğin; sanığın adlî sicil kaydında yer alan ve tekerrüre esas alınan Asliye Ceza Mahkemesinin 01.11.2011 tarihli ve 2011/214 esas, 2011/625 sayılı kararının 25.03.2014 tarihinde kesinleştiği ve 20.06.2017 tarihinde infaz edildiği, yargılama konusu suçun ise 5237 sayılı Kanun'un 58/2-b bendinde düzenlenen 3 yıllık süreden sonra 24.07.2020 tarihinde işlendiği dosya kapsamından anlaşılmıştır. Bu örnek olayda belirtilen kararın tekerrüre esas alınması mümkün olmayacaktır.[3]

Tekerrür nedeniyle seçimlik cezalarda hapis cezasının tercih edilmesi

Tekerrür halinde, sonraki suça ilişkin kanun maddesinde seçimlik olarak hapis cezası ile adli para cezası öngörülmüşse, hapis cezasına hükmolunur (TCK m. 58/3).

Burada öncelikli olarak tekerrüre esas alınan hükmün mahiyeti önemlidir.

Örneğin; tekerrüre esas alınan ilamın kesin olması durumunda tekerrüre esas alınamayacağı gözetilmelidir. Burada sanık hakkında TCK'nın 58. maddesinin uygulanmasına karar verilmesi hukuka aykırı olacaktır.

Bu örnek olayda, sanığın geçmiş hükümlülüğü tekerrüre esas olmamasına karşın, TCK m. 58/3. hükmü gözetilerek, örneğin atılı hakaret ve kasten yaralama suçlarının seçimlik cezalar öngörmesi nedeniyle temel ceza belirlenirken, tekerrür hükümlerinin uygulandığından bahisle yasal ve yeterli olmayan gerekçeyle hapis cezasının tercih edilmesi hukuka aykırı olacaktır.[4]

Tekerrür hükümlerinin uygulanmasının yasak olduğu haller

Suç türleri açısından

Bazı suç türleri arasında tekerrür hükümlerinin uygulanması mümkün değildir. Kasıtlı suçlarla taksirli suçlar ve sırf askeri suçlarla diğer suçlar arasında tekerrür hükümleri uygulanmaz (TCK m. 58/4).

Yabancı ülke mahkemelerinden verilen hükümler

Kasten öldürme, kasten yaralama, yağma, dolandırıcılık, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti ile parada veya kıymetli damgada sahtecilik suçları hariç olmak üzere; yabancı ülke mahkemelerinden verilen hükümler tekerrüre esas alınamayacaktır (TCK m. 58/4).

Yaş küçüklüğü halinde

Fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış olan kişilerin işlediği suçlar dolayısıyla tekerrür hükümleri uygulanamayacaktır. (TCK m. 58/3).

5237 sayılı TCK m. 33 hükmü gereğince fiili işlediği sırada 18-21 yaş aralığında olan sağır ve dilsizler hakkında, TCK m. 31/3 hükmünde belirtilen 15-18 yaş aralığındaki çocuklara ilişkin hükümlerin uygulanacağı kuralı burada gözetilmelidir.

Bu hükümle ile birlikte 5237 sayılı TCK m. 58/5 hükmü birlikte değerlendirilmelidir.

Örneğin; suçu işlediği sırada 18-21 yaş aralığında olan sağır ve dilsiz sanık hakkında bu mahkûmiyet nedeniyle 5237 sayılı TCK'nın 58/5. maddesi uyarınca tekerrür hükümlerinin uygulanması mümkün olmayacaktır.[5]

Tekerrür halinde hükmolunan cezanın infaz rejimi

Tekerrür halinde hükmolunan ceza, mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilir. Ayrıca, mükerrir hakkında cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanır (TCK m. 58/6).

Mükerrirlerin mahkûm olduğu cezanın infazı ile denetimli serbestlik tedbirinin uygulanması, infaz yasası ve ilgili mevzuatta gösterilen şekilde yapılır. (TCK m. 58/8).

5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 108. maddesinde düzenlenen mükerrirlere özgü infaz rejiminin, yalnızca hapis cezalarına ilişkin olduğu ve aynı Kanun’un adli para cezalarının infaz yöntemini gösteren 106. maddesinde de mükerrirlikle ilgili bir düzenlemeye yer verilmediği hususu dikkate alınmalıdır.

Örneğin; mahkemece hükmolunan adli para cezasının türü itibariyle, sanık hakkında mükerrirlere özgü infaz rejimi ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verilemeyecektir.[6]

İnfaz rejiminin kararda gösterilmesi

Mahkûmiyet kararında, hükümlü hakkında mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanacağı açıkça gösterilmelidir (TCK m. 58/7).

Tekerrür koşulları mevcut olduğundan, mahkemenin mükerrirlere özgü infaz rejimi uygulaması yerinde olacaktır.

Yanlış ilamın gösterilmiş olması

Yargıtay yanlış ilam gösterilmiş olması nedeniyle tekerrür hükümlerinin karardan tamamen çıkarılmasının hakkaniyete uygun olmayacağını bazı kararlarında dile getirmektedir.[7]

Buna göre; tekerrüre esas alınan ilamın kararda gösterilmesi zorunlu değildir. Yargıtay, hangi ilamın tekerrüre esas alınması gerektiğinin, ilgili ilamların kesinleşme ve infaz şerhli örnekleri de temin edilmek suretiyle infaz aşamasında değerlendirilebileceğini bazı kararlarında açıkça ifade etmektedir.[8]

Hükmün kesinleşmesinden sonra ek kararla TCK m. 58 konusunda hüküm oluşturulabilir mi?

Mahkemece, hükmün kesinleşmesinden sonra ek kararla hükümde değişiklik yapılamaz. Bu nedenle tekerrüre esas alınan ilamın infazının durdurulması gerekçe gösterilerek hüküm fıkrasından tekerrür uygulanmasına dair fıkranın çıkartılmasına karar verilmesi mümkün değildir.[9]

İtiyadı suçlu, suçu meslek edinen kişi veya örgüt mensubu suçlu hakkında tedbir uygulaması ve infaz sonrası

Mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin, itiyadi suçlu, suçu meslek edinen kişi veya örgüt mensubu suçlu hakkında da uygulanmasına hükmedilir (TCK m. 58/9).

Tekerrür hükümlerinin uygulanma koşulları ile erteli cezaların tekerrüre esas alınıp alınamayacağı sorunu

Bu sorun bazen tartışmalara neden olmaktadır.[10] Bu sorunun değerlendirilmesi açısından aşağıda belirtilen hususların dikkate alınması gerekir:[11]

1) 5237 sayılı TCK'nın 51. maddesinde hapis cezasının ertelenmesi düzenlenmiştir.[12]

2) 5237 sayılı TCK uygulamasında, anılan Kanun'un 51/8. maddesi uyarınca hakkındaki hapis cezasının ertelenmesine karar verilen hükümlünün, denetim süresini yükümlülüklere uygun ve iyi hâlle geçirmesi hâlinde, cezası infaz edilmiş sayılacaktır.

3) Denetim süresi içerisinde kasıtlı suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere aykırı davranması hâlinde ise, 5237 sayılı TCK’nın 51/7. maddesi uyarınca ertelenen cezanın kısmen veya tamamen çektirilmesine karar verilebilecektir.

4) Her iki hâlde de diğer koşulların varlığı hâlinde, erteli mahkûmiyet hükümlerinin tekerrüre esas alınmasında yasal bir engel yoktur.

5) Kesinleştikten sonra iyi hâlle geçirilme nedeniyle infaz edilmiş sayılan veya denetim süresi içinde yükümlülüklere aykırı davranılması nedeniyle aynen çektirilmesine karar verilen bu hükümlülükler tekerrrüre esas olabilecektir.

5237 sayılı TCK m. 58 hükmüne göre tekerrrür hükümlerinin uygulanabilmesi için hükmün kesinleşmesi yeterli olup infaz edilmiş olma koşulu aranmamaktadır.

647 sayılı Kanun’un 6. maddesine göre erteli cezalar 5237 sayılı TCK döneminde deneme süresi doluncaya kadar tekerrüre esas olabilecektir. Yine deneme süresi içinde başkaca bir suç işlenmesi nedeniyle aynen çektirilmesine karar verilmesi halinde de tekerrüre esas alınabileceklerdir.

Tekerrür, ikinci bir suçun işlenmesine bağlı olarak ortaya çıkan bir sonuçtur. Bu yüzden 765 sayılı TCK hükümleri uyarınca verilen cezanın 647 sayılı Kanun'un 6. maddesine göre ertelenmiş olması ve deneme süresi içinde ikinci bir suçun işlenmiş olması hâlinde, erteli hükmün 5237 sayılı TCK döneminde işlenmiş suç açısından tekerrüre esas alınması mümkündür.

5237 sayılı TCK’da sabit bir deneme süresi öngörülmemiştir.[13] Burada bu sürenin bir ila üç yıl arasında belirlenmesi hususunda hâkime takdir yetkisi verilmiştir.[14]

765 sayılı TCK ile 5237 sayılı TCK arasında erteleme hükümleri açısından farklılıklar bulunmaktadır.

Deneme süreleri ve kurumların sonuçları açısından ilgili yasanın dikkate alınması

Mahkûmiyetin vaki olmamış sayılması sonucunu doğuran hüküm 765 sayılı TCK’nın 95/2. maddesinde düzenlenmiştir. Burada tekerrürün uygulanabilmesi için ertelemede deneme süreleri bakımından 765 sayılı Kanun'un 95. maddesinde belirtilen sürelerin dikkate alınması gerekir.[15]

765 sayılı TCK döneminde erteli cezalarda deneme süresi başarılı bir şekilde tamamlanırsa mahkûmiyetin vaki olmamış sayılmasına karşılık 5237 sayılı TCK döneminde erteli ceza infaz edilmiş sayılmaktadır.

Örneğin; sanığın tekerrüre esas alınan ilamının hüküm tarihi olan 19.11.2002 tarihinden itibaren 647 sayılı Kanun'un 6 ve 765 sayılı Kanun'un 95/2. maddesi uyarınca hesaplanacak beş yıllık deneme süresi suç tarihi olan 25.12.2007 tarihinden önce 19.11.2007 tarihinde dolmuştur.

Burada örneğin sanığın uyuşmazlığa konu silahla birden fazla kişi ile birlikte gece vakti yağma suçunu belirtilen beş yıllık deneme süresinin geçmesinden sonra işlediği belirlenmiştir. Bu durumda sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanması mümkün değildir.[16]

Bu durum 5237 sayılı TCK döneminde olsaydı erteli ceza infaz edilmiş sayılacağından tekerrür hükümlerinin uygulanması mümkün olacaktı.

(Bu köşe yazısı, sayın Dr. Suat ÇALIŞKAN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)

-------------------

[1] Seyithan Güneş, Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması, Onikilevha, 1. Baskı, İstanbul-2018, s. 327.

[2] 765 sayılı TCK döneminde infaz şartı aranmaktaydı. Emsal karar için bkz.; Y.8.CD, E: 2001/14497,K: 2002/5544, T: 29.04.2002: “Hürriyeti bağlayıcı ceza ile birlikte para cezası da içeren hükümlülüğün tekerrüre esas alınabilmesi için, her iki cezanın da infaz edilmiş olması gerekir.”

[3] Y.2.CD, E: 2021/14734, K: 2021/15449, T: 29.09.2021.

[4] Y.2.CD, E: 2013/14456, K: 2014/1226, T: 21.01.2014.

[5] Y.2.CD, E: 2014/18431, K: 2015/21396, T: 23.11.2015.

[6] Y.18.CD, E: 2016/648, K: 2016/10478, T: 16.05.2016.

[7] Y.8.CD, E: 2018/12314, K: 2019/11395, T: 26.09.2019.

[8] Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.01.2013 gün ve 2012/1431 esas, 2013/18 sayılı kararı.

[9] Y.15.CD, E: 2014/24379, K: 2015/1642, T: 02.02.2015.

[10] Tartışmalar için bkz.; Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 09/11/2021 tarihli ve 2019/1-365 esas, 2021/538 karar ve 08/10/2020 tarihli ve 2019/6-647 Esas, 2020/407 Karar sayılı ilamları.

[11] 647 sayılı Kanun'un 6. maddesi uyarınca erteli olan hükümlülüğün tekerrüre esas alınması hakkında; 765 sayılı TCK'nın 81/1. maddesinde, “Bir kimse beş seneden ziyade müddetle bir mahkumiyete uğradıktan sonra cezasını çektiği veya ceza düştüğü tarihten itibaren on sene ve diğer cezalarda beş sene içinde başka bir suç daha işlerse yeni suça verilecek ceza altıda bire kadar artırılır” hükmü vardı. Tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesinin cezanın infaz edilmiş olması şartına bağlı tutulduğu, ertelenmiş ceza ise, infaz edilmiş ceza olmadığına göre, tekerrür hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığı” şeklindeki 20.05.1942 gün 31/14 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı üzere; tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi, önceki mahkûmiyetin infazı koşuluna bağlandığından, 647 sayılı Kanun'un 6. maddesi uyarınca erteli cezanın, 765 sayılı TCK’nın 95/2. maddesi uyarınca aynen infazına karar verilip de infaz edilmediği sürece bu Kanun hükümlerine göre tekerrüre esas alınmayacağı tartışmasızdır. 765 sayılı TCK’nın 95. maddesinde “...Cürüm ile mahkum olan kimse hüküm tarihinden itibaren beş sene içinde işlediği diğer hir cürümden dolayı evvelce verilen ceza cinsinden bir cezaya yahut hapis veya ağır hapis cezasına mahkum olmazsa, cezası tecil edilmiş olan mahkumiyeti esasen vaki olmamış sayılır. Aksi takdirde her iki ceza ayrı ayrı tenfiz olunur” şeklinde getirilen düzenlemeye göre 647 sayılı Kanun'un 6. maddesi uyarınca ertelenen cezalar, deneme süresi içerisinde yeni bir suçun işlenmemesi hâlinde 765 sayılı TCK’nın 95/2. maddesi uyarınca, “esasen vaki olmamış” sayılacağı ve ortada mahkûmiyet hükmü kalmayacağından, bu durumda 5237 sayılı TCK hükümleri uyarınca da tekerrür hükümlerinin uygulanması söz konusu olamayacaktır.

[12] 5237 sayılı TCK m. 51 hükmü erteli olan hükümlülüğün tekerrüre esas alınması hakkında değerlendirmeye alınmalıdır.

[13] 765 sayılı TCK uygulamasında, erteli cezalarda deneme süresi, önceki mahkûmiyetin kabahate ilişkin olması durumunda, hüküm tarihinden itibaren bir yıl, cürüm niteliğindeki bir suça ilişkin olması hâlinde ise beş yıl olarak kabul edilmiştir.

[14] Sonuç olarak 647 sayılı Kanun'un 6. maddesinde düzenlenen erteleme kurumu ile 5237 sayılı TCK’nın 51. maddesinde düzenlenen erteleme kurumu arasında uygulanma koşulları ve hukuksal sonuçları bakımından oldukça büyük farklılıklar bulunmaktadır.

[15] Hükmolunan cezanın 647 sayılı Kanun'un 6. maddesi uyarınca ertelenmesi durumunda, 765 sayılı TCK’nın 95/2. maddesine göre, sanığın hüküm tarihinden itibaren beş sene içinde önceki verilen ceza türünden, bir cezaya yahut hapis veya ağır hapis cezasına mahkûm olmaması hâlinde, cezası tecil edilmiş olan mahkûmiyeti esasen vaki olmamış sayılacağı; buna karşın, 5237 sayılı TCK’nın 51. maddesi uyarınca hükmolunan cezanın ertelenmesi hâlinde ise, erteleme süresinin suç işlemeden geçirilmiş olması durumunda ceza infaz edilmiş sayılacaktır. Görüldüğü gibi 647 sayılı Kanun'un 6. maddesi doğurduğu hukuksal sonuçlar bakımından 5237 sayılı TCK’nın 51. maddesinde düzenlenen erteleme kurumundan tamamen farklıdır. Y.6.CD, E: 2022/10384, K: 2022/14347, Teb: 6 - 2022/115546, T: 24.10.2022.

[16] Y.6.CD, E: 2022/10384, K: 2022/14347, Teb: 6 - 2022/115546, T: 24.10.2022.