Terk; 4857 Sayılı Medeni Kanunu’nun 164. Maddesinde düzenlenmiş olan özel ve kusura dayalı bir boşanma sebebidir. Kısaca terk, eşlerden birinin ortak yaşama son vermesi olarak tanımlanabilir; ancak her ortak hayata son vermek amacıyla ortak konuttan ayrılmak TMK m.164 kapsamında terk sayılmamaktadır. Kanun koyucu terk sebebiyle boşanmanın gerçekleşebilmesi için bazı şartlar öngörmüştür. Buna göre;

Terk eden eş, evlilik birliğinin gerektirdiği sorumlulukları yerine getirmemek amacıyla ortak konutu terk etmiş olmalıdır. Ortak konutu terk eden eşin; terk için haklı bir sebebi bulunuyorsa terkin varlığından söz edilemez. Örnek vermek gerekirse; zorunlu iş seyahati, muvazzaf askerlik görevini yerine getirmek haklı sebep teşkil ettiğinden bu hallerde eş terk etmiş sayılmayacaktır. Aynı zamanda, eşlerden birinin, eşini anne ve babasıyla oturmaya zorlaması halinde evi terk eden eşin haklı bir sebebinin olduğu kabul edilir.

Haklı sebebe dayalı olarak evi terk eden eşin; haklı sebebin ortadan kalkmasına rağmen ortak konuta dönmemesi halinde de eş; terk etmiş sayılır ve terk sebebiyle boşanma yoluna gidilebilir. Örneğin muvazzaf askerlik görevi sebebiyle ortak konutu terk eden eş, görev süresinin bitmesine rağmen evlilik birliğinin gerektirdiği sorumlulukları yerine getirmemek amacıyla ortak konuta dönmüyorsa diğer eş, terk sebebiyle boşanma davası ikame edebilir.

Eşlerden birinin, diğer eşi ortak konutu terke zorlaması ya da haklı sebep olmaksızın eşinin ortak konuta dönmesini engellemesi halinde ise ortak konuttan ayrılan ya da engelleme dolayısıyla ortak konuta dönemeyen eş değil de; ortak konutu terke zorlayan ya da haklı sebep olmaksızın eşinin ortak konuta dönmesini engelleyen eş terk etmiş kabul edilecektir.[1]

Eşlerden birinin ortak hayata son vermek amacıyla terki halinde yukarıda belirtmiş olduğumuz şartlar haricinde kanun koyucu tarafından belirlenen 6 aylık sürenin dolmuş olması gerekmektedir. Terk sebebine bağlı olarak boşanma davası açılabilmesi için, eşin terk süresinin aralıksız 6 ay olması ve devam etmesi gerekmektedir.

Terk sebebiyle boşanma davasının ikamesinde kanun koyucu tarafından herhangi bir hak düşürücü süre belirlenmemiştir. Aralıksız 6 aylık terk süresinin dolmasından sonra eşin ortak konuta dönmemiş olması şartı sağlanıyorsa her zaman dava açılabilir. Ancak davanın ikame edilebilmesi için usul yönünden ihtarda bulunma şartının da yerine getirilmiş olması gerekmektedir.

Boşanma davasının açılabilmesi için terk eden eşe, samimi ve ciddi bir beyanla iki ay içerisinde ortak konuta dönmesi, aksi halde boşanma davasının ikame edileceğinin bildirilmesi; terk eden eşin de bu ihtara rağmen iki aylık süre içerisinde ortak konuta dönememiş olması gerekmektedir. Hakim ya da noter başkaca bir araştırma olmaksızın ihtarı yapar. İhtarın haklılığı boşanma davası esnasında incelenir.

Bu şartlara ek olarak kanun koyucu; terk eden eşe yapılan ihtara şekil şartı getirmiş ve bu ihtarın hakim ya da noter yoluyla yapılabileceğini hüküm altına almıştır.

Mirasçılık Belgesi Verilmesi ve Terk Eden Eşin Ortak Konuta Davet Edilmesi İşlemlerinin Noterler Tarafından Yapılmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik m.8’e göre terk eden eşe gönderilen ihtar;

- İhtar gönderen eşin ad, soyad ve adresini,

- İhtar gönderilen eşin ad, soyad ve adresini,

- Davet edilen ortak konutun adresini,

- Davet edilen eş ve yanında çocukları varsa bunların ortak konuta dönmesi için gereken giderler ile konuta kabul edilmemesi halinde dönüş için yol ve konaklama giderlerini karşılayacak yeterli paranın konutta teslim şeklinde gönderilmesi durumunda buna ilişkin açıklamayı,

- Davet edilen konuta ait anahtarın bulunduğu yeri,

- İki ay içinde dönmesi gerektiğini, dönmemesi halinde hakkında Türk Medeni Kanunu’nun 164. maddesine göre boşanma davası açılabileceği hususlarını kapsayacaktır. Aksi şekilde düzenlenen ihtarın geçerliliği bulunmamaktadır.[2]

4857 Sayılı TMK m. 164/2-c.3 kapsamında terk eden eşe; en erken terkin dördüncü ayından itibaren ihtar yapılabileceği lafzedilmiştir. Buna göre terkin dördüncü ayından önce yapılan ihtar geçersiz olacaktır. Ancak ihtar; terkin dördüncü ayında yapılmak zorunda değildir, sonraki bir zaman diliminde de yapılabilir. Bu halde de boşanma davasının açılabilmesi için ihtar itibariyle yine iki aylık sürenin dolması gerekmektedir. Belirlenen bu süreler dava şartı olup boşanma davası esnasında re’sen araştırılır. Kural olarak; iki aylık sürenin başlangıcı ise, ihtarın terk eden eşe tebliğ edildiği tarihten itibaren başlar.[3]

Bahsetmiş olduğumuz tüm şartlar gerçekleştikten sonra terk eden eşin ortak konuta dönmesi yahut dönme isteğinde bulunması boşanma davasını etkilemeyecektir. TMK m.164’te düzenlenen terk, mutlak bir boşanma sebebi olduğu için, hükümde belirtilen şartların gerçekleşmesi halinde hakimin terk olgusu sebebiyle ortak hayatın diğer eş için çekilmez hale gelip gelmediğini araştırmadan boşanmaya ya da ayrılığa karar vermesi verecektir.

Av. Nurdan SÜRBAHANLI ÇİFTCİ

-----------------

[1] Yargıtay HGK. 2017/2289 E. 2020/939 K. 25.11.2020

[2] Yargıtay 2. HD.T. 26.5.2003 E. 2003/4676 K. 2003/7547

[3] Yargıtay 2. HD. T. 10.3.2003 E. 2003/2033 K. 2003/3193