2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nda, kamuoyunda “İç Güvenlik Paketi” adı ile bilinen 6638 sayılı Kanunla yapılan değişiklikler sonrasında Kanunun Uygulama Yönetmeliğinde de değişikliklere gidilmiştir. 05.08.2015 tarihli 29436 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Uygulama Yönetmeliği değişiklikleri incelendiğinde, aşağıda açıkladığımız kolluğa tanınan ek uzaklaştırma yetkisi dışında 2911 sayılı Kanuna bir aykırılık görmediğimizi, ancak Kanunun dışına çıkan bu ek uzaklaştırma yetkisinin önemli olup, yasal dayanaktan uzak ve keyfi uygulamalara sebebiyet vermesi itibariyle hukuka aykırılığının tartışılması gerektiğini düşünmekteyiz.

Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunun Uygulanmasına Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 8. maddesinde;“uzaklaştırma” tedbiri hususundagüvenlik kuvvetlerine, “toplantının huzur ve sükununu bozanları, düzenleme kurulunun isteği üzerine toplantı yerinden uzaklaştırma” yetkisi tanınmıştır.

2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nda yapılan değişiklikler sonrasında çıkarılan Uygulama Yönetmeliği incelendiğinde; kolluğa tanınan toplantı veya gösteri yürüyüşüne katılanların uzaklaştırılması konusunda Yönetmeliğin Kanuna aykırı olduğu görülmektedir.

Toplantı veya gösteri yürüyüşüne katılanların kolluk tarafından uzaklaştırılma yetkisi, İç Güvenlik Paketi öncesinde de 2911 sayılı Kanunda öngörülmekte idi.

2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu m.24/4’e göre; Toplantı ve gösteri yürüyüşüne 23. maddenin (b) bendinde yazılı silah, araç, alet veya maddeler veya sloganlarla katılanların bulunması halinde bunlar güvenlik kuvvetlerince uzaklaştırılarak toplantı ve gösteri yürüyüşüne devam edilir”.

Kanunun 23. maddesinin (b) bendinde;“Ateşli silahlar veya havai fişek, molotof ve benzeri el yapımı olanlar dahil patlayıcı maddeler veya her türlü kesici, delici aletler veya taş, sopa, demir ve lastik çubuklar, boğma teli veya zincir, demir bilye ve sapan gibi bereleyici ve boğucu araçlar veya yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı eczalar veya diğer her türlü zehirler veya her türlü sis, gaz ve benzeri maddeler ile yasadışı örgüt ve topluluklara ait amblem ve işaretler veya kanunların suç saydığı nitelik taşıyan afiş, pankart, döviz, resim, levha, araç ve gereçler taşınarak veya bu nitelikte sloganlar söylenerek” hükmüne yer verilmekle, silah, araç, alet, madde ve slogandan ne anlaşılması gerektiği açıklanmıştır.

Uygulama Yönetmeliği’nin 16. maddesine eklenen (d) bendinde kolluğa, “Toplantının huzur ve sükununu bozanları, düzenleme kurulunun isteği üzerine toplantı yerinden uzaklaştırma” yetkisi tanındığı görülmektedir.
 
Toplantı veya gösteri yürüyüşünün düzeni ve sükunu, 2911 sayılı Kanunun 23. maddesinin (b) bendinde sayılan silah, araç, alet veya maddeleri taşımaksızın da bozulabilir. Bu durumda toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılan kişi, 2911 sayılı Kanuna göre toplantı ve gösteri yürüyüşü alanından uzaklaştırılamayacak iken, Yönetmeliğin 16. maddesi uyarınca “düzen ve sükunu bozduğu” gerekçesiyle düzenleme kurulunun isteği üzerine toplantı ve gösteri yürüyüşü alanından çıkarılabilecektir.

Yönetmelikle tanınan bu yetki, 2911 sayılı Kanuna aykırıdır. Çünkü Yönetmeliğin 16. maddesine eklenen bu uzaklaştırma yetkisinin, 2911 sayılı Kanunda dayanağı bulunmamaktadır.

Anayasa m.124/1’e göre; Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzelkişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilirler”. Anayasanın bu hükmünde, yönetmeliğin kanuna aykırı olamayacağı, yani dayanağını kanundan almayan bir konuda yönetmelikte düzenleme yapılamayacağı ifade edilmiştir.

Ancak karşı görüş, Uygulama Yönetmeliği’nin 16. maddesine eklenen uzaklaştırma yetkisinin dayanağının 2911 sayılı Kanunun 24. maddesinin 5. fıkrası olacağını ileri sürebilir. Bu hükme göre; “Toplantı ve gösteri yürüyüşüne silah, araç, alet veya maddeler veya sloganlarla katılanların tanınması ve uzaklaştırılmasında düzenleme kurulu güvenlik kuvvetlerine yardım etmekle yükümlüdür”.

Bu karşı görüşe katılmak mümkün değildir. Hükümde; düzenleme kurulunun uzaklaştırma talebinden değil, Kanunun 24. maddesinin 4. fıkrasında öngörülen ilk uzaklaştırma haline ilişkin düzenleme kurulunun kolluğa yardım etmekle yükümlü olduğundan bahsedildiği görülmektedir. Bu sebeple 2911 sayılı Kanunun 24. maddesinin 5. fıkrası, Uygulama Yönetmeliği’nin 16. maddesine eklenen (d) bendinin dayanağı yapılamaz. 
 
Türk Hukuku’nda, “uzaklaştırma” kavramını tanımlayan hangi düzenlemelerin mevcut olduğu, bu tedbirin kapsamı ve niteliğinin nelerden ibaret olduğu hususlarında açık ve net belirleme bulunmadığı görülmektedir.
Anayasa m.13’e göre,“Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz”.

Anayasa m.14/2’ye göre ise, “Anayasa hükümlerinden hiçbiri Devlete veya kişilere, Anayasayla tanınan temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesini veya Anayasada belirtilenden daha geniş şekilde sınırlandırılmasını amaçlayan bir faaliyette bulunmayı mümkün kılacak şekilde yorumlanamaz”.

Uzaklaştırma tedbiri çerçevesinde, bireyin somut bir alandan, bölge, il veya ilçeden çıkarılması mümkün olabilecek midir? Bu durumda, Anayasa m.23 ile korunan yerleşme ve seyahat hürriyetinin ihlali gündeme gelebilecektir. Uzaklaştırma tedbirini öngören kuralların, Anayasa m.13 ve 23’e aykırı olup olmadığı açısından gözden geçirilmeleri isabetli olacaktır. Can ve mal güvenliğini tehlikeye düşürdüğü gerekçesiyle “uzaklaştırma tedbiri” adı altında kişinin bir alana girişine izin verilmemesi gibi denetlenmesi mümkün olmayan yetkinin kolluğa tanınmasının ne derece doğru olduğu düşünülmelidir.

Hangi somut gerekliliklerin varlığı halinde bu tedbire başvurulabileceği açık ve öngörülebilir değildir. Başvurulan tedbire karşı itiraz yolunun nasıl işletileceği belirtilmeksizin, “eylemin ve durumun niteliğine göre”ifade edilen soyut belirlemelerle ve salt güvenlik gerekçesiyle başvurulabilecek tedbirler hakkında somutlaştırma yapılmaksızın, güvenliğin nasıl ve ne şekilde tehdit edildiği ortaya koyulmaksızın, bireyin bir alan, yer veya bölgeden uzaklaştırılması hukuka aykırı olacaktır.


(Bu köşe yazısı, sayın Prof. Dr. Ersan ŞEN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)