Türkiye içerisinde gerçekleşen aile hukuku uyuşmazlıklarında başvurulan temel kaynak olan Türk Medeni Kanunu, içerisinde velayet hukukuna ait birçok düzenleme barındırmaktadır. Kanun; evlilik birliği içerisinde olma, boşanma ve evli olmama gibi farklı durumlara yönelik olarak düzenlemeler getirmiştir[i]. Ancak Türk Medeni Kanunu içerisinde boşanma sonrası birlikte velayete ilişkin bir düzenlemeye açıkça yer verilmemiştir. Almanya ve İsviçre bu bakımdan incelendiğinde Almanya’da ortak velayete ilişkin düzenlemeler Federal Almanya Anayasa Mahkemesinin kararları ışığında 1982 yılında başlamış, İsviçre’de ise 2014 yılında yapılan velayet hukuku revizyonu ile yer bulmuştur[ii].

Türkiye’de ortak velayete dair en büyük uluslararası dayanaklardan bir tanesi Birleşmiş Milletler Genel Kurul tarafından 1989 yılında kabul edilen Türkiye’nin 1990 yılında imzaladığı Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmedir. Özellikle çocuğun anne ve babasını bilme, onlar tarafından bakılma hakkını ve çocuğun gelişiminde anne ile babanın ortak sorumluluğunu vurgulayan ilgili maddeleri[iii] birlikte yorumlandığında ortak velayeti destekler nitelikte olduğu açıktır. Diğer bir yandan anayasamızın 41. maddesi de ailenin eşler arasındaki eşitliğe dayandığını ifade eder. Ülkemizde daha önce bu konu gündeme gelmemişken Yargıtay, 20.02.2017 tarihinde yayınladığı bir kararında kanunlar ihtilafına dair bir uyuşmazlıkta ortak velayetin kamu düzenine aykırılık teşkil etmediğini açık bir biçimde belirtmiştir[iv]. Bu kararın üzerinden çok kısa bir zamanın geçmesinin ardından Tekirdağ Çorlu 1. Aile Mahkemesi, devrim niteliğinde bir karar vererek Türkiye’de ilk kez bir ortak velayet kararına imza atmıştır ve karar kesinleşmiştir. Kararın kesinleşmesi ile Türk hukukunda ortak velayet yer edinmiş bulunmaktadır. Anayasa Mahkemesi 06.10.2021 tarihli 2021/27658 başvuru numaralı kararında da çocuğun üstün yararına aykırılık teşkil etmediği sürece ortak velayetin anayasada korunan ilgili değerlere aykırı olmadığını kabul etmiştir.

Sonuç olarak, ortak velayet özellikle boşanma sonrası çocukların psikolojik ve sosyal gelişimlerini koruma amacıyla çağdaş hukuk sistemlerinde gittikçe önem kazanmaktadır. Almanya ve İsviçre’de yasal düzenlemelere bağlanmış, Türkiye’de ise yargı kararları ile desteklenmiştir. Ülkemizde bu kararların önünün açılması, hem çocukların korunması hem de eşitlik ilkesinin sağlanması açısından önemli bir gelişme teşkil etmektedir. Bununla beraber gelişmenin kararlar ile kalmaması, Türk Medeni Kanunu içerisinde gerekli reformlarla hukukumuza kazandırılması çağdaş hukuk sistemlerine uyum açısından yerinde bir karar olacaktır.

Kadir Karataş

Kadir KARATAŞ

Hukuk Fakültesi Öğrencisi

----------------

[i] TMK m. 182, 336, 337

[ii] Güneş, Zeynep Naz. "Almanya ve İsviçre Örnekleriyle Türk Hukukunda Birlikte Velayet." Türkiye Barolar Birliği Dergisi 2020.150 (2020): 157-178.

[iii] Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme m. 7, 18

[iv] Yargıtay 2. HD., E. 2016/15771 K. 2017/1737 T. 20.2.2017